Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2018/101 E. 2018/544 K. 06.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/101
KARAR NO : 2018/544
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME :İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/03/2017
DOSYA NUMARASI : 2015/1006 Esas – 2017/297 Karar
DAVA : İtirazın İptali (Nakliyat Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 06/06/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin emtia nakliyat sigorta poliçesi ile sigortalanan … A.Ş.’ ye ait balon kalıp kesim makinasının Çin’ den Türkiye’ ye nakliyesi işleminin davalı şirket tarafından üstlenildiğini, davalının davranışı sebebiyle emtialarda hasar meydana geldiğini, müvekkilinin sigortalısına emtialarının hasar bedelini ödediğini ve sigortalısının haklarını devraldığını, bu nedenle davalı şirketten 5.328,18 TL alacağı olduğunu, bu alacağın tahsili için İstanbul Anadolu … İcra Dairesi’ nin …. Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, ancak davalının başlatılan icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz ettiğini, davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine durdurulan takibin devamına, %20′ den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; Aleyhlerine açılan icra takibine haksız ve hukuka aykırı olarak yapılan bir icra olduğu için itiraz edildiğini, bu taşımada kanuni ve hukuki hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını, kaldı ki hasarın meydana geldiği tarihten itibaren 15 gün içinde hasar ihbarının yapılması gerektiğini, ancak yapılmadığını, bu nedenle müvekkili şirketin karşı tarafa herhangi bir borcu bulunmadığını, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 30/03/2017 tarih ve 2015/1006 Esas – 2017/297 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” … dosyada sunulan deliller, nakliyat emtiası sigorta poliçesi, ödeme dekontu, hasar dosyası, eksper raporu navlun faturası, CMR/konişmentosu, tercüme evrakları, taraflar arasında yapılan taşıma işi, rücu durumu, alacak hesabı, hasar hesap değerlendirmesinde hasarın yurt dışı nakliye süresinde yaşanması nedeniyle 868.388079 nolu poliçe teminatı kapsamında kaldığı, sözleşmenin geçerli olduğu, 3. Kişilere rücu etme hakkının mevcut olduğu, bilirkişi raporunun ayrıntılı olduğu ve raporun yeterli olduğu kabul edilerek rapor doğrultusunda davanın kısmen kabul kısmen reddine dair karar vermek gerektiği … ” gerekçeleri ile;
” 1-Davacının davasının KISMEN KABUL, KISMEN REDDİNE,
A) Dava konusu hasar tutarı olan İstanbul Anadolu …İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında yapılan itirazın 2.200,00 USD (4.851,88 TL) miktar yönünden itirazın iptaline, takibin devamına, kalan kısım yönünden itirazın devamına,
B) Kabul edilen rakam üzerinden dava tarihinden itibaren yasal faiz hesaplanarak davalı taraftan tahsiline,
C) Dava konusunun hesap yargılaması olması ve tam kabul olmaması sebebiyle %20 inkar tazminat talebinin REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
İlk Derece Mahkemesi kararındaki gerekçelerin yetersiz ve denetime elverişsiz olduğu,
Davacı sigorta şirketinin tazminat ödemesini … A.Ş’ye yaptığını, Ancak sigorta poliçesine göre sigortalının … A.Ş olduğunu, sigorta tazminatının …A.Ş.’ ye ödenmesini gerektirecek herhangi bir hukuki işlemin ve delilin dosyada bulunmadığını, sigorta edilen menfaat ve mülkiyet el değiştirse dahi, sigorta sözleşmesinde herhangi bir hüküm bulunmadığından sigorta sözleşmesinin sona ermiş sayılacağını, sona ermiş bir sigorta sözleşmesine dayalı sigortalı olmayan kişiye tazminat ödemesi söz konusu olduğunu, bu halde rücu hakkının doğmadığı ve aktif husumetin bulunmadığının tespiti ve davanın reddi gerekirken aksi yönde hüküm kurulmasının yanlış olduğunu,
İlk derece mahkemesinin müvekkilin pasif husumet ehliyeti olduğunu ve taşıyıcı olduğunu ifade ettiklerini, bu tespitin hatalı olduğunu, müvekkil taşıyıcının hesabına navlunu tahsil ettiğini ve doğal olarak da navlun faturası kestiğini, sadece navlun faturası kesmesi olgusunun, taşıyıcı olarak kabul edilmesi için yeterli olmadığını,
Taşımanın, Çin’ den Türkiye’ ye Hava Yolu ile yapıldığını, Montreal Sözleşmesi’ nin Türkiye açısından 26 Mart 2011 tarihinde yürürlüğe girdiğini ve Anayasa hükmü gereği Türk mevzuatının bir parçası olduğunu, kanunlara nazaran öncelikle uygulanması gerektiğini, Çin’ in de Montreal Sözleşmesinin tarafı olduğunu, dolayısıyla artık taşımaya TTK hükümlerini veya başkaca hükümleri uygulama imkanı bulunmadığını, Mahkeme kararında CMR’ den bahsedildiğini, Mahkemenin karayolu taşıması ile havayolu taşımasını birbirine karıştırdığını,
Montreal Sözleşmesi’ ne göre hasar ihbarının taşıyıcıya yazılı biçime yapılması gerektiğini, taşıyıcı olduğu iddia edilen müvekkile yapılmış böyle bir hasar ihbarı bulunmadığını, davanın bu yönden de reddi gerektiğini,
Hasarın paketlemedeki kusur ve yetersizlikten kaynaklandığını, bilirkişilerce bu paketleme/ ambalajlama yeterli yapılsaydı oluşan hasarın oluşup oluşmayacağı yönünde inceleme yapılması gerektiğini, anlaşıldığı kadarıyla her tarafı kapalı bir kutulama yapılmadığını ve hasarın bu yüzden meydana geldiğini, taşıyıcının sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını,
Davanın 2.200 USD + faiz üzerinden açıldığını, davacı delilleri arasında bulunan ekspertiz raporuna göre, hasar miktarının 2.000 USD olduğunu, hasar bedeline neden eklendiği belli olmayan % 10 bedelden taşıyanın sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, bilirkişi raporu ve bu raporu izleyen ilk derece mahkemesi kararının bu yönden de hatalı olduğunu,
İleri sürerek ; Yerel Mahkemenin 30.03.2017 tarih ve 2015/1006 Esas – 2017/297 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Dava, Nakliyat Emtia Abonman Sigorta Poliçesi ile Nakliyat Emtia Abonman Alt Sigorta Poliçesinden kaynaklanan alacağın rücuen tahsili istemiyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı sigorta şirketi tarafından 71766051 poliçe numaralı Nakliyat Emtia Abonman Sigorta Poliçesi ile 86838079 poliçe numaralı Nakliyat Emtia Abonman Alt Sigorta Poliçesi düzenlendiği, 71766051 poliçe numaralı Nakliyat Emtia Abonman Sigorta Poliçesinde sigortalı olarak … Kiralama A.Ş ‘nin gösterildiği, 86838079 poliçe numaralı Nakliyat Emtia Abonman Alt Sigorta Poliçesinde ise sigorta ettirenin …A.Ş, sigortalının … A.Ş olduğu ve davacının hasar ödemesini …… A.Ş’ye yaptığı anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 1454. maddesi uyarınca; sigorta ettiren, üçüncü bir kişinin menfaatini, onun adını belirterek veya belirtmeyerek, sigorta ettirebilir. Sigorta sözleşmesinden doğan haklar sigortalıya aittir. Sigortalı, aksine sözleşme yoksa, sigorta tazminatının ödenmesini sigortacıdan isteyebilir ve onu dava edebilir. Madde hükmünden de anlaşılacağı gibi aksine bir sözleşme kuralı yoksa sigorta tazminatını talep hakkı sigortalıya aittir. Dava konusu poliçede bu yönde (aksine) bir hüküm yoktur.
Davacı sigorta şirketinin tazminat ödediği …A.Ş’nin sigorta poliçesinden kaynaklanan bir talep hakkınında olmadığı, buradaki talep hakkının TTK’nın 1454.maddesi kapsamında sigortalı… A.Ş’ye ait olduğu ancak davacı sigorta şirketince sigortalı … A.Ş’ye yapılmış bir ödeme olmadığı gibi sigortalı şirketin, sigorta bedelinin sigorta ettiren …Ticaret A.Ş.’ ye ödenmesine dair yazılı muvafakatı da dosyaya sunulmamıştır.
Bu durumda sigorta ettiren …. A.Ş.’ nin talep hakkının bulunmaması nedeniyle ona ödeme yapan davacı sigorta şirketinin de talep ve aktif dava ehliyeti olamayacağından ilk derece mahkemesince davacının aktif dava ehliyetinin bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın esasının incelenerek karar verilmesi doğru olmadığından; davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının HMK’ nın 353/1-b/2 maddesi gereğince kaldırılarak dairemizce davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 30/03/2017 tarih ve 2015/1006 Esas – 2017/297 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b/2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, dairemizce yeniden hüküm kurularak;
1-Davanın AKTİF HUSUMET YOKLUĞU NEDENİYLE REDDİNE,
2-Davacının icra takibi yapmakta kötüniyetli olduğu ispat edilemediğinden davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
3- İlk derece mahkemesi yönünden alınması gerekli 35,90 TL karar harcının davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 64,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 29,00 TL’ nin talep halinde davacıya iadesine,
4- İlk derece mahkemesi yönünden davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5- İlk Derece Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sırasında davalı tarafından sarf edilen toplam 39,00 TL tebligat/ posta giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesaplanan 2.180,00.TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
7- Harçlar Kanunu gereğince istinaf yönünden davalı tarafından yatırılan 85,70 TL başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 84,00 TL karar harcının talep halinde iadesine,
8-İstinaf aşamasında davalı tarafından sarf edilen 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 49,5 TL dosya gidiş- dönüş masrafı olmak üzere toplam 135,2 TL’ nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9- Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine,
10- Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 06/06/2018 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.