Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1179 E. 2019/1548 K. 06.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA N: 2018/1179
KARAR NO : 2019/1548
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/06/2018
DOSYA NUMARASI : 2016/981 Esas – 2018/702 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 06/11/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketle davalı borçlu arasında yapılan ticari mal alışverişi neticesinde doğan 10.610,98 TL alacağın tahsili için B.çekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından takip yapıldığını, borçlunun haksız olarak itiraz ettiğini, taraflar arasındaki alacak borç ilişkisinin ticari defterler incelendiğinde belirlenebileceğini bu nedenle haksız yapılan itirazın iptaline, % 40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkilinin davacıya borcu bulunmadığını, davacı tarafından düzenlenen faturaların içeriğine itiraz ettiklerini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece Mahkemesi 13/06/2018 tarih ve 2016/981 Esas – 2018/702 Karar sayılı kararında; “…Borçlu her ne kadar yetkiye itiraz etmiş ise de yetkili icra dairesine itiraz dilekçesinde bildirmemiştir. Yetki itirazında tarafın doğru icra dairesini bildirmesi gerekir. Bu nedenle usulüne uygun yapılmış yetki itirazı bulunmadığından yetki itirazının reddine karar verilmiştir. Davacı alacaklı takibe konu yaptığı alacağın beş adet faturadan oluştuğu bildirilmiştir. Taraflar arasında yazılı sözleşmenin bulunmadığı ve davacının tarafların ticari defterlerine dayanmış olduğu anlaşıldığından ticari defterler üzerinde inceleme yapılmıştır. Davacının ticari defterleri incelendiğinde 2016 yılına ait envanter defterinin açılış tasdikinin süresi içerisinde yapılmış olduğu yevmiye ve defteri kebir defterlerinin elektronik defter olarak açılış beratlarının süresi içerisinde sisteme yüklenmiş olduğu bu nedenle ticari defterlerin HMK 222 ve TTK 64 maddesi gereğince usulüne uygun olarak düzenlenmiş olduğu, sahibi lehine delil niteliğinin bulunduğu anlaşılmıştır. Ticari defterlerin içeriğinin incelenmesinde davacı ile davalı arasında alım satıma dayalı ticari ilişkinin bulunduğu 2016 yılında davacının davalıya 12 adet mal satış faturası karşılığında 25.793,96 TL’lik satış yaptığı, bunun karşılığında 28,833 TL’lik tahsilat yaptığı, 26/01/2016 tarihinden sonra düzenlenen 5 adet satış faturasında takip tarihi itibariyle davacının 10.610,97 TL alacaklı bulunduğu, davacı tarafından tanzim edilen 10.610,97 TL’lik bakiyeye isabet eden 5 adet satış faturasına ait ticari malların dava dışı … Ltd Şti aracılığı ile davalı borçluya teslim edilerek imza altına alındığı, davacı tarafından davalıya herhangi bir borç ihtarnamesi gönderilmediğinden temerrütün takip tarihinde oluştuğu anlaşılmıştır. Davalının ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğu, ticari defterlerin HMK 222 TTK 64 maddesine uygun olarak tutulduğu, davalının ticari defterlerine göre davacıya 10.610,99 TL borçlu bulunduğu, davacının takibe konu yaptığı faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Dosyada mevcut deliller, bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde taraflar arasında cari hesap sözleşmesinin yazılı olarak bulunmadığı ancak tarafların ticari defterlerine göre alım satımdan kaynaklı ticari ilişkinin olduğu, tarafların defterlerinin usulüne uygun olarak HMK 222. maddesi kapsamında tutulduğu, iki tarafın da lehine delil olma özelliğinin bulunduğu, bu defterlere göre de takip tarihi itibariyle de alacaklının 10.610,98 TL alacaklı olduğu anlaşılmakla bu miktar üzerinden itirazın iptaline, alacak likit olduğundan % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir…”gerekçesi ile; 1-B.çekmece ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına vaki itirazın iptaline, Takip tarihinden itibaren % 10,5’i geçmemek üzere avans faizi ile takibin devamına, 2-Asıl alacak 10.610,98 TL üzerinden % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dosyada mübrez B.Çekmece …. İcra Müdürlüğü …E. Sayılı dosyasından yapılan icraya itirazımızda yetki itirazının belirtildiğini, müvekkilinin tescilli adresi … … Cad. … Apt.No : … / … /Tekirdağ ​olup; yetkili mahkemelerin Çorlu Mahkemelerinin olduğunu, Davada Bakırköy Ticaret Mahkemeleri yetkisiz olduğunu, Çorlu Mahkemelerinin yetkili olduğu için davanın yetki yönünden reddinin gerektiğini, Ekte sunulu Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi – 2017/543 E. 2018/101 Kararında ” davacı /alacaklı taraf alacağın konusunu teşkil eden temel hukuki ilişkiyi ispatlayamadığına göre bu hukuki ilişkinin varlığına dayanarak kendi ikametgahında icra takibi yapmasına da yasal olanak bulunmamaktadır. Yetkili icra dairesi genel kural gereği borçlunun ikametgah adresi olan Çorlu İcra dairesidir. Borçlunun yetki konusundaki itirazı bu haliyle yerindedir. Takibin yetkili icra dairesinde yapılmış olması itirazın iptali davaları için dava şartıdır. Sonuç olarak itirazın iptali davasının dava şartları bulunmadığından işin esasına girilmeden davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” bu nedenle davanın reddine karar verilmesinin gerektiğini, Faturaların usulune göre tebliğ edilmediğini ve mutabakatın sağlanmadığını, Faturayı tebliğ alan kişinin şirketin yetkilendirip, atadığı bir şirket temsilcisinin olmasının gerektiğini, herhangi bir şirket çalışanının şirketin aktif ve pasiflerini değiştirecek türde alınan mal ve hizmetlerle alakalı evrak imzalamasının söz konusu olamayacağını, davalı şirket bünyesinde onlarca kişinin çalıştığını, şirket için temizlik işleriyle uğraşan bir çalışan veya danışma bölümünde duran bir çalışan tarafından faturanın tebliğ alınmasının hukuka ve mantığa aykırı olacağını, somut olayda Tebligat Kanunu kıyasen uygulanmasının gerektiğini, Bilirkişi faturaların tebliğ edildiğini beyan ettiğini, ancak şirket temsilcisinin davalı işyerinde bulunmadığı ve neden bulunmadığının yazılacağını ve birlikte imza altına alındığını, bu şartla fatura teslimatı belgesinin herhangi bir şirket çalışanı ile doldurulabileceğini, böyle bir durumun olmadığının da dosya içeriğinden anlaşılacağını, Faturayı tebliğ alan şirket temsilcisi veya çalışanı olmadığını, şirket bünyesinde böyle birinin çalışmadığını, davacı şirket temsilcisinin varlığını göz ardı ettiğini ve diğer kurallara sirayet edilmeden fatura tebliğ edildiğini dendiğini, bu nedenle söz konusu sevk irsaliyesinin davalı şirketi bağlayıcı bir geçerliliğinin olmadığını, Ekte sunulu Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi – 2016/496 E. 2018/577 Kararında ” davacı şirket defterinde kayıtlı faturaların ve sevk irsaliyesinde belirtilen mal ve hizmetlerin davalı şirkete tebliğ ve teslim edildiği belgelenemediğinden ve davacı tarafça bu husus yargılama aşamasında ispat edilemediğinden subut bulmayan davanın reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” denildiğini, İleri sürerek, istinaf talebinin kabulüne, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/981 E. – 2018/ 702 K. 13.06.2018 tarihli ilamın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, beş adet fatura alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. Mahkemece,B.çekmece ….icra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına vaki itirazın iptaline, Takip tarihinden itibaren % 10,5’i geçmemek üzere avans faizi ile takibin devamına, Asıl alacak 10.610,98 TL üzerinden % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekilinin B.çekmece…. İcra Müdürlüğü’ nün yetkisine yönelik istinaf sebebi incelendiğinde; Dosyanın incelenmesinde, davacı tarafından Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası ile 17/10/2016 tarihinde ilamsız icra takibi başlatıldığı, yapılan icra takibine karşı davalı-borçlunun süresinde hem borca hemde icra müdürlüğünün yetkisine itiraz ettiği, itiraz neticesinde icra takibinin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Somut olayda, davalı-borçlunun icra dairesinin yetkisine itiraz ettiği ancak İİK.50. madde ve HMK.19/2 maddesi gereği itirazında yetkili icra dairesinin neresi olduğunun beyan edilmediği, Yargıtay 13 Hukuk Dairesi’nin 12/12/2017 Tarih ve 2016/26168 Esas – 2017/12357 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere bu haliyle yapılan yetki itirazının geçersiz olduğu böylece icranın yetkisinin kesinleştiği sabit olup mahkemece, işin esasına girilerek, neticesine göre karar verilmesi yerinde olup davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin Mahkemenin yetkisine yönelik istinaf sebebi incelendiğinde;Dava dilekçesinin davalı şirkete 21/11/2016 tarihinde TK. 21 maddesine göre tebliğ edildiği, davalı vekili tarafından cevap dilekçesinin uyaptan 19/12/2016 tarihinde 2 haftalık süre dışında verildiği, davacı vekili süresinde ibraz edilmeyen cevap dilekçesine muvafakat etmediklerini belirttiği, davalı vekili dava dilekçesinin usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediğini,bu nedenle cevap dilekçesinin süresinde ibraz edildiğini beyan ettiği,mahkemece bu yönde karar verilmediği, mahkemece 01/02/2017 tarihli duruşmanın ara kararı ile;para alacağına ilişkin yetki kuralı gereğince davacı şirketin adresi itibariyle alacaklının ikametgahı yetkili olduğundan davalının yetki itirazının reddine karar verildiği, Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’ nin 2015/12892 Esas,2016/6409 Karar sayılı içtihadı ve yerleşik Yargıtay içtihatlarında da belirtildiği üzere fatura ilişkisinden kaynaklı borcun para borcu olup 6098 sayılı TBK’ nın 89. madde hükmü uyarınca para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edileceği, TBK 89/1. maddesi hükmü uyarınca davacı alacaklının muamele merkezinin bulunduğu Bakırköy Ticaret Mahkemeleri de yetkili olduğundan,mahkemenin yetki itirazının reddine yönelik verdiği karar yerinde olup davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin Faturaların usulune göre tebliğ edilmediği, mutabakatın sağlanmadığı ve borcun olmadığına yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde; Mahkemece aldırılan bilirkişi kök raporunda da belirtildiği üzere; Davacının 2016 yılına ait envanter defterinin açılış tasdikinin süresi içerisinde yapılmış olduğu yevmiye ve defteri kebir defterlerinin elektronik defter olarak açılış beratlarının süresi içerisinde sisteme yüklenmiş olduğu bu nedenle ticari defterlerin HMK 222 ve TTK 64 maddesi gereğince usulüne uygun olarak düzenlenmiş olduğu, sahibi lehine delil niteliğinin bulunduğu, Ticari defterlerin içeriğinin incelenmesinde davacı ile davalı arasında alım satıma dayalı ticari ilişkinin bulunduğu 2016 yılında davacının davalıya 12 adet mal satış faturası karşılığında 25.793,96 TL’lik satış yaptığı, bunun karşılığında 28,833 TL’ lik tahsilat yaptığı, 26/01/2016 tarihinden sonra düzenlenen 5 adet satış faturasında takip tarihi itibariyle davacının 10.610,97 TL alacaklı bulunduğu, davacı tarafından tanzim edilen 10.610,97 TL’ lik bakiyeye isabet eden 5 adet satış faturasına ait ticari malların dava dışı … Ltd Şti aracılığı ile davalı borçluya teslim edilerek imza altına alındığı, Bilirkişi ek raporunda ise, Davalının ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğu, ticari defterlerin HMK 222 TTK 64 maddesine uygun olarak tutulduğu, davalının ticari defterlerine göre davacıya 10.610,99 TL borçlu bulunduğu, davacının takibe konu yaptığı faturaların davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğunun belirtildiği, mahkemece bilirkişi raporundaki tespitler doğrultusunda davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmış olmakla, mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davalı vekilinin istinaf sebepleri ilk derece mahkemesinin gerekçesi ve değerlendirilmesine göre yerinde görülmemiştir. Davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında ayrı ayrı ve detaylı şekilde tartışılıp değerlendirildiği, mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davalı vekilinin istinaf sebepleri ilk derece mahkemesinin gerekçesi ve değerlendirilmesine göre yerinde görülmemiştir. Dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 724,83 TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 181,21 TL harcın mahsubu ile bakiye 543,62 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/11/2019 tarihinde HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.