Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1115 E. 2019/1409 K. 16.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1115 Esas
KARAR NO : 2019/1409 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/131 Esas 2018/211 Karar
TARİH: 09/03/2018
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 16/10/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin ünvanının … Tic. A.Ş iken birleşme nedeniyle ünvanının … A.Ş olarak değiştirildiğini, müvekkilinin …. Kooperatifler Birliği’nin … Fabrikası’ndan, İstanbulda bulunan … firmasına sevkedilecek olan 25.000 kg “…” markalı sıvı yağı … tarafından düzenlenen 23/05/2015 tarihli sevk irsaliyesine ve müvekkili tarafından düzenlenen 23/05/2015 tarihli taşıma irsaliyesine istinaden anılan kuruluşun sözleşmeli taşıyıcısı olan münfesih … Nakliyat adına taşımacılık yapan … adına kayıtlı … plakalı dorse ve … plaka sayılı çekici şoförü … taşınmak üzere teslim edildiğini, emtianın alıcısına tesliminin yapılmaması üzerine yapılan araştırmada aracın 23/05/2015 günü İstanbul’a geldiği, sürücü … aracı evine yakın bir mahalde cadde üzerinde bıraktığı, aracın buradan üzerindeki emtia ile birlikte çalındığı, zayi olan ürün bedeli olarak 103.635,00 TL’nin mal sahibi … tarafından müvekkiline fatura edildiğini, müvekkilinin mal bedelini … ödediğini, müvekkilinin hasar bedelinin tazmini amacıyla taşıyıcı sorumluluk sigortası … Sigorta’ya başvurduğunu, ancak sigorta tarafından taşıtın başıboş bırakılması sonucu yükün tamamen çalınması gerekçesiyle talebin reddedildiğini, müvekkili tarafından davalıya 05/06/2015 tarihinde tebliğ edilen ihtarname ile alt taşıyıcı sıfatıyla sorumlu olduğu, mal bedelinin ödenmesi istenilmiş ise de; herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu nedenle mal bedeli ve ihtarname masrafının tahsili amacıyla Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlunun dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptaline, takibin devamına davalının %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, yetkili mahkemenin Dörtyol mahkemesi olduğunu, müvekkiline ait Tır’a davacıya ait sıvı yağın alıcısına ulaştırmak üzere teslim alındığını, ancak aracın gece vakti çalındığını, çalıntı aracın ertesi gün ele geçirildiğini ancak yükün taşındığı dorsenin bulunamadığını, dolayısıyla davacıya ait yükünde çalınmış olduğunu, yükün üçüncü kişilerce çalındığı sabit olmakla TTK 876 hükmü uyarınca sorumluluğu olmayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 09/03/2018 tarih 2017/131 Esas 2018/211 sayılı kararında;”Dava, davacının, alt taşıyıcıdan olan alacağının tahsili için davalı aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67. maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalı aleyhinde dayanak 103.635,00 TL asıl alacak, 3.816,03 TL işlemiş faiz, 172,84 noter masrafı olmak üzere toplam 107.623,87 TL ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsili için ilamsız icra takibine geçildiği, borçluya ödeme emrinin tebliği üzerine borçlunun süresinde, borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, bu kararın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı,Bilirkişinin 30/01/2018 havale tarihli raporunda; davacının 103.635,00 TL doğrudan emtia zararı bakımından katlandığı tüm tazminatı davalıya rücu edebileceği, işlemiş faiz bakımından takip talebindeki miktarın mahkeme tarafından değerlendirilmesi gerektiğinin bildirildiği,Tarafların dayanmış oldukları tüm delillerin toplandığı ve delillerin dosya kapsamıyla bir bütün olarak değerlendirilmesinde taraflar arasında taşıma sözleşmesi bulunduğu, davalının alt taşıyıcı olarak davacı tarafça taşıtılan emtiayı teslim aldığı ve bu emtianın teslim edilmeden davalı uhdesinde iken zayi olduğu hususlarında ihtilaf bulunmadığı,Dosyaya sunulan delillerden davacının … zayi olan ürünler kapsamında ödeme yaptığı,Somut olayda; davacının akdi taşıyıcı, davalının ise fiili taşıyıcı olup, her iki taşıyıcı da taşıma süreci zararlarından dolayı müteselsilen sorumlu oldukları, davacının akdi taşıyıcı olarak tazminatı ödediği, fiili taşıyıcı olan davalıya rücu edebileceği, her ne kadar TTK 882’de taşınan yükün ziyaı halinde sınırlı sorumluluk düzenlenmiş ise de TTK 886’da sorumluluğu sınırlama hakkının kaybı olarak bunun istisnasının düzenlendiği,Mevcut durumda davalının yardımcısı … ihmalinin olaya sebebiyet verdiği ve taşıyıcının yardımcılarının kusurlu eylemlerinden de kendi eylemi gibi sorumlu olduğu, davalının tam tazminat miktarı üzerinden sorumlu olduğu, kanaatine varılmış ve davalının takibe konu asıl alacak miktarı yönünden ve davalıya gönderilen tebligatın 05/06/2015 tarihinde tebliğ edildiği ve verilen 3 günlük süre sonunda 08/06/2015 tarihinde davanın temerrüde düştüğü göz önünde bulundurularak işlemiş faiz hesabının mahkemece resen yapıldığı ve belgelenen noter masrafı yönünden de davacının alacaklı olduğu …”gerekçesi ile, Davanın kısmen kabulü ile 103.635,00 TL asıl alacak ve 3.778,35 TL işlemiş faiz, 172,84 TL noter masrafı olmak üzere toplam 107.586,19 TL yönünden davalının Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin toplam 107.586,19 TL üzerinden devamına; Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine,Hükmedilen alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 21.517,23 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkilinin ikametgahı Payas/Hatay olup dava dilekçesininde müvekkilinin Payas / Hatay adresinde tebliğ edildiğini, bu nedenle gerek icra dairesinin gerekse ilk derece mahkemesinin yetkisine itiraz edilmesine rağmen yetki itirazının usul ve yasaya aykırı olarak reddedildiğini, İlk derece mahkemesince seçilen bilirkişinin hukukçu bilirkişi olduğunu, hukuki mütalaada bulunduğunu ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, Davaya konu olayın taşıma hukuku kapsamında mevcut delillere göre çözümlenecek bir ihtilaf olduğunu, bu çözümleme davalının kasıt veya kusur sorumluluğunun olup olmadığı, kaçınılmazlık veya müterafik kusurun mevcut olup olmadığı hakim tarafından yapılacağını, Somut olayda müvekkilinin, aracını yol kenarına park edilmesi yasaklanmamış bir şekilde kilitleyerek bıraktığını, bilirkişinin mütalaasında bunun pervasızca bir hareket olduğunun benimsendiğini, Pervasızcanın TDK sözlüğünde korkusuz bir biçimde korkusuzca, çekinmeden, sakınmadan olarak açıklandığını, Pervasızca davranış kusurundan söz edilebilmesi için taşıyıcının veya adamlarının yüke özen yükümlülüğünün düşüncesizce, hareketin şekliyle ilgili olarak makul bir taşıyıcıdan beklenen önlemlere, öngörülen kurallara ve doğabilecek olumsuz sonuçlara aldırmaksızın yoğun ve ağır şekilde ihlal edilmiş olması gerektiğini, Müvekkilinin söz konusu eyleme aslen veya fer’an bir iştiraki, yani kasıtlı bir eylemi söz konusu olmadığını, Emtianın kaybının doğrudan amili niteliğinde olmadığı gibi hırsızlık gibi kasıtlı ve suç sayılan bir eylemin işlenebileceğinin öngörülmemiş olması, bu konuda bilinçle hareket edildiğinin, madde hükmünde belirtildiği şekilde söylenecek olursa zararın muhtemelen gerçekleşebileceği bilinciyle hareket edildiğinin göstergesi, öz olarak ifade etmek gerekirse kasta eşdeğer bir kusurlu hareket olarak nitelendirilemeyeceğini, aksine düşünce, ülkede asıl olan hırsızlık istisnasının ise güvenlik olduğunun kabulü anlamına geleceğini, Müvekkilinin aracını park yasağı olmayan yerde Eski Londra asfaltı gibi İstanbul’un en işlek bir caddesinde kilitlediği, böylece üzerine düşen özen yükümlülüğünü yerine getirdiğini, bunun pervasızca bir hareket olarak kabulünün ancak araç kapısının açık ve/veya kontak anahtarı üstünde olmak şeklinde aracın özensiz bir biçimde bırakılması durumunda söz konusu edilebileceğini, vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlamanın devletin sorumluluğunda olduğunu, bu sorumluluğu otoparka bırakmamak gerekçesiyle bütünüyle müvekkilinin üzerine yıkmaya çalışmanın adalet ve hakkaniyet ile bağdaşmayacağını, Müvekkilinin TTK 876 maddesine göre sorumluluğunun olup olmadığı, var ise 880, 881, 882 maddeleri uyarınca sınırlı sorumluluk kurallarından yararlanıp yararlanamayacağının mahkemece araştırılmadığını, Davacının eşya sahibine 103.635,00.TL tazmin ödemesi yaptığı dosya kapsamından anlaşılıyorsa da, cevap dilekçesinde belirtildiği üzere emtia sahibi … tazmin bedeline, zayi olan emtianın piyasa fiyatı üzerine KDV ilave edip etmediğinin belli olmadığını, zira henüz satılmamış ancak zayi olan bir mal için KDV tahakkuku söz konusu olamayacağını, bu bakımdan dosyada mevcut … Birliğinin 04/06/2015 tarihli tazmin faturasında belirtilen satış tutarı ibaresi karşılığı gösterilen 103.635.TL’ya KDV ilave edilip edilmediğinin belirlenmesi, edilmiş ise tazminat hesabından düşülmesi gerektiğini, bu itirazın da değerlendirilmediğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/131 Esas 2018/211 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, taşımadan kaynaklı ve taşıtana ödenen zararın, zarardan sorumlu olduğundan bahisle fiili taşıyıcıdan rucüen tahsili için yapılan takibe itirazın iptali davasıdır.TTK’nın 890/2 maddesinde “Fiilî taşıyıcıya karşı açılacak dava, asıl taşıyıcının yerleşim yeri mahkemesinde, asıl taşıyıcıya karşı açılacak dava fiilî taşıyıcının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. “hükmüne göre icra takibi ve itirazın iptali davası asıl taşıyıcı davacının yerleşim yerinde açıldığından davalının icra dairesinin ve mahkemenin yetkisine itirazı yerinde değildir. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun reddi gerekmektedir.TTK’nın 875/1 maddesinde “Taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur.” denilmek suretiyle taşıyıcının sorumluluğu düzenlenmiş, sorumluluktan kurtulma halleri 876 ve 878 maddelerinde, sorumluluğun sınırı ise 882 maddede belirtilmiştir. 886. madde de ” Zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879 uncu maddede belirtilen kişiler, bu Kısımda öngörülen sorumluluktan kurtulma hâllerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz.” denilmiştir.Somut olayda, davacı asıl taşıyıcı ile dava dışı taşıtan arasında taşıma sözleşmesi yapıldığı, sözleşme kapsamında taşıtanın mallarının alıcısına taşınması işini davacının üstlendiği, söz konusu taşıma işinin fiili taşıyıcı davalı tarafından yerine getirildiği, taşıma eşyasının alıcısına teslim edilmeden park edildiği yerden araç ile birlikte çalındığı, davacının taşıtanın zararlarını giderdiği çekişme konusu değildir.Uyuşmazlık, eşyanın kaybından davalı fiili taşıyanın sorumluluğunun bulunup bulunmadığı ile fiili taşıyanın TTK’nın 876 ve 878 maddelerinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma hallerinin gerçekleşip gerçekleşmediği ile sorumluluğun sınırlandırılmasından yararlanıp yararlanamayacağı konusundadır.Davaya konu eşya, fiili taşıyanın gözetimi altında iken aracın güvenli park yeri yerine korunaksız yol kenarına park edilmesi sonucu araç ile birlikte çalınmış zarar bu şekilde meydana gelmiştir. Zararın meydana gelmesine davalının TTK 886. maddesinde öngörülen pervasızca bir davranışla ve zararın meydana gelme ihtimalinin bilinci ile aracı yol kenarına gerekli tedbirleri almadan park etmesi neden olduğundan sorumluluktan kurtulma hallerinden ve sınırlandırmadan yararlanamayacaktır. Davacı akdi taşıyan taşıtanın bu yüzden uğradığı zararı tazmin ettiğinden bu miktarı zarara sebebiyet veren fiili taşıyan davalıdan talep edebilecektir. Dosyada bulunan taşıtan tarafından düzenlenen fatura da KDV dahil edilmediğinden davalının bu yönlere ilişkin istinaf sebepleri de yerinde değildir,Bu nedenle dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekillinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 7.349,21.TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 1.837,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 5.512,01.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 16/10/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.