Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1145 E. 2018/874 K. 03.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1145
KARAR NO : 2018/874
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/12/2017
DOSYA NUMARASI: 2017/1124 Esas – 2017/1202 Karar
DAVA : Hisse Devir Sözleşmesinin ve bu sözleşmenin onanmasına ilişkin genel kurul kararının iptali
KARAR TARİHİ : 03/10/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Davalılardan …’ın, diğer davalı … Tic. Ltd. Şti.’ nin 152 pay karşılığı 3.800,00 TL bedelli şirket sermayesinin %38’i oranındaki hissesine sahip iken müvekkili şirket ile 02.04.2014 tarihinde Kadıköy … Noterliği’nin … yevmiye numarası ile “Taşınmaz Satış Vaadi ve Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi” imzalandığını, sözleşme uyarınca müvekkilinin sözleşmenin imza tarihi itibari ile 1900/5000 payına sahip olduğu, … Ltd. Şti.’nin maliki olduğu İstanbul İli, …. Parselde kayıtlı 216.917,89 m² alanlı arazinin tamamınını veya her ne suretle olursa olsun maliki ve/veya doğrudan ya da dolaylı satış, devir ve temlik olanağına sahip olacağı paylarının mülkiyetini müvekkili şirkete satıp devir ve temlik etmeyi ve sözleşme konusu taşınmazın 38/100 payını müvekkili şirkete satmayı, tapu kütüğünde devir, temlik ve ferağını vermeyi vaat ettiğini, sözleşme konusu hisselerin davalı …’ nın talimatı ile muvazalı şekilde davalı …’ye devredilmesine ilişkin 10.12.2015 tarihli “Limited Şirket Hisse Devri Sözleşmesi” ve devrin davalı … Tic. Ltd. Şti.’nin 11.11.2015 tarihli olağanüstü ortaklar genel kurul toplantısında şirket ortağı davalılar ….. . Şti. ve …’ın katılımı ile muvazaa yapılarak oy birliği ile onandığını, bu nedenlerle huzurdaki dava ile dava konusu Kadıköy … Noterliği’nin “Düzenlenme Şeklinde Taşınmaz Vaadi ve Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi’nin” davalı … tarafından gerçekleştirilen feshinin geçersizliğinin tespiti ve geçersiz feshin iptali ile taraflar arasında vuku bulan muarazanın menni için açılan İstanbul Anadolu 27. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/86 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, Kadıköy … Noterliği’nin “Düzenlenme Şeklinde Taşınmaz Vaadi ve Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi” ile müvekkili şirkete devredilen sözleşme konusu hisselerin davalı ..’nın talimatı ile muvazaalı şekilde …’ye devredilmesine ilişkin 10.12.2015 tarihli “Limited Şirket Hessi Devri Sözleşmesi” ve devrin davalı … Tic. Ltd. Şti.’nin 11.11.2015 tarihli olağanüstü ortaklar genel kurul toplantısında davalı şirket ortağı …. ve …’ın katılımı ile oy birliği ile onanmasına ilişkin muvazaalı ve hileli işlemlerin iptaline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar … Yatırım Ltd. Şti. vekili tarafından verilen cevap dilekçesi özetle; Konusu hisse devir sözleşmesinin ve bu sözleşmenin onaylanmasına ilişkin ortaklar genel kurulu olan huzurdaki davada TTK m. 4 ve m.5 uyarınca mutlak görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olup, TTK m. 445 uyarınca yetkili mahkemenin de İstanbul Mahkemeleri olduğundan görevsizlik nedeniyle davanın reddine, Huzurdaki dava konusu ve tarafları aynı olan İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nın 2016/218 E. numaralı davası nedeniyle derdestlik nedeniyle davanın reddine, HMK m. 166’ya aykırı olarak konusu ve tarafları huzurdaki davadan farklı olan ve huzurdaki uyuşmazlık bakımından görevli ve yetkili mahkeme dahi olmayan İstanbul Anadolu 27. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki 2016/86 E. nolu dava ile birleştirme talebinin reddine, Huzurdaki dava, TTK m. 445, m. 446 ve HMK m. 65 ve m. 119 uyarınca yalnızca belirli şartları taşıyan paysahipleri ve müdürler tarafından açılabileceğinden bu şartları taşımayan üçüncü kişi konumundaki … İnşaat tarafından açılan davanın dava şartı olan taraf sıfatı yokluğu nedeniyle HMK m. 114/1-d uyarınca usulden reddine, Dava konusu sözleşmenin tarafı olmayan ve dava konusu ortaklar kurulu kararının alındığı şirket ile hiçbir ilgisi bulunmayan 3. kişi konumundaki…. tarafından açılan davanın, HMK m.114/1-h uyarınca dava şartı olan hukuki yarar yokluğu sebebiyle usulden reddine, Şirket ortaklar kurulu kararının iptali istemli bu davada Müvekkillerimizin pasif husumet sıfatı olmadığından Müvekkillerimiz aleyhine açılan davanın reddine, …’nin %38 oranındaki hissesinin yine bir Türk vatandaşına devrine yönelik sözleşme ve buna ilişkin ortaklar kurulu kararı bakımından esasa ilişkin olarak ileri sürülen iddiaların da hiçbir hukuki dayanağı olmadığından davanın reddine ve ayrıca hiçbir hakkı ve hukuki yararı olmadığı hâlde aynı konuda derdest bir yargılama olmasına rağmen görevsiz mahkemede tekrar dava açan davacının HMK m. 329 uyarınca sözleşmesel vekalet ücreti ile 5000 TL disiplin para cezası ödemesine karar verilmesi talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 20/12/2017 tarih ve 2017/1124 Esas – 2017/1202 Karar sayılı gerekçeli kararı ile;
” … Davacı şirket tarafından 11/12/2015 tarihli olağanüstü ortaklar genel kurul toplantısında alınan 10/12/2015 tarihli hisse devrinin onaylanmasına dair kararın iptali konusundaki dava davalı … Tic. Ltd. Şti.’nin .. . . Şişli/İstanbul adresinin bulunduğu, İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinin yetki alanında olduğundan iş bu talebe bakmaya kesin yetki kuralı gereğince Mahkememiz yetkili değildir.
Bu itibarla … Ltd. Şti.’nin 11/12/2015 tarihli olağanüstü ortaklar genel kurul toplantısında alınan 10/12/2015 tarihli hisse devrinin onaylanmasına dair kararın iptaline ilişkin davanın Mahkememizin yetkisizliği nedeniyle usulden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacının bu talebi yönünden dosyanın bir suretinin yetkili İStanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, davacının 10/12/2015 tarihli Limited Şirketi Hisse Devri Sözleşmesinin iptaline ilişkin davanın davacın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği, sehven kısa kararda olağanüstü ortaklar genel kurul tarihi 11.12.2015 yerine 12.11.2015 yazılmakla … ” gerekçeleri ile;
” 1… Limited Şirketinin 11.12.2015 tarihli olağanüstü ortaklar genel kurul toplantısında alınan 10.12.2015 tarihli hisse devrinin oylanmasına dair kararının iptaline ilişkin davanın mahkememizin yetkisizliği nedeniyle USULDEN REDDİNE,
Karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacının bu talebi yönünden dosyanın bir suretinin yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’ ne gönderilmesine,
2-Davacının 10.12.2015 tarihli ” limited şirketi hisse devri sözleşmesinin ” iptaline ilişkin davanın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
3- Görevsizlik kararı veren İstanbul Anadolu 27 Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 2016/86 Esas sayılı dosyasında 02.06.2016 tarihinde verilen tedbir kararının KALDIRILMASINA, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Mahkemenin yetkisizliği nedeniyle usulden reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,
İkame edilen davanın, TTK kapsamında şirket ortakları tarafından ikame edilen tipik bir genel kurul kararının iptali davası niteliği taşımadığı, anılan hususun ve davalılarca birlikte hareket edilmek sureti ile aynı zamanda kanuna karşı hile teşkil eden, muvazaalı işlemler dahilinde müvekkil şirketin milyonlarca liralık zarara uğramasına neden olunduğunu,
Yerel Mahkeme tarafından verilen kararın müvekkil yönünden kaldırılarak davanın kabulü ile ihtiyati tedbir kararının devamına karar verilmesi gerektiğini,
Müvekkil Şirketin 10.12.2015 tarih ve 42071 yevmiye numaralı ‘Limited Şirket Hisse Devri Sözleşmesi’nin tarafı olmadığından bahisle sözleşmenin iptali konusunda aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesinin usul ve esasa aykırı olduğunu,
Davalı taraflar arasında akdedilen hisse devri sözleşmesinin, müvekkil şirketi zarara uğratma kastı ile imzalandığını, gerçek değeri milyonlarca lira olan ve müvekkil şirket tarafından 10.000.000 ABD Doları bedeli nakden ödenerek devralınan hisselerin, davalılarca ikrar edildiği üzere nominal değeri olan 3.800 TL gibi cüzi bir miktar ile …’ye satışı ve söz konusu hisselerin müvekkil şirkete satışı işlemini onaylamayan ortaklar kurulunun, düşük miktarlı işbu devir işlemine onay vermelerinin açıkça davalılar arasındaki muvazaayı göstermekte olduğunu, zira, davalı şirket nezdinde hisse sahipliği aynı zamanda şirketin tek mal varlığı değerini oluşturan değerli taşınmaz üzerinde hak sahipliği anlamına gelmekle, müvekkil şirket tarafından nakden ödenen milyonlarca lira bedelin yanında yalnızca 3.800 TL bedel ile anılan malvarlığı üzerinde hak sahibi olunmasının ticari hayatın ruhuna da aykırı bir işlem olup tarafların müvekkil şirketi zarara uğratma kastı ile hareket ettiğini ispatlar nitelikte olduğunu, ayrıca hisse devrinin diğer davalı Albada’nın talimatı ile Hollanda’da mukim Türk vatandaşı …’ye yapıldığının davalı …’ca ikrar edildiğini,
Bu doğrultuda müvekkil şirketin, davalıların muvazaalı ve dürüstlük kuralına aykırı hareketleri neticesinde milyonlarla ifade edilebilecek miktarda zarara uğradığı, müvekkil şirketin uğramış olduğu zarar ile ihlal edilen menfaat arasındaki illiyet bağının varlığı değerlendirildiğinde davaya konu hisse devri sözleşmesinin iptalinde müvekkil şirketin hukuki yararının bulunduğu ve muvazaalı işlemden zarar gören üçüncü kişi konumunda olduğunun sabit olduğunu,
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 2017/114 E. – 2017/122 K. sayılı, davalıların ihtiyati tedbir kararına itirazların reddine dair kararın ile usule ve esasa uygun olduğu ortaya konmuş iken, davalıların değişen bir durum yahut koşula dayandırılmayan gerekçesiz talepleri üzerine ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesinin de hukuka aykırı olduğunu,
Bu itibarla yerel mahkeme tarafından verilen kararın uyuşmazlığın esasına ilişkin bir karar olmadığı bu minvalde ihtiyati tedbirin kaldırılmasına ilişkin talebin davaya bakmakla görevli ve yetkili, bir diğer ifade ile esasa ilişkin incelemede bulunacak mahkemece değerlendirilmesi gerekirken, yerel mahkeme tarafından ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini beyanla;
İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 28.12.2017 tarihli 2017/1124 E. – 2017/1202 K. Sayılı kararının kaldırılarak, davanın kabulüne,
Görevsizlik kararı veren İstanbul Anadolu 27. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/86 esas sayılı dosyasında 02.06.2016 tarihinde verilen tedbir kararının kaldırılması” kararının kaldırılarak dava konusu İstanbul İli, Eyüp İlçesi, Alibeyköy Mahallesi, … Parsel kayıtlı taşınmazın üçüncü kişilere devir ve temliki ile üzerinde her türlü ayni ve şahsi hak tesisini önlemek üzere konulan ihtiyati tedbir kararının devamına/ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
İstinaf açısından uyuşmazlık konusu, davacının tarafı olmadığı 10/12/2017 tarihli hisse devir sözleşmesinin iptalini talep etme açısından aktif dava ehliyeti olup olmadığı, davada yetkili mahkemenin hangi mahkeme olduğu ve mahkemenin usule ilişkin nihai kararı ile sonuçlanan davada görevsizlik kararı veren Asliye Hukuk Mahkemesince verilen ihtiyati tedbirin kaldırılması kararının hukuki mahiyeti ve bu bağlamda kararların istinaf nedenleri karşısında hukuka ve dosya içeriğine uygun olup olmadığı noktasındadır.
Davanın önce İstanbul Anadolu 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 2016/184 E-2016/141 K sayılı kararı ile İstanbul Anadolu 27. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 2016/86 E sayılı dosyası ile birleştirildiği, bu mahkemenin de 22/11/2016 tarih ve 2016/86 E-316 K sayılı görevsizlik kararı vermesi sonucu davanın İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2017/612 E sayılı dosyasına dönüştüğü, bu mahkemenin birleşen Anadolu 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 2016/184 E sayılı dosyasının 11/10/2017 tarihli celsede tefrikine karar verdiği ve birleşen dosyanın tefrik ile İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1124 E sayılı dosyasına dönüştüğü ve istinafa konu kararın da tefrik edilen (birleşen) dosyaya ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
Dava, davalılardan … ile … arasındaki Beyoğlu … Noterliği’ nin 10/12/2015 tarih ve … no.lu limited şirket (… Ne ait) hisse devir sözleşmesi ile bu hisse devrinin onaylanmasına ilişkin
…Ticaret Ltd. Şti. nin 11/12/2015 tarih ve 2015/3 Karar no.lu Olağanüstü Ortaklar Genel Kurul Kararı’nın iptaline yöneliktir. (Karar, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin 17/12/2015 tarih ve 8970 no.lu sayısında ilan edilmiştir.)
Yetkisizlik kararı verilen davanın davalısı konumunda olan ….Ltd. Şti.’ nin merkezi Şişli İstanbul’ dur.
Davada birden fazla talep bir arada bulunmakta olup, HMK’nın 110. maddesi anlamında taleplerin yığılması söz konusudur. Birarada görülen davalardan (taleplerden) birincisi, davalılardan … ile … arasındaki 10/12/2015 tarihli Ltd. Şti. Hisse devir sözleşmesinin iptali, diğeri de bu devrin davalı şirket tarafından onaylanmasına ilişkin 11/12/2015 tarih ve 2015/3 Karar no.lu Olağanüstü Ortaklar Genel Kurul Kararı’ nın iptaline yöneliktir. Davalar birbiriyle bağlantılı olup, birlikte görülüp sonuçlandırılması usul ekonomisi ve nihai adaletin tesisi açısından önemlidir. Nitekim bu amaçla daha önce davaların birleştirildiği anlaşılmıştır. Bu bağlamda birlikte açılıp görülen davaların tefrik edilmeksizin taleplerden biri hakkında esasa ilişkin nihai karar, diğeri hakkında da usuli yetkisizlik kararı verilmesi yerinde olmamıştır. (Yargıtay 11.H.D 31/03/2011 T 2009/4822 E.-2011/3658 K.)
Mevcut kabule göre de;
Davacının tarafı olmadığı sözleşmenin (10/12/2015 tarihli hisse devri sözleşmesi) muvazaa nedeniyle iptalini talep ve dava etme hakkı bulunmaktadır. (Yargıtay 11.H.D 09/03/2015 T. 2014/16387 E- 2015/3212 K. Sayılı Kararı) Zira doğrudan veya dolayısıyla çıkarı ve yararı bulunan ve muvazaalı sözleşmenin tarafı olmayan üçüncü kişiler de muvazaa nedeniyle geçersizliğin (hükümsüzlüğün) tespiti için olumsuz tespit davası açabilirler. Üçüncü şahısların doğrudan veya dolayısıyla hukuki yararlarının bulunması halinde olumsuz tespit davası açıp muvazaayı ispat ederek sözleşmenin geçersizliğini tespit ettirmek haklarının bulunduğu, gerek uygulamada gerekse öğretide ortaklaşa kabul edilmektedir (.. İnançlı İşlem ve Muvazaa Davaları, s. 200-201). Davacı, davalılardan … ile aralarındaki, 02/04/2014 tarihli sözleşmeye istinat etmekte ve kendilerine daha önce satılan hisselerin muvazaalı bir şekilde bu kez davalı …’ye devredildiğini öne sürerek iptalini talep etmektedir. Hukuki işlemin iptalinde hukuki menfaati olan davacının bu davayı açmakta aktif dava ehliyeti bulunmaktadır. Bu açıdan bu talep yönünden istinaf nedeni yerindedir.
İptali istenen olağanüstü ortaklar genel kurul kararını alan şahıslar (ortaklar), şirketle birlikte davalı olarak gösterilmiştir.
Davalı şirketin iptali istenen genel kurul kararı açısından yetkili mahkeme 6102 sayılı TTK’ nın 445/1. maddesine göre şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesidir. Şirket merkezi Şişli- İstanbul olduğuna göre davada kesin yetkili mahkeme İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleridir. Kesin yetki bulunması halinde HMK 7/1. maddesi uyarınca, “davalıların birden fazla olması halinde davanın bunlardan birinin yerleşim yerinde açılabilir” hükmünün uygulanması söz konusu olamaz.
Davacı, davanın TTK 445 anlamında bir genel kurul kararının iptali davası olmayıp genel hükümlere dayanan, kanuna karşı hile amacı taşıyan, dürüstlük kuralına aykırı bir işlem olduğunu öne sürerek 4721 sayılı TMK’ nın 2. maddesi doğrultusunda iptalinin istendiğini, …’ ın yerleşim yeri esas alındığında mahkemenin yetkili olduğunu öne sürmekle birlikte 6102 sayılı TTK’nın 445/1.maddesinde yer alan şirket merkezinin, 6100 sayılı HMK’nın 7/1-2. cümle uyarınca dava sebebine göre kanunda davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme olarak kabul edilmesi gerekir. Zira iptali istenen işlem şirket ortaklar kurulu kararıdır. Ortaklar şirket merkezinde bu kararı almışlardır. Şirket merkezi tüm davalılar açısından ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme konumundadır. Bu açıdan da ortak yetkili mahkeme kesin yetkili olmakla, davanın tüm davalılar açısından kesin yetkili şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde görülmesi gerekir. Mahkemenin kesin yetki kuralını esas alarak vermiş olduğu yetkisizliğe dayalı usulden red kararı yerindedir.
İstinaf olunan 3. konu ihtiyati tedbir kararının kaldırılması hususudur. İhtiyati tedbir kararı, görevsizlik kararı veren İstanbul Anadolu 27. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 2016/86 sayılı dosyasında 02/06/2016 tarihinde verilmiştir. Mahkeme bu kararında asıl dosya açısından vermiş olduğu ihtiyati tedbiri kaldırmış, birleşen İstanbul Anadolu 18. Asliye Hukuk Mahkemesi’ nin 2016/184 E sayılı dosyasına hasren ihtiyati tedbir kararı vermiştir. İhtiyati tedbir, davalılardan … firması adına kayıtlı … Parsel sayılı taşınmazın 979/5000 payı üzerine konulmuştur. İstinafa konu nihai kararı veren mahkeme nihai kararıyla tedbir kararını kendiliğinden kaldırmıştır. Bu karar niteliği itibariyle HMK’ nın 396/1. maddesi kapsamında durum ve koşulların değişmesi sebebiyle tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılması anlamını taşımaktadır. İstinaf olunabilen ihtiyati tedbir kararları, HMK’ nın 394. maddesine göre karşı taraf dinlenilmeden verilmiş ihtiyati tedbir kararlarının itirazı üzerine verilen kararlar ile, ihtiyati tedbir talebinin reddine yönelik kararlardır. HMK’ nın 396/1. maddesi kapsamında verilen ihtiyati tedbirin değiştirilmesi yahut kaldırılmasına yönelik kararların HMK’ nın 396/2. maddesi uyarınca istinaf edilmesi mümkün olmayıp ancak mahkemeye itiraz edilebilir. Nitekim davacı 22/05/2018 tarihli itiraz dilekçesiyle ihtiyati tedbirin kaldırılmasına itiraz etmiş, mahkemece, 24/05/2018 tarihli ara karar ile dosyadan el çekildiği için bir karar verilmemiştir. İhtiyati tedbirin HMK’nın 396 maddesi kapsamında verilen bir karar olarak istinafı mümkün olmadığından ve görevli ve yetkili mahkemece itirazen incelenmesi gerektiğinden dairemizce de bir karar verilmesi hukuken mümkün değildir.
Sonuç olarak ilk derece mahkemesince birlikte görülmesi gereken taleplerden biri hakkında tefrik kararı verilmeksizin nihai karar verilmesi, diğeri hakkında usule ilişkin yetkisizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır. Bağlantılı taleplerin birlikte nihai sonuca bağlanması gerekir. Dava konusu taleplerden davalı şirketin 11/12/2015 tarihli olağanüstü ortaklar genel kurulu kararının iptaline ilişkin davanın şirket genel merkezinde görülmesi gerekçesiyle verilen yetkisizlik kararı, 6102 sayılı TTK’ nın 445. maddesine göre kesin yetki kuralı karşısında usul ve yasaya uygun olup istinaf nedenleri yerinde değildir. Birlikte görülüp sonuçlandırılması gereken taleplerden yukarıda belirtilen olağanüstü genel kurul kararına konu 10/12/2015 tarihli limited şirket hisse devri sözleşmesinin muvazaa nedeniyle iptali açısından aktif dava ehliyeti bulunduğu cihetle bu talep yönünden aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi ise usul ve yasaya aykırı olup bu talep yönünden istinaf nedenleri yerinde olmakla kararın bu talep yönünden kaldırılması gerekmiştir. Taleplerden birisi hakkında yetkisiz olan mahkemenin birlikte görülüp sonuçlandırılması gereken diğer talep açısından da yetkisiz olduğu kabul edilmelidir. Aynı şekilde mahkemece ihtiyati tedbirin kaldırılması yönünde verilen karar ise 6100 sayılı HMK’ nın 396. maddesi kapsamında bir karar olup, itiraza tabi bir karar olarak istinaf yolu açık olmadığından bu kararın istinafı açısından dairemizce bir karar verilmesi ve aynı şekilde dairemizce yeni ve müstakil bir ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkün olmadığı kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabul, kısmen reddine,
1-Kararın 1. no.lu bendine konu yetkisizlik kararına yönelik istinaf talebinin REDDİNE,
2-Kararın 3.no.lu bendine konu ihtiyati tedbire ilişkin istinaf talebinin REDDİNE,
3-Kararın 2.no.lu bendine konu aktif dava ehliyetine ilişkin istinaf talebinin KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 20/12/2017 tarih ve 2017/1124 E- 2017/1202 K sayılı kararının HMK’nın 353/1-a3. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
4-Asıl ve birleşen davalar yönünden mahkemenin yetkisizliği nedeniyle davaların yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’ nde görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE,
5-Harçlar Kanunu gereğince istinaf yönünden davacı tarafça yatırılan 98,10 TL başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 35,90 TL karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine,
6- İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,
7-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine,
8- Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 03/10/2018 tarihinde HMK 353/1-a3 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.