Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1035 E. 2019/1331 K. 09.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1035 Esas
KARAR NO : 2019/1331 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/319 Esas 2018/223 Karar
TARİH : 14/03/2018
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 09/10/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin davalıya mal sattığını, davalının bakiye cari hesap borcunu ödemediğini, alacağının tahsili amacıyla davalı şirkete karşı Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalı-borçlu şirketin dosya borcuna itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına davalı şirketin %20 icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi tebliğ edildiği ancak süresi içerisinde dava dilekçesine karşı cevap sunmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 14/03/2018 tarih 2017/319 Esas 2018/223 sayılı kararında;”İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, bilirkişi raporu, içeriğine göre; taraflar arasında ticari bir alım satımı gerçekleştiği hususunda uyuşmazlık bulunmayıp, davalı icra dosyasına sunmuş olduğu itirazında cari hesaba konu alacağın makinelerin ayıplı olmasından kaynaklandığını beyan etmesi karşısında alınan bilirkişi raporuyla da satışa konu malların gizli ayıplı olduğu, bu nedenle davacının ücrete hak kazanmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş, her ne kadar davalı tarafça bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde makinanın çalışamadığı günlere ilişkin itiraz sunmuş ise de; hem bilirkişi raporu hüküm kurmak için yeterli teknik bilgiyi içerdiğinden hem de davalı davaya cevap vermeyip bir mahsup defi ya da zarara ilişkin açmış olduğu bir karşı dava olmadığından davalının makinanın çalışamadığı günlere ilişkin zarar talebinin bu dosyada değerlendirilemeyecek olması nedeniyle bu hususta ayrıca bir incelemeye gidilmediği …”gerekçesi ile, Davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu, gerekçeden yoksun olduğunu, davanın neden dolayı reddedildiğinin belirtilmediğini, tutarlı ve hukuka uygun ret gerekçesi ortaya konmadığını, afaki sebeplerle davanın reddinin hukuka aykırı olduğunu, 24/11/2017 tarihli bilirkişi raporu ile müvekkilinin 22.451,37.TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin alacağının sabit olduğunu,Davalının gizli ayıp nedeniyle ne kadar zarara uğradığı belli olmadığı gibi, bu hususta herhangi bir delil de bulunmadığını, teknik bilirkişi raporuna itibar edilip malda gizli ayıp olduğu kabul edilecekse, bu durumda davalının ne kadar zarara uğradığının tespit edilmesi gerektiğini, bunun yapılmadığını, Davalının gizli ayıp nedeniyle ne kadar zarara uğradığını ispat edemediğini, bu hususta herhangi bir delil sunamadığını, yerel mahkemenin davalının hangi zararını dikkate alıp davayı reddettiğinin anlaşılamadığını, Kabul anlamına gelmemek kaydıyla, bir an davalının savunmasında haklı olduğu varsayılsa bile davalının, malda ayıp olduğu iddiası ile 19.234,00.TL iade faturası keşide ettiğini, bu durumda zarar kabul edilse bile davalının zararının 19.234,00.TL olduğunu, müvekkilinin alacağının da 22.451,37.TL olduğunu, 05/01/2018 tarihli bilirkişi raporuna yapılan itirazların dikkate alınmadığını, anılan raporda maddi hata olduğunu, söz konusu raporda gizli ayıp nedeniyle davalının 12 gün iş kaybı olduğunun iddia edildiğini, o halde 12 günlük iş kaybı davalının zararı olarak kabul edilirse, 12 günlük iş kaybının maliyetinin tespit edilmesi gerektiğini, kaldı ki davalının 12 gün iş kaybına uğradığı varsayılsa bile, davalının 12 günlüğüne başka bir yerden makine kiralamasının tespiti ve bunun bedelinin davalı zararı olarak kabulü gerektiğini, fakat mahkemenin davalının 12 gün iş kaybına uğradığı kabul ettiği, ancak bunun kaç lira tuttuğunu tespit etmediğini, dolayısıyla davalının zararı varsa bile bu tespit edilmediğini, afaki olarak zarara uğradığının kabul edildiğini, bu nedenle davanın reddinin kanuna uygun olmadığını,Müvekkilinin davalıya sunduğu hizmet ve sattığı emtia ayıplı olmadığını, davalıya iş makinesinin orijinal dişlisinin kırılması üzerine müvekkilinin davalı için 2 defa makine dişlisi yaptığını, ancak her ikisinin de kırıldığını, bunun tamamen davalının kusurlu kullanımından kaynaklandığını, zira davalının dava konusu makine ve dişlisini kapasite ve gücünün üzerinden çalıştırdığını, zaten davalının kusurlu makine kullanım davranışı olmasaydı hem orijinal dişli hem de müvekkilinin taktığı dişlinin kırılmayacağını, davalının makineyi usulsüz ve hatalı kullandığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/319 Esas 2018/223 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava açık hesap ticari ilişki nedeniyle bakiye alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.İtirazın iptali davası takibe sıkı sıkıya bağlı davadır.Davacı, taraflar arasındaki açık hesap ticari ilişki nedeniyle fatura alacaklarından ödenmeyen miktarda davalıdan alacaklı olduklarını, bunun için yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş, davalı borçlu takibe itiraz dilekçesinde taraflar arasındaki ticari ilişkiyi reddetmeyip, davacı alacaklının 01/01/2014 yılından itibaren makine bakım ve tamir hizmeti verdiğini,, 02/10/2015 tarihinde arızalanan makine dişlisinin davacı tarafından yapıldığını, söz konusu dişlinin deneme süresinde kırıldığını, davacının aynı parçayı tekrar yaptığını ve deneme süresi içinde yeniden kırıldığını, ayıplı ifa nedeniyle 22 gün makine ve ekibinin çalışamadığını, zarara uğradıklarını, bu ayıplı hizmet nedeniyle davacının ücrete hak kazanmadığını, ayıplı olduğu davacı tarafından da kabul edilen bu hizmet nedeniyle 26/10/2015 tarihli 19.234 TL bedelli fatura düzenlenerek davacıya tebliğ edildiğini, davacıya borçlarının olmadığını belirterek borca itiraz etmiştir.Davacı da dava dilekçesinde davacıya 2 defa makine dişlisi yaptığının ve bunların kırıldığının doğru olduğunu, ancak yaptıkları dişlinin ayıplı olmadığını, makinede dişli kırılmasının nedeninin davalının makineyi kapasite ve gücü üstünde çalıştırması olduğunu, davalının yansıtma faturasını kabul etmediklerini ve iade ettiklerini, bahsi geçen makine dişlisini davalıya 2.000 TL+ KDV bedelle sattıklarını ve fatura ettiklerini, ancak dişlinin davalının kusuru nedeniyle kırılmasına rağmen müşteri kaybetmemek için bedelsiz olarak yenisini yaptıklarını ve faturayı da iptal ettiklerini buna rağmen davalıdan alacaklı olduklarını belirtmiştir.Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılarak rapor alınmış, mali müşavir bilirkişi raporunda davalı tarafın ticari defter ve belgelerini inceleme için sunmadığı, davacı ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, açılış ve kapanış onaylarının usulüne uygun olarak süresinde yaptırıldığı, taraflar arasında 2013 yılında başlamış ticari ilişki bulunduğu, 2013 yılı defterlerine göre davacının 21.768,64 TL alacaklı olduğu, 2014, 2015 ve 2016 yıllarında ticari ilişkinin devam ettiği ve 2016 yılı sonu itibarıyla davacı defterlerine göre davacının davalıdan 22.451,37 TL alacaklı olduğu, davalı tarafından davacı adına düzenlenen 26/10/2015 tarihli 19.234 TL bedelli yansıtma faturasının davacıya tebliğ edildiği ancak davacı tarafça noter ihtarnamesi ekinde iade edildiği ve defterlerine kaydedilmediği, makine mühendisi bilirkişi raporunda söz konusu makine ve ayıplı olduğu bildirilen dişli üzerinde yaptığı inceleme sonucunda, söz konusu dişlinin gizli ayıplı olduğu, kırılan dişli nedeniyle sorumluluğun davacıda olduğu, dişli kırılması nedeniyle davalının iş kaybının 12 gün olacağı, makinenin atıl kaldığı 12 gün nedeniyle davalının uğradığı zararın uzmanlık alanları dışında kalması nedeniyle hesaplanamadığı belirtilmiştir.Alınan bilirkişi raporu ve davalının takip dosyasına sunduğu itiraz dilekçesi içeriğine göre taraflar arasında 2013 yılından itibaren ticari ilişki bulunup, itiraz dilekçesinde belirtilen ve ayıplı olduğu ileri sürülen dişli satılması dışında da davacı tarafça davalıya çeşitli fatura düzenlendiği, taraflar arasındaki ticari ilişkinin açık hesap şeklinde işlediği, ihtilafa konu faturanın davacı tarafça iptal edildiğinin belirtildiği, davalı yansıtma faturasına davacı tarafça itiraz edildiği, davacının söz konusu fatura içeriğini kabul etmediği, davalının itirazında ihtilaflı fatura içeriği dışında diğer faturalara itiraz etmediği, davacı ticari defterlerine göre davacının takip tarihi itibarıyla 22.451,37 TL alacaklı olduğu, davalının ayıplı olduğunu ileri sürdüğü makine dişlisi dışında davacı tarafça düzenlenen ve defterlerine kaydedilmiş olan alacağın kaynağını oluşturan diğer faturalara itiraz edilmediği, bu faturaların bedellerinin ödendiğinin ileri sürülmediği, davalının ayıplı ifa nedeniyle zarara uğradığını savunduğu, ancak zararını ispata yarar her hangi bir delil dosyaya sunmadığı, sadece davacı tarafça kabul edilmeyerek iade edilen yansıtma faturasına dayanarak borcunun olmadığını belirttiği, davalının ayıplı ifa nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü zararının bilirkişi tarafından da tespit edilemediği, mahkemece de bu konuda her hangi bir araştırma yapılmadığı, mahkemece davalı süresinde cevap dilekçesi vermediğinden ve karşı dava açmadığından mahsup talebinin kabul edilmediğinin belirtildiği, mahkemece taraflar arasında takibe konu alacağın sadece ayıplı olduğu ileri sürülen makine dişlisi satımından kaynaklandığı varsayılarak ve söz konusu ifanın ayıplı olması nedeniyle davacının her hangi bir ücret talep edemeyeceği kabulü ile alacağın ispatlanamadığından davanın reddine karar verdiği, verilen kararın dosya içeriğine uygun olmadığı, mahkemece taraf delillerinin tamamının toplanmadığı, uyuşmazlık konuları hakkında yeterli inceleme yapılmadığı, taraflar arasında yıllardır devam eden ticari ilişki ve bu ilişki nedeniyle düzenlenen davacı faturaları ile davalı ödemeleri konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmadan, takip konusu alacak sadece davacının iptal edildiğini belirttiği, davalının itiraz ettiği fatura konusu satımdan kaynaklanmış gibi bu fatura konusu ifanın ayıplı olduğu ve ücrete hak kazanılamayacağı değerlendirilerek hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Oysa söz konusu fatura davacı beyanına göre 2.000 TL + KDV’den ibarettir. Davacının talebi ise açık hesap ticari ilişki nedeniyle ödenmeyen fatura bedelleri karşılığı 22.451,37 TL alacağa dayanmaktadır. Bir an için davalı yansıtma faturasının kabulü halinde bile ticari defter kayıtlarına göre davacı halen alacaklıdır. Mahkemece davalının davada ayıplı ifa nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zarar nedeniyle mahsup defi olmadığının kabul edilmesine rağmen ve söz konusu ayıplı ifaya konu fatura bedelinin ne kadar olduğu, bu faturanın davacının iddiası gibi iptal edilip edilmediği de araştırılmadan yanılgılı ve eksik değerlendirme ile deliller toplanmadan, tarafların iddia ve savunmalarının bir kısmı hiç değerlendirilmeden karar verilmiştir.6100 sayılı HMK’nin 353/1-a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır. Tarafların davada ileri sürdükleri iddia ve savunmalarının bir kısmının hiç bir şekilde değerlendirilmemiş olması halide HMK’nın 353/1-a-6 maddesi kapsamında değerlendirilmelidir. Zira somut olayda olduğu gibi davacıların, takipte talep edilen açık hesap ticari ilişki konusunda ilk derece mahkemesince her hangi bir delil toplanmadığı gibi bu hususta bir değerlendirme de yapılmamıştır, Tarafların iddia ve savunmaları konusunda göstermiş oldukları delillerin toplanmaması ve bu iddia ve savunmalarından bir kısmı hakkında her hangi bir değerlendirme yapılmaması veya bu konuda tarafların göstermiş oldukları delillerin değerlendirilmemiş olması veya gösterilen delillerin değerlendirilmesine yönelik teknik bilgiyi gerektiren bir hususta bilirkişi raporu alınmaması halinde yargı sistemimiz bakımından benimsenmiş olan dar istinaf sisteminden uzaklaşılarak ilk derece mahkemesince değerlendirilmemiş olan konularda ilk defa istinaf mahkemesince bir iddia ve delile ilişkin olarak tartışma yapılarak yargıya varılacaktır ki bu da iki dereceli yargılama olan istinaf yargı sistemi ile bağdaşmayacaktır.Buna göre, mahkemece yapılacak iş konusunda uzman bir bilirkişi aracılığı ile inceleme yapılmak suretiyle davaya konu takipte talep edilen alacağın açık hesap ticari ilişkiden kaynaklanıp kaynaklanmadığı, ayıplı ifa edildiği belirtilen işin miktarı, buna ilişkin faturanın davacı tarafça iptal edilip edilmediği, bu fatura bedelinin takipte talep edilen alacak içinde olup olmadığı, davacı defterlerinde yer alan faturalar içeriği alacağın var olup olmadığı, ayıplı ifa nedeniyle davalının uğradığını iddia ettiği zararın ve bu zarar nedeniyle davalı tarafça düzenlenen ve davacının iade ettiği faturanın geçerli kabul edilip edilmeyeceği, kabulü halinde davacı alacağından mahsubunun gerekip gerekmediği değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar vermek olmalıdır.Bu bakımdan ilk derece mahkemesince, davacının takipte talep ettiği alacak ve davanın esasına yönelik uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli olan deliller toplanmamış ve bu konuda her hangi bir değerlendirme yapılmamış olması bakımından istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-a-6. maddesi uyarınca kabulü ile yukarıda belirtilen şekilde deliller toplanarak, tarafların iddia ve savunmalarının her biri hakkında değerlendirme yapılarak oluşacak sonuca göre bir karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 14/03/2018 tarih ve 2017/319 Esas – 2018/223 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90.TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 3-İstinaf kanun yoluna başvurma harcı 98,10.TL ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş- dönüş masrafı 38,00.TL. olmak üzere toplam: 136,10.TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/10/2019 tarihinde HMK 353/1-a6 maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.