Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1114 E. 2019/1460 K. 23.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1114
KARAR NO : 2019/1460
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/05/2018
DOSYA NUMARASI : 2017/4 Esas – 2018/509 Karar
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 23/10/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilleri ile davalı şirketin 07/07/2015 tarihinde dava dışı …Tic. Ltd. Şti.’ nin davalı şirkete ait .. . no’lu daireleri satın alması hususunda tellallık sözleşmesi imzalandığını, sözleşme uyarınca noter imzaları atıldığında ve ödeme yapıldığında müvekkillerine satış bedelinin %3’ü oranında komisyon ödeneceğini, satışın gerçekleştirildiğini, bu satış nedeniyle müvekkillerinin 190.500,00 TL komisyon hakettiklerini, davalının bu ücretin 76.271,19 TL ve + KDV olmak üzere 90.000,00 TL’lik ödeme yaptığını, geriye kalan 114.228,81 TL + KDV bedelinin ödenmediğini, bu bedelin ödenmesi için davalıya ihtarname gönderildiğini, davalının bu ihtara cevap vermediği ve herhangi bir ödeme de yapmadığını, alacağının tahsili amacıyla davalı şirkete karşı Küçükçekmece .. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu şirketin dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına davalı şirketin % 20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davaya konu ettiği 07/07/2015 tarihli belgenin TBK 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen biçimde bir simsarlık sözleşmesi olmadığını, bu belgedeki koşulların yerine geldiğinin davacılarca ispat edilemediğini, hiçbir delil ikame edilmediğini, belgeye göre komisyon ödemesinin şartlara bağlandığını, davacı tarafça bu şartların eksiksiz olarak tahakkuk ettiği iddiasının ispatlanamadığını, gerek icra takip tarihi, gerek dava tarihi itibariyle davacının iddia ettiği muhatap şirkete müvekkili tarafından hiçbir tapu devri yapılmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 23/05/2018 tarih ve 2017/4 Esas – 2018/509 Karar sayılı kararı ile;
” … İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, bilirkişi raporu içeriğine göre; taraflar arasında 07/07/2015 tarihli sözleşme ve 13/02/2017 tarihli protokol imzalanmış olup, davalı vekili tapu devri yapılmadığını beyan ederek savunmada bulunmuş ise de konut satışlarının genelde kredi kullanılmak suretiyle alındığı ve kredi tutarı bitmeden tapu devrinin yapılmadığı bilinen bir gerçek olup, bu durumda devri beklemek aracılık faaliyetlerini yürütenler açısından alacaklarını uzun süre alamamak anlamına geldiğinden uygulamada da sıkça satış vaadi sözleşmesinin yapılması ile simsarlar alacağa hak kazanacaklarını sözleşmelerinde düzenlemekte oldukları gibi bu konuda bir teamülde bulunmaktadır. Somut olayda da imzası davalı tarafça inkar edilmeyen 07/07/2015 tarihli sözleşmede daire satışlarının tamamlanıp noter imzalarının tamamlanması ve ödemelerin şirket hesabına yatması şartı öngörülmüş olup, Bakırköy .. Noterliği’ nin 04/07/2015 tarihli, … yevmiye no’lu düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi imzalanmış, bir kısım ödeme de bilirkişi raporunda hesaplandığı üzere şirket hesabına yatmıştır. Şirket hesabına yatan para üzerinden sözleşme gereği % 3 komisyon bedeli hesaplanmış ve daha önce davalı tarafından komisyon ödemesi açıklaması ile yatırılan miktar mahsup edildikten sonra bakiye 89.880,00 TL yönünden davacının takip ve dava tarihi itibariyle davalıdan alacaklı olduğu kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Alacak yargılamayı gerektirip likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilerek … ” gerekçeleri ile;
” Davanın kısmen kabulü ile 89.880,00 TL asıl alacak yönünden davalının Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı takibe vaki itirazın iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına; Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz oranı uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
Alacak yargılamayı gerektirip likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine,…” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile,
Davacılar tarafından davaya konu edilen 07.07.2015 tarihli yazı Türk Borçlar Kanunu’nun 520. maddesi ve devamı maddelerinde zikredilen simsarlığa ilişkin maddeler kapsamında bir simsarlık sözleşmesi olmadığını, TBK 520. maddesine ve Yargıtay yerleşmiş ve kökleşmiş içtihatlarında da simsarın taraflar arasında bir sözleşmenin kurulmasına imkân hazırlamakla, taraflara aracılık etmekle mükellef olduğu gibi, üstlendiği sözleşmenin kurulması hâlinde dahi simsarlık sözleşmesindeki şartların tamamının eksiksiz bir biçimde tahakkuk etmesi halinde ancak ücrete hak kazanabileceğinin zikredildiğini, davaya konu edilen 07.07.2015 tarihli yazı içeriği simsarlık sözleşmesi niteliğini asla taşımadığı gibi davacı tarafından iddia edilen hususlar hakkında müvekkil şirkete asla bir hizmet verilmediğini, tüm bu nedenlerden dolayı Yerel Mahkeme kararının müvekkil şirket lehine ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Davacı yanın dava dilekçesinde delil olarak defter ve belgelere dayanmamasına rağmen Yerel Mahkeme’ce defter ve belge incelemesine karar verilmesinin de hatalı olduğunu Yerel Mahkemenin işbu ara kararının usul açısından hatalı olduğunu ve davacı yan tarafından da defter ve belgelerin ibraz edilmediğini, Davacıların simsarlık iddiaları bakımından ispat yükünü yerine getirmeleri gerektiğini, davacılarca müvekkil şirkete fatura tanzim ettiklerini ve müvekkil şirketçe ödeme yapıldığı ve müvekkil şirketçe ödeme yapıldığı iddia edilse de bir fatura tanzim edilmiş olmasının tek başına faturaya konu işin ifa edildiği manasına gelmeyeceğini, müvekkil şirketçe yapılan avans ödemesinin davacıların haksız ve hukuka aykırı telkinleri sonucu müvekkilin iyi niyetinin suistimal edilmesi sonucu gerçekleşen bir durum olduğunu, davacıların TBK 523. maddesi uyarınca da dava ettikleri haksız bedele müstahak olmadıklarını, tüm bu hususlara yönelik olarak ortaya koydukları savunmalarının ve itirazlarının Yerel Mahkemeye mütalaa olunan bilirkişi raporunda değerlendirilmediğini ve Yerel Mahkemece de savunmaları ve itirazları nazara alınmadan hükme dayanak edilemeyecek bilirkişi raporu doğrultusunda müvekkil şirket aleyhinde karar verildiğini, Müvekkil şirketçe kendisine taahhütlerde bulunan davacıların haksız ve hukuka aykırı telkinleri ile avans mahiyetli yapılan ödemenin davacıların sair beyanlarının doğru olduğu sonucunu asla doğurmayacağını, Taşınmazların satışının şekle bağlı bir işlem olduğunu, davacı yanca sunulan yazı içeriğinde daire satışından bahsedildiğini, herhangi bir satış vaadinden bahsetmediğini, hal böle olmasına rağmen bedeller eksiksiz olarak tahsil edilmeden ve tapu devri yapılmadan davacı yanca asla aksine bir delil de sunulmamasına rağmen Yerel Mahkemece hükme dayanak edilemeyecek bilirkişi mütalaası doğrultusunda müvekkil şirket aleyhinde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davacı yanın iddialarını kabul etmemek kaydı ile en geniş manada zamanaşımı itirazında bulunmalarına rağmen zamanaşımı itirazlarının da Yerel Mahkemece hiçbir biçimde değerlendirilmediğini beyanla; İlk Derece Mahkemesi olan Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2017/4 Esas – 2018/509 Karar sayılı dosyasından tesis edilen 23.05.2018 tarihli kararın müvekkiller lehine ortadan kaldırılmasına/ bozulmasına karar verilerek, davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı yana yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava, gayrimenkul simsarlık sözleşmesi kapsamında ödenmediği öne sürülen simsarlık ücretinin tahsili yönünde yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptali davasıdır.
Temel uyuşmazlık konusu, taraflar arasında bir simsarlık sözleşmesi olup olmadığı, davacıların edimlerini yerine getirip getirmediği, getirmişlerse takip tarihi itibariyle alacaklı oldukları tutardır.
… İhtiya Mal. San ve Tic. … ve ortağı şeklindeki işletme ile … İnşaat. ..Şti arasında …Tic. Ltd. Şti.nin bir kısım dairelerinin satışların tamamlanıp noter imzalarının tamamlanmalarının ve ödemelerinin şirket hesabına yatması ardından…ve Tic. …’e satış bedelinin % 3 tutarında komisyen ödenecektir şeklinde … İstanbul başlıklı 07/07/2015 tarihli bir belge bulunmaktadır. Bu belge, tarafları ve edimlerini belirttiğinden; 6098 sayılı TBK’nın 520/3.maddesinde düzenlenen yazılı gayrimenkul simsarlık sözleşmesinin unsurlarını taşımakla; mahkemenin belgeyi, gayrimenkul simsarlık sözleşmesi kabul ederek hüküm kurmuş olmasında usul ve yasaya aykırı bir durum olmadığından bu yöndeki istinaf nedenleri yerinde değildir. Davacıların adi ortaklığı tarafından davalı firmaya hitabene düzenlenen 24/07/2015 tarihli 694015 no.lu irsaliyeli faturada Komisyon Bedeli %3 190.500 TL tutar olan Komisyon Bedelinin ilk ödemesi açıklamasıyla KDV dahil 90.000,00 TL toplam alacak tutarı olarak gösterilmiştir. Buna karşı davalının 28/07/2015 tarihinde 90.000,00 TL’yı 694015 nolu faturaya istinaden … Gıda ilk komisyon öd. Açıklamasıyla T.İş bankası üzerinden gönderdiği ve ticari defterlerine de bunu işlediği anlaşılmaktadır. Dosyada dairelerin alıcısı …Gıda.. Ltd. Şti ile davalı firma arasında 13/02/2017 tarihli protokol bulunmaktadır. Bu belgede alıcı firmanın satın aldığı 26 adet dairenin 8 adedinden vazgeçtiği (A blok 158-…170.no.lu daireler) belirtilmekte ve kalan dairelerin kredilerinin ödenmesine ilişkin düzenlemeler bulunmaktadır. Davalı firmanın hesabına 16/07/2015 te… İst.dan alınan 26 adet ko. …..Gıda Dağı Açıklamasıyla 4.750.000,00 TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacıların aracılık ettiği sözleşmelerin kurulmadığı, satıcının tüm bedeli almasının gerektiği öne sürülmektedir. Taraflar arasındaki sözleşmeye göre bedelin satıcının hesabına girmesiyle sözleşmelerin kurulduğu anlaşılmaktadır. Aksi takdirde satın aldığı gayrimenkulleri ayni olarak devralmayan alıcının bedellerini ödemesi hukuken anlamsız olacaktır. Buna ek olarak davacıların davalıya yönelik düzenlediği simsarlık faturasına istinadan, ilk ödemeyi yapan davalının sözleşmeyi ve davacı adi ortaklığın edimini yerine getirdiğini kabul ettiği anlaşılmaktadır. Simsarın görevi esasen alıcı ile satıcıyı bir araya getirerek anlaşma kurulmasını sağlamaktır. Olayda da alıcı ile satıcının bir araya geldiği, taşınmazların satışının kredi ile yapıldığı, bir kısım dairelerin alımından vazgeçildiği anlaşılmaktadır. Taşınmazların devrinin farklı bir prosedüre bağlanması ve davacının aracılık ettiği sözleşmeler kurulduktan sonra alımdan kısmi vazgeçilmesinin simsarlık sözleşmesinde simsarın edimine bir etkisi bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle mahkemenin davacının edimini yerine getirdiğini kabul ederek hüküm kurmuş olması, dosya içeriğine ve yasaya uygundur. Davacının defter ve kayıtlara dayanmamasına rağmen mahkemenin resen defter ve belgelerin incelenmesine karar vermesi hukuka aykırı değildir. Zira HMK’nın 222/1.maddesine göre mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden karar verebilir. HMK’nın 266/1.madddesine göre de mahkeme, çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Davalı, davacıların iddialarını ispatlayamadıklarını, davalının taşınmaz bedellerini tahsil edemediğini, zarara uğradığı, taşınmazların satışının tapuda yapılmadığını, zamanaşımı defilerinin değerlendirilmediğini, bilirkişi rapor ve görüşlerinin fahiş hatalar içerdiği öne sürülmüştür. HMK’ nın 282. maddesine göre bilirkişi raporu hakim tarafından diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirilir. Davalı, tebligatların geçersiz yapıldığını öne sürerek eski hale iade talebiyle birlikte cevap dilekçesi vermiş ve zamanaşımı definde bulunmuştur. Mahkeme 22/09/2017 tarihli duruşmada eski hale iade talebini kabul etmiş ve cevap dilekçesi elden davacı vekiline verilmiştir. TBK’ nın 147/5.maddesinde: Ticari simsarlık ücreti alacağı dışında simsarlık sözleşmelerinden doğan alacakların, 5 yılda zamanaşımına uğrayacağı düzenlenmiştir. Dolayısıyla ortada zamanaşımına uğramış bir alacak yoktur. Zamanaşımı defi, HMK’nın 116.maddesinde düzenlenen ilk itirazlardan değildir. Bununla birlikte HMK’nın 142/1.maddesi uyarınca tahkikat öncesinde değerlendirilmesi gerekirken; bu yapılmadan tahkikata devam edilerek hüküm kurulmuş olması, sonuca etkili olmadığından bu istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Takip açısından ise takip 14/10/2015 te yapılmış, ödeme emri 22/10/2015 te borçluya tebliğ edilmiş, 23/10/2015 te itiraz edilmiştir. İtirazın alacaklıya tebliğine ilişkin bir belge yoktur. Dava da 04/08/2016 tarihinde açılmış olup, İİK 67. madde anlamında bir engel de yoktur.
Sonuç olarak, ilk derece mahkemesi hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 6.139,70 TL istinaf karar harcından, istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 1.535,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.604,7 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 23/10//2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.