Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1189 E. 2019/661 K. 08.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1189 Esas
KARAR NO : 2019/661 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/788 Esas 2018/615 Karar
TARİH : 29/05/2018
DAVA : İtirazın İptali (Rehin Karşılığı Ödünç Verme İşinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/05/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin davalı …’ün … Gültepe Şubesine olan kredi borcu için mülkiyeti müvekkili şirkete ait … ili, … İlçesi, … ada, 1… parselde kayıtlı … numaralı bağımsız bölüm numaralı gayrimenkulü kefaleten teminat olarak ipotek edildiğini, müvekkili tarafından davalıya kefaleten ödenen tutarın davalı tarafından ödenmesi amacı ile Eyüp …. Noterliği’nin 12/07/2017 tarih … yevmiye nolu ihtarnamesinin keşide edildiğini, bunun üzerine alacağın tahsili amacı ile davalı aleyhine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın borçlu olmasına rağmen kötü niyetli olarak icra dosyasına itirazda bulunduğunu ileri sürerek, haksız ve kötü niyetli itirazın iptali ve itirazın haksız ve kötü niyetli olan davalının %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili … A.Ş’ye ait 9639 nolu projeden 42 nolu taşınmazı banka kredisi ile satın almış ve bu amaçla banka kredisi için firma … nolu taşınmazı ipotek verdiğini, dolayısıyla şirket kendisi sorumlu olduğu kredi borçlarını kötü niyetli olarak ödemekten imtina ettiğini, bu şekilde borcun tamamının muaccel hale gelmesine sebep olduğunu savunarak, davanın reddine, kötü niyetli olduğu açıkça görülen davacının %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 29/05/2018 tarih 2017/788 Esas 2018/615 sayılı kararında;”…toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu somut olayda dava dışı banka ile davalı arasında Konut Finansmanı Sözleşmesi imzalandığı, sözleşme kapsamında adı geçen davalıya konut kredisi verildiği, davacının, davalının kullanmış olduğu konut kredisi borcunu teminat altına almak maksadıyla taşınmazını ipotek verdiği, davalının kullanmış olduğu kredi borcunu ödemediğinden bahisle ilamsız icra takibi yapıldığı, davalının ilamsız icra takibine itirazı üzerine eldeki dava açılmış ise de; davalının 6502 sayılı kanunun 3/k maddesinde belirtilen tüketici olduğu, davalı ile dava dışı banka arasındaki konut finansmanı sözleşmesinin de tüketici işlemi olduğundan, bu kredi kullandırımına ayni teminat veren ve borcun kapatılması üzerine dava dışı bankanın haklarına halef olan davacının davalıya yönelteceği taleplerin tüketici işlemi niteliğindeki bu konut kredisine dayalı olduğu, görevli mahkemenin bu hale göre Tüketici Mahkemesi olduğu, Yargıtay 20.Hukuk Dairesi’nin 26/06/2015 tarih 2015/8310 esas 2015/6525 karar sayılı kararda bu yönde olduğundan, 6100 sayılı H.M.K’nun 1., 114/1., ve 115/2.maddeleri ile 6502 sayılı yasanının 3/I-l, 3/1-k., 73/1.maddeleri gereğince dava şartından ötürü açılan davanın usulden reddine…”gerekçesi ile,
Mahkemenin görevsizliği sebebiyle 6100 Sayılı HMK. 115/2 maddesi gereğince davanın usulden reddine, kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Tüketici Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesince mevcut delil durumuna aykırı, haksız, maddi ve hukuki olgu ve dayanaklardan yoksun olduğundan, HMK m.341 ve devamı maddeleri gereğince; usul yönünden istinaf incelemesinin yapılmasını, mezkür hükmün ortadan kaldırılması ve davanın müvekkili açısından kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini, Davanın 29.05.2018 tarihli celsesinde 1 numaralı ara kararı gereğince mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş olmakla birlikte görevli mahkemenin İstanbul Tüketici Mahkemesi olduğunun belirtildiğini, Davada davacı, tüzel kişi tacir olduğundan ve dava konusu kredi ödemeleri davacının ticari işletmesi ile ilgili olduğundan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Ticari iş karinesi” başlıklı 19.maddesi gereğince taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmelerin, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılacağını, bu itibarla işbu davada görevli mahkemenin Ticaret Mahkemeleri olup yerel mahkemenin yetkili olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/788 Esas 2018/615 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Somut olay bakımından uygulama yeri bulan diğer bir halefiyet haline, TMK’nın 884. maddesinde yer verilmiştir. Buna göre; “Borçtan şahsen sorumlu olmayan rehinli taşınmaz maliki, borçluya ait koşullar içinde borcu ödeyerek taşınmazın üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını isteyebilir. Alacak, borcu ödeyen malike geçer.” Anılan yasal düzenleme uyarınca, ipoteğin teminat altına aldığı borcun, borçtan şahsen sorumlu olmayan malik tarafından ödenmesi halinde, alacak borcu ödeyen malike geçer. Borcu ödeyen malik bu durumda, borç ilişkisinde alacaklının yerine almakta ve alacağa bağlı tüm fer’i haklar ve bu arada alacağı güvence altına alan tüm teminatlar ödemede bulunan malike geçmektedir. Öncelikle ve resen gözetilmesi gereken hususlardan olan görev konusunda, mahkemenin görevli olup olmadığının tespiti için borcun dayanağı olan kredinin ne amaçla ve kim tarafından çekildiği önemlidir. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/k ve l maddelerinde, tüketici ve tüketici işlemi tanımlanmıştır. Buna göre tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, tüketici işlemi ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere, ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere, her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.Yine aynı Yasanın 73/1. maddesi, “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” hükmünü, 83. maddesi ise, “Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır. Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili, diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez.” hükmünü amirdir. Somut uyuşmazlığın incelenmesinde davalının taksitlerini ödemediği iddia edilen ve tahsilat istemine Konu konut finasman sözleşmeseni teminat olarak davacının taşınmazının rehin gösterildiği, davacı rehinli taşınmaz maliki davalının ödememiş olduğu taksitleri ödeyerek, borcu ifa ettiği, bu şekilde halef olduğu bankanın tüm haklarını kullanmak suretiyle asıl borçluya rücuen işbu davayı açtığı, borcun asıl kaynağının davalının kullanmışı olduğu konut finasman kredisine ilişkin olduğu, davalının tüketici olarak bu krediyi kullandığı, bu nedenle davanın Tüketici Mahkemesinde görüleceği gözetildiğinde, mahkemece yazılı şekilde davanın görevsizlik nedeni ile usulden reddi ile, görevsizlik kararı verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK353/1-b1 maddesi gereğince reddine karar vermek gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40 TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/05/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-c gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.