Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1144 E. 2019/1523 K. 06.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1144
KARAR NO : 2019/1523
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/12/2017
DOSYA NUMARASI : 2015/482 Esas – 2017/1170 Karar
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 06/11/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin davalı borçlu ile yapılan faturalı ürün satışı gereği düzenlenen, 24.06.2014 tarihli … no.lu 15.050,02 TL ve 30.06.2014 tarihli … no.lu 23.359,28 TL tutarlı faturalar nedeniyle, 38.409,30 TL alacaklı olduğunu, alacağın tahsili için davalı aleyhine icra takibine girişildiğini, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, itirazın iptali taleplerinin süresinde olduğunu, davalı tarafın itirazının haksız olduğunu belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla davalının vaki itirazının iptali ile takibin devamına ve davalının % 20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının talebinin itiraz edilmeyen faturaya dayalı alacağın tahsili talebini içerdiğini, ancak faturalara yasal sürede itiraz edilmemiş olsa dahi, iddianın kabulü için yeterli olmadığını, fatura düzenlenmesi için öncelikle taraflar arasında bir akdi ilişkinin bulunması gerektiğini, dosyaya davacı tarafça sunulmuş bir sözleşme bulunmadığını, bu nedenle düzenlenen belgenin fatura olmayıp olsa-olsa icap mahiyetinde kabul edilebilecek bir belge olduğunu, fatura muhteviyatı malların müvekkiline teslimine dair irsaliye ya da teslimi kanıtlayacak diğer benzeri bir belgenin de sunulması gerektiğini, fatura içeriği malların müvekkiline teslim edilmediğini, teslim olgusunun kanıtlanmasının davacının yükümlülüğünde olduğunu, nitekim 12.04.2016 tarihinde yapılan ön inceleme duruşmasında taraflar arasındaki uyuşmazlık konuları belirlenirken ‘Davacı tarafın icra takibine dayanak yaptığı faturalara konu edimini yerine getirip getirmediği’ hususunun uyuşmazlık konusu olarak belirlendiğini, sonuç olarak davacının öncelikle bu iddiasını kanıtlaması gerektiğini, aksi halde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 14/12/2017 tarih ve 2015/482 Esas – 2017/1170 Karar sayılı kararı ile; ” … Davacı tarafça iki adet faturadan kaynaklı bakiye alacağın tahsili için icra takibine itiraz üzerine işbu davanın açıldığı, davalı vekilince cevap dilekçesinde yargılamanın sonuna kadar faturaya konu malların davalıya teslim edilmediğinin bildirildiği, taraf defterlerinin incelenmesinden takibe konu iki adet faturanın davalının muhasebe kayıtlarında olmadığı, ancak davacı gibi davalı şirketçe de faturaya konu mal/hizmet satışının vergi dairesine bildirildiği, ancak takibe konu faturaların dayanağı irsaliyelerde yalnızca davalı şirkete ait bir kaşe ve bir imza bulunduğu, mahkememizce davacı tarafa irsaliyelerdeki imzaya ilişkin davacı taraftan açıklama istenmiş olmasına ve kesin süre verilmesine rağmen davalı şirket adına irsaliyede kimin imzasının bulunduğu belirtilmediğinden, davacı tarafın teslim olgusunu ispat edemediği kanaatiyle davanın reddine … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile; ” 1-Sübut bulmayan davanın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi’ nin faturaya konu edilen malların davalı/ borçlu şirket tarafından da vergi dairesine bildirildiğini tespit ettiğini, ancak bu gerekçeye rağmen kurulan hükmün yerleşik Yargıtay içtihatlarına aykırı olduğunu, Sundukları Yargıtay’ ın sürekli ve istikrarlı kararlarından da görüleceği üzere davalı/ borçlu tarafın davaya konu faturaları Vergi Dairesi’ ne bildirdiğini, bu beyan uyarınca fatura konusu malların davalıya teslim edilmiş olduğunun açıkça ortada olduğunu, davalı/ borçlunun malları aldığını ve Vergi Dairesi’ ne söz konusu mallara ait faturaları bildirdiğini bildiğini, Yargıtay kararlarına göre, davalı/ borçlunun form/ BA ile vergi dairesine yapmış olduğu bildirimin faturaya konu malları teslim aldığına ve fatura içeriğini kabul ettiğine dair karine olduğunu, söz konusu faturadan ve içeriğinden haberi olmayan bir kişinin bu faturaları vergi dairesine bildirmesinin mümkün olmadığını, davalı/ borçlunun söz konusu faturaları vergi dairesine bildirdiğini ve hatta bu faturaları gider olarak gösterdiğini ve kendisine menfaat dahi sağladığını, davalının almadığı/ haberi olmadığı bir faturayı vergi dairesine bildirmesinin izahtan vareste olduğunu, Davalı/ borçlunun TTK 21/2 maddesi gereğince faturayı aldığı tarihten itibaren 8 gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmaması halinde bu içeriği kabul etmiş sayılacağını, Bilirkişi raporunda da müvekkil şirketin alacaklı olduğu yönünde rapor tanzim edildiğini, ancak ilk derece mahkemesince BA- BS formlarının ve bilirkişi raporunun yok sayıldığını, BA- BS formlarının yeterli görülmemesi halinde, davalı/ borçlunun tüm işçilerinden alınacak imzaların irsaliyedeki imzalar ile eşleştirilmesi gerektiğini, aksi halde verilecek olan kararın eksik değerlendirme ve incelemeye dayanacak olup maddi gerçeklikten uzak olacağını, bu durumda hakimin aydınlatma görevini de yerine getirmemiş olacağını, bu durumun usul ve yasaya aykırı olduğunu, İlk derece mahkemesinin malların davalı/ borçluya teslimi vergi dairesi kayıtları (hem de davalı tarafça bildirilen ve ikrar edilen dilekçe ) ile de sabit olmasına rağmen bu hususu yok sayarak hüküm kurduğunu beyanla; mahkemenin usul ve yasaya ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına aykırı kararının kaldırılarak, Davanın kabulü ile; davalı/ borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına, Davalı/ borçlunun itirazında haksız ve kötü niyetli olduğundan aleyhine, takip konusu alacağın % 20′ sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin, davalı/ borçlu üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK 355. maddesine göre istinaf incelemesi istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava ticari satıma dayalı, bedeli alınmadığı öne sürülen faturaya dayalı ilamsız icra takibine itirazın iptali davasıdır. Mahkeme davayı reddetmiş, davacı istinafa gelmiştir. Davacının, 38.409,30 TL fatura alacağı (01/12/2014) açıklamasıyla takip yaptığı anlaşılmaktadır. Bilirkişi incelemesinde, davacının faturalarının ticari defterlerine kaydettiğini, BS formuyla vergi dairesine bildirdiğini, fakat faturaların davalı defterlerinde kayıtlı olmadığı fakat davalının da faturayı BA formuyla vergi dairesine bildirdiği, defterlerin birbirini doğrulamadığı, faturaların irsaliyelerinde teslim alan kısmında davalı kaşesi ve imzasının bulunduğu belirlenmiştir. Davalı taraf, faturayı da içeriğini oluşturan ürünü de teslim almadıklarını savunmuşlar ve teslim alan kısmında yer alan imza ve kaşeyi kabul etmemişlerdir. Bununla beraber faturaları BA formuyla maliyeye yanlışlıkla bildirdiklerini savunmaktadır. Mahkeme teslim belgesinde yer alan kaşe ve imza konusunda açıklama yapması için duruşmada davacıya kesin süre vermiş, bilgi verilmediğinden dosya kapsamı ile karar verileceğini ihtar etmiş ve davacının teslim olgusunu kanıtlayamadığı gerekçesiyle hüküm kurmuştur. Davalının dava konusu faturayı da içeren davacıdan aldığı faturaları, toplu olarak ilgili dönemde vergi dairesine bildirdiği sabit olduğuna göre dava konusu faturalar davalıya tebliğ edilmiştir. Davalının defterlerine bunu kaydetmemiş olmasının bir sonucu yoktur. İspat yükü BA formuyla bildirimde bulunan davalıya geçmiştir. BA formuyla vergi dairesine bildirilen faturayı alan davalının faturayı ve içeriğini oluşturan emtiayı almadığını veya iade ettiğini kanıtlaması gerekmektedir. Mahkemece ispat yükünün yanlış uygulanması sonucu en azından davalının isticvabı gerekirken, davacının isticvab edilmesi ve kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesi, dosya içeriğine, usul ve yasaya uygun olmamıştır. Sonuç olarak ispat yükü kendisine geçen, aldığı faturayı vergi dairesine bildiren davalı, faturaya itiraz etmediği gibi, faturayı ve içeriğini oluşturan emtiayı iade ettiğini TTK’nın 21/2.maddesine uygun şekilde kanıtlayamamıştır. Bu durumda davanın kabulü gerekirken reddine karar verildiğinden, mahkeme kararının HMK 353/1-b-2.maddesi uyarınca kaldırılarak, davanın kabulü yönünde aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 14/12/2017 tarih ve 2015/482 Esas – 2017/1170 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve Dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; 1-Davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’ nün .. Esas sayılı dosyasında yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi uyarınca İPTALİ ile takibin DEVAMINA, 2-Asıl alacağın % 20′ si olan 7.681,86 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İLK DERECE YÖNÜNDEN: 3-Alınması gerekli 2.623,74 TL karar ve ilam harcından davacıdan peşin alınan 65,58TL harcın mahsubu ile bakiye 2.558,16 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 97,38 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından sarf edilen 136,00 tebligat/ posta gideri ile 650,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 786,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden dairemiz kararı tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir olunan 4.575,02 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN : 8-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 98,10TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 9-Davacı tarafından sarf edilen 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 27,5TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri toplamı 125,6 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 11-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/11/2019 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.