Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1185 E. 2019/1531 K. 06.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1185 Esas
KARAR NO : 2019/1531 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2013/220 Esas 2017/1336 Karar
TARİH: 30/11/2017
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali
KARAR TARİHİ: 06/11/2019
İlk derece mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile; müvekkillerinin davalı şirketin hissedarları olduğunu, davalı şirketin 25.04.2013 tarihli genel kurulunda alınan kararların müvekkilleri ile ortağı oldukları davalı şirketin çıkarlarına halel getirecek mahiyette olduğunu, müvekkillerinin kendi haklarına ve şirket haklarına halel getirmemek adına ilgili kararlara muhalefet ettiklerini, müvekkillerinin muhalefet şerhi koydukları 25.04.2013 tarihli genel kurul toplantısında alınan 3,4,5,6,7,8,9,10 ve 11. maddelerdeki kararların iptalinin gerektiğini, 3. maddeye koyulan muhalefet şerhinin asıl faaliyet alanı terminal işletmeciliği olan davalı şirket tarafından 24.01.2011 tarihli yönetim kurulu kararı ile önce Samsun, Çarşamba ve Havza Otogarlarını inşa edilmesi sonra bu otogarların başka bir firmaya satılarak fahiş fiyatlarla geri kiralanması, davalı şirkete ait …Otelin 2008 yılı genel kurulunda ibra edilmeyen yönetici … ait …. Turizm’e 05.08.2011 tarihinde 30.000,00 TL’na kiralanması, davalı şirket tarafından neden tüm borçları ile birlikte alındığı açıklanmadan ve borçlarına ilişkin bilgi verilmeden …..A.Ş.’ne ait 6.900.000,00 TL tutarında hisse alımı yapılması, davalı şirket tarafından alınan ve yapılan otogarların satış ve kiralaması ile ilgili kar – zarar durumunun açıklanmamış olması, davalı şirket tarafından gereksiz yere Suriye Otogar İnşası için 25.01.2011 tarihinde … ile hissedarlık sözleşmesi imzalanmış olması, şirket tarafından işletilen ve daha sonra kiralanan otellerin kar-zarar durumlarının açıklanmaması, davalı şirket tarafından borsada bir çok şirket bulunmasına rağmen şirketin hakim ortağı olan kişiye ait olan … şirketlerine ait hisselerin alınması nedenlerine dayandığını, 4. maddeye koyulan muhalefet şerhinin davalı şirketin uğradığı borsa zararlarının, genel giderlerindeki % 40’lık artışın, ilişkili olduğu şirketlerin hakim ortağa ait firmalar olmasının, bağış ve burslarının fahiş oranda artmasının, ticari alacak ve borçlarındaki artışların nedenlerinin genel kurulda açıklanamamasına dayandığını, 5. maddeye koyulan muhalefet şerhinin davalı şirketin yönetim kurulu ile diğer önemli kurullarında görev alanlar arasındaki yakınlık ve kan bağından dolayı şirketin yalnızca yönetim kurulu üyeleri ile yakınlarına menfaat sağlamak amacıyla kullanılması nedenine dayandığını, 6. maddeye koyulan muhalefet şerhinin davalı şirketin yönetim kurulu ile diğer önemli kurullarında görev alan kişilerden bir kısmının neden istifa ettiğinin genel kurulda açıklanmamış olmasına dayandığını, 7.maddeye koyulan muhalefet şerhinin davalı şirket tarafından ortaklara pay dağıtımı yapılması gerekirken şaibeli olarak bağış yapılmasına dayandığını, 8. maddeye koyulan muhalefet şerhinin bağımsız denetim firması tarafından hazırlanan denetim raporunun gerçeği yansıtmamasına dayandığını, 8. maddeye koyulan muhalefet şerhinin davalı şirket tarafından ortaklara kar payı dağıtılmamasına rağmen yönetim kurulu üyeleri ve yakınlarına 654.571,00 TL fayda sağlanmış olması ve sağlanmış olan bu faydaların genel kurulda açıklanmaması nedenlerine dayandığını, 10. maddeye koyulan muhalefet şerhinin oylamaya sunulmadan ve karara bağlanmadan yapılacak bir işlemin hukuken geçerli olmaması nedenine dayandığını, 11. maddeye koyulan muhalefet şerhinin davalı şirket tarafından Diyarbakır Lice ilçesinde 1 200.000,00 TL bedelle unvanı açıklanmayan bir firma ile anlaşılmasına ve Milli Eğitim Bakanlığı ile protokol yapılmasına rağmen bu anlaşma detaylarının genel kurulda paylaşılmayarak onay alınmaması, 2011 yılında verilen burs rakamlarındaki artışın açıklanmaması nedenlerine dayandığını, Genel kurulda alınan ilgili kararların tamamının hem müvekkillerinin hem de davalı şirketin çıkarlarına halel getirecek, iyi niyetten uzak ve şahsi çıkarlara yönelik kararlar olduğunu, bu kararlar neticesinde davalı şirketin verimsiz yatırılmalara yöneltilerek içinin boşaltıldığını ve böylece tüm pay sahiplerinin zarara uğratıldığını ileri sürerek davalı şirketin 25.04.2013 tarihli olağan genel kurulunda alınan 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10,11 numaralı kararların iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili şirketin 2012 yılları faaliyet ve icraatları ile ilgisi bulunmayan, ayrı ayrı davalara konu edilen önceki yıllara ilişkin iddialarla ilgili olan huzurdaki davanın usulden reddinin gerektiğini, davacıların dava dilekçesindeki taleplerinin İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/231 E sayılı davadaki talepleri ile bire bir aynı olması sebebiyle usul ekonomisi açısından bu davaların birleştirilmesi gerektiğini; davacıların 25.04.2013 tarihli genel kuruldaki muhalefetleri ile dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususların birbirinden tamamen farklı olduklarını, muhalefet şerhlerinin genel kuruldan önce hazırlanmış olan önyargılara dayalı ve iyi niyetli olmayan şerhler olduğunu, 2011 yılı için alınan genel kurul kararları için verilen şerhlerle aynı olduğunu, Genel kurul kararlarının ortakların sermaye tutarlarının % 98,14 oyu ile kabul edilen kararlar olduğunu, davacılardan başka muhalif oy kullanan bulunmadığını, davacıların iddialarının yersiz, mesnetsiz ve sübjektif olduğunu, davacıların her genel kurulda aynı içerik ve beyanlarla muhalefet ettiklerini ve bu beyan ve iddialar ile iptal davaları açtıklarını, davacıların ileri sürdüğü iddiaların bir kısmının daha önceden yargılamaya tabi tutulduğunu ve şirketin faaliyetlerinin hukuka uygun görüldüğünü, müvekkili şirketin halka açık bir şirket olduğunu ve bu nedenle tüm faaliyet ve işlemlerini SPK ile TTK hükümlerine uygun olarak yaptığını, 2012 yılı faaliyet dönemi ile ilgili alınan kararların tamamının ilgili yasal düzenlemelere, ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına uygun olduğunu, müvekkili tarafından yapılan tüm iş ve işlemlerin SPK hükümlerine göre kamuoyuna açıktanmakta olması nedeniyle genel kuruldan saklanmasının mümkün olmadığını, davacının aksi iddialarının yerinde olmadığını, müvekkili şirketin terminal işletmeciliği konusunda Türkiye’nin tek uzman şirketi olduğunu, büyük İstanbul otogarı başta olmak üzere ülke içerisinde 7 otogar işletmeciliği yaptığını, ayrıca yurt dışında da otogar işletmeciliği konusunda yeni yatırımlar yapmakta olduğunu, ödenmiş sermayesi 70.000.000,00 TL alan müvekkili şirketin öz varlığı ve yatırımları ile her geçen gün büyümekte olduğunu ve ortakların hisselerinin değerinin sürekli olarak arttığını, müvekkili şirket yönetiminin hiçbir hukuka aykırılığının bulunmadığını ve ortada şirkete kayyum atanmasını gerektirecek bir durum bulunmadığını, ayrıca davacıların %1,19 hisseye sahip olmaları, genel kurul öncesinde davacıların bilgi alma ve inceleme haklarını kullanmaya yönelik talepte bulunmamaları, genel kurulda konunun gündeme gelmemiş ve oylanmamış olması nedenleriyle özel denetçi konusunda kanunun öngördüğü şartların yerine gelmediğini, bu nedenle davacıların özel denetçi talebinin reddinin gerektiğini davacıların dava dilekçesi ekinde sundukları muhalefet şerhlerinin genel kuruldan günler önce sübjektif önyargı ile hazırlanmış olan şerhler olduğunu, muhalefet şerhlerinin maddi gerçeklere aykırı ve yersiz iddialardan oluştuğunu, muhalefet şerhlerindeki iddiaların tamamının asılsız olduğunu ve iyi niyetli olmadığını, davacıların iddialarının aksine müvekkili şirketin her geçen yıl öz varlığını ve aktif büyüklüğünü arttırdığını, bu durumun şirketin kötü yönetilmediğini ve içinin boşaltılmadığını gösterdiğini, davacıların muhalefet şerhleri ile dava dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların hiç birinin kabul edilemez olduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 30/11/2017 tarih 2013/220 Esas 2017/1336 Karar sayılı kararında;”Toplanan deliller dikkate alınarak iptali istenen genel kurul kararları değerlendirildiğinde;3. Gündem maddesi kapsamında 2012 yılına ait yönetim kurulu faaliyet raporu, bağımsız dış denetim raporu ve denetçi raporunun okunup oylandığı, davacıların karara muhalefet ettikleri anlaşılmıştır. Bilirkişiler tarafından defter kayıtları ve mali tablolar incelenmiş, davalı şirketin … Tarım hissesine sahip olduğu, alımın 2011 yılında yapıldığı, davalının bu şirketten kaynaklanan herhangi bir karının bulunmadığı, şirketin Bostan Tarım’dan alacaklı gözüktüğü, davalı şirketin … Otel İşletmeciliği hissesine sahip olduğu, 2012 faaliyet döneminde davalı şirketin bu şirketten herhangi bir kar elde etmediği, davalı şirketin …. İşletmeciliği hissesine sahip olduğu, 2012 faaliyet döneminde bu şirketten kaynaklanan kar elde edilmediği, davalı şirketin … Otogarını işlettiği, 2012 faaliyet döneminde zarar ettiği, Suriye Otogarı ile ilgili bir gelir kaydının bulunmadığı, yine davalı şirket tarafından işletilen Samsun, Havza ve Çarşamba …Ortaklığına satıldığı, daha sonra davalı şirketin bu otogarlar için kira ödediği, bu otogarların 2012 gelir giderlerinin tespitinin mümkün olmadığı, davalı şirketin IMKB’de işlem gören … hisselerine sahip olduğu, bu hisselerin 2011 yılında alındığı, 2012 yılında işlem yapılmadığı, davalının 2012 döneminde … LTD ŞTİ ve … AŞ ile ticari ilişkide bulunduğu, 2012 sonu itibariyle … Limited Şirketine 60.358TL borçlu, … A.Ş’den ise 389,872TL alacaklı gözüktüğü, 2011 ve 2012 yılında kar dağıtımı yapılmadığı, davacıların söz konusu gündem maddesi ile ilgili olarak soyut iddialarda bulunduğu, ileri sürülen iddialar kapsamında 3. kişiler ile ilgili somut iddia ve delil ileri sürülmediği, iddialar arasında bir takım bilgilerin gizlendiği iddiasının yer aldığı, davacının bu konuda bilgi alma ve inceleme yetkisi istemesi ile aydınlanabilecek hususların soyut iddialar ile genel kurul kararının iptali talebi olarak ortaya konamayacağı, bu madde yönünden iddianın kanıtlanamadığı sonucuna ulaşılmıştır. Genel kurulun 4. Maddesi ile ilgili olarak; bu kapsamda 2012 yılına ait bilanço ve kar zarar hesapları onaylanmıştır. Muhalefet şerhinde davacıların genel olarak borsa zararının ve genel giderlerin geçmiş yıllara göre arttığı, yapılan bağış ve verilen bursların aynı şekilde geçmiş yıllara göre arttığının ileri sürüldüğü, benzer iddiaların daha önceki yıllarda yapılan genel kurul kararlarına yönelik açılan davalarda da dile getirilmiş olduğu, davalı şirket kayıtlarında mali tablolara göre faaliyet giderlerinin kar ve zararın gösterildiği, 3. Gündem maddesi kapsamında belirtilen iddialarda olduğu gibi davacıların iddialarının soyut ve genel nitelikte olduğu, somut iddia bulunmadığı, davacıların bir kısım bilgilerin eksik yanlış olduğu konusunda kuşkuları var ise bunları bilgi alma ve inceleme hakkı çerçevesinde elde edilebileceği, ileri sürülen hususların kanıtlanamamış olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Genel kurulun 5. Maddesi kapsamında; yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerin ibra edildikleri, bu maddenin onaylanmasında ve ibra kararında yasa, ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırılık bulunmadığı, oy hakkından yoksunluğu gerektiren akrabalık bulunmadığı, iptali gerektiren bir durumun söz konusu olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.Genel kurulun 6. Gündem maddesi ile; YK üyeleri yerine geçici YK üyeliği ataması yapılmıştır. Yapılan seçimde yasa ve sözleşme hükümlerine aykırılık bulunmadığı, dürüstlük kurallarına aykırı bir durumun söz konusu olmadığı, istifa sebebinin açıklanmamış olmasının da iptali gerektiren bir husus olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.Gündemin 7. Maddesi ile; kar payı dağıtılmamasına karar verilmiştir. Dava konusu genel kurul kararında SPK’nın seri IV. No:39 sayılı İhraççıların Muafiyet Şartlarına ve Kurul Kaydından Çıkarılmalarına İlişkin Esaslar Tebliğinin 5. maddesine atıfta bulunulduğu, bu şekilde kararın gerekçesinin gösterildiği, dolayısıyla iptali gerektiren bir durumun söz konusu olmadığı, Gündemin 8. Maddesinde; bağımsız denetim şirketi seçilmiştir. Yapılan değerlendirmede … A.Ş’nin seçilmesine karar verildiği, alınan kararda yasa, sözleşme ve dürüstlük kuralına aykırı bir hususun saptanamadığı anlaşılmıştır.Gündemi 9. Maddesi ile; yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödenmesine karar verilmiş olup, yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödenmesi verilen emeğin karşılığı olup, kar payı dağıtılmamış olmasının huzur hakkı ödenmemesine gerekçe oluşturamayacağı, davalı şirketin mali durumu itibariyle belirlenen huzur hakkının fahiş nitelikte olmadığı, bu nedenle iptalini gerektiren bir durumun gerçekleşmediği sonucuna ulaşılmıştır.Gündemin 10. Maddesi ile; yönetim kurulu üyelerinin 3 yıl süre için seçimine karar verilmiştir. Yapılan oylamada isimleri geçen kişiler yönetim kurulu üyeliklerine seçilmişlerdir. Seçilenlerin YK üyeliğine seçilme yeterliliğinin bulunduğu, üyelerin niteliği ve kullanılan oyların durumuna göre yapılan bu seçimde yasa, esas sözleşme ve dürüstlük kuralına aykırı bir yön saptanmadığı kabul edilmiştir.Gündemin 11. Maddesi SPK mevzuatı çerçevesinde ortakların bilgilendirilmesine ilişkindir. Teknik anlamda alınmış bir karar bulunmadığından bu madde yönünden de iptali gereken bir durum olmadığı kabul edilmiştir.Yukarıda özetlendiği ve bilirkişi raporunda ayrıntılı bir şekilde ortaya konduğu üzere dava konusu edilen genel kurulda alınan kararların kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olmadığı …” gerekçesi ile; Davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile;İlk derece mahkemesi kararının eksik inceleme ve yetersiz araştırılmaya dayalı, hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, Müvekkillerinin, davalı şirkette hisseye sahip ortak pozisyonunda olduklarını, davalı şirketin 25/04/2013 tarihinde 2013 yılı Olağan Genel Kurul Toplantısı yapıldığı, bu toplantıda alınan kararların şirketin çıkarlarına halel getirecek mahiyette olduğunu, ayrıca alınan kararların bir kısmında şirketi zarara uğratacak iyi niyetten yoksun muvazaalı işlemlerin bulunduğunu, Bunun üzerine müvekkillerinin şirketin ve kendilerinin haklarının korunması için ilgili kararlara muhalefet şerhi koydukları ve bu şerhi de tutanaklara işlettiklerini, Türk Ticaret Kanunu’nun 446. maddesindeki dava şartları gereğince müvekkillerinin işbu davayı açabilmesi için şirket ortağı olması (11. H.D. 1318/3070 – 01.05.1997) ve iptali istenen genel kurul kararına muhalif kalıp bu durumu tutanağa geçirmesi (11. H.D. 5873/6577 – 24.11.1987) gerektiğini ve dava konusu olayda bu şartların sağlandığını, Ayrıca alınan kararların kanun, esas sözleşme ya da iyi niyet kuralına aykırı olmamaları gerektiğini, (11. H.D. 597/7050 – 04.11.1993). Müvekkillerinin 25.04.2013 tarihli Olağan Genel Kurul Kararlarından 3-4-5-6-7-8-9-10-11 numaralı maddelere muhalefet şerhi koydukları ve tutanaklara işlettiklerini, 3. madde şerhi yönünden; şirketçe borsada işlem görmekte olan ve şirketin hakim ortağı olan kişiye ait … isimli şirketlerden hisse senedi alımı yaptığı, söz konusu alımlar borsada başkaca şirketler bulunmasına rağmen sadece bu firmalardan yapıldığı, en yüksek bedelden satın alınan hisse senetlerinin kısa sürede dip yaptığını, dip yapan hisse senetleri nedeniyle şirketin toplamda 23.548.833,36.TL zarara uğratıldığını, şirketin iyi yönetilmediğini, borsada daha dürüst ve güvenilir şirketler varken şirketin hakim ortağı … borsada işlem gören şirketlerinin hisselerinin satın alındığını, bu işlemlerle devletin de vergi kaybına uğratıldığını, Yine … şirketi yönettiği ve yönettirdiği dönemde Yönetim Kurulu Üyesi …’ın kuzeni ….denetçi olarak görevlendirildiğini, bu durumda adalet, iyiniyet, aleniyet ve hukuktan bahsetmenin mümkün olmadığını, 4.madde şerhi yönünden; Şirketin uğramış olduğu borsa zararı, genel giderlerin 1 yıl içersinde %40 oranında arttığı, şirketin gerek ticari ilişki gerekse de alım satım ilişkisi içerisinde bulunduğu 3.şahıs tüm firmaların şirketin hakim ortağına ait firmalar olması, şirketçe verilen bağışlar ve bursların geçen yıla göre fahiş bir oranda artması ve bu bursların kimlere ve hangi kriterlere göre verildiğinin genel kuruldan saklanmış olması ve de ticari alacaklarda her ne kadar artışlar görünse de söz konusu artışın kaynağının şirketin devralmış olduğu şirketlerdeki borçları devralarak ödemesi ve söz konusu alacakların tahsil kabiliyetinin olmaması da ayrı bir problem olduğunu, Şirketin 2011 dönemi içerisinde çeşitli hayır kurumları, dernekler, vakıflar, diğer diye adlandırılmış ve aynı zamanda Öğrenci bağış ve yardımları adı altında 1.336.756,00 TL. harcama yaptığı, bu paraların nerelere harcandıklarının da Genel Kurul’da açıklanamadığını, bu paraların … ve Yönetim Kurulu üyelerince şahsi işleri ve basında da çıkan haberlere göre … yardım ettiği belirtilen kişilerin çocuklarına burs verdiği şeklinde harcandığı yönünde iddialar gündeme geldiğini, bu gibi giderlerin 2010 yılında 1.595 TL. iken 2011 yılında 1.336.756 TL olduğunu, Yine Şirketin genel giderleri de 2010 yılında 30.312.000 TL. iken 2012 yılında 42.642.000 TL.ye yükseldiğini, 5. madde şerhi yönünden; şirketin yönetim kurulu ile şirketin diğer önemli kurullarında görev alan kişiler arasında yakın derecede akrabalık bağı bulunmakta olup, şirket yönetiminde profesyonellik değil kan bağı öne geçtiği, gerek bu nedenle gerekse de yönetim kurulundan istifa eden …. ve …’nin neden istifa ettiklerinin genel kurula açıklanmadığını, Yine …’ün şirketi yönettiği ve yönettirdiği dönemde Yönetim Kurulu Üyesi …’ın kuzeni … Denetçi olarak görevlendirildiğini, şirketin yalnızca Yönetim Kurulu Üyelerine ve hatta onların yakınlarına şahsi menfaat sağlamak amacıyla kullanıldığını, 6. madde şerhi yönünden; şirketin yönetim kurulu ile şirketin diğer önemli kurullarında görev alan kişilerin yürütülen bir operasyon kapsamında gözaltına alındığını, daha sonra ise bir kısmının serbest bırakıldıklarını, ancak ne var ki yönetim kurulundan istifa eden … ve …’nin neden istifa ettiklerinin genel kurula açıklanmadığını,7. madde şerhi yönünden; şirketin kar amacı güden ticari bir şirket olup, ana felsefesi elde ettiği karı ortaklarına paylaştırması olması gerekirken şirketin, iştigal konusu olmayan alanlarda yatırımlar yaptığını ve borsada zarar ettiğini, almış olduğu firmaları zararlarıyla ve borçlarıyla birlikte satın aldığını, genel giderlerin ve yapmış olduğu bağışların anlaşılamaz bir şekilde artması sonucu ortaklarına kar payı dağıtmama konusunda iyi niyetten yoksun ve dayanaksız bir karar aldığını, pay sahiplerinin kar payı hakkının tamamen ortadan kaldırıldığını, bu kararın kanuna, şirket ana sözleşmesine ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, 2000 yılından itibaren kar payı dağıtılmayarak bu meblağların Yönetim Kurulu Üyeleri, Hakim üye … ve yakınları tarafından fevri bir şekilde çıkarları uğruna kullanıldığını, 2011yılı faaliyetleri sonucu ortaklara dağıtılabilir tutarın 2.678.646 TL. olarak belirlendiğini, ortaklara ve Yönetim Kurulu üyelerine ise 654.571 TL. fayda sağlandığını, bunların içine 1.336.756 TL. bağış, 1.200.000 TL. Lice’de yapılacak olan okul ihale bedeli eklendiğinde dağıtılması gereken toplam tutarın minimum 5.869.973 TL. olarak ortaya çıktığını, Fakat ortaklara kar payı dağıtmak yerine tarafı, kriteri, meblağları belli olmayan bağışlar yapıldığı, bu bağışların ayrıntılı bir şekilde Genel Kurul’da açıklanması gerektiği, ticari kar amacı güden bir şirketin beklentiler doğrultusunda ortaklarına kar payı dağıtmayıp bağışlarda bulunmasının izah edilemeyeceğini, Sonuç olarak TTK 385 maddesi nazarında müktesep hak olan kardan pay alma hakkının Genel Kurulda mütemadiyen kısıtlanamayacağını, TTK 385. maddesince müktesep haklar şirketin yönetim kurulunun veya genel kurulunun kararlarına tabi olmayan haklar olduğunu, karın dağıtılmayıp, sermaye artırımlarında kullanılması yönünde alınan kararların kanun, esas sözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, 8. madde şerhi yönünden: şirkete bağımsız denetim firması tarafından verilen rapor incelendiğinde, şirket giderleri ile öz ve gerçeklik değerlendirmesinin ancak uygunluk ve mali denetim prosedürlerine bağlı olarak saptanabilmesi mümkünken, söz konusu denetim firması tarafından bu giderlerle ilgili herhangi bir eleştiri ya da muhasebe temel kavramlarına aykırılık bulunduğuna ilişkin bir denetim bulgusuna rastlanılamadığı, görevini eksik ifa eden denetim firmasının taraflarınca onaylanmadığını,Denetim raporu incelendiğinde bilançoya esas kayıtların gerçeği yansıtmadığı ve bu raporun dayanaksız kayıtlara göre hazırlandığını, şirket yönetim kurulunun şirket kaynaklarını ve gelirlerini fevri, kötü niyetli, çıkar sağlamak adına yaptıkları yatırımlarıyla şirketin aktifini azaltmakta pasifini ise arttırmakta olduklarını, Şirketin konumu ve iştigal alanı incelendiğinde en büyük gelirin terminale araç giriş-çıkışlarından alınan ücret olduğunu, bu ücretin nakit olarak tahsil edildiğini, fakat şirketin borçlarının uzun vadelere bölündüğünü, şirkete bu kadar yoğun bir nakit akışı olduğu halde şirketin kredi/borç batağına sürüklenmesinin kasıtlı ve kötü yönetilmesinin bir sonucu olduğunu, hal böyle iken şirketin bağımsız denetçi firması bu denli büyük bir şirketin usul ve yasaya uygun denetimini yapmada açıkça yetersiz kaldığını, denetim firmasının verdiği raporun gerçeği yansıtmadığı ve görevini eksik ifa ettiğinin son derece açık olduğunu, 9. madde şerhi yönünden; eğer şirket ortaklarına kar payı dağıtamayacak durumda ise, bu durumda ilgili kurullarda görev yapan kişilere ve murakıplara da huzur hakkı ve ücret ödemesi yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, şirkette kar payı dağıtılmadığı fakat Yönetim Kurulu Üyeleri’ne ve yakınlarına 654.571 TL. fayda sağlandığı, bu sağlanan yardımların kalem kalem belirtilmesi gerektiğini, genel kuruldan gizlenmemesi gerektiğini, 10. madde şerhi yönünden; oylamaya sunulmadan ve karara bağlanmadan yapılacak olan bir işlem hukuken geçersiz olup, ayrıca olumsuz bir durumun tespitinin hukuken mümkün olmaması nedeniyle de bu maddeye muhalefet şerhi konduğunu, burada da Yönetim Kurulu Üyeleri denetimden uzak olarak çıkarları doğrultusunda hareket etmek için böyle bir yasa dışı yola başvurduklarını, bu durumda tüm pay sahiplerinin haklarının gasp edilmiş olacağını, 11. madde şerhi yönünden; şirket Diyarbakır İli Lice İlçesi Yenişehir mahallesinde 16 derslikli bir ilk öğretim okulu yapılması için 1.200.000,00 TL bedelle, ünvanı açıklanmayan bir yükleneci firma ile anlaştığını, söz konusu okulun inşası için Milli Eğitim Bakanlığı ile yapılan protokolun ve de yüklenici firmayla yapılan sözleşmenin genel kurulda paylaşılması ve onayı alınması gerekmekte olup bunun yapılmadığını, Şirketçe 2010 yılında yalnızca 1.595,00 TL burs verilmiş iken, 2011 yılında bu rakamın 1.336.756,00 TL’ye çıktığını, söz konusu artışın son derece fahiş olup söz konusu bağışların ve bursların kimlere hangi şartlar ve koşullar gerçekleştiğinde verildiğinin açıklanması gerektiğini, şirket ortaklarına pay dağıtamayan bir şirketin böyle yüklü rakamlara ulaşan burslar vermesinin de anlaşılamadığını, Yukarıda açıklanan sebeplerle ilgili maddelere muhalefet şerhi konulduğunu, söz konusu maddelerin hem şirketin hem de müvekkillerinin çıkarlarına halel getirecek nitelikte iyi niyetten yoksun olduğunu, Yukarıda belirtilen aykırılıkların en önemli sonuçlarından birinin de şirketin verimsiz yatırımlara yöneltilerek içinin boşaltılması ve aktiflerinin değerlerinin azaltılması sonucunda şirket hisselerinin değerinin düşmesi ve bunun neticesinde tüm pay sahiplerinin ve müvekkillerin zarara uğraması olduğunu, Özellikle dilekçe içeriği müvekkillerinin nasıl bir vaziyete sokulduğunun, nasıl mağdur edildiklerinin ve sömürüldüklerinin en büyük kanıtı olduğunu, davalı şirketin hakim ortağı şahıs tarafından yapılan gayri resmi uygulamaların şirketi zayıflatmakta, küçük hissedarların emeklerini heba etmekte olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına yeniden yargılama yapılarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/220 Esas 2017/1336 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalı şirketin 25/04/2013 tarihinde yapılan 2012 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan ve muhalefet şerhi konulan 3-4-5-6-7-8-9-10 ve 11 nolu kararların yasa, ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğundan bahisle iptali davasıdır.İptali talep edilen genel kurulda alınan 3 nolu kararın 2012 yılına ait yönetim kurulu faaliyet raporunun, bağımsız dış denetim raporunun ve denetçi raporunun okunması ve oylanmasına, 4. nolu kararın 2012 yılına ait bilanço ve kar-zarar hesaplarının onaylanmasına, 5 nolu kararın yönetim kurulu üyelerinin ve denetçilerin ibrasına, 6. nolu kararın TTK 363. maddesine istinaden istifa eden yönetim kurulu üyelerinin yerine yenilerinin seçilmesine, 7. nolu kararın kar dağıtımına, 8 nolu kararın 2012 yılı için yönetim kurulu tarafından seçilen bağımsız denetim firmasının onaylanması ile 2013 yılı için bağımsız denetim firması seçimine, 9 nolu kararın yönetim kurulu üyelerine ödenecek huzur hakkına, 10 nolu kararın 3 yıllık süre için yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin olduğu, 11 nolu kararın ise genel kurulda oylamaya sunulmayıp karara bağlanmaksızın SPK mevzuatı ve ilgili düzenlemeler kapsamında 2012 yılı hesap döneminde şirket ortakları veya 3. kişiler lehine teminat, rehin ve ipotek verilmediği ve bu şekilde menfaat sağlanmadığı hususunda ortakların bilgilendirilmesine ilişkin olduğu, davacıların tüm alınan bu genel kurul kararlarına muhalif kaldıkları ve muhalefet şerhlerini kararlara işlettikleri, iptali istenen kararların genel kurulda yeterli oy çokluğu ile kabul edildiği, iptal davasının süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.Buna göre genel kurulda alınan ve iptali talep edilen 11. nolu karar genel kurulda oylanmayan ve ortaklara bilgi verilmesi amaçlı bir karar olduğundan, söz konusu maddede her hangi bir karar alınmadığından bu maddenin iptali talep edilemeyecektir. Davacıların bu maddenin iptalini talepte hukuki yararları bulunmamaktadır.Genel kurulda alınan 3, 4 ve 5 nolu kararlar 2012 yılı şirket faaliyetleri ile ilgili yönetim kurulu faaliyet raporu, bağımsız denetim ve denetçi raporlarının okunması, 2012 yılı bilançosunun onaylanması ile yönetim ve denetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin olup, bu maddelere yapılan davacılar muhalefeti aynı gerekçeye dayalıdır. Söz konusu 2012 yılı faaliyet raporuna, bilançoya ve yönetim ile denetim kurullarının ibrasına ilişkin kararlara karşı davacılar, şirketin iyi yönetilmediği, şirketin asıl faaliyet konuları dışında sadece hakim ortağın borsada işlem gören şirketlerine ait hisse senetlerinin alındığı, bu hisse senedi alımı nedeniyle şirketin zarar ettiği, şirketin faaliyet konusu otogar işletmek olmasına rağmen, Samsun-Çarşamba- Havza otogarının şirketin hakim ortağının başka bir şirketine satıldığı ve bu şirketten tekrar kiralandığı, şirket otellerinin ibra edilmeyen önceki yönetim kurulu üyesinin sahibi olduğu şirkete kiraya verildiği, başka şirketlerin hisselerinin satın alınarak bu şirketlerin tüm borçlarının devralındığı, Suriye’de otogar inşaası için Suriyeli şirketlerle ortaklık kurulduğu ancak Suriye’deki karışıklıklar nedeniyle faaliyetlerin durdurulduğu, tüm bu işlemlerin genel kuruldan gizlendiği, iştirak edilen şirketler ile işletilmekte olan otel ve otogarlara ilişkin kar-zarar dengesinin ne olduğuna ilişkin genel kurula bilgi verilmediği, borsada hisse alımı nedeniyle önemli ölçüde zarar edildiği, bu hususlarda bilançolarda gerekli açıklamaların yapılmadığı ile genel olarak şirketin kötü yönetildiğine çeşitli hayır kurumlarına derneklere, vakıflara, öğrencilere bağış ve burs adı altında yüksek miktarda harcama yapıldığı ve bu giderlerin kimlere neden yapıldığına ilişkin açıklamalar yapılmadığı, şirket yönetiminde görev alanlar arasında yakın akrabalık bağı olduğu, şirket yönetiminde profesyonellik değil, kan bağının esas alındığına ilişkin olup, alınan bilirkişi raporuna göre söz konusu faaliyetlerle, şirketin esas faaliyet konusu olan otogar işletmelerinden elde edilen gelirlere, şirketin bağlı iştiraklerine ilişkin kar-zarar durumuna, borsada işlem gören şirketlere ait alınan hisse senetlerine, dağıtılan bağış ve yardımlara ilişkin olarak bilonçada gerekli açıklamaların yapıldığı, genel kurula bilgi verildiği, söz konusu faaliyet raporunda yer alan ve davacıların itiraz ettikleri, gerek işletilen otogarın satılarak sonradan kiralanması, Suriye’de otogar inşaasına ilişkin faaliyet, iştiraklerden olan otellerin kiraya verilmesi, çeşitli şirket hisselerinin satın alınması ile ilgili işlemlerin 2011 yılında yapılmış olması, 2012 faaliyet raporunda bunların mali durumları ile ilgili bilgi verilmiş olup, bu faaliyetlerin gerçekleştiği 2011 yılına ilişkin olağan genel kurulda alınan kararların iptali için aynı gerekçelerle İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2012/231 E. sayılı davanın açıldığı, esas itibarıyla 2012 faaliyet döneminde yeni bir alım, kiralama işleminin olmadığı, faaliyet raporunda iştirak olunun şirketlerin faaliyetleri ile işletilen otogar ve otellerin 2012 yılı kar-zarar durumuna ilişkin mali bilgilerin verildiği, borsada satın alınan hisselerin yine 2011 yılında alındığı, 2012 yılında yapılan bir işlem olmadığı, alınan hisseler borsada işlem gördüğünden 2012 yılı fiyatları ile bu hisseler nedeniyle şirket zararının ortaya çıktığı ancak bu işlemlerin 2012 yılında yapılmadığı, yapıldığı yıl olan 2011 yılı genel kurulunda alınan kararlarla ilgi ayrı dava açıldığı, bilirkişi raporuna göre söz konusu kararların yasaya, ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırılık taşımadığı anlaşılmakla söz konusu alınan kararların iptallerinin gerekmediği, İptali talep edilen 6 nolu kararın istifa eden yönetim kurulu üyeleri yerine yenilerinin seçilmesine ilişkin olduğu, istifa eden yönetim kurulu üyelerinin istifa sebeplerini genel kurula bildirilmemesinin yasaya ve ana sözleşmeye, dürüstlük kurallarına aykırı olmadığı, yapılan yeni yönetici seçiminde usulsüzlük bulunmadığı, istifa ile boşalan yönetim kurulu üyeliklerine kanun gereği seçim yapılması gerektiği,İptali talep edilen 7 nolu kararın kar payı dağıtılmamasına ilişkin olduğu, kar payının dağıtılmaması gerekçesi olarak hesaplanan ve dağıtılabilir birinci temettü tutarının 369.083,00 TL olduğu, ödenmiş sermaye tutarının yüzde beşinden az olması nedeniyle SPK’nın Seri IV. No:39 sayılı İhraççıların Muafiyeti Şartlarına ve Kurul Kaydından Çıkarılmalarına İlişkin Esaslar Tebliğinin 5. maddesi olarak belirtildiği, söz konusu tebliğin 5. maddesinin “(1) Halka açık anonim ortaklıklar, Kurul düzenlemelerine göre hesaplanan dağıtılabilir birinci temettü tutarının, genel kurula sunulacak son yıllık mali tablolarına göre esas sermaye/çıkarılmış sermayenin % 5’inden daha düşük olması veya söz konusu mali tablolara göre net dağıtılabilir dönem kârının 50.000,- YTL’nin altında olması hallerinde, ilgili hesap dönemleri için birinci temettü dağıtmayabilir. (2) Ancak, bu hükme göre dağıtılmayan temettü, daha sonraki dönemlerde yapılacak muafiyet hesaplamalarında temettü kalemi olarak dikkate alınır.” şeklinde düzenlendiği, şirketin ödenmiş sermayesinin 70.000.000,00 TL olduğu, buna göre ilgili tebliğ hükümleri doğrultusunda karar alındığı ve karar gerekçesinde bunun belirtildiği kararın yasa, ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı olmadığı,
İptali talep edilen 8 nolu kararın yönetim kurulu tarafından bağımsız denetçi seçimine ilişkin olduğu, alınan kararda yasa ve ana sözleşmeye aykırılık bulunmadığı, davacıların tüm bu maddelere muhalefetlerinin soyut ve genel ifadelerle olduğu, somut olaylara dayalı bir muhalefet bulunmadığı,İptali talep edilen 9. maddenin yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödenmesine ilişkin olduğu, davacıların bu maddeye şirketçe kar dağıtılmaması kararı verilmesine, şirketin iyi yönetilmeyip açıklanmayan genel gider artışları ve yapılan yardım artışları nedeniyle şirket karı düşürülmüş olmasına rağmen yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödenmesinin, iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığı gerekçesi ile muhalefet edildiği, şirketin kar payı dağıtmamasının yönetim kurulu üyelerine huzur hakkı ödenmemesini gerektirmeyecek olmasına, ödenmesine karar verilen huzur hakkının yasa, ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil etmemesine göre iptallerinin gerekmediği, İptali talep edilen 10 nolu kararın şirket yönetim kurulu üyelerinin 3 yıl için seçimine ilişkin olduğu, üyeliğine seçilme yeterliliğinin bulunduğu, üyelerin niteliği ve kullanılan oyların durumuna göre yapılan bu seçimde yasa, esas sözleşme ve dürüstlük kuralarına aykırılık olmadığı, Davacıların soyut ve genel beyanlarla kararlara muhalefet ettikleri, somut itirazlarının dayanağının ise davalı şirketin 2011 yılında yapmış olduğu işlemlere ilişkin olduğu, bu tarihte yapılan işlemlere ilişkin olarak aynı gerekçelerle 2011 yılı genel kurul kararlarının iptali için başka mahkemede zaten dava açıldığı, bu iddiaların o davada değerlendirileceği, davacılar vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacılar tarafından yatırılan 85,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40.TL istinaf karar harcından istinaf eden davacılar tarafından yatırılan 35,90 TL’ nin mahsubu ile bakiye 8,50 TL’nin davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacılar üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 06/11/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.