Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1176 E. 2019/1539 K. 06.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1176
KARAR NO : 2019/1539
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 15/05/2018
DOSYA NUMARASI: 2016/1238 Esas – 2018/502 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 06/11/2019
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’ nün … E. nolu dosyası ile başlatılan icra takibine borçlu davalının haksız yere itiraz ettiğini, takibin durduğunu belirtmiş ve davalının icra takibine konu faturada belirtilen ürünlerin kendilerine eksiksiz ve çalışır durumda teslim edilmediğini, bunun için, süre tanındığını, bu sürede ürünlerin çalışır duruma getirilemediğini, bu nedenle iş kaybına uğradıklarını, bu konuyla ilgili tutanak tutup tanıkların yazılı beyanlarını aldıklarını, söz konusu ürünlerin fatura ile iade edildiğini ve kargo ile de müvekkile teslim edildiğini ileri sürerek, davanın kabulü ile itirazın iptaline, icra takibinin devamına, %20’den az olmamak kaydı ile kötüniyet tazminatına mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle,davacının talep etmiş olduğu sübut delillerin ekte sunulduğunu, davacı ile davalı arasındaki e- posta yazışmaların bulunduğunu, davacının “ürünlerin çalışmadığı hususunda çalışanlarından almış olduğu objektif olmayan tanık beyanlarının geçerli olmadığı, müvekkile noterden ihtar çekilmediği ve mahkeme kanalı ile herhangi bir tespitin gerçekleştirilmediği’ ifadelerine karşılık neden bu şekilde davranıldığının yazışmalardan anlaşılacağını, davalının e-posta ortamında gelen yazışmalara inanarak ihtar veya tutanak tutulmasına/mahkeme nezdinde işlem yapmaya gerek duyulmadığını, 19 Ocak 2016 saat 10:25’te firmamıza gönderilen e-postanın, 19 Ocak 2016 saat 10:27’de davacıya iletildiğini, 19 Ocak 2016 saat 11:12’de de “Siz nasıl isterseniz o şekilde hareket ederiz cevabına müteakip standart iade işleminin davacı tarafından uygun görüldüğünü, proje sahibi kurumun sensör firmasından detayların istemediğini (yazılım detayları), tek İstediği sensörlerin çalışıp çalışmadığının ispat edilmesi olduğunu, davacı defaten sözlü olarak da birçok kez dile getirse de sensörlerin çalıştığının ispat edilemediğini, ayrıca dava konusu faturanın mali kayıtlara işlendiğini, bunun davacıya kargo teslim tutanağı ile teslim edildiğini, ürünün tutanak tarihinde davacıya kargo edildiğini, 4 Nisan 2016 saat 9:41 de … şahsi tarafından teslim alındığını, davacının teslim edildiğini teyit ettikten sonra herhangi bir işlem yapmadığını, kurulun işlerinden sorumlu olan firmanın tüm kurulumların gerçekleştirdiğini ve ödemelerini peşinen davalı taraftan tahsil ettiğini, bu nedenle projeden sensörlerin çalışıp çalışmadığının tespit edilememesi üzerine yapılan kurulumların boşa gittiğini, yapılan yatırım nezdinde aynı zamanda zaman ve projenin diğer ürünlerini de alma şansından davalının mahrum kaldığını, davalının iş kaybına uğradığını savunarak davanın reddine, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece Mahkemesi 15/05/2018 tarih 2016/1238 Esas – 2018/502 Karar sayılı kararında; ” … İncelenen tüm dosya kapsamına , tarafların iddia ve savunmaları , denetlenebilir bilirkişi raporu içeriğine göre, itirazın iptaline konu davada taraflar arasında taşınır satış sözleşmesi akdedildiği, davalı yanın takibe itirazda ürünün kendisine eksiksiz ve çalışır durumda teslim edilmediğini , çalışmayan ürünlerin fatura ile iade edilmiş olduğunu belirtmiştir. Tarafların her ikisi de tacir olup TTK 23.madde kapsamında aralarındaki satış sözleşmelerinde TBK uygulanacağı tabidir. Davalının ayıp iddiasını ispatlaması gerekmektedir. Tacirler arasında ayıp ihbarının yasal süre içerisinde ve TTK nun belirttiği yönde geçerli olarak yapılması gereklidir. Davacının ticari defterlerine ve kayıtlarına göre davalıdan 4.075,28 TL alacaklı olduğu belirlenmiştir. Davalı yanın davacıya yasal süresi içerisinde ayıp ihbarı yapıldığına dair bir belgenin sunulmadığı ve savunmasının bu çerçevede değerlendirildiği gözönüne alındığında ; davanın kabulü ile İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasında; davalının 4.075,28 TL asıl alacağa yönelik itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacak 4.075,28 TL ye takip tarihinden itibaren yıllık 10.50 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, alacağın likit olduğu gözönüne alındığında kabul edilen asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 İcra inkar tazminatı tutarı 815,05 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine…”gerekçesi ile; 1-Davanın KABULÜ ile, İAA ….İcra Müdürlüğünün .. sayılı takip dosyasında; Davalının 4.075,28 TL asıl alacağa yönelik itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA, Asıl alacak 4.075,28 TL ye takip tarihinden itibaren yıllık 10.50 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, Alacağın likit olduğu gözönüne alındığında kabul edilen asıl alacak üzerinden hesaplanan % 20 İcra inkar tazminatı tutarı 815,05 TL nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden esas yönünden yasaya, Yargıtay yerleşik kararlarına aykırı olduğunu, Usul yönünden Dava dosyasında bilirkişi heyetinden alınan raporuna itirazlarının ilk derece mahkemesince değerlendirilmeden hükmün kurulduğunu, usule aykırı olduğunu, Davacı tarafın talebi olmadan ilk derece mahkemesi tarafından faize konusunda hükmün kurmasının usule aykırı olduğunu, Dava niteliğinin alacak davası olması sebebi ile ispat külfetinin yasaya aykırı olarak davalı müvekkiline bırakıldığını, Esas yönünden Müvekkili şirket …. projesinde kullanılmak için aldığı ürünün çalışır halde olmadığını ve ürünün hatalı olduğunu, bu konuda davacı tarafa sözlü görüşmelerin yapıldığını, dosyada mübrez e-mail yazışmalarında da ürünün çalışmadığı arızanın sonra giderilmediğinin yazıldığını, ( TTK 223/2) Davalı tarafın ispat külfetini yerine getirmesine rağmen hukuka aykırı hüküm kurduğunu Davacı tarafından bilinen ayıplı mal, kullanıldığı projede çalışmaması üzerine müvekkili şirket yasadan kaynaklanan seçimlik hakkını kullanarak ürünü ve iade faturasını düzenleyerek davacının adresine sürat kargo vasıtasıyla adrese teslim şeklinde gönderdiğini, kargo makbuzunun örneğinin delil listesinde ilk derece mahkemesine sunulduğunu, Davacı şirketin iade faturasını kendi ticari defterlerine işlememesi nedeniyle borç bakiyesinin göründüğünü, Kargo şirketinin teslim şeklinde hata var ise bu müvekkili şirketi hukuken sorumlu tutmayacağını, ayrıca kargoyu alan şahsın davacı şirketin diğer evrakları ve mali teslim almaya açık ve zimmi yetkili kılıp kılınmadığını veya diğer ticari evraklarda imzası bulunup bulunmadığı kargo şirketinden tahkikatının yapılabileceğini, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine ve davacının %20 den az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile yasal avukatlık ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava; Fatura alacağından kaynaklı itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, Davanın kabulü ile, İAA …. İcra Müdürlüğü’ nün … sayılı takip dosyasında; Davalının 4.075,28 TL asıl alacağa yönelik itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Tarafların tacir olduğu, uyuşmazlığın ise ticari nitelikteki satım sözleşmesinden kaynaklandığı hususu tartışmasızdır. Taraflar arasındaki somut uyuşmazlık,davacı tarafından davalıya 27/11/2015 tarihli fatura ili satılan ”Hıdrostatik Transmıtter”ların ayıplı olup olmadığı, ayıp var ise gizli ayıpmı açık ayıpmı olduğu, süresinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı,davalının iddia ettiği teslimin ve iade faturası düzenlemiş olmasının davalının borçtan sorumluluğunu kaldırıp kaldırmadığı ve davacının takip tarihi itibariyle davalıdan alacaklı olup olmadığı noktasındadır. Davacı tarafından davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile 24/02/2016 tarihinde 27/11/2015 tarih ve 4.075,28 TL.bedelli faturadan kaynaklı 4.075,28 TL.asıl alacak üzerinden icra takibinde bulunduğu,takibe davalı borçlunun itiraz etmesi üzerine takibin durduğu ve süresi içerisinde itirazın iptali davası açıldığı görülmüştür. Dava, taraflar arasındaki ticari satım ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Davalı faturaya konu ürünlerin eksiksiz ve çalışır durumda teslim edilmediğini iddia etmiş olup TTK’ nın 23/c maddesi uyarınca malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise 2 gün içinde alıcı durumu satıcıya ihbar etmelidir. Şayet açıkça belli değil ise alıcı malı teslim aldıktan sonra 8 gün içinde incelemeli veya incelettirmek ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbar ile yükümlüdür. Mahkemece somut olay bakımından, davalı taraf ayıp ihbarında bulunulduğuna dair taraflar arasında mail yazışmalarının olduğunu savunmuş ise de ibraz edilen maillerde sensör montaj işlemlerinin zamanında yapılmaması ile ilgili yazışmalar olup açıkça bir ayıp ihbarının olmadığı görülmüştür.Dosyaya davalı tarafça ibraz edilen davalı tarafça davacıya kesildiği belirtilen iade faturasına ilişkin kargo evrakları incelendiğinde;… Kargo Firması … nolu taşıma irsaliyesi ile … tarafından 08/04/2016 saat 16:14′ te … LTD. Adına ”Adrese Teslim”açıklaması ile gönderilen paketin 09/04/2016 saat 09:41’de Tophane Şube’de …. tarafından teslim alındığı bilgisi mevcuttur. Dosyaya sunulan davalı şirketin 4/2016 dönemine ait sigortalı hizmet listesi incelendiğinde kargoya evrakı veren … isimli şahsın davalının sigortalı çalışanı olduğu görülmüştür. Davacı şirketin 3-4-5/2016 dönemlerine ait sigortalı hizmet listesi incelendiğinde adrese teslim gönderilen kargoyu şubeden teslim alan … isimli şahsın davacının sigortalı çalışanı olmadığı,davacı vekili tarafından dava dilekçesinde ve beyan dilekçelerinde iade faturasının ve ürünün teslim alınmadığını,ürünü teslim alan …isimli şahsın müvekkili şirketin çalışanı olmadığını belirtmiştir. Yargıtay HGK. 25/05/2016 Tarih ve 2014/19-861 Esas,2016632 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 20. maddesinde tacir olmanın bağlandığı genel hükümler düzenlenmiş olup, tacirler arasındaki ihbar veya ihtarların ne şekilde yapılacağı bu genel hükümler arasında yer almaktadır. 6762 sayılı TTK’nun 20/3. fıkrasında diğer tarafı temerrüde düşürmek veya sözleşmeyi fesih yahut ondan rücu amacıyla yapılacak ihbar veya ihtarların muteber olması için bu işlemlerin noter marifetiyle veya iadeli taahhütlü bir mektupla yahut telgrafla yapılmasının şart olduğu hüküm altına alınmıştır. Öte yandan, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda tacirler arasındaki ihbar ve ihtarların ne şekilde yapılacağı 18/3. maddesinde düzenlenmiş ve”Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe, sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır,” denilmek suretiyle önceki hükümde bir kısım değişiklikler yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta, taraflar TTK 16 madde hükmünce tacir olduğundan Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 13/10/2015 tarih ve 2015/8094 Esas, 2015/12630 Karar sayılı içtihadında da belirtildiği üzere ayıp ihbarının TTK’ nın 18/3. maddesinde hükme bağlanan usullerle ve TTK’ nın 23/3. maddesinde öngörülen süreler içinde ve satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak gizli ayıp olması halinde BK’ nın 223. maddesinin 2. ve 3. fıkralarında belirtildiği üzere öğrenildiğinde derhal yapılması gerektiği gözetildiğinde, Davalının ayıp iddiasını ispatlaması gerekmektedir. Tacirler arasında ayıp ihbarının yasal süre içerisinde ve TTK nun belirttiği yönde geçerli olarak yapılması gereklidir. Davacının ticari defterlerine ve kayıtlarına göre davalıdan 4.075,28 TL alacaklı olduğu bilirkişilerce belirlenmiştir. Davalı yanın satılan üründe ayıp olduğu ve davacıya yasal süresi içerisinde ayıp ihbarı yapıldığına dair bir belgenin sunulmadığı görülmüştür. Davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında detaylı şekilde tartışılıp değerlendirildiği, mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 278,38 TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 70,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 208,38 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/11/2019 tarihinde HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.