Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1084 E. 2019/1415 K. 16.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1084
KARAR NO : 2019/1415
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ TARİH
DOSYA NUMARASI : 2014/1704 Esas – 2018/115 Karar
DAVA : Alacak
KARAR TARİHİ : 16/10/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacının, davalı şirkete aralarındaki ticari ilişki gereği mal sattığını; malzemelerin tam, eksiksiz ve ayıpsız şekilde davalıya teslim edildiğini; ancak, davalının malzemeleri teslim almasına rağmen bedellerini ödemediğini; bunun üzerine davacı tarafından davalı aleyhine Gebze…İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını; borçlu tarafın yetkiye, borca ve tüm ferilere karşı itiraz ettiğini; yetkisizlik kararı üzerine İstanbul Anadolu ….İcra Müdürlüğü’nün…sayılı dosyasından yeni bir ödeme emri gönderildiğini; davalının bu ödeme emrine de alacağın elde edilmesini uzatmak için haksız olarak itiraz ederek takibi durduğunu; bu nedenlerle, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 24.766,00 TL nin icra takip tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, taraflar arasındaki ticari ilişkinin cari hesap şeklinde yürütüldüğünü ve davacı tarafın iddia ettiği gibi 2 adet faturadan ibaret olmadığını; davacının, faturalara konu malları her seferinde eksik gönderdiğini; bu hususun faturalara konu sevk irsaliyelerinden rahatlıkla anlaşabileceğini; sevk irsaliyelerinde fatura konusu malların tam olarak teslim edilmediğine dair kayıtların bulunduğunu; davalının, fatura bedellerini davacı şirkete ödediğini; davacı şirketin, bu ödemeleri fatura tarihindeki kurdan hesaplayacağına sipariş tarihindeki kurdan hesaplayarak döviz kurunun düşmüş olmasından menfaat temin etmeye çalıştığını; davalı şirketin, davacı şirkete kur farkından kaynaklı fatura kestiğini; davacı şirketin sürekli bir şekilde hesap mutabakatı yapmaktan kaçındığını; açıklanan nedenlerle, maddi gerçeklere aykırı ve kanuni dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 13/02/2018 tarih ve 2014/1704 Esas – 2018/115 Karar sayılı kararında;
” … İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmaları ve bilirkişi raporu içeriğine göre;
Taraflar arasında; ticari ilişki bulunduğu; bu kapsamda davacı tarafından davalıya fatura karşılığı mal satıldığı ve irsaliyelerle davalıya teslim edildiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; taraflar arasında cari hesaba dayalı ticari ilişki bulunup bulunmadığı; bu kapsamda, davacının dava konusu yaptığı 2 adet faturadan kaynaklı davalıdan ödenmemiş bakiye mal bedeli alacağının bulunup bulunmadığı; varsa miktarının ne olduğu ile bu alacağını tahsil için iş bu alacak davasını açmakta haklı olup olmadığı; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında; davalının, davacıya kur farkı faturası düzenleyip düzenlemediği; düzenlemiş ise bu faturanın davacı şirket kayıtlarında bulunup bulunmadığı; bulunuyorsa ne şekilde muhasebeleştirildiği; buna göre taraflar arasında davacı tarafından satılan malın sipariş veya fatura tarihi itibariyle düzenlenmesinden kaynaklı taraflar arasındaki uyuşmazlığa konu alacağın doğumuna sebebiyet verip vermediği; noktalarında toplanmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişiden alınan denetime elverişli rapor içeriği ile özellikle Yakacık Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden gelen 21/05/2015 tarih ve 8068 sayılı yazı cevabı içeriğine göre; davacının, delil olarak dayandığı ve ticari defterlerinde kayıtlı 18/09/2010 tarih ve BS-373919 sayılı 9.883,20 TL tutarlı fatura ve 02/11/2010 tarih ve seri A-155342 sayılı 5.749,45 TL tutarlı faturanın, davalı tarafından 2010 hesap dönemine ait yevmiye defterine işlendiği ve ilgili dönem KDV beyannamelerinde indirim konusu yapıldığı; bu aşamadan sonra; kural olarak, aksine adet veya sözleşme mevcut olmadığı sürece, alım ve satımlarında, satıcı ile alıcı aynı anda borçlarını yerine getirmekle yükümlü bulunduğu; e.BK’ nun 182/2- TBK.m.207-(2) hükmünün benimsediği “peşin alım satımda” satım bedelinin o anda ödenmiş sayıldığı “ana kuralı”nın aksini iddia eden satıcı, bu iddiasını, Türk Medeni Kanunun 6. maddesi hükmünde yer alan ilke gereğince “olağan bir halin aksini iddia ediyor durumuna düşmüş sayılacağı için” satım bedelini alıcıdan peşin almamış olduğunu” kendisi ispat etmek zorunluluğunda bulunduğu; davacı/alacaklı tarafından davalıya düzenlenen faturaların açık fatura şeklinde düzenlendiği; ticari teamül gereği açık faturanın, bedeli alınmadığının karine/teamül olarak kabul edileceği; bu durumun aksinin alıcı/davalı tarafından ispatı gerektiği; e.TTK.m. 23/2. – y.TTK.nun 21-(2). maddesi uyarınca “bir faturayı alan kimse aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır” hükmü uyarınca; davalı/alıcının açık faturaları ve içeriğindeki satım konusu malı teslim aldığı dikkate alındığında; davalı yönünden faturaların, açık fatura olduğu ve bedele ilişkin kaydın [karinenin/teamülün] bağlayıcı olduğunun kabulü gerektiği; taraflar arasındaki ticari ilişkinin “veresiye mal alımı/satışı” olduğu; bu aşamadan sonra, mal alım bedelinin ödendiğini ispat yükünün ise davalı/alıcıya üzerinde bulunduğu; davalı/borçlu-alıcının taraflar arasındaki uyuşmazlık dönemine ait (2010-2011-2012-2013 ve 2014 yıllarına ilişkin) ticari defter ve kayıtlarını mahkemesince belirlenen kesin sürede mahkemeye sunmasa da yukarıdaki açıklama doğrultusunda [Yakacık Vergi Dairesi Müdürlüğü’nden gelen 21/05/2015 tarih ve 8068 sayılı yazı cevabına içeriği dikkate alınarak] davacı tarafından düzenlenen faturaların davalı/alıcı tarafından ticari kayıtlarına aktarılarak kullanıldığı; bu durumda, davacının, 18/09/2010 tarih ve BS-373919 sayılı 9.883,20 TL tutarlı fatura ve 02/11/2010 tarih ve seri A-155342 sayılı 5.749,45 TL tutarlı faturadan [toplam tutarları: 15.632,65 TL] dolayı davalıdan alacaklı bulunduğu; davalı/alıcı şirketin davacı/satıcıya olan mal bedelini ödediğini HMK.nun 200-(1). maddesi uyarınca yazılı delille ispat edilmediği anlaşılmakla; davacının tesbit edilen alacağını tahsil için dava açmakta haklı bulunduğu ve hukuki yararının da bulunduğu; bu nedenlerle, davacı tarafından davalı aleyhine açılan işbu davanın sübut bulduğundan kısmen kabulü ile 15.632,65 TL’nin [e.BK.m.101/TBK.m.117 uyarınca; davacı/alacaklı tarafından dava konusu alacağını tahsil için Gebze …İcra Müdürlüğü’nün …sayılı takip dosyasında 07/07/2011 tarihinde başlatığı icra takibiyle birlikte davalının temerrüde düştüğü kabul edilerek] 07/07/2011 temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine; karar vermek gerekmiş olmakla…”gerekçesi ile,
” 1-Davanın kısmen kabulü ile,
15.632,65 TL’ nin 07/07/2011 temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
Fazlaya ilişkin istemin reddine, … ” karar verilmiş ve karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile,
İlk derece mahkemesi kararının maddi gerçeklere, usule ve hukuka aykırı olduğunu,
Taraflar arasında kurulu ticari ilişkinin cari hesap şeklinde yürütüldüğünü, davacı tarafın iddia ettiği gibi 2 adet faturadan ibaret olmadığını, bilirkişiler tarafından bu durumun tespit edildiğini, davacı şirket faturalara konu malları her seferinde eksik gönderdiğini, bu hususun faturalara konu sevk irsaliyelerinden anlaşılabildiğini, bilirkişinin dava konusu faturalar ve sevk irsaliyeleri üzerinde inceleme yapmadan sadece ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılan incelemenin maddi gerçeğin ortaya çıkmasına engel olduğunu, davacı şirket davalının taleplerine rağmen dava konusu faturaların ve bu faturalara ait irsaliyelerin ilk derece mahkemesine sunmadığını, Müvekkili şirketin fatura bedellerini davacı şirkete ödediğini, davacı şirketin bu ödemeleri fatura tarihindeki kurdan hesaplayacağına, sipariş tarihindeki kurdan hesapladığını, döviz kurunun düşmüş olmasından menfaat temin etmeye çalıştığını, müvekkili şirket davacı şirkete kur farkından kaynaklı faturanın kesildiğini, kabul anlamına gelmemek ile birlikte, borcun dava tarihi itibarı ile 17.114,52 TL olduğunun yazılı olduğunu, sonrasında kur hesabı ile borcun 24.775,05 TL olduğunun yazılı olduğunu, davacı bütün ticari ilişki boyunca, kurun durumuna göre hareket ettiğini, incelemenin cari hesap üzerinden yapılmaksızın, sadece son iki faturanın değerlendirmeye tabi tutulmuş olmasının maddi gerçeğin ortaya çıkmasına engel olduğunu,
Davacı …e Ticaret A.Ş. tarafından davalı müvekkili…ve İnşaat Taahhüt Limited Şirketi aleyhine yapılan, İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’ nün… Esas sayılı takibinde, müvekkili şirkete usulüne uygun gönderilen bir ödeme emrinin olmadığını, itirazın kaldırılması davalarında, usulüne uygun tebliğ edildiğini, ödeme emri ve süresinde ve usulüne uygun yapılmış bir itiraz dava şartı olduğunu, ilk derece mahkemesi açıklanan eksikliği fark ettiğini, davacı tarafa eksikliğin giderilmesinin ihtar edildiğini, sonrasında bu hususu görmemezlikten geldiğini ve davanın kısmen kabulüne dair kararın verdiğini,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Dava; taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında, davacı tarafından, davalıya faturalı olarak satılan mal bedelinden doğan bakiye alacak davasıdır.
Mahkeme davanın kısmen kabulüne karar vermiş, davalı kararı istinaf etmiştir.
Davalı, taraflar arasında ticari ilişki kurulduğunu, davacını her seferinde malları eksik gönderdiğini, sevk irsaliyelerinden bunun anlaşıldığını, bilirkişinin bu kayıtları incelemediğini, davacı tarafın dava konusu fatura ve irsaliyeleri sunmadığını, mahkemenin de sunulması yönündeki taleplerini görmezden geldiğini öne sürmüştür.
Davalı şirkete 2010-2011-2012-2013 ve 2014 yıllarına ait ticari defter ve kayıtlarının (yevmiye, defteri kebir ve envanter defterinin) belirlenen kesin sürede mahkemeye sunması hususunda açıklamalı davetiyenin tebliğ edildiği; davalının belirlenen kesin sürede mahkemece istenilen ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesi için mahkemeye ibraz etmediği anlaşılmaktadır. Davalı malların eksik teslim edildiğini öne sürmekte ise de buna ilişkin bir kanıt sunmadığı, davacının alacağını dayandırdığı cari açığı oluşturan faturaların davalı tarafından ilgili dönem BA formlarında vergi dairesine bildirildiği, indirilecek KDV hesabına konu KDV tutarını indirdiği, bilirkişi raporu ve dosyaya getirtilen belgelerden anlaşılmış olup, mahkeme sunulan deliller doğrultusunda hüküm kurmuştur. Davalı malları eksik aldığını öne sürüyorsa bunu kanıtlamak zorundadır. Davalının savunduğu hususu, davacının kanıtlaması söz konusu olamayacağından bu istinaf nedeni yerinde değildir. Davalı fatura bedellerini ödediğini, davacının sipariş tarihi ile fatura tarihindeki kur tarihinden hangisi yüksek ise ona göre kur farkı faturası düzenlendiğini öne sürmüştür. Davalı ödeme savunmasını HMK 200. maddeye uygun delillerle kanıtlayamamıştır ve mahkeme de bunu belirlemiştir. Bilirkişi raporuna göre kur farkından doğan faturalardan kaynaklanan bir alacak olmayıp, mamul panel malzemelere ilişkin faturalardan kaynaklanan alacağın talep edildiği anlaşılmakla davalı vekilinin bu savunması yerinde değildir. Davalı İcra dairesinde geçerli bir ödeme emri tebliğinin ve itirazın olmadığını bunun dava şartı olduğunu öne sürmüştür. Dava itirazın iptali davası değildir. Davalının öne sürdüğü hususlar ancak itirazın iptali davaları açısından gözetilecek hususlar olup davalı tarafın bu istinaf nedeni de yerinde değildir.
Sonuç olarak; davalının istinaf dilekçesinde belirttiği hususların ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde hukuka uygun olarak karşılandığı, kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.067,87 TL istinaf karar harcından, davalı tarafından peşin olarak yatırılan 266,97 TL harcın mahsubu ile bakiye 800,9 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Davalı tarafından sehven yatırıldığı anlaşılan 176,60 TL Temyiz Kanun Yoluna Başvurma Harcının ( 30/04/2018 tarih – AB2018 Seri No – 159804 Sıra No – 159803 Özel Nolu Sayman Mutemedi Alındısı ) talep halinde davalıya iadesine,
5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansı varsa, avansı yatıran tarafa iadesine,
7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe çıkartılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/10/2019 tarihinde HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.

.