Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1146 E. 2018/1113 K. 15.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1146 Esas
KARAR NO : 2018/1113 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/1124 Esas
TARİH : 18/05/2018
TALEP : İhtiyati Tedbir.
KARAR TARİHİ: 15/11/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
İhtiyati tedbir / ihtiyati haciz talep eden davacı vekili birleşen İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/209 Esas sayılı davasında verdiği dava dilekçesi ile, müvekkili tarafından kurulan … A.Ş. İle … Dış Tic. Ltd. Şti. duşa kabin ve banyo malzemeleri üretimi konusunda faaliyet gösteren firma olduğunu, müvekkilinin … A.Ş.’nin ortaklık yapısının değişmesinden evvel 20.000 adet ve toplam değer 10.000.000 TL nominal değerdeki hissenin tamamına sahip olduğunu ayrıca Ay …LTD. ŞTİ2nin hissesine de sahip olduğunu, … A.Ş. Yönetim kurulu üyesi olan davalıların müvekkilinin hissedarı olduğu … A.Ş.’den, dava dışı … A.Ş. çıkar ve menfaatleri gereğince hareket eden davalıların TTK’nın Yönetim Kurulu üyelikleri süresi boyunca gerçekleştirmiş oldukları hukuka aykırı ve zararlandırıcı işlemler sebebiyle müvekkilinin uğradığı zararlara ilişkin konusunda uzman bilirkişi marifetiyle yapılacak bilirkişi incelemesi ile hesaplanarak belirlenecek tazminat miktarından fazlaya ilişkin her türlü hak, talep ve dava hakkının saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 1.000 TL’sinin işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilmesine, müvekkilinin zararının her geçen gün katlanarak artması ve şirket içinde maruz kaldığı haksız ve hukuka aykırı eylemler göz önüne alınarak, davalıların banka hesapları, menkul ve gayrimenkul olmak üzere her türlü mal varlığı değerleri üzerine ihtiyati tedbir ve ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz konulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıları üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesi ile ; davaya konu taleplerin dayanağını oluşturan konu hakkında önce İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1217 E.- 2017/154 K; İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/79 Esas – 2017/154 K; sayılı dosyalarıyla görülen ancak davacının bizzat feragat etmesiyle sonuçlanan ve bu gerekçeyle karara bağlanan davalarla aynı olması nedeniyle müvekkilleri aleyhine ikame olunan davanın feragat ve/veya kesin hüküm nedeniyle reddine, davacının hukuki dayanaktan yoksun tedbir taleplerinin tümden reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 18/05/2018 tarih 2017/1124 Esas sayılı ara kararında;
“…dava konusunun; Davalı … A. Ş.’nin davalı olan yönetim kurulu üyelerinin eylemleri nedeniyle davacının zararının meydana geldiğininden bahisle anılan yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun tespiti ve zararın davalılardan tahsili talebi olduğu, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/379 Esas sayılı dava dosyasının konusunun ise; davalı olan … A. Ş.’nin Yönetim Kurulu Kararlarının butlanı/iptali talebine ilişkin olduğu görülmektedir.
Asıl dava ve birleşen davanın nitelikleri, konusu dayandıkları hukuki müessese ( Haksız fiil, eşit işlem şartlarına aykırılık vs. ( TTK md. 391 ) ve davalılarının farklı olması sebebiyle her iki davanın birlikte görülmesinde hukuki bir fayda olmadığından usul ekonomisi açısından birleşen, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/379 Esas sayılı dosyasının tefriki ile ayrı esasa kaydedilmesine, Birleşen 11. ATM’nin 2018/209 Esas sayılı dosyasında ise davacı vekilinin İhtiyati Haciz/ İhtiyati tedbir konulmasına ilişkin talebinin değerlendirilebilmesi için dosyada delillerin toplanıp defterler, belgeler üzerinde inceleme yapılması gerektiğinden…”gerekçesi ile,
Asıl dava ve birleşen davanın nitelikleri, konusu dayandıkları hukuki müessese ( Haksız fiil, eşit işlem şartlarına aykırılık vs. ( TTK md. 391 ) ) ve davalılarının farklı olması sebebiyle her iki davanın birlikte görülmesinde hukuki bir fayda olmadığından usul ekonomisi açısından birleşen, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/379 Esas sayılı dava dosyasının TEFRİKİNE, Tefrik işlemlerinden sonra dosyanın ilgili mahkemesine iadesi ile bu dosya açısından İhtiyati Tedbir talebinin ilgili mahkemesince değerlendirilmesine,
Birleşen 11. ATM’nin 2018/209 Esas sayılı dosyasında davacı vekilinin tedbir talebinin değerlendirilebilmesi için dosyada delillerin toplanıp defterler, belgeler üzerinde inceleme yapılması gerektiğinden, bu aşamada tedbir talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı ihtiyati tedbir / ihtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
İhtiyati tedbir / ihtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf dilekçesi ile,
İlk derece mahkemesinin ara kararının son derece hatalı olup, davalılar tarafından müvekkilinin bilgi alma hakkı ve yönetime katılma hakkının, müvekkilinin şirket işleri ile iştigal etmesi engellendiğinden ve şirket davalılar tarafından basiretsizce yönetildiğinden ciddi zararlara uğratıldığı ve müvekkilinin %48 hissesinin katledildiğini,
Davalıların gerçekleştirdiği usulsüz işlemler ile dava dışı … A.Ş.’nin basiretli şekilde yönetiminden ziyade, … A.Ş.’nin dava dışı …’e kaynak olarak yaratılması amacıyla kullanıldığından şirketin her geçen gün zararlandırılmasının önüne geçmek makasıyla ihtiyati tedbir / haciz kararı verilmesi gerektiğini,
Davalıların dava dışı şirket nezdindeki usulsüz yönetim faaliyetleri ve haksız uygulamaları nedeniyle aleyhlerinde bir çok dava açıldığını, davalılar tarafından zararlandırıcı eylemlere halen devam edildiğinden, müvekkilinin telafisi imkansız zararlara uğramasının önüne geçilmesi amacıyla dava sonuçlanıncaya kadar davalıların mal varlığı üzerine ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini,
Müvekkilinin büyük emek ve çabalarıyla bugünlere getirdiği şirketin her geçen gün zararlandırıldığı ve müvekkilini davalıların tüm haksız eylemleri sebebiyle doğrudan zarara uğradığını, müvekkilinin zararının her geçen gün katlanarak artmasının ve şirket içinde maruz kaldığı haksız ve hukuka aykırı eylemler de göz önüne alındığında, davalıların banka hesapları, menkul ve gayrimenkulleri olmak üzere her türlü mal varlığı değerleri üzerine ihtiyati tedbir ve ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz konulması gerektiğini, davalıların açıklanan nedenlerle, şirketi zararlandıkları, kötü yönetildiğini, mahkemece her ne kadar ara kararda “…Davacı vekilinin tedbir talebinin değerlendirilebilmesi için dosyada delillerin toplanıp defterler, belgeler üzerinde inceleme yapılması gerektiğinden, bu aşamada tedbir talebinin reddine” şeklinde karar tesis edilmiş ise de; defterlerin incelenmesi sürecine dek davalılar tarafından yönetimin bu şekilde ilerlemesi halinde, şirket iflasa sürükleneceği gibi, müvekkilinin işbu davayı kazanması halinde dahi zararının karşılanması söz konusu olamayacağını,
Normal yargılama prosedürü içinde maddi ilişkinin açıklığa kavuşturulması ve gerçeği bulmak için kapsamlı bir araştırma yapmak gerektiğini, dolayısıyla belirli bir zamana ihtiyaç duyulacağını, ayrıca bu süre içinde karşı tarafın ulaşılmak istenen sonucu bertaraf etmek için ortaya koyacağı davranışlar nedeniyle, yargılamanın sonunda herhangi bir şey elde edilmesi mümkün olmayabileceğini, böyle durumlarda yargılamanın sonucunun yargılamaya başlandığı sırada, hatta ondan da önce güvence altına alınması ihtiyacı ortaya çıktığını, bunun da ancak kesin hukuki koruma elde edilinceye kadar geçici hukuki koruma tedbirleri ile sağlanacağını, Yargıtay’ın da 21/02/2014 tarih 2013/1 Esas 2014/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da bu hususu açık bir şekilde vurguladığını, Yargıtay’a göre gerek davadan önce ve gerekse dava sırasındaki geçici hukuki koruma tedbirleri, kişilerin haklarının korunması ve özellikle hak arama hürriyetinin etkin olarak gerçekleşmesi bakımından hayati öneme sahip olduğunu, ihtiyati tedbir şartlarının oluşup oluşmadığına ilişkin yapılacak incelemede esas ispat ölçüsünün tam ispat değil yaklaşık ispat olduğunu,
HMK 390/3.maddesinde ihtiyati tedbir talebinin şartları incelenirken yaklaşık ispatın varlığının yeterli olacağını,
Dosya içeriği delillerden ve dava konusu haksız eylemler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalılar tarafından basiretli tacir olmanın gereklerine uygun şekilde, “Yönetim Kurulu üyelerinin uyması gereken özen ve sadakat yükümlülüğü”ne uygun hareket edilmediğinden yaklaşık ispat koşulunun oluştuğu da kolaylıkla söylenebileceğini,
İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir taleplerinin reddine dair verilen 18/05/2018 tarihli ara kararının istinaf incelemesi sonucu ortadan kaldırılması ile, müvekkilinin zararının her geçen gün katlanarak artması ve şirket içinde maruz kaldığı haksız ve hukuka aykırı eylemler de göz önüne alınarak, davalıların banka hesapları, menkul ve gayrimenkulleri olmak üzere her türlü malvarlığı üzerine ihtiyati tedbir ve ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz konulmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1124 Esas sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
İstinafa konu asıl davada; davacı vekili, dava dışı … şirketi ile yapılan borç tasfiye sözleşmesi kapsamında müvekkilin tek hakim ortağı olduğu … A.Ş’ deki hisselerinin % 52 ‘ sinin gösterdiği kişilere bedelsiz devir edeceği hususunda anlaşmaları üzerine davalılara % 52 hisseyi devir ettiğini, davalıların hissedar olarak şirket aleyhine işlemler yaparak, müvekkilinin hissedar olduğu … zarara uğrattıklarını, dava konusu haksız eylemleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalıların basiretli tacir olmanın gereklerine uygun hareket etmediklerini, yönetim kurulu üyelerinin uyması gereken özen ve sadakat yükümlülüğü’ ne uygun hareket etmediklerini, müvekkilinin kendi mülkünde kiracı duruma düştüğünü ve zararının her geçen gün arttığını, bu nedenle uğramış olduğu zararının davalılardan tazmini için iş bu belirsiz alacak davasını açmak zorunda kaldıklarını bildirmek suretiyle belirlenecek zararın davalılardan tazminine, yargılama süresince davalıların banka hesapları, menkul ve gayrimenkulleri olmak üzere her türlü mal varlığı değerleri üzerine ihtiyati tedbir ve ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir.
İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03/04/2018 tarih ve 2018/ 209 esas, 2018/ 298 karar ile; aynı davalılar hakkında …şirketinin cari hesap ilişkisi nedeniyle fiktif şekilde borçlandırıldığı, bu şekilde davacının zarara uğradığı bahisle açılan davanın, eldeki dava dosyası ile arasında hukuki ve fiili irtibat nedeniyle birleştirilmesine karar verilmiştir.
İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.05.2018 tarih ve 2018/ 379 esas, 2018/ 411 karar sayılı kararı ile, … A.Ş’ in genel kurul kararının iptali davasının, eldeki dava dosyası ile arasında hukuki ve fiili irtibat nedeniyle birleştirilmesine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, 18.05.2018 tarihli ara kararı ile, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 03/04/2018 tarih ve 2018/ 209 esas sayılı dava dosyasında talep edilen tedbir talebinin reddine; İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin birleştirme kararının, davaların farklı olması nedeniyle tefrikine, tefrik işleminde sonra dosyanın ilgili mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi istinaf nedenleriyle sınırlı olmak üzere istinaf olunan ara kararının dosya içeriğine, usul ve yasaya uygun olup olmadığı yönünde yapılmak durumundadır.
6100 sayılı HMK’nın 389. Maddesine göre mevcut durumda meydana gelecek bir değişme nedeniyle gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında tedbir kararı verilebilir.
6100 sayılı HMK’nın 390. Maddesine göre de: Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
Somut olayda, davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin davanın esasını çözer nitelikte talepler içerdiği gibi, yasal dayanağı olmayan” ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz gibi” kavram dayanak gösterildiği, halbuki dayanak yapılan kavramla ilgili hukukumuzda geçici hukuki koruma düzenlemesi olmadığı, iki geçici hukuki koruma olan ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbirin birbirine benzer ve farklı olduğunun gözetilmesi gerektiği, yargılama sonunda elde edilebilecek sonucu önceden sağlayan ve davaya konu uyuşmazlığı esastan çözecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı da verilemeyeceğinden ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararı usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine de aykırı olmadığından HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90.TL istinaf karar harcı istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/11/2018 tarihinde HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.