Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/970 E. 2018/321 K. 11.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/970
KARAR NO : 2018/321
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİH : 13/04/2017
NUMARASI : 2014/555 Esas – 2017/282 Karar
DAVA : Tazminat (Bankacılık İşleminden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 11/04/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacılar vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ..’ ın …Ajans isimli şirketin sahibi ve yetkilisi olduğunu, davalı …’ında bu şirket çalışanı olduğunu, şirket çalışanı olan davalı …’ in, müvekkillerinin davalı bankada bulunan müşterek hesaplarında bulunan paraları sahte talimatlar düzenleyerek kendisinin, annesinin ve tanıdığı kişilerin hesaplarına transfer ettiğini, davalı bankanın faks ile aldığı talimatları müvekkili ile irtibata geçmeden işleme aldığını, bu işlemlerin defalarca tekrar edildiğini, 06/09/2005 tarihinde yine aynı çalışanının bir başka bankaya yapmış olduğu son iki talimata ilişkin şirket arandığında olan bitenden haberdar olduklarını, müvekkilinin olayı öğrendikten sonra savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, bankanın müvekkilinin ıslak imzalı talimatlarını isteyerek işlem yapmasının gerektiğini, bankanın bunu istemeyerek göstermesi gereken özeni göstermeyerek müvekkilini mağdur ettiğini ileri sürerek, zararın davalılar tarafından müştereken ve müteselsilen karşılanması gerektiğini belirterek müvekkillerinin hesaplarında çekilen 23.853,00 TL’ nin her bir işlemin yapıldığı tarihten itibaren ticari faiz yürütülerek davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Bankası A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile, davacının müvekkiline husumet yöneltemeyeceğini, müvekkilinin davacı yanca imzalanan faks sözleşmesine istinaden, hep benzer yolla davacı ile çalışma sistemi ve bankacılık uygulama ve teamüllerine uygun olarak işlem yaptığını, davacının kendi personelinin yaptığı usulsüzlüğün sorumluluğunu müvekkiline yükleyemeyeceğini, davacının usulsüz para çekilen hesabını kullanmaya devam ettiğini davayı olaydan 3 yıl geçtikten sonra açmasının kendi kusurundan yararlanmaya çalışması olarak değerlendirilmesi gerektiğini savunarak, davacının açtığı davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilerek yapılan yargılama giderleri ile vekalet ücretini davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı .. Işıldak vekili cevap dilekçesi ile; davacı tarafa hesap ekstrelerinin mutad olarak her ay sonu mail yada posta yolu ile gönderildiğini, davacının gönderilen havalelerden bu ekstreler vasıtası ile haberdar olduğunu, davacının hesap ekstresini kendisine tebliğinin ardından süresinde itiraz etmediğini, bu tutarları müvekkilinden talep etme hakkının olmadığını tebliğ tarihi itibariyle 1 yıldan fazla zaman geçtiğini savunarak, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 13/04/2017 tarih 2014/555 Esas 2017/282 sayılı kararı ile,
“Dosya içerisinde mevcut taraf beyanları, bilirkişi raporları, banka mevduat kayıtları, faks talimat belgeleri, hesap belgeleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalı …’ın davacı tarafın şirketinde çalıştığı ve davacılara ait hesapları bildiği ve davacının talimatı olmadan davacının imzasını taklit ederek davalı …’nin bir miktar parayı sahte faks talimatı yoluyla kendisi ile bağlantılı hesaplara intikal ettirdiği ve bu hesaplardan çekerek kullandığı, davacının sahte talimatlar ile parasının kullanıldığından daha sonradan haberdar olduğu, davalı bankanın ise bir güven kurumu olması nedeniyle kendisine emanet olarak bırakılan parayı gerektiği şekilde koruması gerekirken bu özene aykırı davrandığı ve aldığı talimatların doğruluğunu kontrol etmeden gerçekleştirdiği, faks talimatlarına itibar ederek davacılara ait parayı başka kişilere göndermek suretiyle diğer davalının haksız yere para kazanmasına aracı olduğu, bankanın bir güven kurumu olması nedeniyle gereken dikkat ve özeni göstermemesinden dolayı tam kusurlu olacağı, faks talimatlarının gerektiği gibi kontrolünün yapılmaması ve teyidinin alınmaması nedeniyle faks talimatları ile gerçekleştirilen tüm havalelerden davalıların sorumlu olduğu, davalı bankanın bir tacir olarak gerekli dikkat ve özeni göstermemesi gerektiği ancak bankacılık işlem ve kayıtlarının takibinde gerekli dikkat ve özeni göstermediği, imzalı talimatların tetkik, kontrol ve teyit edilmemesi konusunudaki dikkat ve özensizliğin öngönülebilir zararın meydana gelmesine yol açtığı, davalıların tam kusurlu olduğu, davacıların davaya konu hesaplar üzerinde, davalı …’a daha önce benzer şekilde işlemler yaptırdıklarına dair (açık, tartışmasız ve net) bilgi ve belge bulunmadığından davacılara bu nedenle kusur izafe edilemeyeceği, meydana gelen olayda davacıların kusurundan bahsedilemeyeceği, parayı haksız yere havale eden sahte talimat sahibi Şahziye ve talimatlar üzerinde gerekli kontrolleri yapmayan bankanın tam kusurlu olması nedeniyle tüm zararı ödemeleri gerektiği, davacıların müşterek kusurunun söz konusu olmadığı, bilirkişi raporunda da açıkça belirtilen 8.000,00 TL’ lik 30/06/2004 tarihli, 6.553,00 TL ‘ lik 01/12/2003 tarihli, 8.500,00 TL ‘lik 22/12/2004 tarihli ve 800,00 TL’lik 22/12/2004 tarihli işlemlerden dolayı toplam 23.853,00 TL ye taraflardan birisinin tacir olması nedeniyle ticari faiz uygulanması gerektiği…” gerekçesi ile, Davanın kabulü ile 8.000,00 TL’sine 30/06/2004 tarihinden, 6.553,00 TL’ sine 01/12/2003 tarihinden, 8.500,00 TL’sine 22/12/2004 ve 800,00 TL’sine 22/12/2004 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda ticari ve reeskont faizi ile birlikte olmak üzere toplam 23.853,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, karara karşı davalı … Bankası A.Ş. vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı … Bankası A.Ş. vekili istinaf dilekçesi ile,
Görev nedeniyle dava şartları oluşmadığından öncelikle görev yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini,
Davacıların istihdam ettikleri….’ ı denetlemedikleri ve müterafik kusurlu oldukları nazara alınmadan mahkemece karar oluşturulduğunu,
Davacıların yapılan ödeme ve işlemlerden haberdar olduklarını,
Bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan rapor dikkate alınmadan mahkemece karar verildiğini,
İstihdam ettiği elemanın yaptığı işlemlerden dolayı birinci derecede sorumlunun davacılar olduğunu, davacıların hesap tesis tarihinden dava konusu işlemin şikayet konusu olduğu tarihe kadar hesaplarını kontrol etmedikleri ve bilgileri olmadığını beyan etmelerinin gerçekle bağdaşmadığını, davacılarla imzalanan bireysel müşteri sözleşmesinin 101. ve 102.maddesine göre, müşteri bankaya faks ile talimat iletilmesinden sonra yapılacak işlemlerden doğacak tüm sonuçları peşinen kabul etmiş olup, kendisine sağladığı bu hizmetten yararlanırken sözleşmedeki koşulları kabul ve taahhüt ettiğini,
Davacıların istihdam ettiği kişi işlemleri gerçekleştirdiğini, vekil (temsilci) olan …’ ın özen ve sadakat borcunu ihlal ettiğini,
Bilirkişi kurulunun davacı ile davalı arasındaki hukuki ilişkiyi yeterince değerlendiremediğini,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, icranın geri bırakılmasına, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Dava, bankacılık işleminden kaynaklanan zararın tazmini istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş verilen karar karşı davalı banka vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dosyada bulunan bilgi ve belgelere göre; davalı …’ın davacılardan …’ın ortağı olduğu dava dışı şirketin çalışanı olduğu, ancak paraların çekildiği hesapların davacıların şahsi hesapları olduğu dolayısıyla davacılar ile davalı … arasında işçi- işveren ilişkisi bulunmadığından davalı banka vekilinin görevli mahkemenin iş mahkemesi olduğu yönündeki istinaf sebebi yerinde değildir.
Dava konusu sahte talimatları veren davalı … ın davacılardan …’ın ortağı bulunduğu dava dışı şirketin bir çalışanı olup, davacıların çalışanı olmadığı ve paraların çekildiği banka hesaplarının da davacılara ait şahsi hesaplar olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla meydana gelen zarardan bu nedene dayalı olarak müterafik kusur nedeniyle indirim yapılması mümkün değildir.( Davacısı dosyamızın davacısı davalısı yine dosyamızın davalısı … olan aynı nitelikteki bir karara ilişkin olarak verilen Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 14/03/2013 tarih 2011/3611 esas 2013/5007 karar sayılı emsal ilamı)
İlk derece mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda, davacıların uzun süre hesaplarını kontrol etmedikleri için müterafik kusurlu sayılmaları gerektiği bildirilmiş ve bu husus davalı banka vekili tarafından istinaf konusu yapılmış ise de, davacıların bankada bulunan hesaplarını sürekli kontrol etme gibi bir yükümlülükleri bulunmadığından somut olayın özellikleri gereği, davacılara bu nedene dayalı olarakta müterafik kusur izafe edilmesi de mümkün değildir. ( Davacısı dosyamızın davacısı davalısı yine dosyamızın davalısı … olan aynı nitelikteki bir karara ilişkin olarak verilen Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 14/03/2013 tarih 2011/3611 esas 2013/5007 karar sayılı emsal ilamı)
Davalı banka, davacıların, değer davalı …’ ye dava konusu hesaplardan daha önce de aynı şekilde işlem yaptırdıklarını iddia etmiş ise de; davalı ..in sahte olarak gerçekleştirdiği ilk işlemin 01/12/2003 tarihli olduğu, bu işlemden önce aynı şekilde sahte talimatla işlem yapıldığının iddia ve ispat edilemediği, davalı bankanın, diğer davalı … tarafından aynı şekilde yapıldığını ve davacıların itiraz etmediklerini iddia ettiği işlemlerin tarihlerinin 01/12/2003 tarihinden sonraki tarihli olduğu gibi, bu işlemlerin ( davacılar tarafından itiraz edilmeyen işlemlerin) de davalı Şahziyet tarafından gerçekleştirildiğinin dosya kapsamına göre sabit olmadığı, dolayısıyla ilk derece mahkemesinin kararının kabul ve gerekçesine ve davacısı dosyamızın davacısı davalısı yine dosyamızın davalısı … olan aynı nitelikteki bir karara ilişkin olarak verilen Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 03/02/2016 tarih 2015/3092 esas 2016/961 karar sayılı emsal ilamına göre yerinde görülmeyen davalı banka vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı .. Bankası A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı banka tarafından yatırılan 85,70 TL İstinaf Kanun Yoluna Başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.629,40 TL harçtan istinaf eden davalı banka tarafından peşin olarak yatırılan 408,00 TL İstinaf Karar Harcının mahsubu ile bakiye 1.221,4 TL’ nin davalı bankadan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davalı banka üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 11/04/2018 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.