Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1153 E. 2019/1440 K. 23.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1153 Esas
KARAR NO : 2019/1440 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/03/2018
DOSYA NUMARASI: 2016/237 Esas – 2018/245 Karar
DAVA : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/10/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile müvekkili şirket arasında ticari ilişki mevcut olduğunu, müvekkili şirket, davalı şirkete Fransa’dan Türkiye’ye taşıma hizmet verdiğini, davalı şirket île müvekkili şirketin taşımasını yaptığı malların alıcı, firması arasında ödemeler konusunda sıkıntı yaşanması nedeni ile, davalı şirket talimatı île malları alıcı firmaya telim edilmediğini,, belirli bir süre … ve … plakalı araçlarda belirtilmiş ancak kendi aralarındaki problemleri çözmemeleri neticesinde bekleme süresi uzadığı için davalı firmanın talimatı ile işbu araçlardaki mallar müvekkili şirkete ait depolara indirildiğini, davalı şirketin talimatı ile depoya indirilen mallara ilişkin olarak 20.01.2016 tarihinde 20.768 TL bedelli işbu e-fatura düzenlendiğini ve davalı şirkete gönderildiğini, davalı şirket talimatı ile müvekkili şirket tarafından depolama hizmeti verilmiş olmasına karşın düzenlenen e-fatura usulüne aykırı olarak iade edilerek ödenmediğini, müvekkili şirketin verdiği hizmetin sabit olduğundan ve de verdiği hizmetin karşılığını tahsil edilmemiş olması nedeni ile iş bu davayı açma zorunluluğunun olduğunu,Yargıtay ll-HD2005l/4291E.-2Q07/5615K.Sayılı kararı: “Davacı şirket ile malın sahibi olan davalı şirket arasında yazılı bir ardiye sözleşmesi İmzalanmamış ise de, ithal edilen davalı şirket malının, 11,03.2002 tarihli yazılı talebi üzerine davacı şirket antreposuna alınması ve hizmetten yararlanan olması nedeniyle, davalı şirketin antrepo ücretinden davacı şirkete karşı sorumlu olduğunun kabulü gerekmektedir. Gümrük Mevzuatı ve Genelgeler gereği davalt şirketin ilgHi idareye rütu imkanının olması, davacı şirkete karşı antrepo ücreti sorumluluğunu ortadan kaldırmamaktadır.” yukarıda yer alan Yargıtay kararında da belirtildiği gibi, davalı şirketin talimatı ile mallar depoya indirilmesi nedeni ile davalı hizmetten yararlanan olması nedeni ile işbu yurtiçi, depolama ücretini ödenmesi gerekirken haksız ve mesnetsiz olarak ödeme yapmadığını, davalı şirket ile müvekkili şirket arasında Fransa’dan Türkiye’ye yapılacak taşıma nedeni Her yapılan taşrma anlaşmasının yapıldığını ve neticesinde taşımanın yapıldığını, navîun bedeli için faturaların kesildiğini, ancak bunun yanında taşıma esnasında davalı şirketin kendi hatasından kaynaklı olarak kendi evraklarındaki problemler ve kantar ölçümlerinde çıkan problemler neticesinde müvekkili tarafından yapılan ekstra masraflar için harcamanın yapıldığını, bunun yanında davalıdan kaynaklanan problemler neticesinde beklemenin yapıldığını ve bekleme ücreti navlun farkı adı altında faturalandırıldığını, bu kesilen faturalara ilişkin olarak Gaziosmanpaşa …. İcra Müdürlüğünün … Esas dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ancak dosyaya bir kıs;m ödeme yapılıp, takibe kısmına haksız ve mesnetsiz olarak itiraz edilmesi üzerine itirazın iptali davasının açıldığını dava halen derdest olduğunu, işbu derdest dava ile açılan dava konuları birbiri ile bağlantılı olduğunu, müvekkili şirket verdiği hizmetlerin karşılığında mağdur edildiğini, mail yazışmalarından da anlaşılacağı üzere verilen tüm hizmetler davalı şirketin talimat ve bilgisi dahilinde verildiğini ve faturalandırıldığını, müvekkili şirketin davalı şirketten yurtiçi depolama hizmetine İlişkin olarak 20.768 TL alacaklı olması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Usul bakımından davacı vekilinin dava dilekçesi ekinde ekil delillerini ve dayanak belgelerini sunmadığını,davalının depolama-ardiye ücreti alacağı bakımından bir sorumluluğunun bulunmadığını,taraflar arasında taşıma sözleşmesi akdedildiğini, depolama veya kendi depolarına indirme konusunda davacıya talimat verilmediğini, davacının keyfi bir şekilde kendi depolarına yükü indirdiği ve depolama ücretinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalının taşıma sürecinde taşıma işleri komisyoncusu sıfatı ile hareket ettiğini, depolama ücreti varsa da bunun alıcı veya satıcıdan talep edilebileceğini,alacak tutarının fahiş olduğunu,toplam sekiz (8) araçlık taşımada, altı (6) aracı talimata aykırı teslim eden davacının sadece iki (2) araç bakımından bekleme ve depolama işlemi yaptığını, bundan dolayı davalının zarar gördüğünü,bekleme ücreti hesabında da beher gün başına 100 Euro yerine 150 Euro üzerinden hesaplama yapıldığını, bunun da sözleşmeye aykırı olduğunu,iddia İle yurtiçi depolama ücretinden sorumlu olmadığını ve davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 20/03/2018 tarih 2016/237 Esas – 2018/245 Karar sayılı kararında;”…Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde, taraflar arasında taşıma sözleşmesinden kaynaklı bir ticari ilişkinin mevcut olduğu ve bu taşıma sözleşmesinin taraflar arasında ihtilaf konusu olmadığı, davaya konu uyuşmazlığın taşıma sonrasında malların bekletilmesi aşamasında davacının sunduğu ardiye hizmetine göre ücret talep edip edemeyeceğidir. Zaten fatura da verilen bu hizmete göre düzenlenmiş olup davalı tarafça iade edilmiştir. Taraflar arasında ardiye hizmetinin verilmesine dair bir sözleşme bulunmamakta fakat davalının bilgisi dahilinde ardiye hizmeti verilmiş durumda olup davacı verilen bu hizmete karşılık ücret talep etme hakkına sahiptir. Buna göre ardiye hizmetinin verilmesine dair taraflar arasında akdi bir ilişki sözkonusu olmadığına göre davacının ücret tarifesine göre hazırlanmış fatura bedelinden davalı yararına makul ölçülerde kalacak şekilde % 20 hakkaniyet indirimi yapılması gerekmekte olup bu indirim sonucunda bakiye kalan 16.614,40-TL üzerinden davacının davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş…”gerekçesi ile;Davanın KISMEN KABULÜNE,% 20 oranında hakkaniyet indirimi yapılarak 16.614,40-TL saklama / depolama alacağının dava tarihi olan 04/03/2016 tarihinden işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve katılma yolu ile davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davaya konu edilen faturanın dayanağı hizmetin verildiği tespit edilmesine karşın, tarifeye göre kesilen faturanın üzerinden %20 oranında hakkaniyet indiriminin yapılmasının hukuka ve hakkaniyete açık ve aykırı olduğunu, Hizmet bedelinin ücret tarifesine göre hesaplandığını, bilirkişilerin de bu hususun doğruluğunu tespit ettiklerini,Asgari tarifeye uygun miktarda kesilen faturada hakkaniyet indirimininin kabul etmenin mümkünatının olmadığını,Müvekkili şirketin faaliyet konularından biri taşıma olduğu gibi faaliyet konularından bir diğerinin de depolama olduğunu, Davalıya verilen depolama hizmetinin, taşımanın yan edimi olarak değerlendirilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, Davalı şirketin talimatı ile araçlardaki malların depoya indirilmesi neticesinde, depoda bir alanın bu mallara ayrıldığını ve başkalarına depolama hizmeti verilmesinin engellendiğini, kazanç sağlamasının önüne geçildiğini, Davalı şirkete taşıma işinden bağımsız olarak depolama hizmetinin de verildiğini, yazılı bir depolama sözleşmesinin olmaması, verilen hizmetin bedelinden hakaniyet indirimi yapılmasını gerektirmeyeceğini, (Yargıtay 11. HD 2005/14291E.-2007/5615K.)Dosyada tüm mail yazışmalarının mevcut bulunduğunu, verilen tüm hizmetler davalı şirketin talimatı ve bilgisi dahilinde verildiğini ve faturalandırıldığını, bekleme ücretinin ne kadar olduğunun da mail yazışmalarında mevcut olduğunu, buna ilişkin bir itirazda bulunulmadığını,İlk derece mahkemesince verilen hakkaniyet indirim kararından kaynaklı hukuka aykırı olarak davalı karşı tarafa vekalet ücretine hükmedildiğini, (Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 2011/7239E.- 2011/8281K.) sayılı kararında ” Hakkaniyet indiriminden kaynaklı olarak reddedilen kısımdan dolayı velalet ücretine hükmedilmesinin hukuka ve Yargıtay İçtihatlarına da aykırı olduğunu, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kısmen kabul kararının kaldırılmasına, davanın tümüyle kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.Katılma yolu ile davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, Davacı taraf, müvekkilinin talimatına aykırı olarak diğer 6 araç üzerindeki emtiayı malın alıcısına teslim ettiğini, gönderen ile müvekkilinin ve gönderen ile alıcı arasındaki uyuşmazlığın halen çözülememesine sebep olduğunu, ve müvekkilinin açık talimatı emtianın araçtan indirilmemesi yönünde olmasına rağmen yükleri kendi deposuna indirdiğini, davacının depolama ücretine hak kazanamayacağının sabit olduğunu, bu yönüyle ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılması gerektiğini, Müvekkili ile gönderici ve gönderici ile alıcı arasındaki davalar hala Fransa Mahkemelerinde devam ettiğini, taraflar arasındaki uyuşmazlığın halen çözülememesine etken olduğunu, davacının talimata aykırı hareket ederek emtiayı alıcısına teslim ettiğini,Emtianın bir kısmının Davacı tarafından talimata aykırı olarak alıcısına teslim edilmiş olması sebebiyle, gönderici ve alıcı arasındaki sorunların çözüm sürecinin uzadığını, bunu takiben, müvekkili, dava konusu iki araç üzerindeki yüklerin araçtan indirilmeyip araç üzerinde tutulması yönünde açık talimat vermesine rağmen, Davacı söz konusu yükleri araçtan indirerek kendi deposuna koyduğunu, ancak taraflar arasında depolama sözleşmesinin bulunmadığını, tarafların mutabık kaldığı bir depolama ücretinin olmadığını, davacı taraf, tamamen keyfi bir şekilde dava konusu faturayı düzenlediğini,, bu nedenle işbu fatura müvekkili tarafından usulüne uygun olarak iade edildiğini, talimata aykırı olarak hareket eden ve bu nedenle yük ilgilileri ve müvekkili arasında uyuşmazlık çıkmasına yol açan, ardından talimata aykırı olarak yükleri kendi deposuna indiren Davacının müvekkilimizden ardiye ücreti talep etmesinin mümkün olmadığını Müvekkili yükün ilgilisi olmadığı gibi depolama faaliyetinden yararlanan sıfatını da haiz olmadığını, bu nedenle müvekkilinin ardiye ücretinden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını,Doktrindeki görüş birliği ve Yargıtay içtihatları uyarınca, yükün alıcısına teslim edilememesi sebebiyle doğan depolama ücretinden tasarruf hakkına sahip olan yük ilgililerinin sorumlu olduğunu, davalı müvekkilinin yalnızca taşıma işleri komisyoncusu olduğunu, yük ilgilisi olmadığını, müvekkilinin yük üzerinde tasarruf hakkının bulunmadığını, müvekkilinin ardiye ücretinden sorumlu tutulmasnın her halükarda mümkün olmadığını,Kabul anlamına gelmemekle birlikte, dava konusu olaydaki gibi ardiye ücreti doğduğu takdirde bu ücretten sorumlu olan, yükün maliki ve tasarruf hakkı sahibi olan yük ilgilisinin olacağını, yükletenin/taşıma işleri komisyoncusunun sorumlu olacağı haller, TTK’da özel olarak belirtildiğini, 6102 s. TTK’nın Deniz Ticareti Kitabında yer alan 1146. maddesinde, taşıtanın caiz olmayan yükten dolayı taşıyana karşı sorumlu olacağının açıkça hüküm altına alındığını, ancak kara taşıma hükümlerinde bu yönde özel bir düzenlemenin yer almadığını, taşıma işleri komisyoncusu müvekkilinin, dava konusu ardiye ücretine ilişkin faturadan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, Taşıma hukukunda, ardiye ücretinden tasarruf hakkına sahip yük ilgilisinin sorumlu olacağı doktrinde de kabul edildiğini, (Borçlar Hukuku Özel Hükümler, GÜMÜŞ, Alper, s.296, 2014) Davacı tarafın istinaf dilekçesinde yer vermiş olduğu Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2005/14291 E. 2007/5615 K. sayılı kararında, davalı müvekkilinin dava konusu ücretten sorum olmadığını ortaya koyduğunu, söz konusu kararda, talep yöneltilen taraf, hizmetten yararlanan ve yük ilgilisi sıfatına sahip olduğu için ardiye ücretinden sorumlu tutulduğunu,İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucundadavacının istinaf talebinni reddine, katılma yolu ile istinaf talebinin kabulüne, yargılama masraflarının ve yargılamanın tüm mali sonuçlarının davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, depolama ücretinden kaynaklı alacak davasıdır.Davacı vekili, müvekkilinin alt taşıyıcı sıfatıyla Fransa’dan Türkiye’ye karayoluyla eşya taşıdığını, davalı … A Ş’nin üst taşıyıcı, kendisinin ise alt taşıyıcı olup eşyanın müvekkilince taşındığını, ancak müvekkilinin kusurundan kaynaklanmayan alıcı firmanın ödeme yapmamasından kaynaklı sıkıntı nedeniyle davalı şirketin talimatı üzerine araçların bekletildiğini, bekleme süresi uzadığı için davalı firmanın talimatı üzerine … Plakalı araçlardaki malın müvekkiline ait depolara indirildiğini , 20.768 TL. depolama ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili,müvekkilinin depolamaya ilişkin bir talimatının olmadığını,davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, Davanın KISMEN KABULÜNE, % 20 oranında hakkaniyet indirimi yapılarak 16.614,40-TL saklama / depolama alacağının dava tarihi olan 04/03/2016 tarihinden işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve katılma yolu ile davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Taraflar arasındaki somut uyuşmazlık;Taraflar arasında taşıma sözleşmesi bakımından ihtilaf bulunmadığı, ihtilafın davacının taşıma sonunda yükün gönderilene teslim edilememesi sebebi ile kendisine ait depoya alınması ve burada oluşan ardiye-depolama ücretinden kaynaklanmaktadır.6098 Sayılı TBK. SÖZLEŞMENİN ŞEKLİ BAŞLIKLI 12 Maddesinde;”Sözleşmelerin geçerliliği , kanunda aksi öngörülmedikçe, hiçbir şekle bağlı değildir.Kanunda sözleşmeler için öngörülen şekil,kural olarak geçerlilik şeklidir.Öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan sözleşmeler hüküm doğurmaz,” hükmü düzenlenmiştir. Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelindiğinde, davacı tarafın taraflar arasında kurulduğunu iddia ettiği ardiye sözleşmesine ilişkin hükümler 6098 Sayılı TBK. 12 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup bu tip sözleşmeler için özel bir şekil şartı öngörülmemiştir. 6102 Sayılı TTK.nın ÜCRET İSTEME HAKKI BAŞLIKLI 20/1 Maddesinde;” Tacir olan veya olmayan bir kişiye,ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir,uygun bir ücret isteyebilir.Ayrıca,tacir,verdiği avanslar ve yaptığı giderler için ,ödeme tarihinden itibaren faize hak kazanır,” hükmü düzenlenmiştir.Davacı vekili ve davalı vekili tarafından dosyaya ibraz edilen maillerden davalının izni ile davacının malları kendisine ait depoya indirdiği ve davalıya depolama hizmeti verdiği anlaşılmıştır.Davacı vekili uyap sisteminden gönderdiği 11/10/2017 havale tarihli dilekçesinde,06/02/2015-20/01/2016 tarihleri arasında 2 araçtan indirilen yüklerin depolama masrafının 20.768,00 TL. Olup tek faturanın buna ilişkin olduğunu belirtmiştir.Bilirkişi raporunda;”Kural olarak,bir ardiye sözleşmesi var ancak aksine sözleşme yapılmamışsa; akdi ardiye saklama ücretinin ardiye işletmecisinin ücret tarifesine göre belirlenmesi ticari teamüle uygundur. Somut olayda ise böyle bir ücret kararlaştırması olmadığı gibi; ardiye sözleşmeside yoktur.Bu nedenle kanaatimizce ; davacının kendi tarifeleri üzerinden yaptığı hesaplamaya dayanan 20.768,00 TL. Ardiye bedelinin;Sayın Mahkemece hakkaniyet indirimi uygulanarak makul bir miktara indirilmesi,”mahkemenin takdirinde olduğunu,zira bu miktarın davacının ödemek zorunda kaldığı değil,davacının kendisi için talep ettiği miktar olduğunu belirtmiştir. Y.11.H.D.’ nin 2010/9377 E. 2012/2160 K. Sayılı ilamı ile ” … Davacının kendi deposunda 1.020 kg kuru çayı depoladığı kabul edildiğine göre depo ücretinin serbest piyasa rayiçlerine göre belirlenmesi gerekirken….bozmayı gerektirmiştir,”Yukarıdaki Yargıtay ilamı da nazara alınarak, davacının malı kendi deposunda depoladığı da gözetilerek depo ücretinin serbest piyasa rayiçlerine göre belirlenerek, malın davacının deposunda kaldığı süre tesbit edilip buna göre, depolama ücretinin piyasa rayiç değerine göre hesaplanması gerekirken eksik inceleme ile davacının kesmiş olduğu fatura miktarına göre değerlendirme yapılıp bu miktar üzerinden hakkaniyet indirimi yapılması hatalı olmuştur.6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır.Sonuç itibariyle, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli ve esasa etkili olan delillerin toplanmamış ve değerlendirimemiş olması nedeniyle davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Tarafların istinaf başvurularının KABULÜ ile; 1-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/03/2018 tarih ve 2016/237 Esas – 2018/245 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a6 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 98,10’ar.TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde yatıran tarafa iadesine, 3-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine,5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/10/2019 tarihinde HMK 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.