Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1140 E. 2019/1473 K. 23.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1140
KARAR NO : 2019/1473
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/03/2018
DOSYA NUMARASI : 2016/1665 Esas – 2018/298 Karar
DAVA : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 23/10/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı ile kardeş olduklarını, 4 kardeş olan …, …,…in Çayırova … Kocaeli adresinde kardeşi olan davalı … adına 1999 yılında …. Konfeksiyon adı altında iş yeri açtıklarını, bu iş yerinin kardeşler arasında güvene dayandığından vergi dairesine … adına tescil ettirildiğini, daha sonra kardeşler arasında alınan sözlü karara göre firmanın sevk ve idaresi yönetim ve denetiminin … tarafından yapılmasına karar verildiğini ayrıca bu hususta … tarafından …’e vekaletmane verildiğini, firmanın toplanan mallarını ihracat ve ithalatı göz önünde bulundurularak 4 kardeş arasında …Turz.Nak.Hayvancılık Limited şirketi adı altında şirketin kurulduğunu, her ortağın %25 hisse ile 50.000,00 TL sermayeli şirkete ortak olunduğunu, bu şirketin idaresinin … tarafından yürülmek üzere imza sirküleri çıkartıldığını, son şirket kurulmadan evvel eski firma için vergi borcu çıkması olasılığına istinaden …’in 3 kardeşinden 1’er tane açık senet istediğini, her 3 kardeşin senet üzerinde yalnız isim ve imza atılmış şekilde …’e verildiğini, bu senetlerin eskiye dayalı doğabilecek borç için teminat karşılığı için verilmiş iken daha sonra davalı …’in evrakta tahrifat yaparak …’ e ait olan senedi, 165.000 TL olarak doldurup vadelendirmek suretiyle evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık suçu işlediğini, dava konusu senedin 2005 yılında verilmiş sonradan 08.02.2016 tanzim tarihinde düzenlendiğini belirterek, Gebze …..İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında icra takibine konu 08/12/2016 tanzim, 31.10.2016 vade tarihli, 165.000,00 TL’ lik …’in borçlu, …’ in alacaklı emre muharrer senedin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesinde özetle; dava dilekçelerinde detaylı olarak anlattıkları üzere açılan davalarında senetin teminat için verilmesi sebebiyle borçlu olmadıklarının tespitine ve yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına ve davalının inkar tazminatına hükmedilmesini talep ettiklerini, davalının kötüniyetli olarak söz konusu icra takibini yaptığını, davacı müvekkilininin Gebze Cumhuriyet Başsavcılığına başvurması üzerine ifadesi alınan … ve … ifadelerinde her bir kardeşin davalı …’ e teminat senedi verdiklerini beyan ettiklerini, tarafların yakın zamanda bir sözleşme yaparak aralarındaki ticari ilişkilere yönelik bir mutabakata vardıklarını, adı geçen sözleşmenin müvekkilin eline yeni geçtiğini, bu sözleşmede şirket hisselerinin devri, şirket aracının ne olacağı, tarla ve daire devri gibi önemli konularda anlaşmaya varıldığını, ancak davalının alacaklı olduğu 165.000 TL den hiç bahsedilmediğini beyanla ıslah dilekçelerinin kabulü ile davalarının kabulü ve davalının kötüniyetinden bahisle inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının iddialarının doğru olmadığını, müvekkilinin teminat senedini doldurarak icraya koymadığını, icraya konulan senedin teminat senedi olduğu iddiasının kabulünün mümkün olmadığını, senedin önünde, arkasında bu yönde herhangi bir şerh, yazı bulunmadığı gibi, senet metninden de böyle bir anlam çıkmadığını, davacının sunmuş olduğu senedin teminat senedi olduğuna veya senedin sözleşmeye aykırı doldurulduğuna dair bir sözleşmenin de bulunmadığını, davacının sunmuş olduğu sözleşmede sadece aralarındaki ortaklığa ilişkin bir sözleşme olduğunu, müvekkilinin kardeşlerinden almış olduğu boş teminat senetlerini kendilerine iade ettiğini, davacının müvekkiline verdiği 165.000,00 TL senedin mutabık kalınan borcu belirtilen vadede ödemeye, borçlanmaya yönelik olduğunu, davacının müvekkiline borcu olduğunu birçok kişinin bildiğini, takibe konu senedi davacının diğer kardeşlerinin yanında müvekkiline vermiş olup, müvekkilinin de davacı ve diğer kardeşlerinin yanında varılan anlaşmaya göre senedi doldurulduğunu belirterek haksız davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 30/03/2018 tarih ve 2016/1665 Esas – 2018/298 Karar sayılı kararı ile;
” … Davalı alacaklının, davacı borçlu hakkında 31.10.2016 vade tarihli, 165.000,TL bedelli bonoya dayanarak icra takibi yaptığı, davacının mahkememize menfi tespit davası açarak takibe konu bononun teminat için boş olarak davalıya verildiğini, bu bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitini ve ıslah dilekçesi ile kötüniyet tazminatı talep ettiği, davalı asilin 24.10.2017 tarihli duruşmadaki beyanında, davacıdan boş teminat senedi aldığını, fakat iade ettiğini beyan ve ikrar ettiği, davacı tarafça davalıya verilen boş teminat senedinin davacıya iade edildiği hususunun davalı tarafça ispat edilmesi gerektiği, davalı tarafa iade hususunda delillerinin ibrazının istendiği, davalı tarafın tanık deliline dayandığı, karşı tarafın tanık deliline muvafakat etmediği, taraflar kardeş ise de taraflar arasında yazılı bir senet düzenlendikten sonra tanık deliline dayanılamayacağı, iş bu sebeplerle davalı tarafın tanığının beyanının alınmadığı, davalı tarafın teminat senedinin davacıya iade edildiği hususunu ispat edemediği, tüm bu sebeplerle davacının davasını ispat ettiği kanaatine varılarak davacının davasının kabulü ile davalı borçlunun Gebze … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip konusu 08.02.2016 düzenleme tarihli 31.10.2016 vade tarihli 165.000,00 TL bedelli senetten dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile senedin iptaline, davacının tazminat talebinin kabulü ile 165.000,00TL’nin % 20’si oranında haksız ve kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, … ” karar verilmesi gerektiği gerekçeleri ile;
” 1-Davacının davasının KABULÜ ile davalı borçlunun Gebze …. İcra Müdürlüğü’ nün …Esas sayılı dosyasına takip konusu 08.02.2016 düzenleme tarihli 31.10.2016 vade tarihli 165.000,00 TL bedelli senetten dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının TESPİTİ ile senedin İPTALİNE,
2-Davacının tazminat talebinin kabulü ile 165.000,00 TL’ nin % 20′ si oranında haksız ve kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Yerel Mahkeme kararının, dosya içeriği ve delillere, genel hukuk kurallarına aykırı olduğunu, dava konusu senedin davacı tarafından imzası inkar edilmeyen bir senet olduğunu, davacı tarafın iddiasının yıllar önce vermiş olduğu teminat senedinin kendisine iade edilmediği, kendisine iade edilmeyen işbu teminat senedinin yıllar sonra müvekkil tarafından üzeri doldurularak icra takibine konulduğu yönünde olduğunu,
Teminat senetlerinin, senedin önünde veya arkasında ”teminat senedidir” vb. ibareleri içeren veya birebir bu ifadeleri içermese de senedin ön/arka yüzüne yazılan yazılarla işbu senedin teminat amacıyla verildiğinin anlaşılmasının gerektiğini, oysa davaya konu senet incelendiğinde ön veya arka yüzünde teminat senedi olduğuna dair bir ibare yazmadığı, senedin teminat için verildiğine dair herhangi bir ifade de ihtiva etmediğinin görülmekte olduğunu, davacının vermiş olduğu senedin teminat senedi olduğuna veya senedin sözleşmeye aykırı doldurulduğuna dair bir sözleşme de bulunmadığını, müvekkilin davacı da dahil olmak üzere tüm kardeşlerinden aldığı boş teminat senetlerini kendilerine iade ettiğini, müvekkile yaklaşık 12 yıl önce teslim edilen müvekkilin de iade ettiği senetlerin hepsinde, olması gerektiği gibi ”Teminat Senedidir” şeklinde senedin teminat senedi olduğunu belirtir şerh bulunmakta olduğunu, hatta … Konfeksiyon borçlarına teminat olduğunun ayrıca yazmakta olduğunu, aksinin hayatın ve ticaretin olağan akışına aykırı olduğunu, davacının müvekkile ”Teminat Senedidir” kaydı olmayan bir senedi teminat senedi olarak verdiği iddiasının hiçbir şekilde dinlenemeyeceğini, zira davacının tacir olduğunu ve objektif özen yükümlülüğü bulunduunu, davacının iddiasının ticari hayatın işleyişine aykırı olduğunu, davacının müvekkile verdiği senedin, 165.000 TL olarak mutabık kalınan borcu belirtilen vadede ödemeye, borçlanmaya yönelik olduğunu, Yerel Mahkemenin davacının soyut beyanına itibar ederek davayı kabul etmesinin hukuka aykırı olduğunu, Davacı tarafından delil olarak gösterilen Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı’ nın …Sor. nolu soruşturma dosyasında tanık olarak dinlenen tarafların kardeşi olan …’ in vermiş olduğu ifade ile; geçmiş tarihte imzaladıkları teminat senetlerinin müvekkil tarafından keşidecilere iade edildiğini, hatta müvekkilin, …’e teminat senedini iade ederken tanığın bizzat yanlarında olduğunu, bununla birlikte tanığın, davacının müvekkile yüklü miktar, hatta 165.000TL’den fazla borcu olduğunu bildiğini, davacının takibe konu senedi imzalı şekilde müvekkile teslim ettiğini gördüğünü, senedin üzerini hepsi birlikteyken müvekkilin doldurduğunu, borç miktarı kısmına 165.000 TL yazarken davacının herhangi bir itirazı olmadığını beyan etmiş olup, bu beyanların dahi tek başına davanın reddi için yeterliyken davanın kabulünün hukuka aykırı olduğunu, Davaya konu, takibe dayanak senedin, davalı tarafından 2016 yılında teslim edilen ve önünde-arkasında teminat senedi olduğuna dair hiçbir ibare, yazı bulunmayan bir senet olduğunu, Mahkemenin, sırf 11 yıl önce alınan teminat senedinin iade edildiğinin, yazılı bir belgeyle teslim tutanağıyla ispatlanmadığından yola çıkarak hatalı olarak davaya konu senedin 11 yıl önce alınan teminat senedi olduğuna ve senedin iptaline karar verdiğini, oysa davacının hem dava hem ıslah dilekçesinde, 2005 yılında verdiği senedin teminat senedi olduğu, yani önünde/arkasında teminat senedi olduğuna dair ibare-yazı olduğunun beyan edildiğini, tacir olan ve sırf bu olguya dayanarak dava açan davacının yanlış ifadeler kullandığının düşünülemeyeceğini, Davaya konu senedin teminat senedi değil açık senet hükmünde olduğunu ve senet üzerindeki miktar, vade vb unsurların sözleşmeye aykırı doldurulduğunu ispat yükünün davacıda olduğunu, davacının bu yönde bir delil sunamadığından davasının reddi gerekirken kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ve hukuki güven ilkesini ortadan kaldırmakta olduğunu beyanla; Gebze Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2016/1665 E – 2018/298 K nolu, 30.03.2018 tarihli kararının istinaf başvurusu doğrultusunda bozularak ortadan kaldırılıp davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava teminat senedi olduğu öne sürülen kambiyo senedinden (bono) dolayı borçlu olunmadığının tespitine yöneliktir.
Mahkeme davayı kabul etmiş, davalı istinafa gelmiştir.
Dava konusu bono, 08/02/2016 düzenleme tarihli keşidecisi …, lehdarı … olan 165.000,00 TL bedelli 31/10/2016 vadeli bonodur.
Davacı, davalı kardeşi dahil tüm kardeşleriyle ortak iş yaptıklarını, fakat iş yerinin davalı adına açıldığını, davalının adına çıkabilecek borçlara karşılık teminat senedi istemesi üzerine senedi teminat senedi olarak verdiğini fakat geri almadığını öne sürmüştür. Davalı ise davacının bahsettiği bononun dava konusu bono olmadığını, o bonoyu daha sonra kendisine verdiğini, eşiyle boşanma durumunda olduğu daha sonraki süreçte davacıya mal varlığı transferi yaptığını, (eşine mal vermemek için) daha sonra buna istinaden bu bonoyu aldığını savunmuş ve bu konuda isticvabında açıklama yapmıştır. Davacı taraf, ıslah dilekçesinde tarafların şirket mal varlığı paylaşımı yaptıklarında adi yazılı bir sözleşme yaptıklarını bunu daha sonra bulduklarını, bu sözleşmede dava konusu senetten bahsedilmediğini öne sürmüştür. Mahkeme davalının teminat senedini boş aldığını, daha sonra iade ettiğini ikrar ettiğini, bu yüzden bu savunmasını ispatla yükümlü olduğunu, tanık deliline diğer tarafın onam vermediği gerekçesiyle davayı kabul etmiştir. Taraflar kardeştir. HMK 203/1-a ve b maddelerine göre kardeşler arasındaki işlemler ve işin niteliğine ve tarafların durumlarına göre senede bağlanmaması teamül olarak yerleşmiş bulunan hukuki işlemler, senede karşı ispat zorunluluğunun istisnalarından olmakla birlikte kardeşler arasında senet düzenlenmişse, bu durumda senede karşı iddiaların da HMK 201. maddesi uyarınca aynı şekilde senetle ispat edilmesi gerekmektedir. Davalı, davacıdan teminat senedini aldığını kabul etmiş fakat bunu iade ettiğini savunmuştur. Bu durumda mahkemenin belirttiği gibi senedin hükmünü ortadan kaldıran bu savunmayı senetle ispatlaması gerekmektedir. Davalının senet sunmadığı anlaşılmaktadır. Bu savunma tanıkla ispatlanamaz. Bu durumda mahkemenin dava konusu senedin davacının iddia ettiği teminat senedi olduğunu kabul ederek kurduğu hüküm dosya içeriğine uygundur. Davalı boşanırken eşinden mal kaçırmak amacıyla davacıya muvazaalı olarak devrettiği malvarlığına istinaden dava konusu senedi aldığını öne sürmektedir. Davalı kendi savunmasında dayandığı muvazaa iddiasını 6098 sayılı TBK’nın 19.maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlamak zorundadır. Buna ilişkin yazılı bir delil bulunmamaktadır. Buna ek olarak, davalının boşanmakta olduğu eşinden mal kaçırmak için dürüstlük kuralına aykırı olarak aktifini azalttığını ve bu nedenle davacıdan senet aldığı yönündeki iddiası, davalının ahlaki olmayan bir amaçla hareket ettiğini kabul anlamına geldiğinden, 6098 sayılı TBK’nın 27. maddesi uyarınca da hükümsüzdür.
Sonuç olarak; dava konusu senedin, davacının iddia ettiği teminat senedini olmadığını savunan, davacıdan aldığı teminat senedi davacıya iade ettiğini ikrar eden, dava konusu senedin hukuka uygun olmayan bir amaçla davacıya devrettiği mallara istinaden alınan başka bir senet olduğunu öne süren davalı, savunmasını hukuken geçerli delillerle kanıtlayamadığından ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi, kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 11.271,15 TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 2.817,79 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.453,36 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 23/10//2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.