Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1130 E. 2019/1439 K. 23.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1130 Esas
KARAR NO : 2019/1439 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 28/05/2018
DOSYA NUMARASI : 2016/1170 Esas 2018/646 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 23/10/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında mevcut ticari ilişki kapsamında tahakkuk eden toplam 89.365,68-USD alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine icra takibi yaptıklarını, davalı tarafın takibe kısmen itiraz ederek alacağın 17.680,68-USD kısmını kabul ettiği bakiye 71.686-USD’ye itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının haksız itirazının iptaliyle %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, taraflar arasında ticari ilişkinin bulunduğu hususunun doğru olduğunu, ancak müvekkili şirket tarafından davalı adına düzenlenen faturaların kayıtlara işlenmediğinden dolayı davacı tarafın alacaklı gözüktüğü, oysaki davacı tarafın alacaklı olduğunu belgelerle ispatlaması gerektiğini savunarak müvekkilinin davacı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 28/05/2018 tarih 2016/1170 Esas Esas – 2018/646 Karar sayılı kararında;”…Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında mevcut ticari ilişki nedeniyle bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen kök ve ek raporda belirtildiği üzere davacı tarafın kısmi itiraza konu alacak kapsamında toplam 71.685-USD alacağının mevcut olduğu, davalı tarafın belirlenen alacaktan mahsup edilmesi gereken 5 tonluk iptal edilen sipariş için düzenlenen 22.977-USD’lik faturaya konu ipliğin özel bir çalışma gerektirmesi ve başka bir siparişte kullanılma ihtimali bulunmadığından söz konusu meblağın belirlenen alacaktan mahsup edilemeyeceği değerlendirilerek davalı tarafın haksız kısmi itirazının iptaline, davalı tarafın likit olan alacağa yapmış olduğu itiraz nedeniyle %20 icra inkar tazminatına (Yargıtay 3.HD 2016/2081 esas 2017/12001 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere) karar vermek gerektiği…”gerekçesi ile;1-Sabit görülen davacının davasının KABULÜ ile davalının, Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … takip sayılı dosyasına yapmış olduğu kısmi itirazın iptali ile takibin itiraz edilmeyen kısımla birlikte aynı alacak üzerinden devamına, takip konusu alacağa %6’yı geçmemek üzere 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesi gereğince faiz uygulanmasına, 2-İtiraza konu alacağın %20’si üzerinden hesaplanan 50.494-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi kararı, eksik incelemeye dayalı olduğunu, gerekçe içermediğini ve savunmalarını değerlendirmediğini, ilk derece mahkemesince müvekkilinin adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini,İlk derece mahkemesi kararının ek rapora dayandığını, ancak ek raporun maddi ve hukuki bir çok eksik ve hata içerdiğini, bu nedenle hükme esas alınamayacağını,22.977 USD tutarındaki fatura hakkında yapılan tespite itiraz ettiklerini, Bilirkişiler kök raporda davacının kumaşları geç teslim ettiğini kabul etmelerine rağmen ek raporda görüş değiştirmelerinin maddi hataya dayalı olduğunu, bu nedenle, davacının kumaşları geç teslim etmesi nedeniyle müvekkillerinin birtakım siparişleri iptal etmesinin kök raporda da belirtildiği üzere hukuka uygun olduğunu, davacının müvekkilince iptal edilen siparişlere ilişkin müvekkiline yönelttiği 22.977 USD tutarındaki talebinin haksız olduğunun açık olduğunu, 43.200 USD tutarındaki reklamasyon faturası kapsamında yer alan 13.230 USD tutarındaki alacak kalemi hakkında yapılan tespitlerinin de hatalı olduğunu, müvekkili davacı tarafından uygulanan boyama işlemi neticesinde oluşacak maliyete şarta bağlı olarak onay verildiğini, ancak bu şartın gerçekleştirilmediğini,43.200 USD tutarındaki reklamasyon faturası kapsamında yer alan 9.159,50 USD tutarındaki alacak kalemi hakkında yapılan tespitlerin de eksik ve hatalı olduğunu, müvekkilinin müşterisi tarafından müvekkiline yansıtılan reklamasyon bedelinin bilirkişiler tarafından dikkate alınmadığını, bilirkişiler, sunulan delilin okunaksız olduğunu dile getirerek müvekkilinin savunma hakkını kısıtladıklarını, 5.508 USD tutarındaki fatura hakkında yapılan tespitlerin hatalı olduğunu, faturanın öncelikle davacı tarafından kabul edilmesinin ve daha sonra taraflar arasındaki işbu ihtilaf ortaya çıkınca müvekkiline iade edilmesinin hukuken mümkün olmadığını,Müvekkili şirketin ticari defterlerinde davacıya 71.685 USD borçlu gözüktüğü yönündeki tespitlerin hatalı olduğunu, müvekkili cari hesabında gözüken iade faturasının dikkate almadığını, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, fatura alacağından kaynaklı itirazın iptali davasıdır.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İlk derece mahkemesince mali müşavir ve endüstri mühendisi bilirkişilerinden oluşan heyetten kök ve ek rapor alınmış, gerekçeli kararda taraflar arasında mevcut ticari ilişki nedeniyle bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen kök ve ek raporda belirtildiği üzere davacı tarafın kısmi itiraza konu alacak kapsamında toplam 71.685-USD alacağının mevcut olduğu, davalı tarafın belirlenen alacaktan mahsup edilmesi gereken 5 tonluk iptal edilen sipariş için düzenlenen 22.977-USD’lik faturaya konu ipliğin özel bir çalışma gerektirmesi ve başka bir siparişte kullanılma ihtimali bulunmadığından söz konusu meblağın belirlenen alacaktan mahsup edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Anayasa’nın 141/3. maddesi ”Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” hükmünü içermektedir. HMK’nun 297/c, 27/c maddelerinde ise mahkeme kararlarında her iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, ret ve üstün tutma nedenleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonucu ve hukuki sebeplerin açıkça gösterilmesinin zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır.Gerekçe, kararın denetiminin yapılabilmesi ve tarafların kararın doğruluğu veya yanlışlığı konusunda fikir sahibi olmasını sağlayarak kanun yollarına başvurma konusundaki tutumlarının belirlenebilmesi açısından önemli bir işlev görür. Anayasa Mahkemesinin 01/02/2017 tarihli, 2014/12158 başvuru numaralı kararında belirtildiği üzere, gerekçeli karar hakkı, Anayasa’nın 36.maddesi ile güvence altına alınan adil yargılanma hakkının bir unsurudur.Somut olayda, ilk derece mahkemesi, bilirkişi raporundaki hangi tespitleri esas aldığını, savunma sebeplerini nasıl aştığını ve hangi gerekçe ile hangi delillere üstünlük tanındığı ortaya koymamış, davalının delil olarak dayandığı mailler, reklamasyon faturası, siparişin iptali ile ilgili kayıt ve belgeleri tartışmamıştır. Bilirkişi kök raporunda davacının kumaşları geç teslim etmesi nedeniyle davalının 5 tonluk siparişi iptal etmesinin hukuka uygun olduğu, belirtildiği, ek raporda ise davalının sipariş iptalinin teslim süresi içerisinde kaldığı ve 22.977 USD.tutarlı faturanın davalı tarafından kabul edilmesi gerektiğinin belirtildiği halde bu hususun nasıl aşıldığı tartışılmamıştır. HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesince tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması halinde, bölge adliye mahkemesince işin esası incelenmeden, mahkeme kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için, dosyanın kararı veren mahkemeye veya yargı çevresi içindeki başka bir mahkemeye gönderilmesine duruşma yapılmaksızın kesin olarak karar verilir. Somut olayda davalının savunma sebepleri ve gösterdiği deliller gerekçeli olarak tartışılmadan, denetime elverişli bir gerekçe oluşturulmadan karar verilmiştir. Tüm bu değerlendirmeler ışığında, somut uyuşmazlığa ilişkin dosyaya sunulan delillerin değerlendirilmediği, Anayasal ve yasal zorunluluklara rağmen, davanın kabulüne dair gerekçelerin karar yerinde gösterilmediği, sadece bilirkişi raporuna atıf yapılarak ve emsal olduğu ileri sürülen yargıtay kararına yer verilerek hüküm kurulduğu, kararın bu haliyle HMK’nın 297. maddesindeki zorunlu unsurları içeren bir karar olmadığı kanaatine varıldığından, HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, davanın esasına dair istinaf sebepleri incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararın veren ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/05/2018 tarih ve 2016/1170 Esas – 2018/646 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 4.311,56.TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,3-İstinaf kanun yoluna başvurma harcı 98,10.TL ile dosya gidiş- dönüş masrafı 50,00.TL toplamı 148,10.TL’ nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine,5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/10/2019 tarihinde HMK 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.