Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/997 E. 2018/436 K. 16.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/997 Esas
KARAR NO : 2018/436 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2014/171 Esas 2017/258 Karar
TARİH : 21/03/2017
DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ : 16/05/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin yaklaşık 2.000 araçlık filosu ile yurt içi ve yurt dışı kara taşımacılık faaliyetlerini sürdüğünü, demiryolu taşımacılığı sektöründe ilk özel tüzel kişilikler arasında bulunduğunu, ülke çapında sektörün öncü firmaların başında geldiğini, davalı ile müvekkili şirkete karayolu ve demiryolu kombine taşımacılığı ihtiyacı bulunduğunu, fiyat teklifi verilmesini istediğini belirttiğini, şifayen görüşüldüğünü, bunun üzerine fiyat teklifini gönderdiklerini, müvekkili ile davalı arasında mukim anlaşma gereğince; müvekkil davalı tarafından talimatları doğrultusundaki demiryolu ve karayolu taşımalarını yaptığını, verilmiş olan teklif doğrultusundaki tüm sorumluluklarını yerine getirdiğini, mukim anlaşmanın son bulduğunu, anlaşma doğrultusunda yapılan ve müvekkili tarafından tamamı davalı tarafa faturalandığını, taşıma işlerinin toplam bedelinin 439.135,42.TL yi bulduğunu, davalı tarafça iş bu taşıma bedellerinin 253.572,00.TL’lik kısmının çalışma dönemi içinde iki ayrı ödeme yoluyla yapıldığını, 185.563,42.TL’lik alacağı için yapılan tüm uyarılara rağmen ödemenin yapılmadığını, müvekkilinin alacağının tahsili için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının borca itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davalının itiraz etmesine rağmen 30/01/2014 tarihinde müvekkilinin banka hesabına 135.000,00.TL lik ödeme yaptığını, müvekkilinin 50.563,42.TL alacağı bulunduğunu ileri sürerek, davalı şirketin haksız ve kötü niyetli itirazının iptaline, takibin devamına, %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı şirketin dava konusu taşıma sözleşmesi kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkil şirketin zarara uğramasına neden olduğunu, davacı şirket, taraflar arasında yapılan taşıma sözleşmesi kapsamında toplam 15.000 ton “toz kömür” taşımayı taahhüt ettiğini, fiyat teklifine karşılık müvekkilinin yine aynı tarihte bazı hususların teklife eklenmesini talep ettiğini, taleplerinin faks yoluyla davacı şirkete ilettiklerini, talepler doğrultusunda revize edilerek aynı gün içerisinde müvekkil şirkete gönderdiğini, müvekkilinin ise taleplerine uygun olarak hazırlanan bu teklifi kabul edip imzaladığını ve davacı şirkete ulaştırdıklarını, müvekkilinin davacı şirketin sözleşme kapsamındaki termin programına uymaması nedeniyle taşımanın bir kısmının fahiş fiyatlar ile başka taşıma firmalarına yaptırmak zorunda kaldıklarını, davacı şirketin davaya konu taşıma sözleşmesine defaatle yapılan uyarılara uymadığını, taşıma işini hızlandırmadığını, başka bir taşıma firmaya taşıtmak zorunda kaldıklarını, müvekkilinin gecikmelere rağmen davacı şirket ile yapılan sözleşmeyi devam ettirmek istediğini, dava konusu sözleşmeyi feshetmeyerek davacı şirkete ikinci bir şans taşıdığını, davacı şirket dava konusu taşıma sözleşmesi kapsamında 15.000 ton toz kömür taşımayı taahhüt ettiğini, yalnızca 6.993 ton toz kömür taşıdığını, müvekkilinin zarara uğrattığını, faturaların tamamının davacı şirketin toz kömürü taşımalarına ilişkin olmadığını, davacı şirketin sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmediğini, müvekkil şirketin uğradığı zararlardan sorumlu olduğunu savunarak, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 21/03/2017 tarih 2014/171 Esas 2017/258 sayılı kararında;
“Dava hukuki niteliği itibarıyla İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takibine davalı borçlunun yapmış olduğu itirazın İİK m. 67 gereğince iptali ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkememizce tük dosya kapsamı dikkate alınarak yapılan değerlendirme sonucunda, davacı ile davalı arasında ticari ilişki bulunduğu, cari hesap mutabakatının sağlandığı, dosyaya sunulan bilirkişi heyet raporunda, davacının ifa ettiği taşıma işi sonunda düzenlediği ve davalı tarafa ile cari hesap mutabakatının da sağlandığı navlun faturalarının bakiyesinden kaynaklanan 50.563,42 TL tutarındaki alacağının bulunduğu tespit edildiğinden…”gerekçesi ile,
Davanın kabulüne, İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası üzerinden başlatılan takibe davalının 30/12/2013 tarihinde yapmış olduğu itirazın iptali ile dava konusu edilen bedel olan 50.563,42.TL üzerinden devamına, asıl alacak olan 50.563,42 TL’ye takip tarihi olan 19/12/2013 tarihinden itibaren ticari faiz uygulanmasına, takibe konu edilen tutar olan 185.563,42.TL’nin % 20 ‘si nispetinde kötü niyet tazmianatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile,
İlk derece mahkemesi tarafından istinaf talebine konu karara dayanak gösterilen 12/07/2013 tarihli cari hesap mutabakatının, müvekkili şirket yetkilileri tarafından imzalanmadığını, hukuken geçersiz olan söz konusu cari hesap mutabakatı doğrultusunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Mahkemenin, dosya kapsamında ileri sürülen takas (mahsup) talebini dikkate almadığını,
Davacının, taraflar arasında yapılan taşıma sözleşmesi kapsamında toplamda 15.000 ton toz kömür taşımayı taahhüt ettiğini,
Müvekkilinin, davacı şirketin sözleşme kapsamındaki termin programına uymaması nedeniyle taşımanın bir kısmını fahiş fiyatlar ile başka taşıma firmalarına yaptırmak zorunda kaldığını,
Davacı şirketin dava konusu taşıma sözleşmesi kapsamında 15.000 ton toz kömür taşımayı taahhüt etmesine rağmen yalnızca 6.993 ton toz kömür taşıdığı ve müvekkili şirketi zarara uğrattığını,
Alacağın kabulü anlamına gelmemekle kaydıyla, yargılama sonunda davacı tarafın iddia ettiği alacağın varlığı yönünde bir kanaat oluşması durumunda, davacı şirketin sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmemesi sonucu uğranılan zararlar nedeniyle müvekkili şirketin davacı şirketten alacağı bulunduğundan takas(mahsup) talebinde bulunulduğunu, ancak mahkemenin, istinaf talebine konu gerekçeli karar içeriğinden de anlaşılacağı üzere talep hakkında hiçbir inceleme ve değerlendirme yapmadığı, yalnızca hukuken geçersiz olan mutabakat metni kapsamında davanın kabulüne karar verdiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu,
İstinaf talebine konu kararda, takibe konulan asıl alacağın tamamı üzerinden icra inkar tazminatına karar verilmesinin yerleşik Yargıtay içtihatları ile usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre itirazın iptali davası açılmadan önce borcun kısmen ödendiği hallerde hükmedilecek icra inkar tazminatının, dava konusu edilen bedel üzerinden hükmedilmesi gerektiğini, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.04.2007 tarih, 2007/19-159 E. ve 2007/220 K. sayılı kararı)
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, icranın geri bırakılmasına, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/171 Esas 2017/258 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Davacı tarafından davalı aleyhine, taşıma hizmetinden kaynaklı cari hesap bakiye alacağı olan 185.563,42.TL’nin tahsili için ilamsız genel haciz yolu ile 19/12/2013 tarihinde icra takibi başlatıldığı, başlatılan icra takibine davalının süresi içerisinde alacağın tamamına itiraz ederek takibin durduğu, davalının dosya alacağının tamamına itiraz etmesine rağmen banka havalesi 31/01/2014 tarihinde 135.000,00.TL davacı hesabına haricen ödeme yaptığı, bu ödemenin içerisinde bakiye takip alacağı olan 50.563,42.TL’na haksız itirazın İİK 67 maddesi uyarınca itirazın iptali ile inkar tazminatı talepli dava açıldığı, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği, kararın davalı vekilince istinaf edildiği anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesi tarafından istinaf talebine konu karara dayanak gösterilen 12/07/2013 tarihli cari hesap mutabakatının, müvekkili şirket yetkilileri tarafından imzalanmadığını, hukuken geçersiz olan söz konusu cari hesap mutabakatı doğrultusunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek davalı vekili kararı istinaf etmiştir.
İlk derece mahkemesi, karar gerekçesinde taraflar arasında cari hesap mutabakatının sağlanması ve bilirkişi heyet raporundaki tespitler doğrultusunda davanın kabulüne karar vermiştir. Yargılama sırasında tarafların ticari defter ve kayıtları ile dayanak belgeleri bilirkişi heyeti aracılığıyla incelenmiştir. Tarafların usulüne uygun tutulmuş ticari defter ve kayıtlarında taraflar arasındaki alacak ve borç bakiyesinin takip ve dava tarihi itibariyle birebir uyuştuğu ve dava tarihi itibariyle taraf ticari defterlerine göre davacının davalıdan 50.563,42.TL alacaklı olduğunun tespit edildiği görülmüştür. Ayrıca davacı tarafından 12/08/2014 tarihinde yani dava tarihinden sonra dosyaya ibraz edilen ve bizzat davalı tarafından kaşe ve imzalı olarak düzenlenen ve davacıya gönderilen 23/07/2014 tarihli, davalının davacıya 50.563,42.TL borçlu olduğuna dair mutabakat mektubunun da taraf ticari defter kayıtlarındaki bakiyeyi doğruladığı tespit edilmiştir. Davalı yan, her ne kadar 12/07/2013 tarihli cari hesap mutabakatının geçersiz olduğunu ileri sürmüşse de, mahkemenin ret gerekçesinde zaten bu mutabakat mektubunu dikkate almadığı anlaşılmıştır. Dosyada mübrez delillere göre HMK’nun 222/4, TTK’nun 18/3, 94/2.maddeleri uyarınca davacının dava tarihi itibariyle talep edilen alacağının bulunduğu kanıtlandığından, davalının aksi yöndeki istinaf talebi dairemizce kabul görmemiştir.
Davalı vekilince açılan davada cevap dilekçesinde taraflar arasındaki taşıma ilişkisinde davacının taşıma hizmetini sözleşmeye uygun yerine getirmemesi nedeniyle, sözleşme konusu bir kısım taşımaların 3. Kişi firmalara davacı ile kararlaştırılan navlun fiyatına göre daha yüksek fiyatla yaptırılmak zorunda kalındığını, aradaki fark navlun ücreti kadar zarara uğranıldığını, davanın reddi ile birlikte davacı alacağının sabit görülmesi durumunda, bu zararları gidermek zorunda olan davacının ödemek zorunda olduğu tutarların davacı alacağından takas ve mahsubunun talep edildiği, ancak bu hususta ilk derece mahkemesince değerlendirme yapılmayıp karar gerekçesinde de tartışılmadığı ileri sürülüp karar istinaf edilmiştir.
Davalı vekili taraflar arasında revize edilen sözleşmeye göre; davacının 15.000 ton toz kömür taşıyacağını taahhüt ettiği halde sözleşme kapsamındaki termin programına uymaması nedeniyle program çerçevesinde 4,611 ton toz kömürü ton başına 42,50.TL üzerinden dava dışı şirkete taşıtmak zorunda kaldığını, bu taşımaya ilişkin 30/06/2013 tarihli faturanın düzenlendiğini, bu taşıma nedeniyle davacının sözleşmeye aykırılığı nedeniyle 5.394,87.TL KDV fazla ödendiğini, 3.396 ton toz kömürü ton başına 37,00.TL üzerinden dava dışı şirkete taşıtmak zorunda kaldığını, bu taşımaya ilişkin olarak da 611,28.TL KDV fazla ödendiğini ileri sürerek mahsup takas talebinde bulunmuştur. Davacı taraf 30/06/2013 tarihli faturadaki taşımanın Trabzon / Elazığ arasında olduğunu, sözleşme kapsamındaki taşımaların Adana – Hatay – İskenderun / Elazığ arasında olup sözleşme kapsamında kendilerinin Trabzon’a taşıma yükümlülüklerinin bulunmadığını, faturaya konu taşımanın ek hizmet mahiyetinde taşıma olduğunu, diğer faturaların dava dışı şirket tarafından 31/12/2013 / 28/02/2014 tarihleri arasında düzenlendiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 31/09/2013 tarihinde sona erdiğini, bu tarihten sonra düzenlenen faturalara da sorumlu tutulamayacağını, kaldı ki taraflar arasında 12/07/2013 ve 23/07/2014 tarihli mutabakat mektuplarının düzenlendiğini, davalı tarafın mutabakat sırasında ve öncesinde bu hususları ileri sürmediğini belirterek mahsup takas talebini kabul etmemiştir. Bilirkişi raporunda mahsup ve takas talebi değerlendirilerek; taşımanın davacıya gönderdiği 11/04/2013 tarihli fiyat teklifine göre değil de davalının revize edilen şekline göre yapıldığı kabul edilse bile, revize sözleşmede davacı taşıyıcının temrin programına uymaması nedeniyle davalının alternatif taşıyıcılardan sağlayacağı araçlarla gerçekleştireceği sevkiyatlardan kaynaklanan ve taşıma ücretini aşan navlun farkının davacı taşıyıcının üstleneceğine dair özel bir şarta yer verilmediği gibi sözleşmede temrin programına uyulmaması halinde dava dışı … A.Ş. tarafından davalıya yansıtılacak her türlü gecikme cezasının davacıya fatura edileceğinin kararlaştırıldığını, gecikme cezasının da söz konusu olmaması nedeniyle, davalının mahsup ve takas talebinin yasal dayanağı olmadığını belirtmiştir. Taraf ticari defterleri incelenmesinde, taraflar arasındaki ticari ilişkinin fiilen 18/09/2013 tarihinde sona erdiği görülmüştür. Davacı tarafça takip alacağına dayanak teşkil ettiren mübrez faturalarda Elazığ / Trabzon arasında taşıma yapıldığına dair herhangi bir kayıt yer almamaktadır. Sözleşme içeriğinde de davacının Elazığ / Trabzon arasında taşıma yapacağına dair bir taahhüdüne rastlanmamıştır. Ayrıca yargılama sırasında dosyaya sunulan ve taraf ticari defter ve kayıtları ile uygunluğu sabit olan 12/07/2013 ve 23/07/2014 tarihli mutabakat mektuplarının taraflarca ihtiraci kayıtsız düzenlendiği de dikkate alınarak davalının mahsup ve takasa konu muaccel bir alacağının bulunduğu kanıtlanamadığı gibi talep hakkı da bulunmadığından, ilk derece mahkemesince davalının mahsup ve takas talebinin kabul edilmemesinde dosya kapsamına göre usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
İlk derece mahkemesince verilen karar gerekçesinde, davacının mahsup ve takas talebine ilişkin olarak ayrıca bir değerlendirme yapılmamış ise de, bilirkişi raporundaki tespitlere atıfta bulunulduğu, bilirkişi raporunda yukarıda belirtildiği şekilde bu konuda değerlendirme yapıldığı, ayrıca ilk derece mahkemesinde gerekçeli kararın HMK 299 maddesi uyarınca kısa kararı oluşturan hakim dışında görevlendirilen hakim tarafından yazılmış olduğu da dikkate alındığında davalı vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilince kurulan hükümde müvekkili aleyhine dava konusu yapılan tutarı aşacak şekilde ve takipte gösterilen tutar üzerinden icra inkar tazminatına karar verilmesinin doğru olamadığı ileri sürülerek karar istinaf edilmiştir.
İlk derece mahkemesince dava konusu yapılan ve hüküm altına alınan tutar olan 50.563,42.TL üzerinden İİK 67.maddesi uyarınca icra inkar tazminatına karar verilmesi gerekirken, yanılgılı şekilde hükümde inkar tazminatı takip tutarı üzerinden tayin edilmiştir. Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b2 mad.uyarınca kısmen kabulü ile; inkar tazminatı yönünden hükümde kabul edilen alacak tutarı olan 50.563,42.TL üzerinden %20 oranı ile icra inkar tazminatına karar verilerek ve bu yönüyle İDM’nin kararı kaldırılıp düzeltilmek suretiyle dairemizce hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile, İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/03/2017 tarih 2014/171 Esas 2017/258 sayılı kararının HMK 353/1-b2 maddesi gereğince icra inkar tazminatı yönünden KALDIRILMASINA, dairemizce yeniden hüküm kurularak,
1-Davanın KABULÜNE ,
İstanbul Anadolu .. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden başlatılan takibe davalının 30/12/2013 tarihinde yapmış olduğu itirazın iptali ile dava konusu edilen bedel olan 50.563,42.TL üzerinden devamına,
Asıl alacak olan 50.563,42.TL’ye takip tarihi olan 19/12/2013 tarihinden itibaren ticari faiz uygulanmasına,
Hükmedilen alacak 50.563,42.TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Davacı tarafça yapılmış 25,20.TL başvurma harcı, 25,20.TL peşin harç, 3,80.TL vekalet harcı olmak üzere toplam 54,20.TL harç gideri ile tebligat ve bilirkişi ücreti olarak 1.330,00.TL masraf olmak üzere toplam 1.384,20.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Avukatlık asgari ücret tarifesi uyarınca hesaplanan 5.911,98.TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Alınması gereken 3.453,99.TL karar ve ilam harcından peşin alınan 25,20.TL harcın mahsubu ile bakiye 3.428,79.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
5-Harçlar Kanunu gereğince istinaf yönünden davalı tarafından yatırılan 85,70.TL başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 863,50.TL karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,
6-İstinaf aşamasında davalı tarafından sarf edilen 85,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 24,00.TL dosya gidiş- dönüş masrafı olmak üzere toplam 109,70.TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 16/05/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

.