Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1181 E. 2019/1525 K. 06.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1181
KARAR NO : 2019/1525
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/04/2018
DOSYA NUMARASI : 2015/1220 Esas – 2018/336 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 06/11/2019
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil … BANK A.Ş. tarafından … müteselsil kefaleti ile … SAN VE TİC LTD ŞTİ lehine kredi kullandırıldığını, borçlu şirketin kredi borcunu ödememesi üzerine şirketin kredi hesaplarının ihtarname ile kat edildiğini, bankanın alacağının tahsili amacıyla borçlu şirket ve müteselsil kefiller hakkında İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı müteselsil kefiller aleyhlerinde yürütelen takipte borca, borcun ferilerine, işlemiş faize ve icra dairesinin yetkisine itiraz edildiğini öne sürerek davalının itirazının iptaline, takibin 14.841,86TL üzerinden devamına, davalının %20′ den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı bankanın genel kredi sözleşmesi içinde yapmış olduğu kefalet sözleşmesinin usulen şekle aykıra ve geçersiz olduğunu, genel kredi sözleşmesinde müvekkillerin kefil olarak göründüğünü, Borçlar Kanununda kefilin sorumluluğunun açıkça belirtildiğini, davacı bankanın iddia ettiği ve müvekkillerin talep ettiği şirket kredi kartı borcu incelendiğinde söz konusu kredi kartının … adına olduğunu, davacı bankanın icra takibini yetkisiz dairede 09/03/2015 tarihinde başlattığını, bu nedenle şirketin sonradan ortaya çıkan borçlarından müvekkile karşı sorumlu olmadığını, dosyanın yetkili İstanbul Anadolu mahkemesi ve icra dairelerine gönderilmesini, müvekkiller adına ayrı ayrı davanın esastan reddini, davacı aleyhine %20′ den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 11/04/2018 tarih ve 2015/1220 Esas – 2018/336 Karar sayılı kararı ile; ” … Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacı bankanın davalılardan GKS kefaletlerinden kaynaklı dava dışı şirkete kullandırılan kredi nedeniyle alacaklı olup olmadığı, alacağın miktarına ve uygulanacak faiz oranına ilişkindir. Mahkememizce icra edilen yargılama ve tüm dosya kapsamından edinilen vicdani kanaat gereğince; anılı kök ve ek raporla davalıların dayanak genel kredi sözleşmesi müşterek müteselsil kefaletine istinaden sorumluluğunun bulunduğunun belirlendiği ayrıca alacak miktarının yanlar arasındaki sözleşme, kredi ilişkisi ve bankacılık mevzuatına uygun olarak belirlendiği dolayısıyla mahkememizce denetlenen raporun hükme esas alınabileceği anlaşılmakla; mahkememizce denetlenen ve hükme esas alınan bilirkişi raporundaki miktarlar esas alınarak davanın kısmen kabulü ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında davacı yanın takip tarihi itibari ile ticari taksitli kredi yönünden 1.158,74 TL asıl alacak, 78.98 TL işlemiş faiz, 3,95 TL BSMV olmak üzere toplamda 1.241,67 TL alacaklı olduğunun tespiti ile (davalı k…’ın 1.158,74 TL asıl alacak ile sorumlu olması kaydı ile), şirket kredi kartı ve ticari kredili mevduat hesabı yönünden 12.572,64 TL asıl alacak, 464,78 TL işlemiş faiz, 23,23 TL BSMV olmak üzere toplamda 13.060,65 TL alacaklı olduğunun tespiti ile (davalı …’ın 12.572,64 Tl asıl alacak ile sorumlu olması kaydı ile), bu miktara vaki davalıların itirazlarının iptali ile, taksitli ticari kredi yönünden asıl alacak 1.158,74 TL’ye takipten itibaren % 50, şirket kredi kartı ve ticari kredili mevduat hesabı yönünden asıl alacak 12.572,64 TL’ye takipten itibaren %30,24 oranında temerrüt faizi ile %5 BSMV uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarla devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalıların sorumlu oldukları miktar üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatından sorumlu tutulmalarına dair … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” 1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyasında davacı yanın takip tarihi itibari ile ticari taksitli kredi yönünden 1.158,74 TL asıl alacak, 78.98 TL işlemiş faiz, 3,95 TL BSMV olmak üzere toplamda 1.241,67 TL alacaklı olduğunun tespiti ile (davalı Kubilay Kılıç’ın 1.158,74 TL asıl alacak ile sorumlu olması kaydı ile), şirket kredi kartı ve ticari kredili mevduat hesabı yönünden 12.572,64 TL asıl alacak, 464,78 TL işlemiş faiz, 23,23 TL BSMV olmak tüzere toplamda 13.060,65 TL alacaklı olduğunun tespiti ile (davalı … 12.572,64 TL asıl alacak ile sorumlu olması kaydı ile), bu miktara vaki davalıların itirazlarının iptali ile, taksitli ticari kredi yönünden asıl alacak 1.158,74 TL ye takipten itibaren % 50, şirket kredi kartı ve ticari kredili mevduat hesabı yönünden asıl alacak 12.572,64 TL ye takipten itibaren % 30,24 oranında temerrüt faizi ile %5 BSMV uygulanmak sureti ile takibin diğer kayıt ve şartlarla devamına, 2- Davalıların % 20 icra inkar tazminatından sorumlu tutulmalarına, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılar vekili Av. … 12/06/2018 ve 20/06/2018 tarihlerinde ayrı ayrı sunmuş olduğu istinaf dilekçelerinde özetle; Taraflar arasında imzalanmış olan Genel Kredi Sözleşmesi içerisindeki kefalet sözleşmesinin şekle aykırı olduğunu, Türk Borçlar Kanunu’ nun 583. maddesinde tartışmaya yer vermeyecek şekilde, kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesinin şart olduğunu, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2013/18631 E – 2014/1721 Karar sayılı kararı uyarınca; kefalet sözleşmesinin geçerli olabilmesi için sorumlu olunan meblağ ile yükümlülük altına girildiğinin mutlaka yazılı şekilde yapılması gerektiğini, aksi durumda kefalet sözleşmesinin geçersiz olacağını, Yerel Mahkemece kanunun emredici hükümleri ve Yargıtay içtihatları adeta göz ardı edilerek, ortada geçerli bir kefalet sözleşmesi varmışçasına değerlendirme yapıldığını, bu hususun açıkça kanuna aykırılık teşkil ettiğini, Hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek üzere bir an için kefalet sözleşmesinin geçerli olduğu kabul edilse dahi, Genel Kredi Sözleşmesi dışında kredi kartı, Business Kart vs borçlardan müvekkilin sorumlu tutulmasının düşünülemeyeceğini, Davacı tarafın İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasında takibe dayanak teşkil ettiği şirket kredi kartının, müvekkil ile davacı taraf arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinin dışında olduğunu, bu sebeple genel kredi sözleşmesi dışındaki borçlardan müvekkilin sorumlu tutulmasının kesinlikle düşünülemeyeceğini, Davacı tarafın müvekkillerden talep ettiği kredi kartı incelendiğinde, bu kredi kartının … adına olduğunun anlaşılacağını, müvekkillerin 2013 yılında dava dışı … SAN VE TİC. LTD ŞTİ’ ni de bu kişiye devrettiklerini, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’ nin 2012/15421 Esas ve 2013/1789 K. sayılı kararında da özetle, dava konusu borcun davacının imzası bulunmayan kredi kartı ve tüketici kredi sözleşmelerinden kaynaklandığı anlaşılmakla, davacı kefilin imzalamadığı sözleşmelerden doğan borçlardan sorumlu tutulamayacağının açıkça belirtildiğini, Müvekkillerin herhangi bir şekilde imzasının bulunmadığı bir kredi kartına ilişkin meydana gelen borçtan sorumlu tutulmasının tam anlamı ile hukuki garabet olduğunu, Yerel Mahkemece tüm bu hususlar dikkate alınmaksızın hatalı bir değerlendirmede bulunulduğunu, Yerel Mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunun hatalı değerlendirmeler içerdiğini, bu şekilde verilen kararın hukuka aykırılık teşkil ettiğini, Bilirkişi tarafından yerel mahkemeye sunulan bilirkişi raporunun yanlış değerlendirmeler içerdiğini, yerel mahkemece 29/02/2016 tarihli ön inceleme tutanağında, davacı tarafa dilekçesinde belirtmesine rağmen sunulmayan delillerine ilişkin süre tanınmış olup, davacının bu süre içerisinde ”şirket kredi ekstrelerini” sunmadığını, HMK m 140/5 uyarınca, hakim tarafından verilen kesin süre içerisinde dilekçede belirtilen ancak ibraz edilmeyen deliller getirilmediği takdirde, o delile dayanmaktan vazgeçilmiş sayılacağını, Davacı tarafın, yasal süre içerisinde sunmadığı işbu delilini tahkikat aşamasında sunduğunu ve bu delilin mahkemece dikkate alınarak bilirkişiden ek rapor alındığını, Sonuç olarak; Yerel Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi kök raporu ve ek raporunun hukuka aykırılıklar içerdiğini, bu sebeple yerel mahkemece verilen kararın kaldırılarak yeniden yargılama yapılması gerektiğini beyanla istinaf başvurularının kabulüne, karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava ticari genel kredi sözleşmesi kapsamında kefillere karşı yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptali davasıdır. Mahkeme davayı kısmen kabul etmiş, davalılar istinafa gelmiştir. Davalılar kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğunu öne sürmüşlerdir. Sözleşmelerden biri 12/01/2011 olup her iki davalı da 100.000,00 TL limit üzerinden müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzalamışlardır. 29/11/2011 tarihli sözleşmeyi ise… imzalamıştır. Kefaletler elyazısı ile yazılmış limit belirtilmiş ve imzalanmıştır. Kefaletler geçerli olup bu yöndeki istinaf nedenleri yerinde değildir. Davalılar şirket kredi kartının şirket adına değil … adına olduğunu, bu borçlardan sorumlu olmayacaklarını öne sürmüşlerdir. Şirket kredi kartı başvuru formu ve 12/01/2011 tarihli Şirket Kredi kartı üyelik sözleşmesiyle birlikte kartın … adına düzenlenmesinin şirket genel müdürü tarafından istendiği, kredi kartı kullanacak şirket personel bilgileri ile taahhütname ve … Taahhütnamesinin şirket ve davalı kefiller tarafından imzalandığı anlaşılmakla buna yönelik istinaf nedeni yerinde değildir. Bilirkişi raporunun hatalı değerlendirmeler içerdiği ve kararın da hukuka aykırı olduğu öne sürülmektedir. Bilirkişi kredi kartı borç tutarını belirleyebilmek için banka genel merkezine gittiğini kapıdaki güvenlik tarafından hukuk bölümüyle değil müşteri şikayetleri bölümüyle görüştürüldüğünü, telefon numarasının alınarak dönüş yapacaklarını belirttiklerini ama yapılmadığını bu yüzden şirket kredi kartı borcunun hesaplanamadığını belirtmesi üzerine daha sonra alacağı temlik alan firma davacı vekili tarafından şirket kredi kartı ekstrelerinin sunulduğu ve bunun üzerine hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu yeni bir kanıt sunulması ve resen araştırma anlamına gelmemektedir. Mahkeme HMK 282 uyarınca bilirkişi raporunu diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. Davalılar bilirkişi raporlarına karşı itirazlarını yapmışlardır. Raporun yanlış ya da hatalı olduğu yönündeki itiraz somut bir gerekçe içermemekte olup bu istinaf nedeni de yerinde değildir. Sonuç olarak, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde davalıların istinaf nedenleri gerekçesi gösterilerek karşılanmış olup, kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalılar tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 858,83 TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalılar tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 214,9 TL ( 179,00 TL + 35,90 TL ) harcın mahsubu ile bakiye 643,93 TL istinaf karar harcının davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davalılar üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa avansı yatıran taraflara iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/11/2019 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.