Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1152 E. 2019/1483 K. 23.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1152 Esas
KARAR NO : 2019/1483 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2014/1099 Esas 2018/617 Karar
TARİH: 29/05/2018
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/10/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin davalı-borçlu şirket ile gıda ürünlerinin sipariş üzerine satımı hususunda 2012 yılında bir sözleşme akdettiğini, iş bu sözleşmeye ek olarak bir protokol düzenlendiğini, bu sözleşme ve protokol uyarınca davalı borçlu şirketin, süpermarketlerinde satmak için bir takım gıda ürünlerini müvekkil şirkete sipariş verdiğini, müvekkil şirketçe de siparişlerin süresi içerisinde davalı-borçlu firmaya teslim edildiğini, davalı-borçlu ile cari hesap şeklinde çalışıldığını, davalı-borçlu yanca gıda ürünleri teslim alınmasına rağmen 35.465,03 TL cari hesap borcunun ödenmediğini, bunun üzerine aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı yanca İcra takibinin 33.370,56 TL’lik kısmına itirazda bulunduğunu, davalı-borçlu tarafın haksız ve yersiz borca itirazlarının iptalini, icra takibinin takipteki şartlarla devamını, davalı-borçlu kötü niyetli olduğundan takip konusu miktarın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet icra inkar tazminatına mahkumiyetini, yargılama giderlerini ve vekalet ücretinin davalı borçlu üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, taraflar arasındaki ticari ilişkinin dayanağının … Ticari Ürün Satın Alma Sözleşmesi olduğunu, bu sözleşmenin tarafların hak ve yükümlülüklerini hüküm altına aldığını, müvekkil şirketin davacı ile devam eden ticari ilişki kapsamında sözleşmeye ve/veya ticari teamüle uygun faturalar düzenlediğini, bu faturaları davacıya tebliğ ettirmişse de davacının haksız yere bu faturaları defterlerine işlemekten kaçındığını, haksız ve hukuka aykırı şekilde müvekkili şirket tarafından tanzim edilen faturaları defterlerine işlemeyen ve iptalini isteyen davacının kendi defter ve kayıtlarına göre müvekkili şirketi borçlandırmasının neticesinde Istarıbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından takip başlattığını, müvekkil şirket tarafından usulüne uygun tutulan ticari defter ve kayıtlar uyarınca takip tarihi itibariyle borçlu bulunduğu 1.094,47 TL bakiyeyi tüm fer’ileri ile birlikte icra dosyasına ödeyerek takibin geri kalan kısmına itiraz edildiğini, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için davacı şirketin müvekkili şirketten alacağı olduğu kabul edilse dahi bu alacak miktarının likit olmadığını, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 31.03.2014 tarihli bir kararın da açıkça “…itirazın iptali davasında icra inkar tazminatına hükmedilebitmesi için İİK’nın 67/11.maddesi gereğince borçlunun itirazında haksız ve alacağın likit olması zorunludur. Somut olayda atacağın varlığı ile miktarı yapılan yargılamada alınan bilirkişi raporlarıyla saptandığı ve borçlunun işlemiş faizi ile alacağın bir kısmına İtirazında haklı görülmüş olduğundan alacak likit ve borçlu itirazında tamamen haksız değildir. Bu sebeple koşullan oluşmayan icra inkar tazminatı isteminin reddi yerine kabulü de usul ve yasaya aykırı olmuştur.” ifade ettiğini, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddini, davacının davada reddolunacak meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderlerini ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 29/05/2018 tarih 2014/1099 Esas 2018/617 sayılı kararında;”Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde, açılan dava itirazın iptali davası olup davalı taraf kısmi itirazda bulunmuş asıl alacağın 1.094,47-TL’yi aşan 33.370,56-TL’lik kısmına itiraz edilmiş, davada bu miktar üzerinden açılmıştır. Uyuşmazlık konusu cari hesap alacağının varlığı ve miktarı yönünden tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda tarafların ticari defterleri kapsamında cari hesap farklılığı bulunduğu, bu farklılığın önemli kısmının davalının düzenlemiş olduğu faturalardan kaynaklandığı, faturaların davacıya teslimine ilişkin hususun kanıtlanamadığı bu hususta mahkememizce kurye şirketlerine yazılan yazı cevaplarına olumsuz yanıt verildiği …”gerekçesi ile, Davanın KISMEN KABULÜNE, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında davalının yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 33.154,77-TL asıl alacak ve bu alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi yürütülmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,Kabul edilen asıl alacağın % 20 si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalıdan tahsiline karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davacıya ait ticari kayıtlarda yer alan ve fakat müvekkili şirkete ait kayıtlarda bulunmayan 5.728,09.TL tutarlı 12 adet faturanın göz ardı edilerek tanzim edilen 17/06/2016 tarihli bilirkişi heyeti raporuna itibar edilerek hüküm tesis edildiğini, söz konusu fatura bedellerinin davacının iddia edilen alacağından tenzil edilmesi gerektiğini, İlk derece mahkemesi kararına esas teşkil eden bilirkişi heyeti raporunda, taraf kayıtları arasında uyuşmazlığa neden olan faturaların ayrıntılı biçimde incelenmediğini, müvekkili şirketin cari hesabında yer alan faturalar ve açıklamaları incelenmeksizin cari hesap farkının önemli bir kısmının müvekkiline ait faturalardan kaynaklandığı hususu raporda ve kararın hüküm gerekçesinde belirtilmekle yetinildiği, varsayımsal bir yaklaşım ile davacının iddiasının yerinde olduğunun kabul edilmiş olmasının yerinde olmadığını, İlk derece mahkemesince likit olmayan alacak yönünden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiş olmasının yerinde olmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1099 Esas 2018/192 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava; sipariş üzerine satıma dayalı açık hesap ticari ilişki nedeniyle ödenmeyen alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali davasıdır.Davacı, taraflar arasında 2012 yılında imzalanan sözleşme ve bu sözleşmeye ek protokol kapsamında davalı borçlunun süpermarketlerinde satılmak üzere sipariş üzerine davalıya mal sattığını, açık hesap ticari ilişkide malların teslim alınmasına rağmen bir kısım alacağının ödenmediğini, yaptıkları takibe haksız olarak itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini istemiş, davalı taraflar arasındaki sözleşme ve protokolü kabul etmiş, sipariş üzerine davacıdan mal aldığını, bedellerinin bir kısmını nakit ödediğini, bir kısmını davacı tarafa düzenledikleri iade faturaları ile ödediklerini, açık hesap ticari ilişki de davacıya 1.094,47 TL borçları kaldığını, haklarında yapılan takipte bu miktarın üzerinde borca itiraz ettiklerini, kabul ettikleri tutarı takip dosyasına ödediklerini belirterek davanın reddini savunmuş, mahkemece taraflar arasındaki ticari ilişki sonucunda davacı ticari defterlerine göre davacının (takipte kabul edilerek ödenen dışında) 33.154,77 TL alacaklı olduğu, davalıca düzenlenen ve davacı ticari defterlerinde kayıtlı olmayan davalı faturalarının davacıya tebliğ edildiği hususunun ispatlanamadığı, bu nedenle davacının takip tarihi itibarıyla 33.154,77 TL alacaklı olduğundan bahisle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur.Taraflar arasında 2012 yılında sipariş üzerine mal alımı konusunda sözleşme ve eki protokol imzalandığı, taraflar arasındaki ticari ilişkinin bu sözleşme ve protokol kapsamında sipariş üzerine mal teslimi ve bedelinin ödenmesi şeklinde takip tarihine kadar devam ettiği, sözleşmede, mal siparişinin tesliminin ve ödemelerin ne şekilde yapılacağı, alıcı tarafından mal iadesinin ve iade faturasının nasıl düzenleneceği, uyuşmazlıklarda tarafların ticari defter ve yazışmaları ile diğer kayıtlarının münhasır delil olacağının belirlendiği, protokolde tedarikçinin (davacı),…’ya (davalı) aylık cirosunun %1 oranında ticari destek bedeli sağlamayı taahhüt ettiği, tedarikçi tarafından fatura konusu malların sevk irsaliyesi ile … depolarına teslim edeceği kararlaştırılmıştır.Mahkemece bilirkişi raporu esas alınarak ve davalı tarafça düzenlenen ihtilaflı faturaların davacıya tebliğ edildiği ispatlanamadığından davacı ticari defterlerine dayalı olarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, dayanak bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir.Bilirkişi raporuna göre her iki tarafın ticari defterleri de usulüne uygun olarak tutulmuş ve sahibi lehine delil olma vasfındadır. Taraf ticari defterleri arasında mutabakatsızlık vardır. Mutabakatsızlığın kaynağı, davacı ticari defterlerinde kayıtlı olmasına rağmen davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmayan ve raporda listelenen toplam 5.734,25 TL tutarlı 12 adet davacı faturası ile davalı ticari defterlerinde kayıtlı olup, davacı ticari defterlerinde kayıtlı olmayan ve raporda listelenen toplam 27.594,53 TL tutarlı 10 adet davalı faturasından kaynaklanmaktadır. Bilirkişi raporunda ihtilaflı bu taraf faturalarının incelendiğinden bahsedilmemiş, sektörel bilirkişi rapordaki görüşünde fatura suretlerinin dilekçe ekinde olmadığı, sunulması halinde incelemenin daha sağlıklı yapılabileceğini belirtmiştir. Mahkemece bilirkişilere taraf ticari defter ve belgelerinin kapsamlı olması nedeniyle yerinde inceleme yapmak üzere yetki verilmiştir. Bilirkişi raporuna göre taraf ticari defter ve dayanağı belgeler yerinde incelenmemiş, taraflarca mahkemeye sunulan belgeler ve dosya içeriği incelenerek rapor hazırlanmıştır. Bilirkişi raporundaki sektörel bilirkişi görüşüne göre ihtilaf konusu faturalar veya suretleri inceleme için bilirkişilere sunulmamış, bilirkişiler de bu faturaları yerinde incelememişlerdir. Diğer bilirkişilerin görüşünde de bu ihtilaflı faturaların incelendiği yer almamaktadır, raporda da ihtilaflı faturalar listelenmiş ise de bunlarla ilgili ayrıntıya yer verilmediği gibi içerikleri ve faturalarda teslime ilişkin kayıt bulunup bulunmadığı açıklanmamıştır.Davacı vekili rapora itirazında kendileri tarafından düzenlenen tüm faturaların bilirkişi incelemesi için sunulduğunu, davalı vekili de kendi defterlerinde yer almayan davacı faturalarının teslimi hususunun ispatı külfetinin davacıda olduğunu, davacının faturaların teslimini ispatlayamadığını, ihtilaflı davacı fatura bedellerinin alacaktan düşülmesi gerektiğini, kendileri tarafından düzenlenen ve davacı defterlerinde kayıtlı olmayan faturaların davacıya teslim bilgilerinin kurye firmalarında bulunduğunu belirterek teslim bilgilerinin buradan araştırılmasını istemiş, mahkeme de davalı beyanı üzerine davalı faturalarının davacıya teslimi hususunu araştırmış, kurye şirketinden gelen olumsuz yanıt üzerine davalının faturaları teslim hususunu ispatlayamadığı kabulü ile karar vermiştir. Taraf ticari defterlerindeki tek mutabakatsızlık davalı faturalarından kaynaklanmamaktadır. Davacı defterlerinde kayıtlı olup davalı defterlerinde kayıtlı olmayan 5.734,25 TL bedelli 12 adet davacı faturaları konusunda bu faturaların davalıya tebliğ edildiği veya içeriği mal veya hizmetin davalıya verildiği hususunu ispat külfeti davacı taraftadır. Bilirkişi raporunda bu faturaların veya içeriği mal veya hizmetin davalıya teslim edildiğine ilişkin bir tespit bulunmamaktadır. Davacı bu faturaları bilirkişi incelemesine sunduklarını bildirmiş ise de raporda faturaların içeriği, açık veya kapalı fatura olup olmadıkları, irsaliyeye dayalı olarak düzenlenip düzenlenmediği veya irsaliyeli fatura olup olmadığı, fatura da teslim alan imzasının bulunup bulunmadığı hususlarında her hangi bir açıklama bulunmamaktadır.Buna göre ihtilaflı olan ve bilirkişi raporunda belirtilen davacı faturalarının veya içeriği mal veya hizmetin davalı tarafa teslim edildiği, buna rağmen davalının bu faturaları ticari defterlerine kaydetmediği hususunda ispat külfeti üzerinde olan davacıya buna ilişkin delillerini sunması için süre verilerek sunması halinde, sunulan delillerin değerlendirilerek duruma göre karar verilmesi gerekmektedir.6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır. Tarafların davada ileri sürdükleri iddia ve savunmalarının bir kısmının hiç bir şekilde değerlendirilmemiş olması halide HMK’nın 353/1-a-6 maddesi kapsamında değerlendirilmelidir. Zira somut olayda olduğu gibi davacıların, takipte talep edilen açık hesap ticari ilişki konusunda ilk derece mahkemesince her hangi bir delil toplanmadığı gibi bu hususta bir değerlendirme de yapılmamıştır, Tarafların iddia ve savunmaları konusunda göstermiş oldukları delillerin toplanmaması ve bu iddia ve savunmalarından bir kısmı hakkında her hangi bir değerlendirme yapılmaması veya bu konuda tarafların göstermiş oldukları delillerin değerlendirilmemiş olması veya gösterilen delillerin değerlendirilmesine yönelik teknik bilgiyi gerektiren bir hususta bilirkişi raporu alınmaması halinde yargı sistemimiz bakımından benimsenmiş olan dar istinaf sisteminden uzaklaşılarak ilk derece mahkemesince değerlendirilmemiş olan konularda ilk defa istinaf mahkemesince bir iddia ve delile ilişkin olarak tartışma yapılarak yargıya varılacaktır ki bu da iki dereceli yargılama olan istinaf yargı sistemi ile bağdaşmayacaktır.Buna göre, mahkemece yapılacak iş ihtilafa konu davacı faturalarını ve fatura veya içeriği mal veya hizmetin davalıya teslimine ilişkin delillerini sunması için davacıya süre verilmesi, sunulması halinde delillerin değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar vermek olmalıdır.Bu bakımdan ilk derece mahkemesince, davacının takipte talep ettiği alacak ve davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli olan deliller toplanmamış ve bu konuda her hangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulü ile yukarıda belirtilen şekilde deliller toplanarak, tarafların iddia ve savunmalarının her biri hakkında değerlendirme yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/05/2018 tarih ve 2014/1099 Esas – 2018/617 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, toplam 566,20.TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 3-İstinaf eden tarafından istinaf aşamasında sarf edilen istinaf kanun yoluna başvurma harcı 98,10.TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/10/2019 tarihinde HMK’nun 353/1-a6 maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.