Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1089 E. 2019/1441 K. 23.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1089 Esas
KARAR NO : 2019/1441 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/03/2018
DOSYA NUMARASI : 2017/150 Esas – 2018/252 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/10/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasındaki ticari ilişki nedeniyle yapılan alış veriş neticesinde 5 adet fatura davalıya teslim edildiğini davalının faturalara itiraz etmediğini, davalının müvekkiline 23.000,00-TL tutarında çek verdiğini ancak bakiye 16.854,50-TL borcun ödenmediğini hesap ekstresi gereği borcun ödenmemesi nedeniyle davalı aleyhine İstanbul …. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını yapılan takibe davalının itiraz ederek durdurduğunu alacağın tahsili amacı ile huzurdaki davanın açılarak yapılan itirazın iptaline takibin kaldığı yerden devamına karar verilmesini, yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı tarafın cevap vermediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 30/03/2018 tarih 2017/150 Esas – 2018/252 Karar sayılı kararında; ” … Netice olarak mahkememizce yapılan değerlendirmede, dava konusu olan alacağa dayanak olan ve dava dilekçesi ekinde de bulunan faturaların ve faturalara konu olan malların davalı tarafa teslim edildiğine dair dosyada ve incelemede bir veri olmayıp, sadece taraflar arasında akdedilmiş teklif formunun bulunduğu, fatura konusu malların teslim edildiği hususunun ispatlanamadığı, dolayısıyla dava konusu edilen alacağın haklı olduğu hususunun da ispatlanamadığı anlaşıldığı…”gerekçesi ile; Davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Fatura konusu malların tesliminin gerçekleştirildiğini,Dosyada mevcut teklif formunda düzenlendiği şekilde fatura muhteviyatı malların davalı tarafa teslim edildiğini, bu teslim sonrasında da düzenlenen faturalara itiraz edilmediğini, faturalara itiraz etmeyen borçlu malları teslim almadığına ilişkin bir delilin sunulmadığını, yerel mahkeme kararında fatura konusu malların teslim edildiği hususunun ispatlanamadığı şeklinde bir gerekçeye yer verilmesi ve buna dayanarak davanın reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu,Davalı tarafın faturalara itiraz etmemesinin de söz konusu malları teslim aldığının kanıtı olduğunu,Taraflar arasında sözleşme mahiyetinde teklif formunın akdedildiğini,Bilirkişi raporunda taraflar arasında fatura muhteviyatına ilişkin olarak akdedilmiş bir sözleşmenin bulunmadığı bahsedildiği, ancak dosyaya sunulu teklif formu, taraflar arasında akdedildiği ve buna dayalı olarak taraflar, fatura konusu malların alım satımına ilişkin mutabakata vardıklarını,İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, fatura alacağından kaynaklı itirazın iptali davasıdır. Yerel mahkemece, sadece taraflar arasında akdedilmiş teklif formunun bulunduğu, fatura konusu malların teslim edildiği hususunun ispatlanamadığı gerekçesi ile; davanın reddine, karar verilmiş ve verilen karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı borçlu icra dosyasına verdiği itiraz dilekçesinde; ”alacaklıya böyle bir borcum yoktur, alacaklının elinde İİK 68 madde uyarınca herhangi bir senette imzam yoktur,” şeklinde beyanda bulunarak itiraz etmiştir.Davalı davaya cevap vermemiş ve münkir sayılmıştır.Davacı vekilinin Davalı tarafın faturalara itiraz etmemesinin de söz konusu malları teslim aldığının kanıtı olduğunu, taraflar arasında sözleşme mahiyetinde teklif formunın akdedildiğini, bilirkişi raporunda taraflar arasında fatura muhteviyatına ilişkin olarak akdedilmiş bir sözleşmenin bulunmadığı bahsedildiği, ancak dosyaya sunulu teklif formu, taraflar arasında akdedildiği ve buna dayalı olarak taraflar, fatura konusu malların alım satımına ilişkin mutabakata vardıklarına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 6. maddesi uyarınca kural olarak, aksi kanunca belirlenmedikçe iki taraftan her biri iddiasını ispata mecburdur. İspat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190. maddesi de “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. (2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” hükmünü içermektedir. İtirazın iptali davası da yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir (İİK. m.67/1). Alacaklı, alacağının varlığını 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. HMK’ nın 222/1 ve TTK’ nın 83/1 maddesine göre ticari davalarda mahkeme tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden karar verebilir. Ayrıca HMK’nın 31. maddesinde hakimin davayı aydınlatma görevi düzenlenmiştir. Maddeye göre hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda maddi ve hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlarda taraflara açıklama yaptırabileceği gibi soru sorabilecek ve delil gösterilmesini isteyebilecektir. Somut olayda, davacı tarafların ticari defter ve belgelerine delil olarak dayanmış, süresinde kendi ticari defter ve belgelerini bilirkişi incelemesi için sunmuştur. Davalı ise ticari defterleri bilirkişi incelemesine ibraz etmemiştir. Alınan bilirkişi raporuna göre, usulüne uygun olarak tutulmuş davacı defterlerine göre davaya ve takibe konu faturalar kayıtlı olup takip tarihi itibarıyla davacı davalıdan takipte istenen asıl alacak miktarı kadar alacaklıdır. Takibe ve davaya konu faturaların davalı ticari defterlerinde kayıtlı olması halinde veya davalının bağlı olduğu vergi dairesi müdürlüğüne BA formları ile bildirilmiş olması halinde fatura içeriği malların davalıya teslim edildiğinin kabulü gerekir. (Yargıtay 19. HD’nin 2015/12329 E., 2016/6138 K. ve 2014/11846-15110 E.K. sayılı kararları da bu yöndedir.) Mahkemece, davalının davaya ve takibe konu faturaları BA formu düzenlemek suretiyle vergi dairesine bildirip bildirmediği araştırılmamıştır. Davacı dava dilekçesinde ticari defter ve belgelere dayandıklarını belirtmişler, bunun üzerine davalıya bilirkişi incelemesine dair ara karar tebliğ olunmuşsa da davacı münhasıran davalının ticari defterlerine dayanmamış olup, başka delillere de dayanmışlardır. Bununla birlikte davalıya çıkartılan mazbatada ticari defterlerin HMK 222 maddesi gereği ibrazı, aksi takdirden HMK 220 uyarınca işlem yapılacağı ve bu maddelerin içeriğini oluşturan ihtarlar ayrıntılı yazılmamıştır. Bu nedenle, mahkemece alacağın varlığına ilişkin davalının bağlı olduğu vergi dairesinden 01/04/2016 ve 30/06/2016 dönemine ait mal ve hizmet alımına ilişkin BA formlarının getirtilerek takibe konu faturaların içeriğini oluşturan mal ya da hizmetin, borçlu olduğu öne sürülen davalıya verilip verilmediğinin net bir biçimde belirlenerek ve davalıya yukarıda belirtildiği şekilde ticari defterlerini ibrazı için ihtarlı davetiye çıkartılarak bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle icra takibinden dolayı davacının takip tarihi itibariyle bir alacağının olup olmadığı duraksamaya yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekirken, davanın esası ile ilgili deliller toplanmadan ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur. Dosya arasında bulunan teklif formu incelendiğinde; Makine Tipi: C-140, Motor Gücü:7.5, Adet:10, Liste Fiyatı:4500, İskonto:1750, Birim Fiyat:2750, TOPLAM:27.500,00TL., KDV:4.950, Genel Toplam: 32.450,00TL. olduğu, Müşterinin … olduğu, üzerinde 04/05/2016 da 5 adet kendi aracıyla sevk edildi, 25/04/2016 da 5 adet kendi aracıyla sevk edildi , 5 adet fatura kesilecek ibarelerinin yazılı olduğu ve davalıya ait kaşe üzerinde davalıya ait imza olduğu görülmekle, davalıya teklif formu eklenmek suretiyle usulüne uygun isticvap davetiyesi çıkartılıp teklif formunun içeriği ve altındaki imzanın kendisine ait olup olmadığı hususunda beyanının alınmadığı görülmüştür. Davacının dava dilekçesinin deliller kısmında açıkça yemin deliline dayandığını bildirdiğinden, davacıya takibe dayanak faturalardaki malların teslimi hususunda davalıya yemin yöneltme hakkının varlığının hatırlatılması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken davacının bu yöndeki delili toplanmadan davanın kanıtlanamadığından reddine karar verilmesi doğru olmamıştır6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır. Tarafların davada ileri sürdükleri iddia ve savunmalarının bir kısmının hiç bir şekilde değerlendirilmemiş olması halide HMK’nın 353/1-a-6 maddesi kapsamında değerlendirilmelidir. Sonuç itibariyle, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli ve esasa etkili olan delillerin toplanmamış ve değerlendirimemiş olması nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/03/2018 tarih ve 2017/150 Esas – 2018/252 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı 98,10.TL ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş – dönüş masrafı 45,00 TL’olmak üzere toplam 143,10. TL’ nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4- Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 23/10/2019 tarihinde HMK 353/1-a6. maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.