Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1053 E. 2019/1394 K. 16.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1053 Esas
KARAR NO : 2019/1394 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/04/2018
DOSYA NUMARASI: 2017/446 Esas – 2018/441 Karar
DAVA: Tazminat (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 …Hariç))
KARAR TARİH: 16/10/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekilleri dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin babası … ile davalılardan … ile …’ın babaları … 17/06/2010 tarihinde “… Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi” isimli şirketi kurduklarını, şirketin ticaret sicil kaydında da görünen başlıca iş konularının oyun ve eğlence makineleri imalatı yaptıklarını, 3D sinema kurulumu ve 5D sinema imalatı yaptığını, reklam filmi çekimi ve prodüksiyonu yaptığını, 3 boyutlu animasyon film yapımı ve ana sözleşmesinde yazılı olan diğer işler olduğunu, 20/06/2011 tarihinde müvekkili ile davalı, babalarının hisselerini satın alarak şirketin eşit hisseli ortağı haline geldiklerini ve bu tarihten sonra şirketi birlikte yönettiklerini, şirketin bu tarihten beri müvekkilinin yıllardır sürdürdüğü simülatör makine üretimi faaliyetlerini yürüttüğünü, davalılardan …’in ise bu şirketin sigortalı çalışanı olduğunu, şirketin işleri başlarda iyi gittiğini, şirkette sermaye artırımına dahi gidildiğini, ancak daha sonra şirket işlerinde normalin üstü bir şekilde kesilme olmuş ve ciro, kar gibi göstergeler ciddi bir düşüş yaşandığını, bunun üzerine davalı … bu durum karşısında hiçbir mücadele vermeden müvekkiline nedeni sonra anlaşılacak şekilde yoğun ısrarlarda bulunarak ve yurt dışında düzenlenecek fuarlara katılmama kararı aldıklarından şirketi kapatmazlarsa çok büyük cezalar ödemek zorunda kalacaklarını da söyleyerek tasfiyeye gitmeye ikna etmiş ve 10.07.2014 tarihinde şirketin tasfiyesine karar verildiğini, şirkete tasfiye memuru olarak atanan davalı … müvekkiline isterse hissesini devralabileceğini, kendisinin artık yoluna tekstil işiyle devam edeceğini bildirdiğini, bunun üzerine müvekkilinin 27.10.2014 tarihinde hissesini davalı …’a devrederek şirketten ayrıldığını, bu tarihten sonra davalılar ile müvekkilinin birlikte yürüttükleri herhangi bir ticari faaliyetleri olmadığını, müvekkilinin şirket hissesini devri davalı … tarafından satış olarak gösterilmiş ise de davalıya devrettiği hisse karşılığında hiçbir ödeme almadığını, bu hususun şirket hisse bedelinin bankadan yatırılma zorunluluğu bulunan miktarda olması nedeniyle, tarafların o dönemki banka kayıtlarının incelenmesinden de anlaşılacağını, kısa bir süre önce müvekkilinin arkadaşı … isimli şahıs davalı …’ın dava dışı kardeşi ile karşılaşmış ve aralarında davalı ile ilgili bir sohbet geçtiğini, bu şahıs … kardeşinin … isimli firmanın birtakım faaliyetlerinden bahsetmiş ve bu alanda çok ilerlediğini, işlerinin çok iyi gittiği gibi birtakım bilgiler verdiğini, bunun üzerine bir araştırma yapan müvekkilinin davalılarla ilgili çok ciddi birtakım verilere ulaşıldığını, müvekkilinin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü ve Ticaret Sicil Gazetesi kayıtlarında yaptığı incelemeler sonucu tespit ettiği hususların ilki …. Sanayi Anonim Şirketi adlı şirket olduğunu, şirketin 28.03.2014 tarihinde kurulmuş olup kuruluşunun …’ın kız kardeşi olan … tarafından gerçekleştirildiği görünmekte olduğunu, yine müvekkilimin Simülatör adlı şirketten ayrılmasına kısa bir süre kala 13.10.2014 tarihinde; … isimli şirketin yönetim kuruluna davalı … ile … isimli şahsın seçildiğini, …’ın ise her türlü görevinden istifa ettiği anlaşıldığını, … ilgili yapılan araştırmada yalnızca … isimli şirketin eski yönetim kurulu üyesi olarak göründüğünü ve gerek ….un iştigal alanında ve gerekse de başka hiçbir alanda ticari faaliyetinin olmadığı anlaşıldığını, … isimli şahıs belirtildiği gibi müvekkili ile davalı …’ın ortak olduğu şirkette SGK’lı olarak çalışmakta olan bir personelleri olup müvekkilinin hiçbir zaman ne ortağı ne de bu personel tarafından böyle bir ticari faaliyetlerine ilişkin bilgisi olmadığını, aksine bu işlerin hepsi müvekkilinden gizli olarak yürütüldüğünü, müvekkilinin … isimli şirketle ilgili yaptığı araştırmalarda bu şirketin de tamamen müvekkil ile davalı …’ın ortak olduğu şirket gibi, … üretimi faaliyetlerini yürüttüğünü tespit edildiğini, davalının haksız rekabete ilişkin yükümlülüklerinden kurtulmak amacıyla öncelikle kız kardeşi adına bir şirket kurarak daha sonra kız kardeşinin istifası üzerine bu şirketi yönetmeye devam ettiğini, şirketin kuruluşuna ilişkin müvekkiline hiçbir bilgi verilmemiş olması ve … karlılığının birden yüksek oranda düşmesi davalının kötü niyeti ve bu şirkete … üzerinden müşteri vb. her türlü kaynak aktarımı yapıldığına kuvvetli derecede şüphe oluşturmuş olduğunu, müvekkilinin tespit ettiği diğer husus ise, “… Limited Şirketi” isimli şirket olduğunu, şirketin kayıtlarından da 16.01.2014 tarihinde … ve … tarafından kurulduğu anlaşıldığını, müvekkilinin ortağı ve şirket çalışanının yürüttüğü bu faaliyetten de hiçbir şekilde haberi olmamış olduğunu, bu husus da davalıların kötü niyetini ortaya koyduklarını, müvekkilinin hiçbir bilgisi olmayan … isimli bu şirketin, müvekkili ile davalı …’ın ortak oldukları şirket adresinde kurulmuş olduğu kayıtlardan anlaşıldığını, davalılar hiçbir kira bedeli ödememiş olup, bu nedenle de müvekkilin mal varlığında azalmaya neden olduklarını, müvekkilinin şirketin nakit varlığında meydana gelen ciddi düşüşler karşısında sürekli olarak ortağı olan davalıdan bilgi istediyse de hiçbir şekilde bilgi alamadığını ve bu konuda davalı müvekkilimi devamlı oyaladıklarını, şirketin tüm muhasebesel kayıtlarını ve bankada işlem yapma yetkisini elinde tutan davalı …, müvekkilinin tüm ısrarlarına rağmen müvekkiline talep ettiği bilgileri vermekten kaçındığını, davalılarının müvekkili aleyhine sebepsiz zenginleştiklerini, …’ın müdürü ve ortağı olduğu şirkete karşı haksız rekabette bulunarak aynı iştigal alanında başka bir şirket kurduklarını ve müvekkili aleyhine, kendi lehine haksız kazanım elde ettiklerini, . müvekkilinin ortağı olduğu şirketin SGK’lı çalışanını kendine ortak yapan ve bir de bu kişiyle müvekkilden gizli bir ortak şirket açan davalı …’ın, bu personelin emek ve mesaisinin bu şirketlere harcanmasını sağlamış olması dahi müvekkil nezdinde zarara yol açtıkları ve müvekkili mal varlığında fakirleşmeye neden oldukları ortaya koyduklarını, davalıların şimdilik 1.000(Bin)TL sebepsiz zenginleşme bedelini müvekkiline ödemelerine, davalı … aleyhine 40.000TL manevi tazminata, davalı … aleyhine 9.000-TL manevi tazminata, davalı … aleyhine 1.000TL manevi tazminata, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkili … ile davcının 2003 yılından beri arkadaş olduklarını, bu yakın arkadaşlığın 2009 yılında ticari birlikteliğe dönüştüğünü, devir işlemlerinin usulüne uygun yapıldığını, haksız davanın reddini, yargılama ve vekalet ücretlerinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.Davalılar vekili süre uzatım dilekçesinde davanın zamanaşımına uğradığı beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 30/04/2018 tarih 2017/446 Esas – 2018/441 Karar sayılı kararında;”…Davacı 28/08/2014 tarihinde … yevmiye no’su ile hissesini davalılardan …’a devretmiş olup, devir sözleşmesinin noterde düzenlendiği, Ticaret Sicilinde tescil ve ilan olunduğu anlaşılmıştır. Davacının hisse devrinin iptali ya da devir bedeline yönelik bir talebi bulunmamaktadır. Davacının 03/08/2011 tarihli Ortaklar Kurulu Kararı ile 10 yıl süre ile şirket müdürlüğüne ve münferit imzası ile şirketi temsil ve ilzam etmesine karar verilmiştir. Davacının müdürü ve ortağı olduğu şirketin durumunu bilen ya da bilebilecek kimselerden olduğu, yönlendirme ve yanıltma ile hisse devri iddiasının davacı tarafından ileri sürülemeyeceği, davacının ayrılmasının akabinde şirketin işlerinin olumlu seyretmesi ya da davalı tarafça yeni şirket kurmak suretiyle ticaret hayatına devam etmesinin davacıya dava hakkı vermeyeceği, devir tarihinden 3 sene sonra iddiaların dile getirilmesinin hakkın kötüye kullanılması anlamına geleceği açıktır. Davacı usulüne uygun olarak limited şirketteki ortaklıktan hisse devri yoluyla ayrılıp ortaklık sıfatını yitirmiştir. Davacının ortaklık hakkının hile ile devredildiği iddiası da bulunmamaktadır. Davacı taraf malvarlığında azalmaya sebebiyet verildiğini belirtmiş ise de gerçek kişi davalılara kar payı talebinde bulunulamayacağı, talebin şirketin malvarlığına ilişkin olduğunun kabul edilmesi halinde ise, bu hakkın da ortak olunması halinde ancak tasfiye aşamasında ileri sürülebileceği, faaliyeti devam eden şirketle ilgili olarak bu hakkın da ileri sürülemeyeceği, öte yandan manevi tazminatın da koşullarının bulunmadığı anlaşılmakla…”gerekçesi ile;AÇILAN DAVANIN REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekilleri istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kaldırılmasının gerektiğini, Müvekkilinin çalışanının ortağı ile yürüttüğü bu ticari faaliyetlerden hiçbir şekilde haberinin olmadığını,16.01.2014 tarihinde müvekkilinin ortağı ve davalı … ve …adlı firmada müvekkilinin SGK’lı çalışanı olan … tarafından ortak olarak … Ticaret ve San. Ltd. Şti. adlı şirketinin kurulduğunu, müvekkilinin halen … adlı firmada ortaklığı devam ederken kendi ortağı ve çalışanlardan biri tarafından ortak olarak kurulan bu firmadan haberinin olmadığını, bu firmanın da ticaret sicil adresi olarak müvekkilinin davalı … ile ortak olduğu … adlı firmanın adresinin gösterildiğini,Bu firma adına 2014 yılının şubat ayında yapılmaya başlanan ve Ağustos ayında kesilen müvekkilinin şirket hissesini devrinden önce bir faturaya ulaşıldığını, fatura incelenecek olursa tamamen tekstil ile uğraştığı iddia edilen bu firmanın üzerinden simülatör koltuğu ürettirildiğinin görüleceğini, bu faturada ürünlere ilişkin olarak “fiber koltuk ve fiber beşli koltuk” yazıldığının görüldüğünü, fiber koltuk ise sadece simülatör üretiminde kullanılan ve simülatör makinelerine monte edilen bir ürünün olduğunu,Üretilen koltukların ancak kalıp ile yapıldığını ve müvekkili tarafından … isimli firmaya yaptırılan bu koltukların, … firmasına ait kalıplarla yaptırıldığının açıklandığını, … adlı şirket tarafından oldukça yüksek bir meblağ harcama ile fiber kalıp üreticisine dizayn ettirildiğini ve tamamen … firmasına ait kalıpların olduğunu, müvekkilinin bu durumdan haberdar olması halinde bir çalışanı ve ortağı tarafından kendi şirket kalıpları kullanılarak başka bir şirket üzerinden iş yapılarak kazanç elde edilmesine onay vermeyeceğinin ortada olduğunu,Davalıların birlikte hareket ederek, haksız rekabetleri ve ticari örf ve etiğe aykırı hareketleri ile müvekkilinin ortak olduğu firmanın kaynak ve müşteri birikimini müvekkilinden habersiz olarak başka şirketlere aktardıklarını ve bu nedenle müvekkilinin aleyhine sebepsiz zenginleştiklerinin ortada olduğunu,Davacı tarafça direkt olarak kar payı değil sebepsiz zenginleşme bedelinin talep edildiğini,Gerekçeli kararda müvekkilinin şirket ortağı olması nedeniyle şirketin durumunu bilmesi gerekeceğinden bahsedildiğini, ancak açıklanan durumların hiçbirini müvekkilinin ortak olarak bileceği ya da bilmesinin gerekeceği durumların olmadığını,Davacı tarafın taleplerinin kaynağını müvekkilinin ortak olduğu … adlı firmanın hesaplarında var olan birtakım durumların değil tamamen başka şirketlere ilişkin durumların oluşturduğunu, müvekkilinin salt … hesaplarının kontrolü ile davalıların haksız rekabeti sonucunda müvekkilinden gizlice kurdukları firmalara müşteri aktarımları, …’ün kaynaklarını kullanarak başka şirketler üzerinden mal ürettirmeleri ya da satış yaparak haksız kazanç sağlamaları gibi hususlar müvekkilinin ortak olarak üzerine düşen araştırma görev ve yetkisi ile bilebileceği hususların olmadığını, müvekkilinin salt şirket ortaklığından kaynaklanan kontrol gibi birtakım yükümlülükleri gerekçe yapılarak, davalı şirket ortağının kötü niyetle hareket ederek müvekkilinin yıllarca süren emeği karşılığı elde edilen şirket varlıkları ve müşteri portföyünden haksız gelir elde etmesi ve karşılığında müvekkilinin mal varlığında azalmaya yol açmasının kabullenmesine karar verilmiş olmasının kabul edilemez olduğunu,Davayı açma sebeplerinin … adlı firmanın işlerinin iyi gitmesi olmadığını, Davacı tarafça davalıların kötü niyetinin de ortaya konulmasını ve müvekkilinden gizli başka şirketler üzerinden yürütülen faaliyetlerin … firması nezdinde yol açtığı durumun gösterilmesi amacıyla izah edildiğini, müvekkilinin davaya konu durumları öğrenme durum ve süresini de gösterdiğini, davacının davayı açma nedenin …’ün işlerinin iyi gitmesi değil, müvekkilinin işlerini iyi gitmesini öğrenmesi üzerine yaptığı araştırma sonucu elde ettiği ve davalılar tarafından kendisinden gizli olarak yürütülen işler olduğunu,Taleplerinin kaynağını sebepsiz zenginleşme kurumunın oluşturduğunu, müvekkilinin halen şirket ortağı olması durumunda kar payına ilişkin ve farklı davalar ile alacak talebinde bulunabileceğinin açık olduğunu, (3. Hukuk Dairesi E. 2013/16221 K. 2014/608 T. 20.1.2014 – Hukuk Genel Kurulu E. 2013/13-1018 K. 2014/508 T. 9.4.2014 – 3. Hukuk Dairesi E. 2013/1715 K. 2013/2939 T. 25.2.2013 )Davalıların müvekkilinden gizli olarak yürüttükleri ticari faaliyetleri ile müvekkilinin yoğun emekleri ve koyduğu sermaye karşılığı elde edilen şirket mal varlığında gerek şirket nakdinde meydana gelen azalma ve gerekse de başka şirketler üzerinden müşteri portföyü kullanılarak yapılan satışlar üzerinden haksız kazanç elde ettikleri ve müvekkilinin de bu kazançtan mahrum kalarak fakirleşmesine yol açtıklarının ortada olduğunu, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının bozularak kaldırılmasına ve bilirkişi incelemesi neticesinde yapılacak tespt doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava; davalının, tarafların ortak oldukları dava dışı … LTD. ŞTİ. Şirketi ile aynı iş kolunda şirket kurmak ve yöneticiliğini yapmak suretiyle haksız rekabette bulunmak, iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın esastan reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı ve davalılardan … dava dışı … Ticaret LTD. ŞTİ.nin ortağı iken davacının Eyüp… Noterliği’nde düzenlenen 28/08/2014 tarih ve … Yevmiye nolu Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi ile 20.000 adet hissesini davalılardan …’a devrederek ortaklıktan ayrılmış olup bu devir işleminin Ticaret Siciline tescil edilip 6 Kasım 2014 Tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği anlaşılmıştır.Davacı gerçek kişi ile davalılardan … dava dışı …Sanayi Ve Ticaret LTD. ŞTİ.nin ortağı iken davacının Eyüp … Noterliği’nde düzenlenen 28/08/2014 tarih ve … Yevmiye nolu Limited Şirket Pay Devri Sözleşmesi ile 20.000 adet hissesini davalılardan …’a devrederek ortaklıktan ayrılmış olup bu devir işleminin Ticaret Siciline tescil edilip 6 Kasım 2014 Tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, dava tarihi itibariyle davalılardan …’ın dava dışı şirketi münferiden temsile yetkili müdür bulunduğu, şirketin tüzel kişiliğinin devam ettiği, davalı gerçek kişinin dava dışı şirketle aynı alanda faaliyette bulunmak üzere sonradan kurulan dava dışı …Anonim Şirketi adlı şirketin ve ….San. Ltd. Şti. adlı şirketin yetkilisi olarak atandığı belirtilmiştir. Dava dilekçesinde davacı taraf davalının haksız rekabette bulunduğunu, davalı gerçek kişinin somut olaya uygulanması gereken 6102 Sayılı TTK’da düzenlenen rekabet yasağını ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Davacı gerçek kişinin gerek haksız rekabet gerekse rekabet yasağı ile ilgili iddialarla doğrudan bir ilgisi bulunmamaktadır. İleri sürülen iddialar, dava dışı şirketi ilgilendiren vakıalardır. Davacı gerçek kişinin, dava dışı şirkette eski ortaklığı ve müdür sıfatının olması, böyle bir davayı kendi adına açması için yeterli değildir.Davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında ayrı ayrı ve detaylı şekilde tartışılıp değerlendirildiği, mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davacı vekilinin istinaf sebepleri ilk derece mahkemesinin gerekçesi ve değerlendirilmesine göre yerinde görülmemiştir. Dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10. TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 44,40. TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından istinaf aşamasında peşin olarak yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 8,50.TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 16/10/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.