Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/1018 E. 2019/1223 K. 25.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1018 Esas
KARAR NO : 2019/1223 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2017/160 Esas 2018/341 Karar
TARİH : 10/05/2018
DAVA : İtirazın İptali (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 25/09/2019
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin beton santrallerinde kullanılan katkı maddelerinin üretimini yapan bir firma olduğunu, davalı tarafın müvekkilinden beton katkısı satın aldığını ve 17/03/2015 tarih ve … nolu 26.550,00 TL bedelli faturayı ödemediğini, taraflarınca önce Sakarya ….İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını ancak borçlunun yetki itirazı neticesinde dosyanın Kocaeli ….İcra Müdürlüğüne gönderilerek ….Esas sayısına kaydedildiğini, davalı tarafın söz konusu fatura bedelini ödememiş olmasına rağmen haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz ettiğini, yapılacak bilirkişi incelemesinde durumun açıkça görüleceğini ileri sürerek, davalının itirazının iptali ile icra takibinin kaldığı yerden devamına karar verilmesini ve davalı tarafın % 20 den az olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesi tebliğine rağmen süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 10/05/2018 tarih 2017/160 Esas 2018/341 sayılı kararında;”Dava dosyasına sunulan deliller, icra dosyası ve bilirkişi raporu kapsamında davacının davalı hakkında yürüttüğü icra takibinin haklı nedene dayandığı, tarafların tacir olmaları hasebiyle ticari defter ve kayıtlarını, cari hesaplarını gerçeğe uygun ve tam olarak tutmaları gerektiği, bu nedenle ibrazı istenen ticari defter ve kayıtların iş bu yargılamada önem arzettiği, davalının ticari defter ve kayıtlarını ibrazdan imtina ettiği, davacı defterlerinin de asıl alacak yönünden talebe uygun olduğu …”gerekçesi ile, Davanın kısmen kabul ve kısmen reddine, davalının Kocaeli ….İcra Müdürlüğünün…. Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile, takibin 26.550,00 TL üzerinden ve takip tarihinden tahsil tarihine kadar işletilecek yasal faiz ile birlikte devamına,Alacak likit olduğundan İİK 67/2.maddesine göre 26.550,00 TL üzerinden hesap edilecek % 20 oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan tahsil edilerek davacıya verilmesine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Kocaeli …. İcra Müdürlüğünün… E. sayılı dosyası ile davalı aleyhine başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı neticesinde durduğunu, söz konusu itirazın iptali için açılan dava Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/160 E. sayılı dosyası ile görüldüğünü, Yerel mahkemenin talep gibi karar vererek icra takibindeki miktar üzerinden takibin devamına karar verdiğini, bu itibarla davanın kabul edildiğini, ancak gerekçeli karar incelendiğinde davanın kısmen kabul kısmen reddine yazıldığını, ancak redde ilişkin bir beyan bulunmadığını, kısmen red kararı dolayısıyla ayrıca davalı tarafa vekalet ücretine hükmedildiği ve yargılama giderinin bir kısmının da taraflarına yüklendiğini, bunun müvekkilini mağdur ettiğini, İcra takip miktarı üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş iken davanın kısmen kabulü yönünde kurulan hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu,
İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/160 Esas 2018/341 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava; faturaya dayalı alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptaline ilişkindir.Davacı ticari ilişki nedeniyle davalıdan fatura bedeli kadar alacaklı olduklarını, fatura bedelinin ödenmediğini, yaptıkları takibe haksız itiraz edildiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiş, mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş, reddedilen dava miktarı yönünden davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davaya konu takip dosyasının incelenmesinde, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine faturaya dayalı olarak 26.550 TL asıl alacak 4.619,70 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 31.169,70 TL alacak için takip yapıldığı, davalı borçlunun süresinde borca, işlemiş faize, faiz oranına ve tüm ferilerine itiraz üzerine takibin durduğu, itirazın iptali davasının süresinde 31.169,70 TL dava değeri gösterilerek açıldığı, mahkemece davanın asıl alacak yönünden kabulüne karar verildiği, ancak fazlaya ilişkin kısma dair hüküm kurulmadığı görülmüştür.Anayasa’nın 141. maddesinde öngörülen mahkeme kararlarının gerekçeli olması ilkesinin bir sonucu olarak düzenlenen HMK’nin 297. maddesi bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiğini açıklamıştır.Kararın nasıl yazılacağı konusundaki şekil 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesinde gösterilmiş olup, bunlar arasında en önemlilerinden biri de kararların gerekçeli olmasıdır. Kararın açık ve gerekçeli olması hukuki dinlenilme hakkının sağlanması açısından önemlidir. Tarafların ileri sürdüğü iddia ve savunmalar ve bunların dayandıkları deliller, kararda tartışılıp gerekçeleri açıklandığı ölçüde karar, hukuki dinlenilme hakkına uygun bir karar olacaktır. İddia ve savunmaların kararda tartışılması, gösterilen delillerin incelenmesi, neden bir kısmının diğerine üstün tutulduğunun belirtilmesi ancak gerekçeyle mümkün olacaktır. Mahkeme kararının gerekçeli olması hususu 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesinde belirtildiği gibi aynı zamanda Anayasa’nın 141. maddesinin de amir hükmü gereğidir. Ayrıca gerekçede tarafların taleplerinin her biri hakkında değerlendirme yapılmalı, taleplerinin her biri hakkında ayrı ayrı bunların neden kabul edildiği veya edilmediği belirtilmelidir. Gerekçe sayesinde kararların doğru olup olmadığı denetlenebilir.Gerekçesiz bir kararın Bölge Adliye Mahkemesi tarafından denetlenmesi de mümkün değildir. Nitekim, 07.06.1976 gün ve 3/4-3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde yer alan “Gerekçenin ilgili bilgi ve belgelerin isabetle takdir edildiğini gösterir biçimde geçerli ve yasal olması aranmalıdır. Gerekçenin bu niteliği yasa koyucunun amacına uygun olduğu gibi, kararı aydınlatmak, keyfiliği önlemek ve tarafları tatmin etmek niteliği de tartışma götürmez bir gerçektir” şeklindeki açıklama ile de aynı ilkeye vurgu yapılmıştır.Bu genel açıklamalar ve ilkeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;Mahkeme kararında açıkça belirtilmemiş olmasına rağmen dava kısmen kabul kısmen reddedildiğinden ve kabul edilen miktar takipte talep edilen asıl alacak miktarı kadar olduğundan, takipte talep edilen faize ilişkin itirazın iptali talebinin reddedildiği sonucuna varılmaktadır. Davaya konu takipte talep edilen faiz alacağı reddedilmiş ise de neden reddedildiğine dair mahkemece her hangi bir gerekçe yazılmamıştır.Şu durumda mahkemece yapılacak iş; tüm deliller, iddia ve savunma birlikte değerlendirilerek, özellikle Anayasanın 141/3. maddesi ve 6100 sayılı HMK’nın 27 ve 297. maddeleri kapsamında tarafların tüm iddia, savunmaları ve taleplerini karşılar şekilde gerekçe oluşturularak, vardığı yargıyı içerir ve denetlenebilir hüküm kurmak olmalıdır.Bu itibarla, denetime elverişli usulün aradığı niteliklere haiz bir kararın bulunması istinaf incelemesinin yapılabilmesinin ön şartı olup bu nitelikte olmayan bir kararla ilgili olarak istinaf denetim ve yargılaması yapılarak bir hüküm verilmesi mümkün olmayacağından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin kabulü ile mahkemenin kararının kaldırılarak, HMK’nin 297 ve devamı maddelerine uygun olarak gerekçeli karar yazılmak ve talebin tamamına ilişkin hüküm kurulmak üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/05/2018 tarih ve 2017/160 Esas – 2018/341 Karar sayılı kararının HMK 355 ve HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 35,90.TL istinaf karar harcının talep halinde iadesine, 3-Davacı tarafça sarfedilen 98,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 31,00.TL dosyanın istinafa gönderim gideri toplamı 129,10.TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde, avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/09/2019 tarihinde HMK 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.