Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1163 E. 2019/1547 K. 06.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1163
KARAR NO : 2019/1547
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/05/2018
DOSYA NUMARASI: 2017/903 Esas – 2018/530 Karar
DAVA : İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ : 06/11/2019
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında yetki sözleşmesi bulunmadığını dava konusu faturaların davalıya tebliğ edildiğini ve davalı yanca faturalara herhangi bir itiraz yapılmadığını, davalı ile yapılan görüşmelerde ödeme taleplerininde karşılıksız bırakıldığını Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takip dosyasıyla davalı borçlu aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı yanın itirazları üzerine takibin durduğunu, takibin devamına itirazların iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın davalı müvekkilden bir alacağı kalmadığını ayrıca itirazın iptali davasını görme yetkisinin takibin yapıldığı yer mahkemesine ait olduğunu, davalı müvekkil şirketin ticari faaliyet merkezinin Üsküdar’da olduğunu, dolayısıyla açılmış olan ilamsız takibin borçlunun ticari faaliyet adresi olan yer icra dairesi olan İstanbul Anadolu İcra dairelerinde açılması gerektiğini, iş bu itirazın iptali davanın usulden reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 28/05/2018 tarih ve 2017/903 Esas – 2018/530 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” … Davalı tarafta itirazında alacak – borç ilişkisini açıkça inkar ettiğinden, aralarında herhangi bir yetki sözleşmesi olmadığını beyan ettiğinden ve alacaklı taraf, böyle bir ilişkinin varlığını ispata yönelik bir delil de ortaya koyamadığından, taraflar arasında bir yetki sözleşmenin varlığından dahi söz edilemeyecek olup, yetkili icra dairesi genel kural gereği borçlunun ikametgah adresi olan İstanbul Anadolu İcra dairesidir. Borçlunun yetki konusundaki itirazı bu haliyle yerindedir. Takibin yetkili icra dairesinde yapılmış olması itirazın iptali davaları için dava şartıdır. Sonuç olarak itirazın iptali davasının dava şartları bulunmadığından işin esasına girilmeden davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği … ” gerekçeleri ile; “1-Davacının icra takibini yetkili icra dairesinde yapmadığı anlaşılmakla HMK.’nun 114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine, 2-Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 5.817,21 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalı yana ödenmesine, …” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/05/2018 tarihli kararının 4 numaralı bendinde “davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 5.817,21-TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalı yana ödenmesine” karar verildiğini, işbu kararın usul, yasa ve yerleşik Yargıtay kararlarına aykırı olup kararın kaldırılması ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri” başlıklı 331. maddenin 2. fıkrasında “Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm eder.” hükmü bulunduğunu, yine aynı kanunun 323/ğ maddesi gereğince vekalet ücretinin yargılama giderlerinden olduğunu ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, ( Yargıtay 9. H.D.8.11.2016 T. 2016/23468 E.- 2016/19543 K. Sayılı ve Yargıtay 17. H.D.5.11.2015 T. 2015/12305 E. -2015/11599 K. sayılı ilamı ) Yerel mahkeme tarafından verilen kararda vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından müvekkili aleyhine 5.817,21-TL avukatlık ücretine hükmedilmesinin hukuki temelden yoksun olup kabul edilemeyeceğini,İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda fazlaya ve başkaya ilişkin her türlü hukuki ve cezai hakları saklı kalmak koşuluyla; Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/903 Esas 2018/530 Karar 28.05.2018 tarihli kararının 4 numaralı bendinin kaldırılarak müvekkili aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesine ve kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, sekiz adet fatura alacağının tahsili için yapılan ilamsız icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, Davacının icra takibini yetkili icra dairesinde yapmadığı anlaşılmakla HMK.’ nun 114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine, Davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 5.817,21 TL avukatlık ücretinin davacıdan tahsili ile davalı yana ödenmesine, karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Uyuşmazlık konusu, mahkemece davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin karar tarihinde yürürlükte olan AÜT. göre yerinde olup olmadığı noktasındadır. Davacı vekilinin yerel mahkeme tarafından verilen kararda vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından müvekkili aleyhine 5.817,21-TL avukatlık ücretine hükmedilmesinin hukuki temelden yoksun olup kabul edilemeyeceğine yönelik istinaf talebi incelendiğinde; Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hakim tarafından kendiliğinden (re’sen) gözetilir; taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine (esastan karara bağlanmasına) muvafakat etseler bile, hakim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür. İlk derece mahkemesince öncelikle icra dairesinin yetkisine yapılan itiraz incelenerek davalı borçlunun icra dairesinin yetkisine olan itirazı yerinde görülerek yetkili icra dairesinde usulüne uygun olarak yapılmış bir icra takibi bulunmadığından ön inceleme duruşmasından önce itirazın iptali davasının usulden reddine karar verilmiş ve davalı yararına nisbi vekalet ücretine hükmedilmiştir. Dava şartı eksikliği nedeniyle davanın usulden reddine ilişkin bu karar nedeniyle hükmedilecek vekalet ücretinin tayininin de bu özelliğe uygun olması gerekir. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 7.maddesi “Görevsizlik, yetkisizlik, dava ön şartlarının yokluğu veya husumet nedeniyle davanın reddinde, davanın nakli ve açılmamış sayılmasında ücret” başlığını taşımakta; maddenin 2. fıkrasında ise “davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur” düzenlemesi bulunmaktadır. Şu hale göre tarifenin açıklanan 7/2. maddesi hükmü gereğince; konusu para veya para ile değerlendirilmesi mümkün bulunan bir şey olan davanın dava şartlarından birinin bulunmaması (noksan olması) nedeniyle usulden reddine ilişkin kararda, vekalet ücreti nispi tarifeye göre takdir edilir; ancak, bu nispi vekalet ücretinin miktarı, maktu vekalet ücretini geçemeyecektir.Mahkemece, 28/05/2018 tarihinde HMK’nun 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verildiğinden AAÜT’nin 7.maddesi uyarınca davalı lehine karar tarihine göre maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde olmayıp, bu yöndeki davacı vekilinin istinaf talebi yerinde görülmüştür. Sonuç olarak; yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile mahkeme kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak dairemizce vekalet ücreti yönünden yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davacının istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ ile; Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 28/05/2018 tarih ve 2017/903 Esas – 2018/530 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; 1-Davacının icra takibini yetkili icra dairesinde yapmadığı anlaşılmakla; Davanın HMK’ nun 114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince usulden reddine, İLK DERECE YÖNÜNDEN: 2- Dairemiz karar tarihi itibari ile alınması gerekli 44,40 TL harcın davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 600,28 TL harçtan mahsubu ile bakiye 555,88 TL harcın talep halinde davacıya iadesine, 3-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davalı lehine hesap ve takdir olunan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına, 5-Davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 6-Bakiye gider avansı bulunması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine, 8-Davacı tarafından sarf edilen 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş-geliş masrafı 32,00 TL olmak üzere toplam: 130,1TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-Dosyada artan gider avansı bulunması halinde yatıran tarafa iadesine, 10-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/11/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.