Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1030 E. 2019/1353 K. 09.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1030 Esas
KARAR NO : 2019/1353 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH 12/02/2018
DOSYA NUMARASI : 2014/1124 Esas 2018/130 Karar
DAVA Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/10/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil firma, satmış olduğu ürünlerin bir kısmını alıcılarına davalı firma aracıliğı ile göndermekte olduğunu ancak …A,Ş., 2010-2012 yılları arasında müvekkil şirketin davalı firma aracılığıyla gönderdiği bazı kargoları almadığını müvekkil firmaya iletmiştir Müvekkil şirket, davalı firmaya durumu bildirmiş kargoların akıbetini arattırmasını; teslim edilmiş olmaları halinde teslim-tesellüm belgelerinin İbraz edilmesini; teslim edilmemiş ise ürün bedellerinin kendilerine ödenmesini talep ettiğini, müvekkil şirketin tüm sözlü başvurularına rağmen davalı … Kargo, gönderilerin teslim edildiğine ilişkin olarak müvekkil şirkete, resmi nitelikli bir belge İbraz etmediğini,müvekkil şirket 21.05.2014 tarihinde, Kadıköy … Noterliğinin … yevmiye numarası ile gönderdiği ihtarda; ilgili kargoların teslim belgelerinin kendilerine ibraz edilmemiş olması nedeniyle bu belgelerin, …ye ibraz edilemediğini; belge eksikliği nedeniyle kestikleri faturaların müşteri firmaca işleme alınmadığını ve ödemelerinin de yapılmadığını; teslim edilmeyen evraklar nedeniyle zarara uğradıklarını ve bu zararın her geçen gün daha da arttığını ve ayrıca müşteri firma karşısında ticari itibarlarının da zedelendiğini belirterek, kayıp kargolara İlişkin teslim belgelerinin kendilerine teslim edilmesini talep ettiğini, davalı …, ihtarı 23.05.2014 tarihinde tebliğ almasına rağmen müvekkil şirkete herhangi bir teslim belgesi ibraz etmediğini, davalı şirket, müvekkil şirketçe gönderilen ihtara cevap vermediği ve hukuken geçerli nitelikte bir teslim belgesi ibraz etmediği gibi bir de ihtar göndererek müvekkil şirketten, kargo taşıma bedeli olarak 17.949,49 TL talep ettiğini, istenilen kargo bedelinin içinde teslimatı yapılmamış bu kargoların bedellerinin var olduğunu, yani davalı şirketin müvekkili şirketten teslim etmediği kargoların da bedelini talep ettiğini, müvekkilinin 16.06.2014 tarihinde gönderdiği Kadıköy …. Noterliği … yevmiye numaralı ihtarıyla, davalının gönderilen ilk ihtara cevap vermemesi nedeniyle söz konusu kargoların alıcısına teslim edilmediği ve bu kargoların kayıp oldukları sonucuna varıldığını belirtip şirketlerinin sorumluluğu altında iken kaybolan kargoların toplam mal bedelinin 24.629,35 TL. olduğunu; … Kargonun ihtarında, …nin 17.94-9,49 TL. borcu olduğunu belirtmesi nedeniyle; bu borcu kabul anlamına gelmemek ve ancak bakiye borcun ödenmesi koşuluyla geçerli olmak üzere; talep edilen 17.949,49 TL. nin, kayıp kargoların mal bedelleri toplamı olan 24,629,55 TL.den düşülmesi neticesinde bakiye kalan 6,679,86 TL.nİn kendilerine ödenmesini, aksi takdirde her türlü talep ve dava haklan ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak; şirketlerinin … Kargoya 17.949,49 TL, borcu olduğu hususunda mutabık olmayacaklarını ve kargoya konu malların bedelleri olan toplam 24,62935 TL.nin ve uğrandan her türlü zararın tazmini için yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiğini, davalı şirket, müvekkil şirketçe gönderilen bu ihtarı 19.06.2014 tarihinde tebliğ almasına karşın bu ihtara da herhangi bir yanıt vermeyip müvekkil şirket aleyhine, İstanbul …. icra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile İcra takibi başlatmıştır. Müvekkil davacı, icra tehdidi altında ve her türlü talep ve dava hakkını saklı tutarak, İstanbul …. icra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasına ödeme yapmıştır, işbu dosyaya 08,07,2014 tarihinde ihtirazı kayıtla 20,537,78 TL. ödemiştir. Tüm bu yazışmaların ardından,…San. A.Ş. ile yapılan görüşmelerde, müvekkil şirket teslim edildiğini sandığı bir kargonun daha … tarafından teslim alınmamış olduğunu öğrendiğini, Taşıma işlemi için davalı firmaya teslim edilmiş olan bu kargo içerisinde yer alan ürünlerin bedeli ise 4,844,47 TL olduğunu, 4925 Sayılı Karayolu Taşıma Kanunun, “Acente, Taşıma İşleri Komisyonculuğu, Nakliyat Ambarı ve Kargo İşletmeciliği Yapanların Sorumluluğunu” düzenleyen 9, Maddesi, “Nakliyat ambarı ve kargo işletmeciliği yapanlar, eşyayı teslim aldığı andan teslim edinceye kadar, eşyanın tamamı ve kısmen kaybından ve vuku bulacak hasarından, korunması ve taşınmasından, güvenliği ve düzenliliğini sağlamaktan, çevre kirliliğini önleme ve insan sağlığını koruma konusundaki kurallara uymaktan sorumludur.” demekte olduğunu, aynı şekilde Karayolu Taşıma Yönetmeliği’nin “Yetki belgesi sahiplerinin sorumlulukları’nı düzenleyen 42/10 maddesi “Eşya ve kargo taşımacılığı alanında yetki belgesi sahibi olanlar, eşya ve kargoları teslim aldıkları andan teslim edinceye kadar, eşyanın ve kargonun tamamen veya kısmen kaybından, zayiinden, hasara uğramasından, çalınmasından, güvenliğini sağlamaktan, teslim alman şeklini muhafaza etmekten, korunması ve taşınmasından sorumludurlar” hükmünü içerdeğini, aynı şekilde Türk Ticaret Kanunun “Taşıyıcının Sorumluluğu” nu düzenleyen 875. Maddesi ”Taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın ziyamdan, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur.” demekte olduğunu, tüm bu nedenlerle ve Borçlar Kanununun 66. Maddesindeki, “Adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği 2ararı gidermekle yükümlüdür” hükmü de dikkate alınarak; müvekkili şirket, taşıma işlemini gerçekleştirmek üzere teslim ettiği ve toplam değeri 29.473,82 TL. olan ürürleri alıcısına teslim etmeyip müvekkile de iade etmeyen; malların tesiim edildiğine dair de resmi nitelikte bir belge ibraz edemeyen davalı şirketten; uğradığı zararlar hariç olmak üzere, ürünlerin toplam bedeli olan 29.473,82 TL alacaklı olduğunu, yukarıda açıklanan ve resen belirlenecek nedenlerle,Önce!ikle davanın, …ye İhbar edilmesine;Haklı davalarının KABULÜNE,Fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla,Davaya konu kargoların mal bedelleri olan 29.473,82 TL’ nin, teslim edilmeleri gerekli tarihlerden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, Konu taşımalara ilişkin kargoların alıcısına teslim edilip edilmediği konusunda bir bilgileri olmadığından sebeple huzurdaki işbu tazminat davasını İkame etmiş ise de Müvekkil Şirket kayıtlarında yapılan araştırma neticesinde otomasyon sisteminden temin edilen teslim kayıtlarım ekte Mahkemeniz bilgi ve denetimine sunmakta olduklarını, ekte yer alan belgelerin denetimi ile de rahatlıkla görüleceği üzere, anılan kargolar süresinde, tam ve eksiksiz olarak alıcılarına teslim edilmiş olup Müvekkil Şirket taşıma sözleşmesi uyarınca üzerine düşen edim yükümünü eksiksiz olarak ifa ettiğini, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 2. maddesi uyarınca, Yeni Türk Ticaret Kanunumuzun yürürlüğe girdiği 01,07.2012 tarihinden önceki tarihte gerçeklesen taşımalara Eski TTK hükümleri, sonraki tarihte gerçeklesen taşımalara ise 6102 sayılı Yeni TTK hükümleri uygulanması gerektiğini, gerek Eski TTK m. 767 uyarınca gerekse de Yeni TTK 855 uyarınca, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan tüm alacaklar 1 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu ve bu süre eşyanın alıcısına teslimi ya da tam zıyaı halinde eşyanın teslimi lazım geldiği tarihten itibaren işlemeye başladığını, dosyada mübrez belgelerin tetkiki ile de rahatlıkla tespit edileceği üzere 08.06.2010-15.10.2012 tarihleri arasında kesilen faturalara konu kargoların alıcısına teslim tarihlerinin üzerinden 1 seneden fazla zaman geçtiğini, en son tarihli fatura dahi nazara alındığında en son dava açma tarihi 16.10.2013 olup 1 yıllık zamanaşımı süresi geçtiğini, davacı, her ne kadar dilekçesinde Müvekkil Şirketin üstlenmiş olduğu taşıma işi neticesinde zarara uğramış olduğunu İddia ederek bunun Müvekkil Şirket tarafından tazmin edilmesini talep etmiş ise de, mezkur taşımaya ilişkin olarak Müvekkil Şirketin Davacıya karşı herhangi bir sorumluluğu bulunmamakta olduğunu, yukarıda da belirtildiği ve delil listelerinin ekindeki belgelerin tetkiki ile de tespit edileceği üzere Müvekkil Şirket taşımaya konu kargoları süresinde ve hasarsız olarak alıcısına teslim ettiğini, dolayısıyla taşımaya konu kargolar eksiksiz ve sağlam olarak alıcısına teslim edilmekle Müvekkile düşen edim yükümü ifa ile sona erdiğini, zıya ve hasarın eşyanın taşıyıcıya tevdii İle gönderilene teslimi arasındaki zaman içinde vaki olduğunu ispat etmek; Zararın anlaşılmasını müteakip ve eşyanın kabulünden itibaren nihayet sekiz gün içinde bilirkişi marifetiyle eşyanın tetkik ve muayenelerini talep etmek; Şartıyla taşıyıcı aleyhine dava açmak hakkı mahfuz kaldığını, Zıya veya hasar kendi hilesinden yahut ağır kusurundan doğmuş ise taşıyıcı dava hakkının düştüğünü İddia edemeyecek olduğunu, somut uyuşmazlıkta da açıkça görüldüğü üzere TTK amir hükümlerine uygun kargolar alıcısına teslim edilmiş olup iddia edilen teslim alan tarafından teslim esnasında hasara yönelik olarak herhangi bir İhtirazı kayıt konulmadığını, bu dahi kargoların hasarsız teslim edildiğine karinesi olduğunu, kanunun hükmü açıktır ki eşyayı kabul sırasında bir kısmının ziyamı veya hasarını anlamak mümkün değilse, kabulden sonra zıya ve hasarın eşyanın taşıyıcıya tevdii ile gönderilene teslimi arasındaki zaman içinde meydana geldiğini ispat külfeti alıcıya yüklendiğini, eşya kabul edildiği sırada, bir kısmının ziyamı veya hasarını anlamak mümkün değilse, zararın anlaşılmasını müteakip ve eşyanın kabulünden İtibaren nihayet sekiz gün içinde bilirkişi marifetiyle eşyanın tetkik ve muayenelerini talep etmek11 şartı İle dava açılabileceği hükme alındığını, davacı tarafından taşman eşyanın muayenesine ve hasarın tespitine yönelik herhangi bir bilirkişi incelemesi yapılmasına yönelik bir talep vuku bulmadığını, bu nedenle süresinde muayyene ve bilirkişi incelemesi yapılmadan açılan işbu davanın ön şart eksikliği nedeniyle reddedilmesi gerektiğini, ayrıca Türk Ticaret Kanunu’nda öngörülen sorumluluk sistemine göre, taşıyıcı eşyanın kendisi tarafından teslim alındığı tarih ile gönderilene teslim ettiği tarih arasında uğramış olduğu hasar ve ziyadan sorumlu olduğunu, taşıyıcının sorumluluğu, taşıma sözleşmesi İle taşıyana yüklenen yükümlülüklerin ihlali hallerinde yani taşıyana yöneltebilir bir kusurun varlığı halinde söz konusu olsuğunu, TTK md. 781 f.2 uyarınca taşıyıcı kusuru bulunmayan nedenlerden ileri gelen zararlardan sorumlu olmadığını, gönderen tarafından Müvekkil Şirkete teslimi anında kargoların içeriği beyan edilmemiş ve kargolara ilişkin olarak herhangi bir değer gösterilmediğini, Taşımaya İlişkin hükümler uyarınca, içeriği doğru beyan edilmeyen kargonun mahiyetinden kaynaklanan zarar göndericiye ait olduğunu, Zira TTK 785 hükmü gereği gönderici gönderdiği kargoya ilişkin tüm bilgileri tam eksiksiz olarak taşıyıcıya bildirmek zorunda olup eksik bildirimden kaynaklan sorumluluk kendisine ait olduğunu, Karayolu Taşıma Kanunu m. 8 de, taşımaya konu kargo içeriğinin taşıyana tam ve doğru beyan edilmesini, eksik bildirimden kaynaklan sorumluluğun gönderenin kendisine ait olacağını açıkça öngörüldüğünü, dava dilekçesindeki beyanlar gerçeği yansıtmamakta olduğunu, Mübrez Kargo Otomasyon çıktılarından da rahatlıkla tespit edileceği üzere, taşıyana teslim anında gönderen tarafından kargoların İçeriği ve değeri beyan edilmediğini, İçerik ve değerinin beyan edilmesi halinde kargonun taşıma esnasında uğrayabileceği olası zararlara karşı uygun şekilde sigortalanması söz konusu olabilecek iken bu hususun gereğinin yapılması, salt sigorta İçin ek ücret ödemekten İmtina etmek adına, adeta taşıyandan gizlenmek suretiyle engellendiğini, hiçbir şekilde meydana gelen hasardan Müvekkil Şirketin sorumlu olduğunun kabulü anlamına gelmemekle birlikte, davacının istemiş olduğu maddi tazminat miktarı son derece fahiş olduğunu, öncelikle Müvekkilin mezkur taşımada herhangi bir kusuru olmadığından Müvekkilin tazmin mükellefiyeti de bulunmadığını, bununla birlikte, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte, bir an için Müvekkil Şirketin söz konusu olayda sorumluluğu bulunduğu kabul edilecek olsa dahi teslim anında herhangi bir değer ve içerik beyanında bulunulmamış olduğu ve değerinin ispatı için elverişli herhangi bir belgenin sunulmamış olması karşısında Müvekkilden sadece ve sadece taşıma ücretinin istenebileceği ortada olduğunu, bu nedenle Davacı yanın içeriği dahi beyan edilmeyen bir kargoya ilişkin olarak 29.473,82.’TL maddi tazminat tafebi yersiz ve dayanaksız olduğunu, Morcco arz ile izah edilen ve yargılama esnasında ortaya çıkacak nedenlerie, öncelikle zamanaşımı itirazlarımızın kabulü ile davanın reddine,talepleri uygun görülmediği takdirde haksız davanın külliyen reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 12/02/2018 tarih 2014/1124 Esas – 2018/130 Karar sayılı kararında;”…Mahkememiz dosyası arasına alınan bilgi belgeler, davacıya ait ticari defterler, İzmir 1. ATM 2015/119 Tal. Sayılı doyasından alınan 18/11/2015 tarihli bilirkişi raporu üzerinden mahkememizce bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, 17/01/2016 günlü bilirkişi raporunda; Dava konusu 12 adet fatura Dava ihbar olunan … A,Ş, adına düzenlenerek davacı defter kayıtlarında mevcut olduğu, davalı … A,Ş. ye… A.Ş. ne taşımak üzere teslim ettiği görüldüğü, Dava ihbar olunan … A.Ş, defter kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde dava konusu 12 adet faturanın yer almadığı, Mal faturasının, ihbar olunan … A.Ş. kayıtlarında yer almamasının malın her halde teslim alınmadığı şeklinde yorumlanamayacağı; satış ve taşıma sözleşmelerinin ayrı sözleşmeler olarak değerlendirilmesi gerektiği, Her bir taşıma sözleşmesi sonunda varması gereken zamanda ulaştırılmayan mallar için davacı tarafından veya gönderilen tarafından taşıyıcıya gerekii hasar-zayi bildirimin yapılması, tutanak tutulması veya sair şekilde tespit gerektiği, Aksi takdirde zamanaşımı süresi içinde zayi-kayıp iddiası ile zararın talep edilmesi gerektiği, somut olayda taşımada geçerli genel zamanaşımı süresi olan bir (1) yıllık sürenin dolduğu, davacının davalı tarafından yapılan navlun ödeme talebine de gereği gibi itiraz etmediği, takas talep etmediği, Davacının taşıma sürecinde vuku bulduğunu iddia ettiği zararı gereği gibi İspatlayamadığı ve tazminat alacağının da zamanaşımına uğradığı belirtilmiştir. 6102 sayılı yasanın 855. Maddesine göre taşıma hukukunda eşyanın taşınmasında alacak hakları, 1 yılda zaman aşımına uğramakta olup, bu süre eşyanın alıcısına teslimi yada tam ziyahı halinde eşyanın teslimi lazım geldiği tarihten işlemeye başlayacağından, mahkememiz dosyasında 08/06/2010-15/10/2012 tarihleri arasında kesilen faturalara konu kargoların alıcısına teslim tarihlerinin üzerinden bir seneden fazla zaman geçtiği göz önüne alındığında davanın, zaman aşımı nedeni ile reddine karar verilmesi gerekmiştir…”gerekçesi ile;Davanın zamanaşımı nedeni ile reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Cevap dilekçesi süresinde verilmediyse zamanaşımı itirazında bulunulamayacağını, Davalı yan, 2 haftalık cevap dilekçesi verme süresini kaçırdığını, yasal süreden yaklaşık 3 ay geçtikten sonra cevap dilekçesini sunduğunu, işbu cevap dilekçesi yasal süresi içerisinde verilmediğinden ve davalı tarafın savunmanın genişletilmesine muvafakat edilmediğinden cevap dilekçesinde öne sürülen unsurlar, resen göze alınacak hususlar hariç tutulmak üzere mahkemece dikkate alınamayacağını,Cevap dilekçesinin verilmediği hallerde ıslahla dahi zamanaşımı definde bulunulamayacağını, ıslah, taraflardan birinin yapmış olduğu bir usul işlemini tamamen veya kısmen düzeltmesi olduğunu, ortada zamanında verilen bir cevap dilekçesi olmadığından cevap dilekçesinin ıslah yoluyla düzeltilmesinin de söz konusu olamayacağını, yani taraflardan birinin ıslaha başvurabilmesi için daha önce yaptığı bir usul işleminin mevcudiyetinin şart olduğunu, ıslah, kaçırılmış olan sürelerin geri getirilmesini sağlayan bir yol olmadığını, (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2010/9708 E. – Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2014/2544 E. – Yargıtay’ın 2016/3370 E.- ) Zamanaşımı süresinin dolmadığını, davalının eylemlerinin aynı zamanda suç niteliğinde olduğunu,Hem Türk Ticaret Kanunu hem de Borçlar Kanunları hükümleri yönünden zarara yol açan bir fiil aynı zamanda suç teşkil ediyorsa tazmine ilişkin açılacak dava, fail hakkında ceza soruşturmasına başlanmış veya kovuşturmaya geçilmiş olmasa dahi, ceza zamanaşımı süresine tabi olacağından davadaki taleplerinin zamanaşımına uğramadığını, çünkü müvekkili firmanın, nakliyesinin yapılması amacıyla ve güvenerek teslim ettiği davaya konu ürünlerin; kendi sorumluluk alanındayken akıbeti müvekkili firma tarafından öğrenilemeyecek şekilde kaybolmasına neden olan davalı şirket eylemi, 5237 Sayılı Ceza Yasasının 155/2. Maddesinde yer alan “güveni kötüye kullanma suçunun nitelikli halini” oluşturduğunu, bu konuda davacının şikayeti üzerine, ilgililer hakkında “hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan” Nevşehir 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/423 E. Sayılı dosyası ve Aydın 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/150 E. Sayılı dosyası ile ceza davasının açıldığını,İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava,davacı şirket tarafından ihbar olunan …A.Ş.ye satmış olduğu ve davalı kargo şirketi ile gönderdiği ürünlerin alıcısına teslim edilmemesinden kaynaklı tazminat davasıdır.Mahkemece, davanın zamanaşımı nedeni ile reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekilinin cevap dilekçesinin süresinde verilmediği,zamanaşımı itirazının süresinde yapılmadığı, cevap dilekçesinin verilmediği hallerde ıslahla dahi zamanaşımı definde bulunulamayacağı davalı tarafın savunmanın genişletilmesine muvafakat edilmediğinden cevap dilekçesinde öne sürülen unsurlar, resen göze alınacak hususlar hariç tutulmak üzere mahkemece dikkate alınamayacağına yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde;Yargıtay HGK.20/04/2016 Tarih ve 2014/2-695 Esas,2016/522 Karar sayılı kararında, süresinde cevap dilekçesi vermeyerek delillerini bildirmeyen davalı tarafın gerek asıl ispat gerek karşı ispat bakımından yasal süre geçtikten sonra delil bildirme hakkını kaybedeceği belirtilmiştir.Yargıtay HGK. 07/06/2017 Tarih ve 2016/1209 Esas, 2017/1075 Karar sayılı kararında, ”davalı vekilinin zamanaşımı savunmasını içermeyen ve yasal süresi geçtikten sonra verildiğinden hiç verilmemiş kabul edilen (davayı inkar etmiş sayılan) cevap dilekçesi sunduğu, davalı vekilince süresi içinde ibraz edilmeyen ancak cevap dilekçesinin zamanaşımı defi yönünden HMK’nın 176. maddesi gereği ıslah edildiğini belirten dilekçe verildiği ancak bu dilekçeye karşı davacı vekilince açıkça itiraz edildiği görülmüştür. Dolayısıyla yasal süresi geçtikten sonra verilen ve davacı tarafın itirazı ile karşılaştığı için hiç verilmemiş sayılan cevap dilekçesinin ıslahı suretiyle zamanaşımı def’inin ileri sürülemeyeceği belirtilmiştir.”Somut olayda, dava dilekçesinin davalıya 30/10/2014 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekili tarafından cevap dilekçesinin UYAP sisteminden 25/02/2015 tarihinde gönderildiği, süresinde ibraz edilmeyen cevap dilekçesi ile davalı vekilinin zamanaşımı itirazında bulunduğu, davacı vekili süresinde ibraz edilmeyen cevap dilekçesini kabul etmediğini ve muvafakat etmediğini beyan ettiği, mahkemece 27/04/2015 tarihli duruşmanın ara kararı ile davalı vekilinin zaman aşımı itirazının reddine karar verildiği, davalı tarafından zamanaşımı def’i ileri sürülmedikçe, o hak ve alacak için yasanın öngördüğü zamanaşımı süresi dolmuş olsa bile hakim bunu kendiliğinden göz önüne alamayacağı (BK m.140, TBK m.161) ve mahkemece bu ara karardan dönülmeden ve süresinde ibraz edilmeyen cevap dilekçesi ile ileri sürülen zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiş olup, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusu kabul edilmiştir.Davacı vekili yargılama aşamasında 25/04/2016 havale tarihli dilekçesinde ilgililer hakkında Nevşehir 1 Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/423 Esas sayılı dosyası ve Aydın 2 Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/150 Esas sayılı dosyaları ile dava açıldığını belirttiği halde bu dosyaların istenilip incelenmediği ve davayla ilgisinin olup olmadığının, var ise sonucunun beklenip beklenmeyeceğinin değerlendirilmediği ve davalı hakkında İstanbul CBS.nin 2014/125562 Soruşturma sayılı dosyası ile ceza soruşturması olduğu ve bu dosyanın da değerlendirilmediği görülmüştür.Sonuç itibari ile; yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının, HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde ceza dosyalarının incelenip oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurularının KABULÜ ile; 1-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/02/2018 tarih ve 2014/1124 Esas – 2018/130 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 3-İstinaf kanun yoluna başvurma harcı 98,10.TL ile dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ne gidiş- dönüş masrafı 34,50TL. olmak üzere toplam: 132,60.TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/10/2019 tarihinde HMK 353/1-a6 maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.