Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1046 E. 2019/1393 K. 16.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1046 Esas
KARAR NO : 2019/1393 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 08/02/2018
DOSYA NUMARASI: 2015/52 Esas 2018/115 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 16/10/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin müvekkil şirketten herhangi bir hak ve alacağı bulunmamasına rağmen 23/11/2013 tarihinde nakde çevrilmesi sebebiyle müvekkil şirket tarafından davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin icra takibine 30/12/2014 tarihinde itiraz ettiğini, davalı şirketin itirazının hukuki dayanaktan yoksun, haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkil şirket ile davalı şirket arasında 18/09/2010 tarihinde akaryakıt bayilik sözleşmesi imzalandığını, 18/09/2010 tarihli akaryakıt bayilik sözleşmesinin eki ve ayrılmaz parçası olarak 18/09/2010 tarihli genel esaslar ve şartlar başlıklı bir sözleşme ve yine 18/09/2010 tarihli çerçeve anlaşması imzalandığını, taraflar arasındaki anlaşmaya göre davalı şirket tarafından müvekkil şirkete işletme teknik yatırım bedeli adı altında 14.000 USD+KDV ödeme yapılmasının kararlaştırıldığını, müvekkil şirketin taraflar arasındaki sözleşmelerden kaynaklanan alacakların teminatının oluşturmak ve herhangi bir şekilde borç tahakkuk etmesi halinde davalı şirket tarafından nakde çevrilmek üzere 50.000 TL tutarında teminat mektubu teslim ettiğini, davalı şirket tarafından işletme teknik yatırım bedelinin ödenmemesi üzerine müvekkil şirketin akaryakıt bayilik sözleşmesini tek taraflı ve haklı sebeple feshettiğini, müvekkil şirket tarafından akaryakıt bayilik sözleşmesinin feshedilmesi üzerine davalı şirket tarafından İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/69 E. Sayılı dosyası ile müvekkil şirkete karşı kar mahrumiyeti iddiası ile dava açıldığını, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/69 E. Sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporunda akaryakıt bayilik sözleşmesinin haklı sebeplerle feshedildiği için davalı …’nin kar mahrumiyeti talebinde bulunmayacağı yönünde görüş bildirildiğini, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/69 E. – 2014/352 K. Sayılı 19/11/2014 tarihli kararı ile akaryakıt sözleşmesinin haklı sebeple sona erdiği gerekçesiyle kar mahrumiyeti talebi yönünden davanın reddine karar verildiğini, akaryakıt sözleşmesinin imzalandığı dönemde müvekkil şirket tarafından davalı şirkete teslim edilen 50.000 TL teminat mektubunun süresi ihtirazi kayıtlarla uzatıldığını, davalı şirketin 22/11/2013 tarihinde hiçbir hak ve alacağı bulunmamasına rağmen 50.000 TL teminat mektubunu nakde çevirdiğini, davalı şirket tarafından müvekkil şirkete gönderilen 30/11/2012 tarihli hesap ekstresinde de müvekkil şirketin herhangi bir borcunun olmadığının açık olduğunu beyan ederek İstanbul … İcra Müdürlüğünün… E. Sayılı dosyasında davalı şirketin haksız ve kötü niyetli itirazının iptali ile takibin devamına, itirazın haksız ve kötü niyetli olması sebebiyle %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsiline, 50.000 TL asıl alacağa teminat mektubunun nakde çevrildiği tarih olan 22/11/2013 tarihinden itibaren reeskont avans faizi işletilmesine, tüm yargılama gider ve vekalet ücretinin davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, müvekkil şirketin davacı tarafa herhangi bir borcunun bulunmadığını, huzurdaki haksız ve mesnetsiz davanın reddinin gerektiğini, davacı tarafın müvekkil şirket ile akdedilmiş olan sözleşmeleri süresinden önce haksız olarak feshettiğini, buna istinaden taraflar arasında halen derdest olan davaların mevcut olduğunu, davacının söz konusu sözleşmeleri süresinden önce haksız olarak feshetmesi nedeniyle müvekkil şirketin zarara uğradığını, söz konusu davaların kesinleşmeden davacının müvekkil şirkete borcu bulunmadığı yönündeki iddiaların kabul edilemez olduğunu, müvekkil şirketçe İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi kararının temyiz edildiğini, dosyanın halen Yargıtay’da olduğunu, söz konusu kararın bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, davacı tarafın müvekkil şirket nezdinde doğmuş doğacak tüm borçlarının teminatı olarak dava konusu teminat mektubunu müvekkil şirkete teslim ettiğini, teminat mektubunun nakde çevrilmesinin sebebinin davacının müvekkil şirkete olan borçları olduğunu, söz konusu hususun müvekkil şirket defterleri üzerinde yapılacak bilirkişi incelemesi ile de sabit olacağını, teminat mektubunun nakde çevrilme tarihinin 22/11/2013 olduğunu, söz konusu tarihten sonra düzenlendiği anlaşılan hesap ekstresine göre davacının müvekkil şirkete borcunun bulunmadığı iddiasının tamamen hukuki mesnetten uzak olduğunu beyan ederek İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/69 E. – 2014/352 K. Sayılı kararının bekletici mesele yapılmasına, haksız ve hukuka aykırı olan davanın reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk derece Mahkemesi 08/02/2018 tarih 2015/52 Esas – 2018/115 Karar sayılı kararında;”…TMK 6 ve 7 ile HMK 187- 293. Maddeleri gereğince ispat hususuna dikkat edilmiştir. Davalının akaryakıt bayilik sözleşmesi gereği tarafına davacı tarafından verilen teminat mektubunun nakde çevrilmesini talep etmesi karşısında borcu bulunmamasına rağmen ihtirazi kayıtla davacının bu bedeli ödediği anlaşılmaktadır. Borcun bulunmaması karşısında dürüstlük ilkesi- iyi niyet kuralı gereğince ve dosyaya mübrez belgeler, hesap hareketleri ve ticari kayıtlar uyarınca delillerin değerlendirilmesi sonucunda davalının teminat mektubunun nakde çevrilmesini istemesi iyi niyetli olmadığına kanaat getirilmiştir. Sözleşme gereğince davacı tarafın davalı tarafa borcu bulunmadığı halde, davalı tarafın teminat mektubunu nakde çevirmek istemesi karşısında ödemede bulunduğu anlaşılmıştır. Yine dosyada bulunan İstanbul 16. ATM 2012/ 69 E sayılı dosya kapsamında davalının bu dosyadaki davacı sıfatı ile açmış olduğu davanın reddedildiğine de dikkat edilmiştir. Davalının takip miktarı kadar borçlu olduğu, sebepsiz zenginleştiği bu nedenle ödenen miktarın davacıya istirdadının gerektiği anlaşılmaktadır. Bu miktar kadar davacının alacaklı olduğu, borcun ödenmediği, talep edilen faizin istenebileceği, davacının davasında kararda belirtilen şekilde haklı olduğu ve davasını ispat ettiği davalıdan alacaklı olduğu değerlendirilmekle davalının iyi niyetli olmadığına da kanaat getirilerek alacak likit olmakla ve taleple bağlı kalınarak tazminata hükmolunmuş aşağıdaki şekilde kanunen, taktiren ve vicdanen karar vermek gerekmiştir…”gerekçesi ile;1-Davacının davasının tam kabulü ile İstanbul …. İcra Dairesinin … E. Sayılı takibe yapılan itirazın iptaline,takibin kaldığı yerden devamına,2-11.177,46 TL icra inkar tazminatına hükmolunmasına, davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece mahkemesince, davalı tarafın bilirkişi raporuna itirazlarına rağmen karar ihdasına elverişli olmayan, eksik inceleme ile verilen bilirkişi raporuna dayanarak müvekkili şirketin davacıdan herhangi bir alacağının bulunmadığından bahisle davanın kabulüne karar verildiğini, müvekkilinin davacıdan bir alacağının olup olmadığı yolunda incelemenin yapılmadığını, sadece davacı defterleri üzerinde, taraflar arasındaki cari hesap ilişkileri üzerinde incelemenın yapıldığını, müvekkili şirketin davacıdan olan alacağı cari hesap ilişkisinden kaynaklanmadığını,Dava konusu teminat mektubu, taraflar arasındaki bu ticari ilişki sebebiyle her türlü borçlarının teminatı olarak verildiğini,Mahkeme kararına dayanak teşkil eden raporda, sadece davacı defter ve kayıtlarına göre müvekkiline cari hesap ilişkisinden kaynaklanan bir borcu bulunmadığına dair tespit yapıldığını, müvekkili şirket defter ve kayıtları üzerinde bir inceleme yapılmadığını, cezai şart ve kâr mahrumiyeti alacakları olup olmadığının irdelenmediğini,Taraflar arasındaki sözleşmenin davacı tarafından haksız ve tek taraflı olarak süresinden önce feshedilip edilmediğini ve bu sebeple de müvekkilinin cezai şart ve zararlarını talep ve tahsil hakkının doğup doğmadığı yolunda maalesef ne mahkemece ve ne de bilirkişi tarafından her hangi bir inceleme ve tespitin de yapılmadığını,Davacı, 30.11.2012 tarihli hesap ekstresine göre müvekkili şirkete borcu bulunmadığını iddia etmekte ise de söz konusu iddia haksız ve mesnetsiz olduğunu, dava konusu teminat mektubunun nakde çevrilme tarihi dava dilekçesinin ekinde sunulan belgeden de açıkça anlaşılacağı üzere 22.11.2013 olduğunu, davacının incelenen defter ve ekstreleri de 1 yıl öncesine ait olduğunu, son dönem incelemesinin yapılmadığını ve müvekkili defter ve kayıtlarının da incelenmediğini,Müvekkili şirketin, davacıdan olan alacağının tahsili için açtığı davada da haksız bir karar verildiğini ve müvekkili şirket defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmadan, davacının, sözleşmeyi haklı ve geçerli olarak sona erdirdiği mütalaasına dayanılarak hükmün tesis edildiğini ve Yargıtay’ca da eksik inceleme ile haksız onama kararının verildiğini, eksik inceleme ile verilen karar, müvekkilinin davacıdan herhangi bir alacağının olmamasının, alacağından vazgeçmiş olduğu anlamına gelmediğini, ilk derece mahkemesince rapora itirazlarının ve beyanlarının muvacehesinde müvekkilinin davacıdan, bayilik sözleşmesinin süresinden evvel sona ermesi sebebiyle, sözleşme süresi sonuna kadar devam edileceğine inanılan ticari ilişki sebebiyle yapılan yatırımlardan, sözleşmenin süresinden önce sona ermesi sebebiyle kullanılamayan kısımlarla ilgili olarak doğmuş alacağı ve kâr mahrumiyeti zararının olup olmadığının işbu davada tespit ettirilmesinin gerektiğini, verilen karar, bu sebeple eksik incelemeye dayalı olarak verildiğini, hukuka ve yasaya aykırı olduğunuİleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, davacının davalıya vermiş olduğu teminat mektubunun, Akaryakıt Bayilik Sözleşmesinin feshi nedeniyle, davalı tarafça haksız bir şekilde nakde çevrildiği iddiasıyla açılan itirazın iptali davasıdır.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının davalıya vermiş olduğu teminat mektubunun nakde çevrilmesi için gereken koşulların oluşup oluşmadığı ve davacının bayilik sözleşmesi uyarınca davalıya borçlu olup olmadığı, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan alacaklı olup olmadığına ilişkindir.Mahkemece toplanan delillere göre, davacının davasının tam kabulü ile İstanbul …. İcra Dairesinin… E. Sayılı takibe yapılan itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, 11.177,46 TL icra inkar tazminatına hükmolunmasına, davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Taraflar arasında yapılan Bayilik Sözleşmesinin 5.2. Maddesinde;”BAYİ”, ”…”in talebi üzerine ”…”e olan doğmuş ve doğacak tüm borçlarırın teminatı olarak metni ve bankası ”…”ce kabul edilecek ve bedeli … tarafından belirlenecek teminat mektuplarını derhal ”…”e verecektir, hükmü düzenlenmiştir.
Bu hüküm uyarınca sözleşmeden kaynaklanan her türlü alacağın teminatı olarak teminat mektubu alındığı, dava konusu teminat mektubunun sözleşmenin teminatı olarak verildiği, sözleşme tarafı olan dosyamız davalısı …. tarafından İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/69 Esas sayılı dosyasında dosyamızın davacısına karşı 22/03/2012 tarihinde sözleşmenin haksız feshedilmesi sonucu mahrum kalınan kar alacağından kaynaklı tazminat davası açıldığı,mahkemece yapılan yargılama sonucu 19/11/2014 Tarih ve 2012/69 Esas, 2014/352 Karar sayılı kararı ile davalının sözleşmeyi haklı ve geçerli olarak sona erdirdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, verilen kararın davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine dosyanın Yargıtay’a gönderildiği ve Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 17/12/2015 Tarih ve 2015/1634 Esas,2015/17124 Karar sayılı kararı ile mahkeme kararının onandığı ve kararın 17/03/2016 tarihinde kesinleştiği görülmüştür.İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/69 Esas sayılı dosyasının yargılaması sırasında alınan 20/10/2014 tarihli bilirkişi raporunun Mali İncelemeler bölümünde; ”iş bu davada cari hesaba yönelik talep bulunmadığından,bakiye tespitine yönelik çalışma yapılmadığı,” belirtilmiştir.Somut davada da sadece talimat yolu ile davacı defterleri incelenerek bilirkişi raporu alınmış davalının ticari defterleri incelenmemiştir.Davalı vekili delil listesinde müvekkili şirketin defter ve kayıtlarını delil olarak gösterdiği, davalı vekili talimat mahkemesince alınan bilirkişi raporuna karşı verdiği 25/09/2017 tarihli itirazlarını içerir beyan dilekçesinde,dava konusu teminat mektubunun taraflar arasındaki bu ticari ilişki sebebiyle her türlü borçların teminatı olarak verildiğini, sadece davacı defterleri incelenerek cari hesap ilişkisinden kaynaklı bir borcu bulunmadığına yönelik tespitleri kabul etmediğini, müvekkili şirketin defter ve kayıtları üzerinde de inceleme yapılarak rapor alınmasını talep ettiği, mahkemenin bilirkişi incelemesiyle ilgili 21/12/2016 tarihli duruşmasının 1 nolu ara kararıyla;” Mahkememizin 16/03/2016 tarihli celsesinde tespit edilen uyuşmazlık hususları kapsamında tarafların ticari defterlerinin mali müşavir bir bilirkişi tarafından incelenerek ve yine İstanbul 16 ATM dosyası da incelenerek rapor tanzimin istenilmesine,” 2 nolu ara kararıyla;” Davalı şirket vekiline defterlerini inceleme günü hazır etmesi için meşruhatlı tebligat çıkarılmasına , inceleme gününde defterler ibraz edilmediği takdirde ibrazdan kaçılmış sayılacağı hususunun tebligata şerh düşülmesine,” 3 nolu ara kararıyla;” Davacı tarafça davacı şirketin defterlerinin bulunduğu adres bildirildiğinde adresinin şehir dışı olması halinde davacı defterlerinin incelenmesi için talimat yazılmasına,” 4 nolu ara kararıyla;” Davacı tarafın defterleri incelendikten sorna davalı tarafın defterlerinin incelenmesine,” karar verildiği halde davalı tarafın ticari defterleri incelenip davacıdan cari alacağının olup olmadığının tespit edilmediği ve davalı tarafın rapora itirazının 13/12/2017 tarihli duruşmanın ara kararıyla ret edildiği görülmüştür.Taraflar arasında yapılan Bayilik Sözleşmesinin 5.2. Maddesinde;”BAYİ”, ”…”in talebi üzerine ”…”e olan doğmuş ve doğacak tüm borçlarının teminatı olarak metni ve bankası ”…”ce kabul edilecek ve bedeli … tarafından belirlenecek teminat mektuplarını derhal ”…”e verecektir, hükmü düzenlenmiştir.Bu hüküm uyarınca sözleşmeden kaynaklanan her türlü alacağın teminatı olarak davaya konu teminat mektubunun alındığı, dava konusu teminat mektubunun sözleşmenin teminatı olarak verildiği, mahkemece davalının ticari defter ve kayıtlarıda uzman bilirkişi marifetiyle inceletilerek talimat mahkemesince alınan bilirkişi raporuyla da karşılaştırma yapılarak çelişki olduğu taktirde bu çelişkide giderilerek sonucuna göre takip tarihi itibariyle davacının alacaklı olup olmadığının tespitinin yapılması gerekirken eksik inceleme ile sadece davacının ticari defterleri incelenerek verilen bilirkişi raporuna dayanarak karar verilmesi yeninde olmayıp davalının istinaf talebi yerinde görülmüştür.6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır. Tarafların davada ileri sürdükleri iddia ve savunmalarının bir kısmının hiç bir şekilde değerlendirilmemiş olması halide HMK’nın 353/1-a-6 maddesi kapsamında değerlendirilmelidir.Sonuç itibariyle, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli ve esasa etkili olan delillerin toplanmamış ve değerlendirimemiş olması nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/02/2018 tarih ve 2015/52 Esas – 2018/115 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 955,00.TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,3-İstinaf kanun yoluna başvurma harcı 98,10.TL ile dosya gidiş- dönüş masrafı 34,00.TL toplamı 132,10.TL’ nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine,5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 16/10/2019 tarihinde HMK 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.