Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1135 E. 2019/1407 K. 16.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1135 Esas
KARAR NO : 2019/1407 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/297 Esas 2018/232 Karar
TARİH: 20/03/2018
DAVA: Tespit
KARAR TARİHİ: 16/10/2019
İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; …. Tic. AŞ.’nin hissedarı ve yönetim kurulu başkanı olan …’ün, müvekkili …’a 19.03.2015 tarihinde 25 adet hisse, 29.07.2016 tarihinde 26 adet hisse sattığını, bu işlemlerle ilgili hisse devir sözleşmesi imzalanarak pay defterine kaydedildiğini, …. Tic. AŞ.’nin, müvekkilinin katılımı olmaksızın genel kurulu toplaması sonucu, taraflarınca 28.08.2016 tarihli genel kurulun iptali için, İstanbul Anadolu 8.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1010E. sayılı dosyası ile dava açıldığını, İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1010E. sayılı dosyasından, müvekkilinin şirket ortağı olduğu hususunun tespiti açısından dava açılması için süre verildiğini, bunun için bu davanın açıldığını, TTK. 84. ve devamı maddeleri gereği davalı şirkette hamiline yazılı pay senedi bulunmamakta olup … Yapıda bulunan pay senetlerinin tamamının nama yazılı pay senetleri olduğunu, TTK. 490. maddesi hükmü uyarınca müvekkilinin pay senetlerini …’den devraldığını, imzalan sözleşmelerde …’ün hisse bedellerinin tamamını nakit olarak aldığını kabul ettiğini, TTK. 499 maddesi gereği devir işlemlerinin pay defterine kaydedildiğini, şirket yönetim kurulu başkanı ve hissedarı …’ün, müvekkilini ve diğer hissedar …. 22.07.2016 tarihinde yapılacak genel kurul için toplantıya çağırdığını, müvekkilinin toplantıya katıldığını, ancak … toplantıya katılmaması sebebiyle toplantının yapılamadığını, bu hususun noter marifetiyle tutanak altına alındığını, müvekkilinin 25.08.2016 tarihli genel kurul için davetiye aldığını, İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1010E. sayılı dosyasının 08.03.2017 tarihli celse tutanağında davalı …’ün hisse devri yaptığını, ancak sonradan ortaklıktan çıkardıklarını beyan ettiğini, TTK. 136-141-208-531 maddelerinde düzenlenen çıkarılma hallerinin hiç birisinin gerçekleşmediğini, bu nedenlerle, …’den devraldığı %51 hisse için müvekkilinin şirket hissedarı olduğunun tespitini, müvekkili adına tescil edilecek hisselerin şirket kayıtlarına ve ticaret sicil kayıtlarına tescil ve ilanını talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; mevcut resmi kayıtlara göre, davacının, davalı şirkette herhangi bir şekilde pay/hak sahibi ve dolaysıyla hissedar olmadığını, davacı ile … arasında devir yapılmış olsa bile davalı şirket tarafından kabul görmediğini, şirket hissedarlarından … 11.000.000.00 TL sermaye gerektiren bir proje için davacı ile görüştüğünü, davacının ortak olabileceğini ve gerekli sermayeyi ortak olacağı oranda sağlayabileceğini beyan etmesiyle hisse devri sözleşmeleri akdedildiğini, ancak davacının taahhütlerini yerine getirmediği için taraflar arasındaki anlaşmanın davalı şirkete karşı geçerli hale getirilmediğini, taraflar arasındaki para alış verişi müvekkil şirketi ilgilendiren bir konu olmadığı, davacı tarafından davalı şirketin mevcut işleri ve işleyişi ile ilgili olarak yapılmış herhangi bir işlem ve eylemin söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 20/03/2018 tarih 2017/297 Esas 2018/232 Karar sayılı kararında;”Yapılan yargılama sonunda toplanan tüm deliller ile denetlenip benimsenen ve somut olaya uygun görülen bilirkişi raporundaki gerekçeler ve hesaplamalara göre; davacı ile davalı … Tic. A.Ş arasında İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1010 E. Sayılı dosyasında Genel Kurul kararının iptali için dava açıldığı, Mahkemece davacıya şirket ortaklığının tespiti için dava açmak üzere süre verildiği ve eldeki davanın açıldığı, davacı ile davalı şirketin % 51 hisse payına sahip … arasında 19.03.2015 ve 29.07.2016 tarihlerinde 2 ayrı Anonim Şirket Hisse devir sözleşmesi imzalandığı bu konuda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığı gibi davalı …’ün İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.03.2017 tarihli duruşma sırasında açık ikrarının bulunduğu, bu hususun Ortaklar pay defterine de işlendiği, TTK 484 ve devamı maddeleri gereğince A.Ş pay senetlerinin nama veya hamiline olabileceği, hamiline yazılı hisse devrinin zilliyetliğin geçirimesi ile nama yazılı pay senetlerinin TTK 490 maddesi gereğince sınırlandırmaya bağlı olmaksızın devrinin mümkün olduğu, davalı şirket ortağı … tarafından devrin yapıldığının Mahkeme önünde ikrar edildiği, TTK 499 maddesi gereğince hisse devrinin pay defterine işlenmediği bu hususun davalı şirket tarafından yerine getirilmesi gereken bir husus olduğu, TTK 499 /2-3 maddeleri gereğince usulüne uygun olarak pay devrinin gerçekleştiği…” gerekçesi ile, Davanın Kabülü ile Davacı …’ın 19/03/2015 tarihinde 25 hisseye tekammül eden 25.000 TL değerindeki, 29/07/2016 tarihinde 26 hisseye tekammül eden 26.000 TL değerindeki hisselerin devri nedeni ile …. Tic. A.Ş.’de %51 hissedar olduğunun tespitine, tescil ve ilan hususlarının davalı şirket tarafından yerine getirilmesine karar verilmiş ve karara karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili istinaf dilekçesi ile;Davacının kendisini Kuşadası Belediye Başkan danışmanı olarak tanıttığını, ancak kendisinin belediye başkan danışmanı olmayıp belediye taşeron işçisi olduğunu, Davalı müvekkilinin iradesinin sakatlanmış olması nedeniyle yapılan hisse devir işleminin irade sakatlanması nedeniyle geçersiz olduğunu, İlk derece mahkemesince bilirkişi raporu doğrultusunda karar verildiğini, bilirkişi raporuna yapılan itirazların dikkate alınmadığını, bilirkişi raporunun TTK’na açıkça aykırılık teşkil ettiğini, bu rapor doğrultusunda karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Şirketin davacı ile ilgili ortaklıktan çıkarma işlemi yapmadığını, davacının şirket ortağı olarak şirket yönetim kurulunca kabul edilmediğini, Bedeli ödenmemiş veya kısmen ödenmiş olan payların devri, devralan kişinin borç yüklenmesi niteliğinde olduğunu, yani borcun nakli işlemi söz konusu olduğu ve devir için anonim şirketin onayı gerektiğini, burada payın hamili nama veya bağlı nama yazılı olması sonucu değiştirmediğini, Senede bağlanmamış paylar için de bir pay defteri tutulması gerektiği, nitekim çıplak pay da olsa, devrin şirkete karşı ileri sürülebilmesinin yegane yolu payın, pay defterine kaydedilmiş olması olduğunu, (Yargıtay 11. HD. 15/11/1990 T. 1989/6756 E. 1190/7294) Ana sözleşmede tescilden sonra 24 ay içinde ödenmesi öngörülen şirket sermayesinin 3/4’ünün ödenmemiş olduğunu, Davalı şirketinde hamiline yazılı hisse senedi bulunmadığını, nama yazılı hisse senetleri kıymetli evrak niteliğinde olduğu ve kural olarak hisse senetlerinin nama yazılı olduğunu, Ancak hisse devrinin şirkete karşı ileri sürülebilmesi için de devrin pay defterine kaydedilmesi gerektiğini, Pay defteri tutulması zorunlu olan bir defter olduğunu, yönetim kurulu tarafından tutulacağı ve kayıt, yönetim kurulu kararına istinaden yapılacağını, ancak dava konusu olayda davacının hisse devrine ilişkin iddiasının pay defterine kaydına dair yönetim kurulu kararı olmadığı gibi, yönetim kurulu tarafından pay defterine yapılmış bir kayıt da bulunmadığını, Mahkemeye sunulan raporda bilirkişi tarafından pay defteri incelenmediği gibi, bu yönde bir yönetim kurulu kararı olup olmadığı konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, Davalı şirket hisselerinin kuruluş aşamasındaki ve şirket ana sözleşmesinde belirtilen değeri her biri 1.000,00.TL ve toplam şirket sermayesi 100.000,00.TL olmasına rağmen bu değerler hisselerin nominal değerleri olduğunu, Şirketin faaliyete başlaması ve Kuşadası Belediyesi ile yapılan anlaşma çerçevesinde pazar yerinin kurularak işletilmeye başlaması ve sonrasında şirket hisselerinin nominal değerlerinin çok üzerinde çıktığı ve hisselerin gerçek piyasa değerlerinin çok fazla yükseldiğini, Müvekkilinin davacıyı başkan danışmanı olmadığı halde başkan danışmanı olarak değerlendirerek kendisine şirket hisse devri yaptığını, ancak daha sonra müvekkili ve şirket ortağının davacının başkan danışmanı olmadığı gibi devlet aleyhine işlemiş olduğu suçlar nedeniyle yıllarca hapiste yattığı, halen bu yönde bir takım faaliyetler içinde bulunduğunu öğrendiğini, müvekkilinin iradesinin sakatlanmış olması nedeniyle yapılan hisse devir işleminin irade sakatlanması nedeniyle geçersiz olduğunu, Yine aynı gerekçe ve davacının devlet aleyhine suç işlemesinin Anayasal düzeni zorla değiştirmek vs. İşlediği suçlar nedeniyle ceza alarak hapis yatması ve örgüt sempatizanlığının halen devam ediyor olması gerçeği karşısında şirket ortağının bu hisse devrine muvafakat etmeyerek pay defterine yazmaması ve anonim şirket ortaklığına kabul etmemesinin haklı gerekçeleri olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …. Tic. A.Ş. vekili istinaf dilekçesi ile;İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, İlk derece mahkemesinin bilirkişi raporu doğrultusunda karar verdiği, bilirkişi raporuna itirazın dikkate alınmadığını, bilirkişi raporunun TTK’na açıkça aykırılık teşkil ettiğini, bu doğrultuda karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Şirket yönetim kurulunca davacı ile ilgili şirket ortaklığına kabul edildiğine dair karar alınmadığı için davacının şirket ortağı olması söz konusu olmadığına, Bedeli ödenmemiş olan payların devri, devralan kişinin borç yüklenmesi niteliğinde olduğunu, yani borcun nakli işlemi söz konusu olduğu ve devir için anonim şirketin onayının gerektiğini, burada payın hamiline, nama veya bağlı nama yazılı olmasının sonucu değiştirmediğini,Senede bağlanmamış paylar için de bir pay defteri tutulması gerektiğini, nitekim çıplak pay da olsa, devrin şirkete karşı ileri sürülebilmesinin yegane yolunun payın, pay defterine kaydedilmiş olması olduğunu, (Yargıtay 11. HD., 15.11.1990 T., 1989/6746 E., 1190/7294 K.)Müvekkili şirketin hamile yazılı hisse senedi bulunmadığını, nama yazılı hisse senetleri kıymetli evrak niteliğinde olduğu ve kural olarak hisse senetlerinin nama yazılı olduğunu, Yine Hukuk Genel Kurulu Kararında ( 1971/11- 922/978 sayılı ) nama yazılı hisse senetlerinin devri için bir temlik beyanı veya senedin arkasında bir tam cironun yapılması, ayrıca senet üzerindeki zilyetliğin devri ve teslimi de gerektiğini Ancak hisse devrinin şirkete karşı ileri sürülebilmesi için devrin, pay defterine kaydedilmesi gerektiğini, şirkete karşı kullanabileceği ortaklık haklarını, örneğin kar payı alma hakkı, tasfiye bakiyesi hakkı, hazırlık devresi faiz hakkı, iptal dava açma hakkı, genel kurula katılma ve oy kullanma hakkı gibi haklarını, pay defterine kayıtlı olan ortağın kullanabileceğini, Pay defterinin tutulması zorunlu olan bir defter olduğunu, yönetim kurulu tarafından tutulduğunu ve kaydın yönetim kurulu kararına istinaden yapıldığını, ancak dava konusu olayda davacının hisse devrine ilişkin iddiasının pay defterine kaydına dair yönetim kurulu kararı olmadığı gibi yönetim kurulu tarafından pay defterine yapılmış bir kayıt da bulunmadığını, Mahkemeye sunulan raporda bilirkişi tarafından pay defteri incelendiğinde, bu yönde bir yönetim kurulu kararı olup olmadığı konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, Müvekkili şirketin Kuşadası’nda Kuşadası Belediyesi ile kapalı pazar yeri kurulması, bu pazar yeri içinde düğün salonu, restaurant, çay ocakları, büfeler vs. işletmelerin yapılması, açılması ve işletilmesi, pazar yerlerinin kiraya verilmesi, yapılan bu çalışmalar sonunda elde edilen hasılatın % 89’unun …Anonim Şirketi’ne, % 11’nin Kuşadası Belediyesine ait olacağına dair anlaşma yaptığını ve bu kapsamda faaliyet gösterdiğini, Müvekkili şirket hisselerinin kuruluş aşamasındaki ve Şirket Ana Sözleşmesinde belirtilen değeri, her biri 1.000,00 TL ve toplam şirket sermayesi 100.000,00 TL olmasına rağmen bu değerler hisselerin nominal değerleri olduğunu, Şirketin faaliyete başlaması ve Kuşadası Belediyesi ile yapılan anlaşma çerçevesinde pazar yerinin kurularak işletilmeye başlaması sonrasında şirket hisseleri nominal değerlerinin çok üzerine çıktığı ve hisselerin gerçek, piyasa değerleri çok fazla yükseldiğini, Nitekim şirketin Kuşadası Belediyesi Pazar yeri inşaatı ile ilgili yaptığı yatırım miktarı 14.000.000,00 TL’nin (Ondört milyon) üzerinde olup, gerçek değeri 14 milyonun üzerinde olan bir şirketin hiç bir bedel ödenmeden %51 hissesinin devredildiğini kabul etmenin mümkün olmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/297 Esas 2018/232 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, şirket hissedarı olunduğunun tespitine ilişkindir.Davacı, davalı şirketin %51 hissesini diğer davalı …’den hisse devir sözleşmeleri ile devraldığını, hisse devirlerinin şirket pay defterine işlendiğini belirterek şirket hissedarı olduğunun tespitini talep etmiş, dava … A.Ş. vekili devir işleminin şirketçe kabul edilmediğini ve pay defterine işlenmediğini, devir bedelinin ödenmediğini, davacının üstlendiği edimleri yerine getirmediğini, bu nedenle davanın reddini savunmuş, diğer davalı süresinde cevap dilekçesi vermemiştir.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalılar istinaf başvurusunda bulunmuştur.TTK’nın 490. maddesi “(1) Kanunda veya esas sözleşmede aksi öngörülmedikçe, nama yazılı paylar, herhangi bir sınırlandırmaya bağlı olmaksızın devredilebilirler.(2) Hukuki işlemle devir, ciro edilmiş nama yazılı pay senedinin zilyetliğinin devralana geçirilmesiyle yapılabilir”,491. madde “(1) Bedeli tamamen ödenmemiş nama yazılı paylar, ancak şirketin onayı ile devrolunabilir; meğerki, devir, miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icra yoluyla gerçekleşsin.(2) Şirket, sadece, devralanın ödeme yeterliliği şüpheli ise ve şirketçe istenen teminat verilmemişse onay vermeyi reddedebilir.” 492. madde “(1) Esas sözleşme, nama yazılı payların ancak şirketin onayıyla devredilebileceğini öngörebilir.(2) Bu sınırlama intifa hakkı kurulurken de geçerlidir.(3) Şirket tasfiyeye girmişse devredilebilirliğe ilişkin sınırlamalar düşer.”493. madde “(1) Şirket, esas sözleşmede öngörülmüş önemli bir sebebi ileri sürerek veya devredene, paylarını, başvurma anındaki gerçek değeriyle, kendi veya diğer pay sahipleri ya da üçüncü kişiler hesabına almayı önererek, onay istemini reddedebilir.(2) Pay sahipleri çevresinin bileşimine ilişkin esas sözleşme hükümleri, şirketin işletme konusu veya işletmenin ekonomik bağımsızlığı yönünden onayın reddini haklı gösteriyorsa, önemli sebep oluşturur.(3) Bundan başka, devralan, payları kendi adına ve hesabına aldığını açıkça beyan etmezse şirket, devrin pay defterine kaydını reddedebilir.(4) Paylar; miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icra gereği iktisap edilmişlerse, şirket, payları edinen kişiye, sadece paylarını gerçek değeri ile devralmayı önerdiği takdirde onay vermeyi reddedebilir.(5) Devralan, paylarının gerçek değerinin belirlenmesini, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden isteyebilir; bu hâlde mahkeme şirketin karar tarihine en yakın tarihteki değerini esas alır. Değerleme giderlerini şirket karşılar.(6) Devralan, gerçek değeri öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde bu fiyatı reddetmezse, şirketin devralma önerisini kabul etmiş sayılır.(7) Esas sözleşme devredilebilirlik şartlarını ağırlaştıramaz.”,494 madde “(1) Devir için gerekli olan onay verilmediği sürece, payların mülkiyeti ve paylara bağlı tüm haklar devredende kalır.(2) Payların miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimi hükümleri veya cebrî icra gereği iktisap edilmeleri hâlinde, bunların mülkiyeti ve bunlardan kaynaklanan malvarlığına ilişkin haklar derhâl; genel kurula katılma haklarıyla oy hakları ise ancak şirketin onayı ile birlikte devralana geçer.(3) Şirket, onaylamaya ilişkin istemi, aldığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde reddetmemişse veya ret haksızsa, onay verilmiş sayılır.” hükümleri düzenlenmiştir.Davalı … vekili, istinaf başvurusunda davacının hisse devri sırasında kendisini Kuşadası Belediye başkanının danışmanı olarak tanıtarak şirket ile belediye arasındaki ihtilafları çözeceğini, şirketin yapım işini üstlendiği yap-işlet-devret projesi kapsamında yapılan pazar yeri ihalesinin belediye tarafından iptalini önleyeceğini belirterek iradesini sakatladığı, bu nedenle hisse devirlerinin geçerli olmadığını ileri sürmüş ise de; bu davalı süresinde cevap dilekçesi vermediğinden bu husus HMK’nın 141. maddesi kapsamında savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında olduğundan ve HMK 357. maddesine göre istinaf aşamasında ileri sürülemeyeceğinden inceleme konusu yapılmamıştır.Dosya içine davacı tarafça sunulan ve davalı …’ün İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1010 E. sayılı, davacı ile davalı … A.Ş arasında görülmekte olan genel kurul kararının iptali davasında 08/03/2017 tarihli duruşmada mahkeme huzurunda yaptığı ikrar ile kabul ettiği 19/03/2015 ve 29/07/2016 tarihli Anonim Şirket Hisse Devir sözleşmeleri ile davalı şirkette bulunan toplam 51 hissesini davacıya devrettiği, devir bedellerini nakden ve peşinen aldığı sabittir. Uyuşmazlık, davacının davalı …’den hisse satın almasının geçerli olup olmadığı, hisse devir işleminin davalı şirket pay defterine işlenip işlenmediği ve hisse devrinin davalı şirketi bağlayıp bağlamayacağı, davacının şirket hissedarı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. Davalı şirkete ticari defter ve belgelerini sunması için kesin süre verilmiş, davalı tarafça pay defteri inceleme için sunulmamıştır. Dosya içinde bulunan İstanbul Anadolu 8 ATM’nin 2016/1010 sayılı dosyası içine sunulan dilekçeden davalı şirketin 20/01/2017 tarihli dilekçe ile pay defterinin zayi olduğunun tespiti için İstanbul Anadolu Ticaret Mahkemesine dava açıldığı anlaşılmıştır.Dosya içine davacı tarafça sunulan ve davalı … tarafından İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1010 E. sayılı dosyada 08/03/2017 tarihli duruşmada ikrar edilen pay defteri örneklerine göre davacıya yapılan hisse devri şirket pay defterine işlenmiştir. Yine dosyaya sunulan 13/07/2016 tarih … yevmiye nolu Üsküdar …. noterliğinin ihtarnamesinden davacının 22/07/2016 tarihli genel kurul toplantısına çağrıldığı, Üsküdar …. noterliğinin 22/07/2016 tarihli düzenleme şeklindeki tutanağından davacının bu tarihte şirket genel kurul toplantısına katılmak üzere şirket merkezinde hazır bulunduğu anlaşılmaktadır.Dosya içinde bulunan tüm belge ve bilgilerden, davacının davalı şirket hisselerini 19/03/2015 ve 29/07/2016 tarihli hisse devir sözleşmesi ile şirket ortağı davalı …’ den devraldığı, sözleşmelere göre hisse bedellerinin nakden ödendiği, taraflar aarsında yapılan 29/07/2016 tarihli hisse devir sözleşmesinde davacının şirket ortağı olarak geçtiği, ilk yapılan hisse devrinin şirket pay defterine işlendiği, şirket ana sözleşmesi dosyaya sunulmamış ise de, şirket ana sözleşmesinde hisse devrini önleyici veya zorlaştırıcı hükümler bulunduğunun savunulmadığı, hisse devir işlemlerinin onaylandığına ilişkin şirket yetkili organlarınca alınmış bir karar dosya içine sunulmamış ise de, hisse devrinin şirket pay defterine işlendiği, bu hususun şirket yönetim kurulu başkanı olan davalı …’ün mahkeme içi ikrarı ile de sabit olduğu anlaşılmakla, davacının şirket hisselerini usulüne uygun olarak devraldığı, hisse devirlerinin ilkinin şirket pay defterine kaydedildiği, ilk hisse devri ile davacının şirket ortağı olduğu, davacının ortak olduktan sonra genel kurul toplantısına usulüne uygun olarak çağrıldığı, daha sonra şirket hisselerinin bir kısmını daha önceki ortaktan devraldığı, TTK’nın 491 ve 493. maddelerinde öngörülen hisse devir işleminin onaylanmamasına ilişkin şartların oluştuğunun davalı şirketçe iddia ve ispat olunmadığı anlaşılmakla mahkemece davanın kabulü ile davacının davalı şirket ortağı olduğuna ilişkin tespit kararı usul ve yasaya uygundur.Bu nedenle dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalıların istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 98,10’ar.TL istinaf başvuru harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40’ar.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalılar tarafından peşin olarak yatırılan 35,90’ar.TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50’ar.TL’nin davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 16/10/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.