Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1151 E. 2019/1515 K. 06.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1151
KARAR NO : 2019/1515
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 16/05/2018
NUMARASI : 2015/302 Esas – 2018/593 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 06/11/2019
İlk Derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalının bir dönem müvekkili şirketin ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğunu, davalı ile oğullarının bir süre sonra şirketten habersiz olarak … San. Tic. Ltd.Şti. unvanlı ayrı bir şirket kurarak aynı iş kolunda haksız rekabet oluşturarak ticari faaliyette bulunduklarını, şirketin varlığının alenileşmesi sonucu müvekkilinin de belirtilen şirketle ticari faaliyette bulunduğunu, faturadan kaynaklı 31.860,00-TL alacağının tahsili amacı ile Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı takip dosyasında şirket aleyhine başlatılan takibe vaki itiraz üzerine Bakırköy 5.ATM’nin 2011/63 esas sayılı dava dosyasında itirazın iptali davası açıldığını, mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen kararın Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’ nce davalı şirket tarafından davalı … hesabına 24.04.2008 tarihinde 27.860,00-TL tutarlı ödemenin yapıldığı kabul edilerek bu miktarın mahsubu ile 4.000,00-TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verildiğini ve kararın Yargıtay 19.Hukuk Dairesince onanarak kesinleştiğini; müvekkili şirketin ortağı olan davalının müvekkili şirketin ticari alacağını tahsil etmesine rağmen şirkete bildirmemesinden dolayı, müvekkilinin ödemeye 5.ATM’deki dava sırasında muttali olduğunu, davalı aleyhine Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün… esas sayılı takip dosyasında başlatılan takibe davalının itiraz ettiğini, itirazın haksız olduğunu, davalının … Ltd. Şti. yetkilisinin ve ortağının babası olduğu düşünüldüğünde yetkisiz şekilde müvekkili şirketin alacağının yakınlarına ait şirketten tahsil ederek sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının iptaline, takibin devamına, davalı aleyhine % 20′ i icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, alacağın zamanaşımına uğradığını, dava konusu alacağın 24.04.2008 tarihinde tahsil edilerek davacı şirkete bildirildiğini, müvekkilinin davacı şirkete kurucu ortağı olduğunu, şirketin diğer ortağı ile yaşadığı problemler dikkate alınarak şirket ortaklığının … devir edilerek ortaklıktan ayrıldığını, pay devri karşılığında tahsil edilen miktarın bedel olarak sayıldığını, savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 16/05/2018 tarih ve 2015/302 Esas – 2018/593 Karar sayılı kararı ile; ” … Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava, şirket ortağı tarafından şirket adına haksız şekilde tahsil edilen bedelin istirdatı istemine ilişkindir. Davalının, 2009 yılına kadar davacı şirketin ortağı olduğu, şirketin ticari ilişkide bulunduğu dava dışı …San. Ltd. Şti.’den olan 27.860,00-TL alacağının dava dışı şirket tarafından 24.04.2008 tarihinde davalı hesabına gönderildiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, alacağın zamanaşımına uğrayıp/ uğramadığı, bu miktarın davalının pay devrine mahsuben ödenip ödenmediği, tahsilatta şirketin bilgisinin bulunup/ bulunmadığı ve tarafların arasında ibra bulunup bulunmadığı noktasındadır. Dava konusu işlemde davalının davacı şirketin aleyhine sebepsiz zenginleştiği bu durumda sebepsiz zenginleşme davasının TBK.’nın 82. Maddesi gereğince sebepsiz zenginleşmeden doğan istem hakkının hak sahibinin geri isteme hakkı olduğunu öğrendiği tarihten itibaren 2 yıl ve her halükarda 10 yıl geçme ile zamanaşımına uğrayacağı düzenlemesi karşısında davacının Bakırköy 5.Asliye Ticaret Mahkemesi’inn 2014/13 esas sayılı dava dosyasında daha önce işlemi öğrenmesine rağmen zararın tüm boyutu ile Yargıtay onama karar tarihi olan 09.02.2015 tarihi itibari ile zamanaşımının başlatılması gerektiği, belirtilen tarihten önce takip yapılmış olması nedeni ile alacağın zamanaşımına uğramadığı anlaşılmıştır. Diğer yandan, davalı alacağa sermaye payına mahsuben aldığını, ileri sürmüş ise de dosya kapsamındaki delillerden buna ilişkin bir kanıtın bulunmadığı, diğer yandan dosya içerisinde bulunan genel kurul tutanaklarının incelenmesinde; belirtilen işlemin tartışılarak davalının ibrasına ilişkin genel kurul kararı bulunmaması nedeni ile davalı tarafından yersiz şekilde tahsil edilen miktarın istirdatına karar verilmiştir. Alacağın istirdatına karar verilmesi nedeni ile TBK.’ nın 117. maddesi gereğince tahsil tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faizin ve takip konusu edilebileceği anlaşılmakla davanın kabulüne, alacağın likit olmaması ve yargılamayı gerektirmesi nedeni ile icra inkar tazminat talebinin reddine … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” 1-Davacının davasının kabulü ile; davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının iptaline, takibin takip konusu asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 11.75 oranını aşmamak üzere değişen oranlarda avans faizi uygulanarak takipteki diğer koşullar ile devamına, 2-Davacının icra inkar tazminat talebinin REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkemenin icra inkar tazminatı taleplerini reddettiğini, oysa alacağın likit bir alacak olduğunu, davalının tahsil ettiği miktarı ve bunu müvekkil şirkete teslim etmesi gerektiğini bildiğini, alacağın gerçek miktarının belli olduğunu, keza müvekkilin dava dışı şirketten olan alacağının, dava dışı şirket tarafından davalının hesabına gönderildiği hususunda uyuşmazlık bulunmadığını, buna rağmen davalının tamamen haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiğini, alacağın likit olması hasebiyle asıl alacağın % 20′ sinden aşağı olmamak üzere davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, Yerel Mahkeme kararını bu yönü ile istinaf ettiklerini beyanla; Davalı tarafın istinaf taleplerinin reddine, karşı istinaf taleplerinin kabulüne, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, kötü niyetli işbu itiraz dolayısıyla davalı- borçlu aleyhine asıl alacağın % 20′ sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri, harç, masraf ve ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme kararında her ne kadar davaya konu bedelin zamanaşımına uğramadığını belirtmiş ise de; bu kararın yasaya aykırılık teşkil ettiğini, davacı tarafın davaya konu bedelin davalı müvekkil tarafından tahsil edildiği hususunu tahsil tarihinden itibaren bildiğini, davaya cevap dilekçelerinde de davalı müvekkilin davacı şirketten ayrılırken hisse payına karşılık davaya konu bedelin mahsup edildiğini belirttiklerini, bu sebeple davaya konu bedelin zamanaşımına uğradığını, davacı tarafından Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2014/13 Esas sayılı dosyasının ilk olarak 2011 yılında açıldığını ve bu dosyaya verilmiş olan cevap dilekçesinde bahse konu davada davalı olan şirketin, davalı müvekkile ödeme yaptığını açık şekilde belirttiğini, bu yönden de davaya konu bedelin zamanaşımına uğradığını, davaya konu bedelin Mülga 818 Sayılı Borçlar Kanunu döneminde ödenmiş olup gerek mülga kanuna göre gerekse mevcut kanuna göre davaya konu bedelin zaman aşımına uğradığını, bu sebeple Yerel Mahkeme ilamının kaldırılmasını ve davanın reddini talep ettiklerini, Yerel Mahkemenin, davalı müvekkil şirket hissesine karşılık bu bedeli aldığını ispat edemediğini belirttiğini, ancak davacı tarafın bu yönde herhangi bir inkarı olmadığı halde Yerel Mahkemenin yanlış bir karar verdiğini, Davalı müvekkilin, davacı şirkete hiçbir şekilde borcu bulunmadığını, Yerel Mahkemenin tanıklarını da dinlemediğini, yemin deliline dayanmış olmalarına rağmen Yerel Mahkemenin yemin delilini de kullandırmadığını, Davalı müvekkilin, 10.11.2006 tarihli olağan genel kurul toplantısında şirketi temsile yetkili olarak yönetim kurulu üyesi olarak seçildiğini, davalı müvekkilin yönetim kurulu üyesi olduğu 2006-2007-2008 yıllarına dair yapılan davacı şirketin 19.10.2009 tarihli olağan genel kurulunda davalı müvekkil ve diğer yönetim kurulu ortaklarının ibra edildiğini, davalı müvekkilin ibra edilmiş olduğunu, davacı şirkete karşı da herhangi bir borcu ve sorumluluğu kalmadığını, bu sebeple davanın reddine karar verilmesi gerektiğini ancak Yerel Mahkemenin aksi yönde karar vermiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu yönüyle de Yerel Mahkeme ilamının kaldırılması gerektiğini, Sebepsiz zenginleşmenin maddi ve manevi unsurlarının oluşmadığını, davacı tarafından davalı müvekkile ödenen bir bedelin söz konusu olmadığını, davalı müvekkilin sebepsiz zenginleştiğine hükmedilmiş olmasının kabul edilemeyeceğini, Davaya konu edilen icra takibinden usulüne uygun düzenlenmiş olan bir ödeme emri ve usulüne uygun tebliğ edilmiş ödeme emri bulunmadığını, Yerel Mahkemenin bu hususu dikkate almaksızın usul yönünden eksik bir karar vermiş olup kararın bu yönü ile de kaldırılması gerektiğini, Yerel Mahkeme kararının hüküm kısmında yer alan peşin harç bedeli ve mahkeme vekalet ücretinin yanlış hesaplandığını, hükümde asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 11,75 oranını aşmamak üzere faiz uygulanacağı denilmekle asıl alacak 27.860,00 TL olduğundan mahkemece hesaplanmış olan peşin harç bedeli ve mahkeme vekalet ücretinin hukuka aykırı olduğunu, Yerel Mahkeme ilamının bu yönüyle de kaldırılması gerektiğini, Yerel Mahkemenin vermiş olduğu kısa kararda takip konusu asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 11,75 oranını aşmamak üzere değişen oranlarda faiz uygulanmasına karar verildiğini, aynı şekilde gerekçeli kararın hüküm kısmında da bu ibarenin yer aldığını, ancak Yerel Mahkeme ilamının gerekçe kısmında ” … Alacağın istirdadına karar verilmesi nedeni ile TBK’ nın 117. maddesi gereğince tahsil tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faizin ve takip konusu edilebileceği … ” denildiğini, oysa TBK m.117′ nin açık olduğunu, yani hüküm ile gerekçe arasında çelişki bulunduğunu, üstelik davaya konu icra takibinde usulüne uygun bir ödeme emri düzenlenip müvekkile gönderilmediğini, bu yönü ile de Yerel Mahkeme ilamının kaldırılmasını talep ettiklerini beyanla; usul ve yasaya, yasanın uygulanış şekline aykırı ve eksik inceleme ile verilmiş olan Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 16/05/2018 tarih ve 2015/302 Esas – 2018/593 Karar sayılı kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, dava dışı şirketin davacı şirkete olan borcunu daha önceden davacı şirketin yönetiminde yer alan davalıya ödemesi, davalının da şirkete iade etmediği iddiasına dayanan alacağın tahsili amacıyla yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptali davasıdır. Mahkeme davayı kabul etmiş, her iki taraf da istinafa gelmiştir. Davalı istinaf dilekçesinde alacağın zamanaşımına uğradığını zira bu parayı ortaklık payı olarak aldığını savunmaktadır. Davacı şirketin ticari ilişkide bulunduğu dava dışı …Ltd. Şti.nin davanın dayanağını oluşturan 24/04/2008 tarihli dekontta … A.Ş ye olan borç için açıklamasıyla davalının hesabına 27.860,00 TL ödeme yapıldığı sabittir. Bu ödemenin … Ltd. Şti.nin borcuna karşı yapıldığı, Bakırköy 5 ATM”nin 17/07/2014 Tarih ve 2014/13 E-2014/231 K sayılı kararında da kabul edilmiştir. Adı geçen davada … San ve Tic. A.Ş davacı, …San Tic. Ltd. Şti ise davalıdır. Davalı …’ın ödemeyi aldığı tarihte davacı şirketin yönetiminde yer aldığı anlaşılmaktadır. Davalı parayı ortaklık payına karşılık aldığını savunmakla birlikte buna dair bir kanıt sunmamıştır. Mahkeme davalının davacı şirket aleyhine sebepsiz zenginleştiğini TBK 82.maddesine göre davacının zararı ve sorumluyu Bakırköy 5 ATM kararının Yargıtay’ca onandığı 09/02/2015 tarihi itibariyle öğrendiğini kabul ederek davanın zamanaşımına uğramadığını kabul etmiştir. Davacının, davalı tarafından (büyük kısmı) tahsil edilen alacağının dayanağı olan faturanın tahsili için …Ltd. Şti. Aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında 29/12/2010 tarihinde ilamsız icra takibi yaptığı, itiraz üzerine Bakırköy 5 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/63 E sayılı dosyasında 28/01/2011 tarihinde itirazın iptali davası açtığı, davalı şirketin 27.860,00 TL’yı 24/04/2008 tarihinde (eldeki davanın dayanağı olan dekontla) davacıya ödediğini savunduğu, davacının defterlerinde ödemenin yer almadığı, Mahkemenin 26/02/2013 tarih ve 2011/63 E-2013/80 K sayılı kararı ile davayı kabul ettiği, kararın Yargıtay 19. H.Dnin 18/09/2013 tarih ve 2013/9341 E-14107 K sayılı kararı ile …Ltd. Şti. Nin ödemeyi yaptığı …’ın o tarihte davacı şirketi temsile yetkili olup olmadığı hususunun araştırılması gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, bozma üzerine Bakırköy 5 ATM’nin 2014/13 E sayılı dosyasında …’ın ödemenin yapıldığı tarihte davacı şirketin yönetim kurulu üyesi olduğu fakat şirketi tek başına temsile yetkili olmadığı belirlenmekle birlikte yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle ödemenin şirkete yapıldığı kabul edilerek mahkemenin 17/07/2014 tarih ve 2014/13 E-231 K sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın Yargıtay 19 H.D nin 09/02/2015 tarih ve 2014/15077 E-2015/1544 K sayılı kararı ile …’ın davacı şirketin yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle aldığı parayı şirket adına aldığı kabul edilmek suretiyle kararın onandığı anlaşılmıştır. Bu dosya eldeki dava için kuvvetli delil olduğundan, bu durumda davacı şirketin dava dışı … Ltd. Şti. den olan alacağını …’ın aldığını 09/02/2015 tarihi itibariyle öğrendiği kabul edilmelidir. 6098 sayılı TBK’nın 147/4.maddesine göre 5 yıllık zamanaşımına tabidir. Davacı şirketin öğrendiği tarih itibariyle dava zamanaşımına uğramamıştır. Mahkemenin kabulü yerindedir. Davacı şirketin 10/11/2006 tarihli genel kurul toplantısında davalının yönetim kurulu üyesi olarak seçildiği, 19/10/2009 tarihli genel kurul toplantısında da ibra edildiği anlaşılmaktadır. İbra davalının, dava konusu alacağı kapsayan şahsi bir ibra olmayıp, yönetim kurulunun bir bütün olarak önceki faaliyet dönemine ilişkin olduğundan davalının dava konusu alacaktan dolayı mahkemece ibra edilmediğinin tartışılarak kabul edilmesi usul ve yasaya uygundur. Davalı aleyhine yürütülen Bakırköy ….İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında ödeme emrinde davalı ve vekili yazılmış ve ödeme emri vekile tebliği edilmiş, daha sonra ödeme emri Bakırköy … İcra Mahkemesinin 24/12/2014 tarih ve 2014/1286 E-2014/1311 K. Sayılı kararıyla iptal edilmişse de, aynı dosyada daha sonra alacaklı vekilinin düzeltme talebi üzerine bizzat davalı asile 29/12/2019 tarihinde ödeme emrinin tebliğ edildiği, davalının vekili aracılığıyla takibe itiraz ettiği ve icra dairesince takibin durdurulduğu anlaşılmış olup, davalıya ödeme emrinin tebliğ edilmediği yönündeki istinaf nedenleri yerinde değildir. Davalının TBK 117/2. maddesi uyarınca sebepsiz zenginleştiği tarih olan paranın hesabına giriş tarihinden itibaren, takip tarihine kadar faiz işletilmesi yerinde olup, buna yönelik istinaf nedenleri yerinde değildir. Mahkemenin harç ve vekalet ücretini yanlış hesapladığı, yemin delillerinin bulunduğu, tanıkların dinlenmediği öne sürülmüştür. Dava değeri itibariyle karşı tarafın açık muvafakatı olmadan tanık dinlenmesi mümkün değildir. Davalının delilleri arasında açıkça yemin bulunmamaktadır. Mahkeme takip ve toplam dava değeri üzerinden hesaplama yapmıştır. Kararın gerekçesinde takip öncesinde işlemiş faizin yerinde olduğu belirtilmiştir. Dava 59.873,62 TL üzerinden açılmıştır. İcra takibi 27.860,00 TL asıl alacak, 32.013,62 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 59.873,62 TL üzerinden yapılmıştır. Mahkemece asıl alacağa takip tarihinden itibarin % 11,75 faiz uygulanarak takibin diğer koşulları aynı şekilde olmak üzere devamına karar vermiş olup, karar sonrası davacının tavzih talebine yönelik olarak verdiği 22/06/2018 tarihli ara kararda takibin tümden iptaline karar verildiği vurgulanmıştır. Dava değeri 59.873,62 TL üzerinden alınması gereken karar harcı: 4.089,96 TL’ dir. Vekalet ücreti de 6.936,10 TL’ dir. Harç ve vekalet ücretinde bir yanlışlık yoktur. Davacı icra inkar tazminatının kabul edilmemesi yönünden kararı istinaf etmektedir. Davalının aldığı ve davacıya iade etmediği para miktarı sabit ve likit bir tutar olup, icra inkar tazminatına hükmetme koşulları oluştuğu halde mahkemece kabul edilmemesi yerinde olmamıştır. Sonuç olarak; davalının savunmalarını ispatlar nitelikte kanıt sunmadığı, mahkemenin kararının yerinde olduğu ve davalının istinaf nedenlerinin mahkemece usul ve yasaya uygun olarak karşılandığı anlaşılmaktadır. Davacının icra inkar tazminatı talebi yerinde olduğundan davalı istinaf başvurusunun reddine, davacı istinaf başvurusunun kabulüne ve HMK 353/1-b/2.maddesi uyarınca kararın kaldırılarak icra inkar tazminatını içerir şekilde karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; A-Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, B-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 16/05/2018 tarih ve 2015/302 Esas – 2018/593 Karar sayılı ilamının HMK’nun 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle, 1-Davacının davasının kabulü ile; davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının iptaline, takibin takip konusu asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 11.75 oranını aşmamak üzere değişen oranlarda avans faizi uygulanarak takipteki diğer koşullar ile devamına, 2-Asıl alacağın % 20′ si olan 5.572,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İLK DERECE YÖNÜNDEN: 3-Alınması gereken 4.089,92-TL harçtan peşin alınan 723,20-TL harcın mahsubu ile 3.366,72-TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 4-Davacı tarafından mahkememize yapılan giderlerin 723,20-TL peşin harç ile 27,70-TL başvuru harcının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 5-Davacı tarafından sarf edilen 1.700,00-TL bilirkişi ücreti ve 154,25-TL posta masrafı toplamı olan 1.854,25-TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, 6-Avukatlık ücret tarifesine göre, hesaplanan 6.936,10-TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 7-Dosya Kesinleştiğinde ve talep halinde gider avanslarının taraflara iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince taraflarca ayrı ayrı yatırılan 98,10’ar TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 9-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 10-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.089,92 TL harçtan istinaf eden davalı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 1.023,00 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 3.066,92 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 11-Davacı tarafından sarf edilen 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 12-UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş – dönüş masrafının davalı avansından sarf edildiği anlaşılmakla; bu gideri davalı üzerinde bırakılmasına, 13-Davalı tarafından sarfedilen giderlerin üzerinde bırakılmasına, 14-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 06/11/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.