Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1031 E. 2019/1316 K. 09.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1031
KARAR NO : 2019/1316
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEME : BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2017
DOSYA NUMARASI : 2016/498 Esas – 2017/1110 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 09/10/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalıya ait eşya ithalatı sonucunda depolama faaliyeti için davalıya sunulan faturaların karşılığı olan 9.085,41 TL hizmet bedelinin tahsili için Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından takip yapıldığını, borçlunun haksız olarak itiraz ettiğini öne sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini, %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin ithalat ihracat işlerinin takibi için dava dışı … ile çalışmakta olup ithalat ihracat için iş ve işlemlerin kendisi ya da başka firmalar tarafından gerçekleştirilmesini sağlamakta olduğunu, bunun karşılığında da ardiye, nakliye, yolluk ücretinin müvekkilinden tahsil edildiğini, müvekkili ile davacı … arasında taşımaya ilişkin herhangi bir sözleşme bulunmadığını, davacının dava dışı …. ile yapmış olduğu taşımadan kaynaklı beş adet faturanın karşılığının … ödendiğini, müvekkiline husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Bakırköy … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde alacaklı tarafından borçlu aleyhine asıl alacak ve işlemiş faizi olmak üzere toplam 7.735,59 TL alacağın faturaya dayalı olarak tahsilinin talep edildiği, davalının süresi içerisinde borca ve faize itirazda bulunduğu, alacaklı tarafından süresi içerisinde itirazın iptali talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 25/12/2017 tarih ve 2016/498 Esas – 2017/1110 Karar sayılı kararında; ” … Deliller toplandıktan sonra tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede davacının 2015 ve 2016 yıllarına ait defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin süresi içerisinde yapıldığı HMK 222 maddesi gereğince lehine delil niteliğinde bulunduğu davacının ticari defterlerine göre takip tarihi itibariyle davalıdan 6.962 TL alacağının bulunduğunun tespit edildiği davalının ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde 2015, 2016 yılına ait ticari defterlerin açılış ve kapanışlarının süresi içerisinde yapıldığı HMK 222 maddesi gereğince lehine delil niteliğinde olduğu, davalının ticari defterlerine yapılan tespitte davacı ile cari hesabının bulunmadığı, ancak dava dışı … ile cari hesabının bulunduğu, davacının takip dayanağı yapmış olduğu faturaların dava dışı …. tarafından 17/04/2015 tarihli 181.576,54 TL tutarlı ve 21/04/2015 tarihli 5.716,92 TL tutarlı dekontların içine kaydedilerek davalı yana yansıtılmış olduğu, bu durumda davacının takip dayanağı faturaları davalı tarafından …. cari hesabına kaydedilmiş olduğu davalı tarafından borca istinaden yapılan ödeme ile birlikte takip dayanağı faturaların tutarının yüksek olduğu iddiasıyla 08/05/2015 tarihinde 1.500 TL ve 1.400TL olmak üzere 2.900 TL iade faturası düzenlenmiş olduğu böylece dava dışı ….’ ye borcunun kalmadığı tespit edilmiştir. Davacı her ne kadar takibe konu olan faturaları davalı tarafa düzenlemiş ise de davacı ile davalı arasında sözleşmenin bulunduğuna dair herhangi bir delil ibraz edilmemiştir. Taraflar arasında ticari bir sözleşme bulunmasa da davalının ithalat ve ihracat işinde … ile aralarında ilişki bulunduğu …’nin davacı ile ticari ilişkide bulunduğu ve davalının ürünlerini ithalat ve ihracatı sırasında depolama işlemlerini yaptığı ihtilaf konusu değildi. Bu durumda davacı ile davalı arasında vekalet ilişkisine dayalı olarak hizmet verdiği anlaşılmıştır. Bu hizmet ilişkisi nedeniyle asıl borçlu davacı taraf olup davacının görmüş olduğu hizmete karşılık ….’ ye ödemede bulunduğu 2.900 TL iade faturası düzenlediği anlaşıldığından davalının kalan borcunun 2.900 TL olup davacı tarafından düzenlenen faturalara itiraz edilmeksizin ticari defterlere işlenmiş olduğundan bu miktar üzerinden itirazın iptaline karar verilmiştir. Davacı takip tarihinden önce işlemiş olan faizi de talep ettiği ancak davalıya ödeme ihtarında bulunmadığı, bu nedenle temerrütün oluşmadığı anlaşıldığı…”gerekçesi ile, 1-Davanın kısmen kabul, kısmen reddine, 2-Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından yapılan itirazın 2.900 TL üzerinden iptaline, takip tarihinden itibaren alacaklının talebi olan % 10,5 faiz oranını geçmemek üzere avans faizi ile birlikte takibin devamına, 3-Kabul edilen 2.900 TL üzerinden % 20 inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-Reddedilen 4.062 TL (kısa kararda zuhulen 3.262 TL yazılmış olup maddi hata olması sebebiyle düzeltilmiş haliyle) üzerinden % 20 kötü niyet tazminatının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: avacı vekili istinaf dilekçesi ile, Davalıya 5 adet faturanın hazırlandığını, davalı yanın işbu fatura içeriklerine hiçbir şekilde itiraz etmediğini, fatura içeriğinin zımnen kabul ettiğini, fatura içeriğini kabul eden basiretli tacir gibi davranmakla mükellef olan davalı şirketin; müvekkili şirket tarafından başlatılmış olan Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra takibine itiraz etmesinin davalı yanın kötü niyetinin kanıtlar nitelikte olduğunu, Dava dosyası kapsamında alınan 25/08/2017 tarihli Bilirkişi Heyeti Raporu’na göre hükmün kurulmasının doğru olmadığını, söz konusu rapora itiraz ettiklerini, her ne kadar davalı şirket, dava dışı … Şirketi ile müvekkil şirket arasında yapılan anlaşmaya dayalı olarak faturaların davalı yan adına düzenlendiğini iddia etse de, tacir olarak faaliyetini sürdüren davalı yanın anlaşmanın tarafı olması nedeniyle faturaların kendi adına düzenlendiğinin bilincinde olduğunu, faturaların haksız yere düzenlendiği iddia eden davalı şirket faturalara itiraz etmeyerek borcun kendisine ait olduğunu kabul ettiğini, bu nedenle ilk derece mahkemesinin asıl borçlunun müvekkili şirket olduğuna ilişkin kararı somut gerçeklikle bağdaşmadığını, Gerekçeli hükümde müvekkili şirketin yalnızca 2.900,00-TL. tutarında alacaklı olduğu hususunun mesnetsiz olduğunu, keza, aleyhe beyanlarının kabul anlamına gelmemekle birlikte dava dışı … Şirketi, tarafların aralarında mutabakata varmış oldukları anlaşmanın tarafı olmadığını, müvekkili şirket tarafından verilen hizmet neticesinde düzenlenen faturalara ilişkin ödemelerin anlaşmanın tarafı olan davalı yan tarafından yapılması gerektiğinin sarih olduğunu, Dava dışı …. Şirketi’nin ticari defter ve kayıtları incelenmeksizin hükmün kurulmasının da açık bir şekilde hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda re’sen göz önünde bulundurulacak haller de dâhil olmak üzere bozulmasına ve/veya, kaldırılarak, müvekkili şirket hakkında lehe yeni bir hüküm tesis edilmesine, yargılama ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’ nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava ardiye (saklama) hizmetine dayalı faturalardan kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptali davasıdır. Uyuşmazlık konusu, davacının icra takibine koyduğu alacağın, mevcut olup- olmadığı noktasındadır. Davacı 5 adet faturaya dayalı ilamsız icra takibi yapmıştır. Davacının faturalarının toplam tutarı 6.962,00 TL olup icra takibinde her bir faturaya işlemiş faiz eklenmek suretiyle toplam 7.735,59 TL üzerinden takip yapılmasına rağmen, dava dilekçesinde dava değeri elle yazılmış şekilde 9.085,41 TL olarak gösterilmiştir. Bu farkın neye istinaden oluştuğu açıklanmamıştır. Davalı taraflar arasında doğrudan ticari bir ilişki olmadığını, davacının verdiğini öne sürdüğü hizmet dahil tüm ithalat ihracat işlemlerini dava dışı … A.Ş. firması üzerinden gerçekleştirdiğini, ödemelerini de … A.Ş.’ ye yaptığını, … A.Ş.’ nin talebi üzerine davacının faturaları, davalı adına düzenlediğini, davacıya borçlarının bulunmadığını savunmaktadır. Mahkemece toplanan deliller, yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporuyla davacının davalıya düzenlediği faturaların davalı defterlerinde … A.Ş hesabında kaydedilerek takip edildiği, davalının defter ve kayıtlarında davacı adına bir hesap tutulmadığı, davalının 2.900,00 TL tutarında iade faturasını düzenleyerek davacıya gönderdiği, davacının iade faturasını kabul etmeyerek yeniden iade ettiği, davacının talep ettiği diğer tutarı … A.Ş ye ödediği, iadeye konu fatura bedeli 2.900,00 TL’ lik ödemenin yapılmadığı belirlenerek bu tutar üzerinden davayı kabul etmiştir. Davacının dayandığı faturaların davalı tarafından 2015 yılı BA formlarında gösterildiği, davacının da BS formlarında gösterildiği (tutarlar farklı olarak) anlaşılmaktadır. Davacının davalı adına düzenlediği faturalara itiraz bulunmamaktadır. Davalı davacının sunduğu hizmeti almadığını da savunmamakta, bu hizmeti … A.Ş. üzerinden aldığını ve ona ödeme yaptığını savunmaktadır. Davalının defterlerinde davacı firma tarafından davalı adına düzenlenen faturaların kayıtlı olduğu, fakat faturaların bedellerinin davacıya ödenmediği, davalının, davacıdan hizmet almasıyla taraflar arasında sözleşmesel ilişkinin kurulduğu, davalı firmanın, hizmet aldığı davacı firmaya ödeme yapması gerekirken; 3. Bir şahsa yaptığı ödemelerin, davacı hizmet verene karşı, davalı hizmet alanın ödeme yükümlülüğünü sona erdirmediği, asıl alacağın tamamına hükmedilmesi gerekirken sadece iade edilen fatura bedelleri yönünden davanın kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, davacının davalıyı takip öncesi temerrüde düşürdüğüne dair dosyada bilgi ve belge olmadığı, bu itibarla takip öncesi işlemiş faiz talebinin yerinde olmadığı, davacının fatura bedelleri kadar davalıdan alacaklı olup, takibin asıl alacak tutarı üzerinden kabulünün gerektiği kanaatine varılmakla hükmün kaldırılarak dairemizce yeniden hüküm kurulması gerekmiştir. Davalı tarafın aldığı hizmeti ve tutarını bildiği, faturaları kabul edip defterine işlediği sabit olmakla, itirazı haksız olmakla, asıl alacak tutarı üzerinden % 20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekmiştir. Davacının takibe konu asıl alacak talebi kabul edildiği için, takipte kötüniyetli değildir. Dava dilekçesinde dava değeri, takip konusu tutardan fazla gösterilmişse de bu fazlalık, takibe sıkı sıkıya bağlı itirazın iptali davası açısından kötüniyet olarak görülmemiş, davacının kötüniyetli olup olmadığı, takip konusu alacak üzerinden değerlendirilmiştir. Davacının dava değerini takip tutarından fazla göstermiş olması, davanın reddedilen kısmı üzerinden davalı lehine ücreti vekalet takdirinde nazara alınmıştır. Sonuç olarak; yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulü ile mahkeme kararının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak dairemizce esas hakkında yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 25/12/2017 tarih ve 2016/498 Esas – 2017/1110 Karar sayılı kararının, HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; 1-Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE, 2-Bakırköy … İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasından yapılan itirazın toplam 6.962,00 TL asıl alacak yönünden iptaline, takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık % 10,5 ( ticari ) değişen oranlarda faizi ile birlikte takibin devamına, Fazlaya ilişkin talebin Reddine, 3-Kabul edilen asıl alacak tutarı, 6.962,00 TL’nin % 20 si üzerinden, 1.392,40 TL icra inkar tazminatı takdirine, bunun davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davalı tarafın, davacıya yönelik kötü niyet tazminatı talebinin koşulları oluşmadığından reddine, İLK DERECE YÖNÜNDEN: 5-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 475,58 TL harçtan, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 116,48 TL harcın mahsubu ile bakiye 359,1 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 149,98 TL toplam harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7-İlk Derece Mahkemesi’ nde yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edilen 1.750,00TL bilirkişi ücreti ile 128,70 TL posta masrafı olmak üzere toplam 1.878,7 TL yargılama giderinin haklılık oranına göre takdiren %77 oranına tekabül eden 1.446,59 TL’ sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 8-İlk Derece Mahkemesi’ nde yapılan yargılama sırasında davalı tarafından yargılama gideri sarf edilmediğinden, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden kabul edilen tutar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ ne göre hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 10-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, davanın reddedilen tutarı üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ ne göre hesaplanan 2.123,41 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, İSTİNAF YÖNÜNDEN: 11-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine, 12-Davacı tarafından sarf edilen 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile dosyanın istinafa gönderim giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 13-Dosyada artan gider avansı bulunması halinde yatıran tarafa iadesine, 14-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/10/2019 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.