Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1165 E. 2019/1497 K. 23.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1165 Esas
KARAR NO : 2019/1497 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/85 Esas 2018/108 Karar
TARİH : 05/02/2018
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/10/2019
İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacının … kabin amiri olarak çalıştığı, davalının ise … Terminalini ticari olarak işlettiği, davacının havaalanı otoparkına abone olduğu, 08/02/2016 günü yurtdışına tatil amaçlı gitmek üzere … plakalı aracını katlı otoparkına park ettiğini ve hasarsız olarak teslim ettiğini, 16/02/2016 günü aracın başına geldiği zaman aracın hasarlı olduğunu gördüğünü, davalıya yaptığı başvurunun karşılıksız kaldığını belirterek 761,39.TL onarım masrafı ve 6.000.TL değer düşüklüğü olarak toplam 6.761,39.TL ‘nin hasar tarihi olan 08/02/2016 dan itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının, aracın müvekkil şirket otoparkına hasarsız olarak teslim edildiğini ispat etmesi gerektiğini, talep edilen miktarların çok yüksek olduğunu, davanın hukuki mesnetten yoksun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 05/02/2018 tarih 2017/85 Esas 2018/108 Karar sayılı kararında;”Dava yazılı yargılama usulüne tabi tazminat davasıdır. Davacının davalı otoparkının abonesi olduğu hasar gören aracı otoparka bıraktığı sabittir. İhtilaf aracın otoparkta iken hasarlanıp hasarlanmadığı hasardan davalının sorumluluğu noktasındadır. Dinlenen davalı tanıkları otoparkın işleyişi hakkında beyanda bulunmuşlardır. 4/10/2017 tarihli ara kararla dosya bilirkişiye verilerek 1/12/2017 tarihli rapor alınmıştır. Bu raporda davacının dayanağının BK. 579 mad. olduğu sözleşmenin 4 nolu maddesindeki sorumsuzluk hükmünün BK. 21-25 ‘e aykırı olup geçersiz olacağı, davacının 761,39 TL tutarda talep ettiği için 1188,79 TL’lik onarım masrafı ile bağlı olduğu, aracın 5000 TL değer kaybına uğradığı belirtilmiştir. Davalı yan hasar olgusunun ispatlanamadığını, bu durumda bilirkişinin hesaplanmasının yersiz olduğunu belirtmiş ise de; yanlar arasındaki sözleşme dosya kapsamı gözetilerek itirazı reddedilmiştir. Tüm dosya içeriğinden yanlar arasında otopark sözleşmesi olduğu, bu sözleşmenin 4. maddesinin genel işlem şartına uygun olmadığından yok sayılması gerekeceği, davalının otoparkta yeterli kamera sistemi oluşturmadığından aracın otoparka giriş anındaki halinin net olarak tespit edilemediği, bu kusurdan davacının sorumlu tutulamayacağı, bu durumda olayın akışı gözetildiğinde hasarın otoparkta oluştuğunun kabulünün zorunlu olduğu, alınan bilirkişi raporunun yeterli, gerekçeli ve açık olması nedeniyle hükme esas tutulmasında sakınca bulunmadığı; araçta 1188,79 TL’lik onarım olduğu, ancak davacının onarım masrafı olarak 761,39 TL talep ettiğinden taleple bağlılık ilkesi gereği bu tutara hükmedilmesi gerektiği, aracın tramer kayıtlarında değer azalması yaratacak önceki dönemden hasarı bulunmaması 1,5 yaşında olması dikkatte alındığında 5000 TL değer kaybı doğacağı…” gerekçesi ile; Davanın kısmen kabulü ile; 761,39 lira onarım bedeli ve 5.000 lira değer kaybı olmak üzere toplam 5.761,39 liranın 16/02/2016 dan itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile;İşbu davaya konu aracın müvekkili şirket otoparkına hasarsız olarak teslim edildiği ispat edilememiş olup, davacının somutlaştırma yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davacının ispatlayamamış olduğu bir iddia üzerine yerel mahkeme tarafından lehe hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, Dosya kapsamına sunulan kamera kayıt dökümlerinde arabanın yalnızca ön cam ve kaporta bölümünün görüldüğü, lakin davacının yan aracın sol aynasında, sol ön ve arka kapısında sol arka kapı bagaj arasında kalan bölgenin çizildiğini iddia etmekte olduğu, ancak bu bölümlerde otoparka giriş anında herhangi bir hasar olup olmadığı delil olarak dayanmış olduğu … Adli Büro Hizmetler kamera kayıtlarından hiçbir suretle anlaşılamadığını, Hiçbir suretle davayı kabul anlamına gelmemekle beraber müvekkili şirketin davaya konu olan olaya ilişkin herhangi bir ihmali bulunmamasına rağmen zararın tamamından sorumlu olduğu kanaatinin tamamen hatalı olduğunu, Dosyada mübrez bilirkişi raporu esas alınarak, tesis edilen işbu kararın kabul etmediklerini, tanzim edilen raporun eksik ve denetime elverişli olmadığı açık olduğundan, tüm itirazlarını tekrar ile davanın hukuki mesnetten yoksun olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/85 Esas 2018/108 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, garaj, otopark ve benzeri yerleri işletenlerin sorumluluğundan (TBK. 579 md. saklama sözleşmesi) kaynaklı tazminat istemine ilişkindir.Dava ilk önce Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış, bu mahkemece Asliye Ticaret Mahkemesi görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş, kararın kesinleşmesi üzerine Asliye Ticaret Mahkemesinin yukarıda belirtilen istinafa konu esasına kaydedilmiştir.Davacının Dikilitaş / Beşiktaş / İstanbul semtinde ikamet ettiği, Türk Hava Yolları’nda kabin amiri olarak çalıştığı, işe geliş / gidişlerde kullanmak üzere Atatürk Havalimanındaki davalının işlettiği otoparka aylık abonelik sözleşmesi ile abone olarak otopark hizmetinden faydalandığı sabittir. Davacının belirtilen şekilde mesleki amaçla davalının işlettiği otoparktan faydalandığı anlaşıldığından ve davaya konu tazminat mesleki amaçla imzalanan abonelik sözleşmesinden kaynaklandığından, somut olayda 6502 sayılı Kanunun 3/1-k/l maddesinde belirtilen tüketici işlemi söz konusu olmadığından, TTK’nun 4/c maddesi uyarınca mutlak ticari davaya bakmakla Ticaret Mahkemesi görevlidir. Nitekim tarafların aksi yönde bir iddiası olmadığı gibi istinaf edilmeksizin kesinleşen Bakırköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevsizlik kararı ile de bu husus subuta ermiştir. Davacının, davalının işlettiği otoparka abone olduğu, sözleşme kapsamında davacının aracını 08/02/2016 tarihinde davalı otoparkına bıraktığı, 16/02/2016 tarihinde otoparktan hasarlı şekilde geri aldığı ihtilafsızdır. İstinafa konu uyuşmazlık; davacının aracındaki hasarın otoparkta meydana gelip gelmediği, otoparkta meydana gelmiş ise davalının söz konusu hasardan sorumlu olup olmadığı noktasındadır. TBK ‘nun 579. maddesi uyarınca otopark işletenleri kendilerine bırakılan araçlarda meydana gelen zararlardan kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca sorumludurlar. Ancak otopark işletenleri kusursuz olduklarını ispat ettikleri takdirde ise sorumlulukları günlük saklama ücretinin on katını aşamaz. Otopark işletenleri sorumluluk üstlenmediklerini ileri sürerek sorumluluktan kurtulamazlar. Somut olayda, davacıya ait araç ile belirtilen günde Atatürk Havalimanı anayol kontrol noktasında ve akabinde otoparka giriş yaptığının kameralar ile görüldüğü ancak aracını parkettiği otopark içerisindeki alanda kamera kayıt sistemi olmadığından zarar anının ve zararı veren şahıs veya şahısların tesptinin yapılamadığı anlaşılmaktadır. Aracın giriş yaptığı esnadaki kameralar tarafından kaydedilen görüntülerde aracın hasarlı olduğuna dair herhangi bir tespit yapılamadığı gibi tramer kayıtlarında da 08/02/2016 tarihinden önce herhangi bir hasarlı trafik kazasına karıştığı tespit edilememiştir. Mevcut delil durumuna göre, davacıya ait aracın hasarsız şekilde davalı otoparkına teslim edildiği kabul edilmelidir. Zira, davacının hasarsızlığı başka türlü ispat imkanı bulunmamaktadır. Aksi yöndeki savunmanın davalı tarafça yasal delillerle kanıtlanması gerekir. Somut olayda davalı taraf, davacı aracındaki hasarın teslimden önce meydana geldiğini kanıtlayamamıştır. Meydana gelen hasardan TBK’nun 579.maddesi uyarınca davalının sorumlu olduğuna dair mahkemenin tespit ve gerekçesi yerindedir. Aksi yöndeki davalı istinafı kabul edilmemiştir. Davalının işlettiği otoparkta aracın parkedildiği alanı gören kamera sisteminin kurulu olmadığı, otoparkta yeteri kadar güvenlik elemanı bulundurulup parketmiş araçların güvenliğinin sağlanmaması nedeniyle meydana gelen hasarda davalının ihmal ve kusurlu olduğu kabul edilerek, hasarın tamamından davalının sorumlu olduğuna dair mahkemenin tespit ve kabulü dosya kapsamına uygun görüldüğünden, aksi yöndeki davalı istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Taraflar arasında imzalanan aylık abonelik sözleşmesinin 4 ve protokolün 13.maddesindeki sorumsuzluk hükmünün TBK’nun 579/son, TBK’nun 21, 25 ve 115/f3.maddeleri uyarınca geçersiz olduğuna dair mahkeme gerekçesi belirtilen emredici yasa hükümlerine uygun olduğundan, davalının bu yöne ilişkin istinaf nedenlerinin de reddi gerekmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporu takdiri delil olup, mahkemece bilirkişi raporunun diğer deliller ile birlikte serbestçe değerlendirildiği, rapordaki hesaplamaların mahkemece denetlenip taraflar arasındaki sözleşme ve dosya kapsamına uygun olduğu gözetilerek benimsenmek suretiyle karar gerekçesine dayanak teşkil ettirildiği görülmüştür. Mübrez bilirkişi raporu gerekçeli, denetime elverişli ve yeterli olduğu tespit edildiğinden, davalının bilirkişi raporunun eksik ve denetime elverişli olmadığı yönündeki istinaf talebi kabul edilmemiştir. Sonuç itibariyle, istinafa konu mahkeme kararının dosya kapsamı, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edildiğinden, davalının tüm istinaf nedenlerinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 393,57.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 105,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 287,67.TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/10/2019 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy çokluğu ile karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ Dava tarihi olan 22.03.2016 tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/1-k maddesinde ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi ”tüketici”, 3/1-1 maddesinde ise mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem ”tüketici işlemi” olarak tanımlanmıştır. Aynı kanunun 73/1 maddesinde de; tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın birinci maddesinde görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu ve mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir.Eldeki davada, davalı tüketici sıfatına haiz, davalı ile davacı arasında düzenlenen otopark abone sözleşmesi (bireysel) tüketici işlemi niteliğinde ve uyuşmazlık tüketici işleminden kaynaklanmakta olup uyuşmazlık konusu, tüketici sözleşmesi ve işleminden kaynaklandığından, davaya bakmakla Tüketici Mahkemesi görevli olup görev kamu düzenine ilişkin olmakla, davalı istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin görev yönünden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının resen kaldırılarak, ilk derece mahkemesince görevsizlik nedeniyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmek ve HMK 20. maddesi gereğince işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiğini düşündüğümden, çoğunluğun görüşüne katılmıyor ve muhalif kalıyorum. 23/10/2019