Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1026 E. 2019/1351 K. 09.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1026 Esas
KARAR NO : 2019/1351 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME : İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ( Denizcilik İhtisas Mahkemesi Sıfatıyla)
TARİH: 19/02/2018
DOSYA NUMARASI : 2015/445 Esas – 2018/47 Karar
DAVA : Alacak
KARAR TARİHİ: 09/10/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili sigorta şirketinin sigortalı …San ve Tic. A.Ş nin Tokyoda yerleşik …@Ltd unvanlı firmadan CFR bazda satın alarak ihtal ettiği kalay kaplı teneke eşyanın 21/11/2014 tarihli nakliyat emtia sigorta poliçesi ile sigortalandığını , emtianın 11 adet konteyner içerisinde Hakata limanında İzmir limanına taşınmak üzere “… ” isimli gemiye yüklendiğini, davalı … nin taşıyan … A.Ş. nin ise tahliye limanı temsilcisi acentesi olduğunu, hat taşımacılığı yapan davalı taşıyanın gemiye yüklendiği eşyaları limanda başka bir gemiye aktardığını ve bu gemi ile İzmir’e geldiğini 31 rolo eşyanın 21 rulosunun sigortalısına deniz suyu ile ıslanma sonucu paslı olarak teslim edildiğini ve hasarın taşıma sırasında meydana gelmiş olması nedeniyle …. A.Ş ye 18/05/2015 tarihinde 195.646,96 TL sigorta tazminatı ödediğini, TTK nın 1472. Maddesi gereğince ve TBK nın madde 183. Ve devamı hükümleri gereğince alacağın devri yolu ile halef olduğunu belirterek 195.646,96 TL nin ödeme tarihi olan 18/05/2015 tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi , yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Asıl davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki yetki sözleşmesi gereğince mahkemenin uyuşmazlığı çözümünde yetkili olmadığını, davanın İngiltere mahkemelerinde açılması gerektiğini ve İngiliz hukukunun uygulanacağını, taşıyana usulüne uygun olarak hasar ihbarının yapılmamış olup yükün konşimentoda yazılı olduğu şekilde teslim edildiğinin kabulü gerektiğini, hasardan taşıyanın sorumlu olmadığını yükte taşımadan kaynaklı bir hasarın mevcut olmayıp , taşıyanın kusur ve sorumluluğunun bulunmadığını davacı tarafından yaptırılan ekspertiz raporunun ekinde sunulan tutanakta eşyanın içeriğinin ıslak ve paslı olduğuna dair bilginin mevcut olmadığını , dış muhafaza kabında ıslaklık ve pas göründüğünün belirtildiğini dış muhafaza kabı içinde ıslaklık ve pasın neden kaynaklandığına ilişkin herhangibir bilginin yer almadığını 10/04/2015 tarihli ekspertiz raporunun davalı taşıyan ve temsilcisinin katılımı olmaksızın düzenlendiğini, yükün tahliyeden sonra antrepoya taşınırken veya antrepoda beklediği süre zarfında da hasarlanabileceğini , tahliye edilen yük ile üzerinde tespit yapılan yükün aynı koşullarda olmadığının sabit olduğunu, İstanbul Teknik Üniversitesinden alınan uzman görüşüne göre çeliğin maruz kalabileceği yaklaşık 15 çeşit korezyon tipinin olup buna sebep olabilecek tek unsurun ısı yada nem olmadığının belirtildiği, ekspertiz raporunda gümüş nitratla yapılan klor tayini belirlenmesi ortamda tuzlu suyu olabileceğini işaret edip paslanmaya, korozyona direkt bunun sebebiyet verdiğine dair bir kesinlik belirtemeyeceğini herhangibir sorumluluğun kabulü anlamına gelmemek kaydıyla taşıyanın sorumluluğunun sınırlı sorumluluk olup, sınırlı sorumluluğu aşan miktarın reddi gerektiğini belirterek , davanın reddine , yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı vekiline yükletilmesini talep etmiştir.Birleşen davada ( 2016/10 Esas ) davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin sigortalı …Tic AŞ nin Tokyo / Japonya ‘ya yerleşik …. Ltd unvanlı firmadan CFR bazda satın alıp ithal ettiği kalay kaplı teneke eşyasını 21/11/2014 tarihli nakliyat emtea sigorta poliçesi ile sigortaladığını, sigorta konusu 184.640 kg ve toplam 22 adet rulo halindeki eşyanın sekiz adedinin konteyner içerisinde Hakata/Japonya limanında … isimli gemiye, Ambarlı/ İstanbul limanına taşınması üzere yüklendiğini, konişmento kaydına göre davalı …’nin taşıyan, … AŞ ‘nin ise taşıyıcının genel temsilcisi / acentesi olduğunu, taşıma konusu 22 rulo eşyadan net 77.700 kg ağırlığındaki dokuz rulo eşyanın sigortalı … AŞ ‘ye deniz suyu ile ıslanma sonucu paslı olarak teslim edildiğini, düzenlenen ekspertiz raporu ile oluşan zararın 110.836,33 TL olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin sigortalısına 08/10/2015 tarihinde 55.000,00 TL sigorta tazminatı ödediğini belirterek fazla talep hakkı saklı kalmak kaydıyla 55.000,00 TL ile sigorta tazminatı ödeme tarihi olan 08/10/2015 tarihinden itibaren bu miktara işletilecek ticari avans faizi, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Birleşen davada (2016/10 Esas ) davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin husumet ehliyetinin bulunmadığını, taşıma işine konu konişmentoda yetki şartının bulunduğunu ve mahkemenin yetkili olmaması sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafça uygun ihbarda bulunulmadığını, zararın sigortalısının kusurundan meydana gelmiş olmasının muhtemel olduğunu ve hiçbir delil olmaksızın kusurun müvekkiline atfedilmesinin hatalı olduğunu belirterek pasif husumet ehliyeti yokluğundan davanın reddine, davanın yetkisizlik nedeniyle reddine ve dava dilekçesinin İngiltere Londra Mahkemesine gönderilmesine, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk derece Mahkemesi 19/02/2018 tarih 2015/445 Esas – 2018/47 Karar sayılı kararında;”… Asıl ve birleşen davada davacı ve davalı vekilleri beyanları, dosyaya sunulan deliller, inceleme sonrası ibraz edilen bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamına göre, davacı … şirketine nakliyat emtia sigorta poliçesi ile sigortalı …Sanayi ve Ticaret A.Ş ye ait emtianın davalının sorumluluğunda gemi ile nakliyesi sırasında hasara uğradığı nedenle sigortalısına ödediği hasar tazminatının davalı taşıyandan TTK nun 1472.maddesi gereğince rücuen tahsilinin talep edildiği, teslim şekli CFR olduğunun gümrük beyannamesinden ve emtialara ilişkin faturalardan anlaşıldığı, bu durumda risk ve hasarın alıcıya ait olduğu ve sigorta yaptıranın davacının sigortalısı olduğu, dosyada mevcut nakliyat emtia sigorta poliçesinin incelenmesinde, sigortalısının … Sanayi ve Ticaret A.Ş olduğu, emtia cinsinin kalay kaplı olduğu ve alıcı tarafından emtianın sigortalandığı ve davacı … şirketi tarafından hasar bedelinin sigortalısı şirkete Ödendiğinin anlaşıldığı ve dava dışı … tarafından da tazminatın davacı … şirketine ödenmesine muvafakat edildiği anlaşılmakla, davacı … şirketinin aktif husumet ehliyetinin olduğu ve dosyadaki mevcut konşimento ve belgelerden davalı … in taşıyan olduğu ve … A.Ş nin acentesi olup TTK nın 105. Maddesinde ” acente aracılıkta bulunduğu veya yaptığı sözleşmeler ile ilgili her türlü ihtar, ihbar ve protesto gibi hakkı koruyan beyanları müvekkili adına yaptırmaya ve bunları kabule yetilidir . Bu sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklardan dolayı acente, müvekkili adına dava açabileceği gibi kendisine karşı da aynı sıfat ile dava açılabilir. Yabancı tacirler adına acentelik yapanlar hakkındaki sözleşmelerde yer alan , bu hükme aykırı şartlar geçersizdir.Acentelerin ad ve hesabına hareket ettikleri kişilere karşı Türkiye’de açılacak olan davalar sonucunda alınan kararlar acentelere uygulanmaz ” hükmüne yer verilmiş olup davalının taşıyan olarak pasif husumet ehliyetinin bulunduğu ve acentesine karşı usulüne uygun olarak davanın açıldığı, TTK nın hak düşürücü başlıklı 1188. Maddesinde ” eşyanın ziyaı veya hasarı ile geç tesliminden dolayı taşıyana karşı her türlü tazminat istem hakkı , 1 yıl içinde yargı yoluna başvurulmadığı taktirde düşer.” hükmüne yer verilmiş olup, hasar tespit tarihinin 30/01/2015 tarihi olup , asıl davada davanın 21/08/2015 tarihinde birleşen davada 08/01/2016 tarihinde açılmış olmakla davanın bu maddede belirlenen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı dosyadaki mevcut ekspertiz raporlarında rulolardaki yoğun ıslaklık ve paslanmanın yapılan gümüş nitrat testinde ıslaklığın deniz suyu kaynaklı olduğunun tespit edilip tuzlu su hasarı izinin birçok kısımda görüldüğü ve emtianın nakliyeciye teslim edilmesi sonrası deniz seferi sürecinde hasarın meydana geldiği kanaatine varıldığının belirtilip , mahkememizce birleşen davada yapılan inceleme sonrası dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda, hasara ilişkin TTK nın 1184 ve 1185. Maddelerinde düzenlenen bildirim yükümlülüğüne uyulmadığı nedenle, bildirim yükümlülüğüne uyulmadığı nedenle taşıyanın malları TTK nın madde 1185/4 gereğince konşimentoda yazılı olduğu gibi teslim ettiği ve malların ziya ve hasara uğradığı sabit ise bunun taşıyanın sorumlu olmadığı bir sebepten ileri geldiğine ilişkin karinenin aksinin ispat edilebileceği , gümüş nitrat testinin yapıldığı ve hasarın deniz suyu ile ıslanmadan kaynaklı olduğu ve TTK nın 1185/4. Maddesinde belirlenen karinenin aksinin ispat edildiği ve hasarın taşıma sırasında meydana geldiği kabul edilse dahi hasar sebebiyetinin esasen emtianın üretim kaplamasındaki kusur olduğu korumasız çelik malzeme üretimden çıkar çıkmaz atmosfer ve tatlı su tesiri ile deniz suyu olması bile paslanmaya başlayacağının tespit ettiğini ve emtianın gizli ayıplı olduğunu , eşyanın gizli ayıplarında ortaya çıkan zarardan TTK nın 1182. Maddesi gereğince davalı taşıyanın sorumlu olmadığı kanaatine varıldığı belirtilmiş olup asıl davada yapılan inceleme sonrası dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporunda ise, hasarın TTK nın 1185 ‘e uygun bir şekilde ihbar edilmediği ve TTK nın 1185/4. Maddesi uyarınca davacının eşyanın davalının zilletliğinde iken meydana geldiğini ispat etmesi gerektiğini ve yapılan gümüş nitrat testinde ıslanmanın deniz yoluculuğu sırasında deniz suyundan kaynaklandığının tespit edildiği ve dosyadaki tüm bilgi ve belgelere göre yükletenin kusurunun ortaya konulamadığı , hasarın taşıma süresinde meydana geldiği ve eşyanın hasarında davalının sorumlu olduğu kanaatine varıldığı belirtilmiş olup her iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla yeni bir heyetten rapor alınmasına karar verilmiş ve ibraz edilen bilirkişi heyeti raporunda , dava konusu ruloların içerisine istiflendiği konteynerlerin davalı taşıyan şirket tarafından tedarik edilerek yükleyiciye gönderilmiş olduğu soncuna varıldığı , yapılan gümüş nitrat sonucunun pozitif olduğu ve bu testin pozitif olmasının yükün deniz suyu ile temas ettiğinin göstergesi olduğunu ve konteynerlerin içerisine deniz suyunun girmesinin ise konteynerlerin yüke elverişsiz olduğunun bir göstergesi olduğunu, konteynerlerin elverişsizliklerinin ise davalı taşıyanın TTK nın 1141 ve 932/3 maddesi uyarınca sorumluluğunu gerektirdiğini, emtianın Japonyada yükleme sonrasında çekilen fotoğrafların incelenmesinde rulolarda pas olmadığının görüldüğü , ekspertiz esnasında ise yoğun ıslaklık ve paslanmanın olduğu yapılan gümüş nitrat testinde ıslaklığın deniz suyu kaynaklı olduğu ve özellikle paletlerde yoğunlaştığı , kapalı ortam nedeniyle meydana gelen buharlaşma ve sıcaklık değişimleri nedeniyle yoğuşma sonucu rulolarda paslanmanın meydana geldiğinin belirtilip söz konusu değerlendirmelere göre emtianın taşıma sırasında deniz suyuna maruz kalmasından dolayı hasara uğradığını , gönderilen tarafından taşıyana süresi içerisinde ihbar yapılmadığının anlaşılıp taşıyan lehine zararın taşıyanın sorumlu olmadığı bir sebepten ileri geldiği yönünde karine doğmakla birlikte, yükün deniz suyu ile temas neticesinde zarara uğraması karşısında karinenin aksinin ispatlandığını söylemenin mümkün olduğunu , toplam 250.646,96 TL ödenen hasar tutarının kadri maruf olduğunun belirtilip TTK nun taşıyanın sorumluluğu başlıklı 1178. Maddesinde” Taşıyan navlun sözleşmesinin ifasında, özellikle eşyanın yükletilmesi, istifi, elden geçirilmesi, taşınması , korunması, gözetimi ve boşaltılmasında tedbirli bir taşıyandan beklenen dikkat ve özeni göstermekle yükümlüdür. ” “Taşıyanın, eşyanın ziya veya hasarından yahut geç tesliminden doğan zararlardan, ziya , hasar veya teslimde gecikmenin eşyanın taşıyanın hakimiyetinde bulunduğu sırada meydana gelmiş olması şartıyla sorumludur.” hükmüne yer verilmiş olup koşimentoda FCL/FCL ( full yük) ve …” kayıtları yer alıp kayıtlardan emtianın yükleten tarafından yüklenip sayıldığı ve gemiye yüklemenin yapıldığı TTK nın 1184 ve 1185. Maddenin 1 ve 2. Fıkralarında yer alan hasarın tespiti ve ihbarına ilişkin koşulların karşılanmadığı, hasardan davalının sorumlu tutulamayacağı TTK nun 1185/6 maddesinde belirlenen şekilde usule uygun olmadığı, ihbarın TTK nun 1185/4.maddesinde “Eşyanın zıya veya hasarı ne bildirilmiş ne de tespit ettirilmiş olursa, taşıyanın eşyayı denizde taşıma senedinde yazılı olduğu gibi teslim ettiği ve eğer eşyada bir zıya veya hasarın meydana geldiği belirlenirse, bu zararın taşıyanın sorumlu olmadığı bir sebepten ileri geldiği kabul olunur. Şu kadar ki, bu karinelerin aksi ispat olunabilir.” hükmüne yer verilmiş olup, dosyada davalı taşıyanın veya temsilcisinin bulunduğu bir hasar tutanağının olmadığı, bu durumda TTK nın 1179. Maddesindeki ispat külfetinin yer değiştirip zararın taşıyanın sorumlu olmayacağı bir sebepten ileri geldiği sonucunun doğduğu, bu durumda davalı taşıyan lehine oluşan karinenin aksinin davacı tarafından ispatlanması gerektiği ve dosyadaki gerek sunulan bilgi ve belgeler gerekse mevcut raporlardan eşyanın yükleten tarafından usulüne uygun olarak taşıyana teslim ettiği ve konteynerlerin gemiye yüklendiğinin anlaşıldığı , yükün fabrikadan konteynerlere yüklendiği konteynerlerde ve yükte herhangibir zararın söz konusu olmadığı buna ilişkin herhangibir kaydan da konşimentoda yer almadığı ve emtianın gemiye yüklenecek limana kara yolu ile geldiği ve gemiye yüklendiği daha sonra emtianın alıcısına teslim edilip daha sonraki yapılan gümüş nitrat testlerinde hasarın deniz suyundan kaynaklandığının belirlenip emtialarda tuzlu su hasarı izinin tespit edildiği ve rulolarda yoğun ıslaklık ve paslanmanın olduğunun görüldüğü ayrıca orijinal mühürlerin açılmasında söz konusu konteynerlerdeki malzemelerin muhafaza kabında ıslaklık ve paslanmanın görüldüğü malzemelerin transit rejime tabi olduğundan dolayı hasar tespitinin Manisa Gümrük Müdürlüğüne bağlı Antrepoda yapılacağının tutanak altına alınıp üretimde kullanılmak üzere alındığında bobinin iç taraflarında hasarın olduğunun belirlendiği ve mahkememize sunulan ilk raporda emtianın gizli ayıplı olduğu nedenle gizli ayıptan ortaya çıkan zararlardan taşıyanın TTK nın 1182. Maddesi gereğince sorumlu olmadığı belirtilmiş ise de emtianın gizli ayıbından sorumluluğu değil taşımada tuzlu suya maruz kaldığının belirlendiği nedenle bu maddeden yararlanamayacağı zarar verecek herhangi bir unsurunun olmadığı da anlaşılmış olup ve TTK nın 1141. Maddesinde de her türlü navlun sözleşmesinde taşıyanın geminin denize , yola ve yüke elverişli bir halde bulunmasını sağlamak ile yükümlü olduğu belirtilmiş olup konteynerlerin da elverişli olarak temin edilmesi gerektiği , yükleme sonrasında çekilen fotoğraflarda rulolarda pas olmayıp taşıma sonrası rulolarda ıslaklık olup gümüş nitrat testinde de ıslaklığın deniz suyundan kaynaklandığı belirlenmiş olduğundan , davalı taşıyanın hakimiyetinde iken emtialardaki hasarın oluştuğu nedenle davalı taşıyanın hasardan sorumlu olduğu ve sigorta şirketi tarafından sigortalısına ödeme yapılırken söz konusu ödemede zararın artmasına sebebiyet vermesi sebebiyle tamamının ödenmeyip ve sigorta şirketi tarafından ödenen bedelin kadri maruf olduğu anlaşılmış olmakla, kaldı ki emtiaların kullanıma hazır halde bulunup ve deniz suyundan hasarlandığının belirlenip bunda ihtilaf bulunmadığı, taşımanın deniz yolu ile yapılıp bulunduğu yerde deniz suyuna maruz kalmasının söz konusu olamayacağı, taşımada ve taşıyanın hakimiyetinde oluştuğu belirlenmekle, asıl ve birleşen davanın kabulü gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla…” gerekçesi ile;Asıl davada,1 -Asıl ve Birleşen Davanın kabulü ile 195.646 TL nin 18/05/2015, 55.000 TL nin 08/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl dava ve birleşen dava davalısı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi yapılan yargılamada alınan bilirkişi raporlarında mevcut teknik görüşler arasındaki çelişki giderilmeden eksik ve hatalı son bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesinin hukuka uygun olmadığını, ilk derece mahkemesi kararının bu nedenle kaldırılmasının gerektiğini,İlk derece Mahkemesinin kararına esas alınan bilirkişilerin uzakyol gemi kaptanı …, metalurji mühendisi Yrd. Doç. Dr. M. … ve sigorta uzmanı Prof. Dr…. tarafından düzenlenen bilirkişi raporunun eksik ve hatalı olduğunu, karara esas alınabilecek bir bilirkişi raporunun olmadığını, ilk derece mahkemesi kararının bu nedenle kaldırılmasının gerektiğini,İlk derece mahkemesi, dosyaya sunulan İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Bölümü Araştırma Görevlisi Yük. Kim. … tarafından dava konusu hadiseye ilişkin düzenlenen uzman görüşünü değerlendirmediklerini, ilk derece mahkemesinin dosyada mevcut delilleri eksik incelediğini, kararın bu nedenle de kaldırılmasının gerektiğini,Asıl dava dosyasında mevcut uzakyol gemi kaptanı …, Yrd. Doç. Dr. … ve Prof. Dr. … tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda dava konusu yükün zarar görmediğini ve hasar miktarının karara esas alınamayacağının tespit edildiğini, birleşen dava dosyasında bilirkişiler Prof. Dr. … uzak yol kaptanı … ve metalurji mühendisi Prof. Dr. M. … tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda ise hasar sebebinin esasen emtianın üretim kaplamasındaki kusurun olduğunu, korumasız çelik malzeme üretimden çıkar çıkmaz atmosfer ve tatlı su tesiri ile deniz suyu olmasa bile paslanmaya başlayacağının tespit edildiğini,, TTK’nın 1182. maddesi uyarınca davalı taşıyanın sorumlu tutulamayacağının tespit edildiğini, bu tespitlere rağmen, ilk derece mahkemesinin hatalı son bilirkişi raporuna göre karar vermesini hukuka uygun olmadığını,İlk derece mahkemesinin kararına esas alınan son bilirkişi raporunda yükün özelliklerine ilişkin incelemenin yapılmadığını, mevcut bilgiler ve delillerin gerektiği gibi incelenmediğini; dava konusu emtianın tabiatı, teknik özellikleri ve uygulama alanları değerlendirilmediğini, bilirkişiler sözü edilen incelemelerin hiçbirini yapmayarak ödenen hasar tutarının kadri marufunda olduğu sonucuna vardıklarını, eksik inceleme ile varılan bu sonucun isabetli olmadığını, ilk derece mahkemesinin kararına esas alınmasının hukuka uygun olmadığını, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, yapılacak istinaf incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, asıl ve birleşen davanın reddine dair karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek istinaf incelemesi yapılmıştır. Mahkemece asıl ve birleşen davada bilirkişi incelemesi yaptırılmış, dosyaya sunulan 3. bilirkişi raporundaki tespitler doğrultusunda asıl ve birleşen tazminat davasının kabulüne karar verilmiştir.İlk dererece mahkemesi kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Asıl ve birleşen dava; deniz taşımasından kaynaklı rücuen tazminat isteğine ilişkindir.Davacı … şirketine nakliyat emtia sigorta poliçesi ile sigortalı …Ticaret A.Ş ye ait emtianın davalının sorumluluğunda gemi ile nakliyesi sırasında hasara uğraması nedeniyle sigortalısına ödediği hasar tazminatının, davalı taşıyandan TTK nun 1472.maddesi gereğince rücuen tahsilinin talep edildiği, teslim şekli CFR olduğunun gümrük beyannamesinden ve emtialara ilişkin faturalardan anlaşıldığı, bu durumda risk ve hasarın alıcıya ait olduğu ve sigorta yaptıranın davacının sigortalısı olduğu, dosyada mevcut nakliyat emtia sigorta poliçesinin incelenmesinde, sigortalısının… Ticaret A.Ş olduğu, emtia cinsinin kalay kaplı olduğu ve alıcı tarafından emtianın sigortalandığı ve davacı … şirketi tarafından hasar bedelinin sigortalısı şirkete ödendiğinin anlaşıldığı , ödeme yapan sigorta şirketi tarafından asıl ve birleşen davada rücuen tazminat isteminde bulunulmuş olup mahkemece asıl ve birleşen Davanın kabulüne karar verilmiştir.Davalı vekili tarafından ileri sürülen istinaf nedenleri ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararında ayrı ayrı ve detaylı şekilde tartışılıp değerlendirildiği, mahkeme gerekçesi ve tespitinin dosya kapsamına uygun olduğu dairemizce belirlendiğinden, davalı vekilinin istinaf sebepleri ilk derece mahkemesinin gerekçesi ve değerlendirilmesine göre yerinde görülmemiştir. Dosya kapsamı, mahkemenin kabul ve gerekçesi ve istinaf sebepleri gözetildiğinde; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesine göre esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince asıl ve birleşen davalar yönünden davalı tarafından yatırılan 98,10’ar.TL istinaf başvuru harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince asıl dava yönünden alınması gereken 13.364,58.TL. istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından yatırılan 3.342,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 10.022,58.TL ‘ nin asıl dava davalısından tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4- Karar tarihi itibari ile Harçlar Kanunu gereğince birleşen dava yönünden alınması gereken 3.757,05.TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından yatırılan 940,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.816,55.TL’ nin birleşen dava davalısından tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 09/10/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.