Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1199 E. 2019/1565 K. 14.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1199 Esas
KARAR NO : 2019/1565 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/06/2018
DOSYA NUMARASI : 2017/396 Esas – 2018/582 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/11/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yaklaşık 15 yıldır Rusya da ikamet etmekte ve ticaret yapmakta olduğunu, müvekkilinin daha önceki yıllarda 2012 senesinde Rusya’daki iş yerleri için mal almak üzere davalı şirkete çekler vermiş olduğunu, bu çeklerin karşılığında davalı şirketten herhangi bir mal teslim almamış olduğunu, malları teslim alamayan müvekkilinin çekleri davalı şirketten geri istediğinde ise davalı şirketin bu çeklerin tarihi geçti işlem yapmamız mümkün değil Türkiye ye geldiğinde sana teslim ederiz diyerek müvekkilini oyaladığını, aradan geçen süreden dolayı müvekkilinin Rusya da ikamet ettiği için Türkiye ile bağının çoğu zaman kopmuş olduğunu, müvekkilinin Rusya da yaşamasına fırsat bilen davalı tarafın müvekkilinin tarafından keşide edilen 30/06/2013 tarihli 25.000,00-USD bedelli, 30/11/2013 tarih 25.000,00-USD bedelli, 30/11/2013 tarihli 25.000,00-USD bedelli, 30/12/2013 tarihli 25.000,00-USD bedelli çekler ile ilgili Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … eski(…) esas yılı dosyasından takibe başlanmış olduğunu, herhangi bir işlem yapılmayan icra dosyasından 2,5 yıl sonra alacaklı vekilince yenilenmiş ve müvekkilinin 2 adet taşınmazına el konulan hacizler karşılğında müvekkilinin taşınmazlarının satılmaya çalışırketn müdahele edilmiş ve satışın iptal edilmiş olduğunu, davacı ile davalı şirket arasında daha önceki yıllarda ticari ilişki olmuş oludğunu, davalının daha önce sattığı ürünlere ilişkin olarak fatura kesmiş ve tahsilatını da müvekkilinin çek ile ödeyerek kapatmış olduğunu, satış ve ödemeler karşısında taraflar arasında oluşan ticari ilişki güven nedeni ile müvekkilinin davalı şirkete icra takibine konu edilen çekleri teslim etmiş olduğunu, bu nedenle de icra takibine konu edilen çeklerden dolayı ve icra takibinden dolayı müvekkilinin herhangi bir borcunun bulunmadığını, davalı tarafından tacir olduğunu, ticari kayıtlarından alacağını ispat etmek durumunda loduğunu, müvekkilinin tamamen ticari güven gereği güvenerek verdiği çeklerin müvekkilinin haberinin dahi olmadan ve usulsüz tebligatlarla icra takibine konu edildiğini, 2013 tarihinde yazılan çeklerin 2016 tarihine kadar işllem yapılmadan bekletilmesinin mümkün olmadığını, 100.000,00-USD gibi bir rakamın alacaklısının bunca yıl beklemesinin mümkün olmadığını, İİK 72. madde uyarınca takibin yargılama sonuna kadar durdurulmasını, davalının asıl alacağın %20 ‘ sinden az olmamak şekilde icra tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, taraflar arasındaki satım sözleşmelerinden kaynaklanan ticari ilişkilerin karşılığı olarak davacı tarafından müvekkiline çekler verildiğini, çeklerin keşide tarihlerinde ödenmemesi üzerine davacı aleyhine icra takipleri başlatılmış olduğunu, davacı, süresi içerisinde icra takiplerine ilişkin herhangi bir itirazları bulunmamasına rağmen, taşınmazların satış süreci başlaması üzerine, zaman kazanmak amacıyla haksız nitelikte işbu davayı ikame etmiş olduğunu, çekin ödeme aracı olduğunu, davacının borcun bulunmadığını ispat etmesi gerektiğini, müvekkili lehine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 04/06/2018 tarih 2017/396 Esas – 2018/582 Karar sayılı kararında; “…Davacı taraf, verdiği çeklere karşılık malların teslim alınmadığından bahisle menfi tespit isteminde bulunmuştur. Kural olarak asıl olanın peşin satış olup çek ödeme aracı olduğundan, ileride teslim edilecek mallara yönelik olarak bu çeklerin avans olarak verildiğinin ispat külfeti davacıdadır. Tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme neticesinde tanzim olunan bilirkişi raporu dosyamız arasındadır. Davacı vekili ibraz ettiği dilekçesinde raporda bahsedilen ve davalı ile davacı arasındaki daha önceki ticaret konusu faturaların ve çek ödemelerinin işbu davanın konusunu oluşturmadığını belirtmiştir. Çeklerin avans olarak verildiği iddiası davacı tarafça yazılı delil ile ispatlanamamış olup, yemin teklifinde bulunmadıklarını beyan etmiştir. Bu haliyle sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiş …”gerekçesi ile; Açılan davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi kararının usul, yasa, dosya kapsamı ve ticaretin gerçekliğine aykırı olduğunu, Hayatın olağan akışı içinde 100.000 $ miktarlı bedel alacağı olan bir şirketin alacağını 3 yıl boyunca takip etmemesi, icra takibine konu etmemesi, haciz işlemlerini yapılmamasının beklenilecek bir durumun olmadığını, Müvekkili tarafından çeklerin iadesi istendiği zaman davalı tarafça icra takibine hız verildiğini, bilirkişi raporunda davalı şirketin ticari defter ve kayıtlarında herhangi bir alacak kaydının bulunmadığının tespit edildiğini,Müvekkilinin 15 yılı aşkın bir süredir Rusya’da yaşaması nedeniyle Türkiye’deki ticari kuralları ve güvence şifresini bilmediğini, müvekkili davalı şirket sahiplerine güvendiğini, aradaki ticari güven ve ilişki nedeniyle davalı şirket yetkililerine güvendiğini, bu nedenle öncesinde çeklerin verildiğini, kaldı ki verdiği çeklerin karşılığında hiçbir mal almadığını bizzat davalı şirketin ticari kayıt ve defterleri ile de sabit olduğunu, davalı şirketin ticari kayıtlarında açıkça alacaklı olmadığının ortaya çıktığını, yerel mahkemece aynı bilirkişiden iki kez raporun alındığını, bilirkişi tarafından iddialarının doğrulandığını,Dava konusu olayın aynısı Konya 3.Asliye Ticaret mahkemesinin 2016/506 Esas ve 2017/289 Karar sayılı dosyada da ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22.Hukuk dairesi Başkanlığınca da 2017/1479 Esas sayılı dosyada da verilen kararların dilekçe ekinde sunulduğunu, mahkemeler arası aynı olaylara ilişkin kararların farklı olarak verilmesinin adalete olan güven ve inanç duygusunun zedelendiğini ve farklı kararların yargısal bütünlüğü ve ilkeleri de bozduğunu,Davalı şirket, müvekkilinden aldığı çeklerde tarihlerde oynama yaptığını bu nedenle müvekkili tarafından davalı şirket yetkilileri hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına 2017/15503 Soruşturma sayılı şikayet dilekçesinin verildiğini, dosya içeriğinden de anlaşılacağı üzere davalı şirket, müvekkilinden aldığı çeklerin ödeme tarihlerini rakam ekleme suretiyle değiştirdiğini ve tarih değişikliği yaparak çeki yazdırdığını, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına, bozma kapsamına göre yeniden yargılamaya gerek olmadığının tespiti halinde hüküm kısmının davanın kabulü olarak düzeltilmesine, davanın kabulüne, yargılama masrafları ve ücreti vekâletin davalı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava; Dava Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasındaki takibe dayanak çeklerin avans olarak verildiği,mal teslimi yapılmadığı, bedelsiz kaldığı iddiasına dayalı menfi tespit ve istirdat davasıdır.Mahkemece,Çeklerin avans olarak verildiği iddiası davacı tarafça yazılı delil ile ispatlanamamış olup, yemin teklifinde bulunmadıklarını beyan etmiştir. Bu haliyle sübut bulmayan davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile; açılan davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davaya konu Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı takip dosyası incelendiğinde; alacaklının davalı, borçlunun davacı, takip dayanağının 30/06/2013 keşide tarihli,… seri nolu,25.000 USD. Miktarlı, keşidecisi …TİCARET … olan çek, 30/11/2013 keşide tarihli,… seri nolu,25.000 USD. Miktarlı, keşidecisi davacı … olan çek, 30/11/2013 keşide tarihli,… seri nolu,25.000 USD. Miktarlı,keşidecisi … TİCARET … olan çek, 30/12/2013 keşide tarihli,… seri nolu,25.000 USD. Miktarlı, keşidecisi davacı … olan çek olduğu görülmüştür.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle davalının alacaklı olduğundan bahisle davacı hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün …E sayılı takip dosyası ile başlattığı icra takibindeki takibe dayanak 30/06/2013 keşide tarihli, … seri nolu,25.000 USD. Miktarlı, keşidecisi … TİCARET … olan çek, 30/11/2013 keşide tarihli, … seri nolu,25.000 USD. Miktarlı, keşidecisi davacı … olan çek, 30/11/2013 keşide tarihli,… seri nolu,25.000 USD. Miktarlı,keşidecisi … TİCARET … olan çek, 30/12/2013 keşide tarihli,… seri nolu,25.000 USD. Miktarlı, keşidecisi davacı … olan çeklerin avans çeki olup olmadığı, davaya konu çeklerin davacının davalıdan almış olduğu mallara karşılık verilip verildiği, davacının davalıya borçlu olup olmadığı ve ispat yükünün davacı tarafta mı yoksa davalı tarafta mı olduğu noktalarında toplanmaktadır. Davacı vekili, taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davalının davacı aleyhine çeklere dayalı olarak icra takibi başlattığını, davalının taahhüt ettiği malları göndermediğini ileri sürerek davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davaya konu çeklerin taraflar arasındaki satım sözleşmelerinden kaynaklanan ticari ilişkinin karşılığı olarak davacı tarafından davalıya verildiğini, davacının çeklere karşılık mal teslimi alamadığına yönelik beyanının gerçek dışı olduğunu, taraflar arasındaki ticari defterler incelendiğinde bu durumun ortaya çıkacağını, kaldıki müvekkiline ödeme aracı olarak kullanılan çeklerin verildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.Kural olarak çek bir ödeme vasıtası olup, mevcut bir borcun ödenmesine yönelik olarak verildiğinin kabulü gerekir. Her iki taraf davaya konu çekin ticari ilişki kapsamında verildiğini beyan etmiş ve çekin her iki tarafın ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı görülmüştür. Bu doğrultuda davaya ve takibe konu edilen çeklerden dolayı davacının davalıya borçlu olup olmadığının takip tarihindeki taraflar arasındaki cari hesabın bakiyesinin bitimi ile mümkündür.(TBK. 101,102 Madde) Bilirkişi raporundaki tespitlere göre, davacının işletme defterine göre 118.724,40 TL.lik davalı tarafından kesilen faturaların davacı defterinde kayıtlı olduğu, işletme defterinin niteliği itibariyle yapılan ödemelerin kayıtlı olmadığı, davalının ticari defterlerine göre davalı nezdindeki davacı hesaplarında 2014 yılına devir olan davacı borcunun bulunmadığı, davaya konu çeklerin davalı defterlerinde kayıtlı olmadığının belirtildiği, davaya konu çekler ile ilgili herhangi bir tespitin olmadığı belirtilmiştir.Davalı tarafça uyuşmazlığa konu çekler karşılığı davacıya malların teslim edildiği hususunda fatura ve irsaliye ibraz edilmediği, kendi ticari defterlerinde davaya konu çeklerin kayıtlı olmadığı, Yargıtay 19 Hukuk Dairesinin 2017/5566 Esas – 22018/5984 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere davalının malların teslim edildiğini usulüne uygun delillerle ispatlaması gerekir. Davalı vekili tarafından uyap sisteminden gönderilen 06/03/2018 tarihli dilekçe ekinde gönderilen fotokopi belgede davacının 503 mal aldığı,425.000 çek verdiği,78.000 içinde 31.01.2014 de 25.000 USD,28/02/2014 de 25.000 USD., 31/03/2014 de 28.000 USD.miktarlı çeklerin verileceği belirtilip altında davacının isim ve imzasının olduğu,bu belgenin davacı tarafa gösterilip imzanın kendisine ait olup olmadığının sorulmadığı ve bu belgenin değerlendirilmediği görülmekle, davalı taraftan belge aslı istenerek davacıya söz konusu belge eklenmek suretiyle usulüne uygun isticvap davetiyesi çıkartılıp belge içeriği ve altındaki imzanın kendisine ait olup olmadığı hususunda beyanının alınmadığı görülmüştür. Bu nedenle, mahkemece söz konusu belgede değerlendirilerek tarafların 2012-2015 yılları arası ticari defter ve kayıtları da uzman bilirkişiye inceletilerek takibe konu çeklerden dolayı davacının davalıya borçlu olup olmadığı net bir biçimde belirlenmesi gerekirken, davanın esası ile ilgili deliller toplanmadan ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. 6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır. Tarafların davada ileri sürdükleri iddia ve savunmalarının bir kısmının hiç bir şekilde değerlendirilmemiş olması halide HMK’nın 353/1-a-6 maddesi kapsamında değerlendirilmelidir. Sonuç itibariyle, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli ve esasa etkili olan delillerin toplanmamış ve değerlendirimemiş olması nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/06/2018 tarih ve 2017/396 Esas – 2018/582 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı 98,10.TL ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş – dönüş masrafı 35,00 TL’olmak üzere toplam 133,10. TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4- Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/11/2019 tarihinde HMK 353/1-a6. maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.