Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/984 E. 2018/128 K. 21.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2017/984
KARAR NO : 2018/128
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
NUMARASI : 2017/218 Esas (Derdest Dosya)
TARİH : 02/03/2017 Tarihli Ara Karar
DAVA : Sözleşmenin Uyarlanması
TALEP : İhtiyati Tedbir Talebi
KARAR TARİHİ : 21/02/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında ihtiyati tedbir talebi ile ilgili olarak verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ:
Davacılar vekili dava dilekçesi ile, davacıların davalı bankadan 04/06/2014 tarihli ek protokol imzalayarak dolar cinsinden kredi kullandıklarını ancak son dönemlerde yaşanan ekonomik kriz ve dolardaki çalkalanmalar nedeni ile kredi borcunun 2-3 e katlandığını bu durumun davacıların mal varlığında azalmaya neden olduğunu ileri sürerek, dava sonuna kadar davacıların davalı bankaya olan borcunun ödenmesinin tedbiren durdurulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 02/03/2017 tarihli ara kararı ile “Talep edenin haklarının derhâl korunmasında zorunluluk bulunan hâllerde, hâkim karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir(HMK m. 390/1).
Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır(HMK m. 390/2).
Yargı yetkisini, Anayasanın 9. maddesine göre, Türk Milleti adına kullanan Mahkememizce, talep konusu hakkında, yapılan inceleme sonunda sunulan deliller, iddia ve beyanlar ile tüm dosya mündericatı incelenip hep birlikte değerlendirildiğinde; tedbir talebinin dava dilekçesinde talep sonucuna ilişkin asıl uyuşmazlığı çözecek mahiyette olduğu, asıl uyuşmazlığı çözecek mahiyette tedbir kararı verilmesinin mümkün olmadığı..” gerekçesi ile, İhtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile;
Davadaki talebin hem davalı tarafa fazladan ödeme yapılmış olması nedeni ile ödemelerin durdurulması ve ayrıca, davalının ödeme güçlüğü çeken müvekkiline yönelik olarak İstanbul Adliyelerinden başlatmış olduğu icra takiplerinin durdurulmasına yönelik olduğunu,
Davalının müvekkilinden aldığı fazla ödemeler nedeni ile müvekkilinin zaten zor duruma düştüğü, kurun artmış olması nedeni ile borcunu ödeyemediği ve kurdaki artış nedeni ile ödeyemediği tutar nedeni ile müvekkilinin dava konusu edilen borcuna istinaden teminat olarak verilen gayrimenkulünü kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu,
Davalının hem müvekkili üzerinden kurun artışı nedeni ile sebepsiz bir şekilde zenginleştiğini, hem de müvekkilinin ödediği bedele faiz işleterek karını ikiye katladığını,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin tedbirin reddine yönelik kararının iptal edilerek, müvekkili hakkında başlatılan takiplerin durdurulmasına yönelik tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Talep, kredi sözleşmesinin değişen şartlara uyarlanması istemli olarak açılan derdest davada; davacıların,davalı bankaya olan borçlarının ödenmesinin tedbiren durdurulması istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince tedbir talebinin reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dava konusu uyuşmazlığın esasını çözümleyecek veya böyle bir sonuç doğuracak biçimde ihtiyati tedbir kararı verilemeyeceği konusunda açık bir kanun hükmü bulunmamakla birlikte, HMK’nın 391. maddesinin madde gerekçesinde asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte bir tedbir kararı verilmemesi gerektiğine işaret edilmiştir.
Yine, Yargıtay ve öğreti tarafından da geçici korumanın niteliğine göre esası çözer nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilmemesi gerektiği kabul edilmektedir.
Davacılar vekilinin dava dilekçesindeki taleplerinin “dava sonuna kadar müvekkillerinin bankaya olan borçlarının ödenmesinin tedbiren durdurulması” olduğu, bu talebin niteliği dikkate alındığında dava sonucunu elde edebilecek nitelikte bir tedbir talebi olduğu anlaşıldığından ilk derece mahkemesinin kararı usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine de aykırı olmadığından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 85,70 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90 TL harçtan istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacılar üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/02/2018 tarihinde HMK’ nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.