Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1150 E. 2019/1378 K. 16.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1150 Esas
KARAR NO : 2019/1378 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2014/2122 Esas 2018/192 Karar
TARİH : 20/02/2018
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/10/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile dava dışı … Ticaret A.Ş. arasında gıda maddesi satışından dolayı bir borç ilişkisi bulunduğunu ve alacağının ticari defterlerine göre 34.467,04 TL olduğunu, … davalı … Ticaret A.Ş. tarafından 18/02/2014 tarihinde satın alındığını, bu nedenle … alacak için … Tic. A.Ş. aleyhine takibe geçilmesine karar verildiğini, öte yandan … Ticaret A.Ş. den de 505,70 TL alacağın olduğunun farkedildiği ve her iki alacak toplamı için önce davalıya ihtar keşide edildiği ve borcun tahsili için görüşmeler yapıldığı ancak sulhe yanaşılmaması sebebiyle İstanbul Anadolu …. İcra Dairesi…. Esas no ile takibe girişildiğini, davalı tarafından haksız olarak takibe yapılan itiraz sebebiyle itirazın iptali ile davalının % 20 den aşağı olmamak üzere inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı tarafın müvekkili şirkete ürün tedarik ettiğini, bu ürünlerin iadesi için düzenlenen faturaların davacı tarafından defterlerine işlenmediğini, müvekkili şirketin davacıdan 36.166,93 TL alacaklı olduğunu davacı şirkete herhangi bir borcun bulunmadığını, dolayısıyla borcun tamamına, faize, faiz oranına ve ferilerine itiraz ettiklerini belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini ve davacının kötüniyetli takibi sebebiyle %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 20/02/2018 tarih 2014/2122 Esas 2018/192 sayılı kararında;”Tüm dosya kapsamı, icra takip dosyası içeriği ve alınan bilirkişi raporları doğrultusunda; davacı ile dava dışı …Ticaret A.Ş. arasında gıda maddesi satışından dolayı bir ticari ilişki kurulduğu ve anılan şirketin davalı tarafından 18/02/2014 tarihinde satın alındığı, dolayısı ile dava dışı firmanın davacıya borçlarından davalının sorumlu olduğu bununla birlikte davacının davalı ile de mal satışı ve ürün tedariki konusunda ticari ilişki kurulduğu bu nedenle taraflar arasında yazılı olmayan bir satım sözleşmesinin bulunduğu, tarafların ticari defterlerinin sahipleri lehine delil teşkil ettiği, davacının defterlerine göre davalıdan takip tarihi itibariyle 34.972,75 TL alacaklı olduğu, ancak davalının defterlerine göre ise davalının davacıdan 36.133,93 TL alacaklı olduğu, davalının bu alacağının kaynağının davacı tarafından kabul edilmeyen ve davacı kayıtlarında yer almayan iade faturaları olduğu, söz konusu faturalara davacının süresi içerisinde itiraz ettiği, iade faturalarına konu emtianın davalı tarafından davacıya iade edildiğine dair herhangi bir davalı beyanı ve delil sunulmadığı bunun yanında iade konusu emtianın ayıplı olduğuna dair herhangi bir davalı ihbarı ve savunmasının da söz konusu olmadığı, iadeye ilişkin taraflar arasında yapıldığı iddia edilen bir sözleşmenin de bulunmadığı dolayısı ile davacının söz konusu malları iade alma yükümlülüğünden de bahsedilemeyeceği, dosyada tarafların bu yönde irade uyuşması bulunduğuna delalet edecek herhangi bir delilin de sunulmadığı bu durumda satışa konu malların davacı tarafından davalıya teslim edildiğinin sabit olduğu, bu itibarla davacının ticari defterlerine göre tespit edilen 34.972,75 TL bakiye alacağını davalıdan Ankara … Noterliği’nin 18/03/2014 tarih ve … tevmiye numaralı ihtarnamesinde belirtilen sürelere uyarak hesaplanacak temerrüt faizi ile talep edebileceği, ihtarın davalıya 20/03/2014 tarihinde tebliğ edildiği ve ihtarda 35.006,49 TL’nin ihtarname tebliğinden itibaren 3 gün içinde ödenmesinin ihtar edildiği, dolayısı ile verilen sürenin sonundan itibaren (24/03/2014) 21/05/2014 takip tarihi arasında hesaplanan 662,05 TL (34.972,74 TL*0,1175*61/360=662,05TL) işlemiş avans faizi talep edebileceği …”gerekçesi ile, Davacı yanın talebi İ.İ.K. 67 madde kapsamında değerlendirilerek;1-Davanın kısmen kabulü ile, İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün…. esas sayılı dosyasına davalı yanca yapılan itirazın 35.634,79-TL (34.972,74-TL asıl alacak 662,05-TL işlemiş faiz) yönünden iptaline, işlemiş faiz yönünden fazlaya ilişkin talebin reddine,2-Asıl alacak likit ve takibe itiraz haksız görüldüğünden asıl alacak miktarı üzerinden ve takdiren % 20 oran üstünden hesaplanan 6.994,55-TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, İlk derece mahkemesi kararına esas teşkil eden 18.10.2016 tarihli raporunun aksine, taraflar arasındaki ticari ilişki uyarınca, davacı yana ait ürünlerin fiyat teklifleri sonucunda belirlenen fiyatlar bazında, in&out yani süreli satışa konu olmak üzere müvekkil tarafından alındığı, planlanan satış süresi zarfında ürünlerin satışa sunulduğu, işbu süre dolduktan sonra iadesi gereken ürünlerin müvekkili tarafından davacıya fatura edildiği, ancak iadeye konu ürünlerin davacı tarafından müvekkili şirket deposundan teslim alınmadığının açıkça izah edildiği, zira depolama faaliyetine ilişkin maliyet de göz önünde alındığında müvekkili tarafından işbu ürünlerin keyfi veya kasıtlı olarak depoda bekletilmesinin ticari açıdan mümkün olmayacağını, Dosyaya ibraz edilen 28.02.2014 tarih, … sıra ve seri numaralı, 35.781,64 TL bedelli ve iade açıklamalı faturanın tebliğ hususu davacının da kabulünde olduğu, ancak davacının fatura muhteviyatındaki ürünlerin kendisine teslim edilmediğinden bahisle faturanın ticari defter ve kayıtlarına alınmasının mümkün olmadığını beyan ve iddia ettiğini, yargılama safahatınca taraflarınca dosya kapsamında sektör bilirkişisince inceleme yapılması talep edilmiş ise de bu talebin kabul edilmediğini, Perakende sektöründe, tedarik konusu ürünlerin alıcıya teslimi ve alıcıdan iadesine ilişkin her türlü nakliye işlemleri tedarikçi firmalar tarafından karşılanması teamül gereği olduğu, özellikle müvekkili şirket ve müvekkili şirket gibi ülke genelinde zincir mağazalar ile perakende satış hizmeti sunan firmalara, tedarikçi firmalar ticari ilişkisinin sürdürülmesi amacıyla birçok menfaat sağlamakta olduğunu, bu kapsamda çeşitli iskontolar uygulanmakta ve gerek ürün teslimi gerekse de ürün iadesine ilişkin işlemler tedarikçi firmalarca karşılanmakta olduğu, ürün iadelerinde ise çoğu kez koşulsuz iade şartları uygulanmakta olduğunu, Müvekkili şirketçe davacıya tebliğ edilen iade faturası muhteviyatında yer alan ürünlerin, sektörde gelişen ticari teamüller gereğince müvekkili şirket depolarından iade alınması gerekmekte olduğu, nitekim müvekkili şirketçe davacı adına düzenlenen 35.781,64 TL bedelli fatura muhteviyatında iade konusu ürünlerin “3616/Esenyurt Onur Dağıtım Mer/28-02-2014/101241” deposunda olduğu dahi belirtildiği, bu husus dahi tek başına teamül iddiasını destekler nitelikte olduğu, davacının anılan faturayı tebliğ alması akabinde müvekkili şirket … deposundan iade konusu ürünleri teslim almamış olmasının müvekkili şirket sorumluluğunu gerektirmeyeceğini, İlk derece mahkemesi kararına esas teşkil eden bilirkişi raporunda yapılan eksik inceleme neticesinde, iadeye konu ürünlere ilişkin olarak taraflar arasında bir irade uyuşması olmadığı ifade edildiği, işbu değerlendirme sebebi ile dahi; beyanları, dosya kapsamında mübrez fiyat teklifleri, promosyon anlaşmaları ve en önemlisi taraflar arasında yapılmış anlaşmalar ve süregelen ticari ilişki içerisinde oluşmuş teamül ve sektörel teamül dikkate alınmaksızın rapor istihsal edildiği anlaşılmakta ve rapora bu yönü ile de itiraz edilmişse de itirazlarının dikkate alınmadığını, Davacı iddialarını kabul anlamına gelmemekle birlikte, bir an için davacının müvekkili şirketten alacaklı olduğunun kabulü halinde; İlk Derece Mahkemesince icra inkar tazminatına hükmedilmiş olmasının yerinde olmadığını,18.10.2016 tarihli bilirkişi raporundan hareketle mahkemece değerlendirme yapılmak suretiyle hüküm tesis edildiğini, ilk derece mahkemesi nezdinde yapılan yargılama süreci ve tesis edilen hüküm davacı alacağının likit olmadığını açıkça ortaya koyduğu, likit olmayan alacak nedeniyle müvekkili şirket aleyhine icra inkar tazminatının hükmedilmiş olmasının yerinde olmadığını, Yargıtay yerleşik içtihatlarınca da ilk derece mahkemesince icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2016/677 E., 2017/2706 K. ve 03.07.2017 tarihili ilamı)Sonuç olarak, müvekkili şirket tarafından tanzim edilen iade faturalarının, taraflar arasındaki anlaşmaya uygun olarak süreli satış prosedürüne göre satışa sunulduğu, süre dolduktan sonra iadesi gereken ürünlerin müvekkili tarafından davacıya fatura edildiği, ancak iadeye konu ürünlerin davacı tarafından müvekkili şirket deposundan teslim alınmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul Anadolu 5.Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/2122 Esas 2018/192 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişki nedeniyle bakiye alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali davasıdır.Taraflar arasında davacının tedarikçi, davalının alıcı olduğu ticari ilişki bulunduğu, davacı fatura içeriği malların davalıya teslim edildiği, davacı faturalarının her iki taraf ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının ödemeleri konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.Uyuşmazlık davalı tarafından davacı adına düzenlenen ve davacı tarafça süresinde itiraz edilerek kabul edilmeyen iade faturalarından kaynaklanmaktadır.Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır.Davalı, davacı tarafından satılan ürünlerin fiyat teklifleri doğrultusunda, … yani süreli satışa konu olduğunu, bu şartlarla satın alındığını, süre içerisinde satılmayan malların satıcı davacı tarafından iade alınması gerektiğini, satılmayan malların müvekkili şirket deposunda bulunduğunu, iade alma yükümlülüğünün davacı da olduğunu, iade faturasında bu hususun belirtildiğini, ancak davacının malları iade almadığını, bunun üzerine iade faturası düzenlenerek davacıya tebliğ edildiğini, faturanın haksız şekilde davacı tarafça kabul edilmeyerek iade edildiğini, bu nedenle borçlarının olmadığını savunmuş ise de, taraflar arasında satıma konu malların süreli satış olarak alındığına ilişkin anlaşma olduğunu, malların iade alınması konusunda davacıya ihtar çekildiğini, iade faturasına konu malları davacıya iade ettiklerini ispatlayamamıştır. Davaya ve takibe konu alacak faturaya dayalı açık hesap ticari ilişkiden kaynaklandığından ve takipten önce davacı söz konusu alacağını ihtarname keşide etmek suretiyle talep ettiğinden alacak likit olup mahkemece şartları oluştuğundan davacı alacaklı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.Buna göre dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, ispat külfeti kendisinde olan davalının iade savunmasını usulüne uygun delillerle ispatlayamamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekillinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.436,67.TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 609,16.TL harcın mahsubu ile bakiye 1.827,57.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/10/2019 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.