Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/969 E. 2018/310 K. 11.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/969
KARAR NO : 2018/310
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 19/04/2017
DOSYA NUMARASI : 2014/418 Esas – 2017/408 Karar
DAVA : Şirket Yönetici Sorumluluğundan Kaynaklanan Tazminat
KARAR TARİHİ : 11/04/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, halen ortağı olduğu … San. Ltd. Şti’nin eski müdürü ve ortağının davalı olduğunu; davalının, 16/06/2004 tarihli ortaklar kurulu kararı ile 5 yıl süre ile şirketin münferit atacağı imza ile temsil etmek üzere müdür olarak seçildiğini; davalının, şirketteki ortaklık payının tamamının Üsküdar .. Noterliği’nin 16/09/2009 tarih ve … yevmiye numaralı hisse devir sözleşmesi ile dava dışı …’a devrettiğini; bu devrin, 12/11/2009 tarihli ortaklar kurulu kararı ile kabul edilmesi üzerine davalının şirketteki ortaklık sıfatı ve müdürlük görevinin sona erdiğini; davacının, davalının resmi defter ve kayıtlar üzerinde şirketi sürekli zarar gören pozisyonunda göstermesi nedeniyle davacının hisselerinin 170,00 TL’lik kısmını Üsküdar … Noterliği’nin 16/07/2009 tarih ve…yevmiye sayılı Limited Şirket Hisse Devir Sözleşmesi ile dava dışı …’a devretmek zorunda kaldığını; davacının, hisse devrini şirketin zarar etmesi ve vergi yükümlülüklerinin devralan … tarafından karşılanması amacıyla yapıldığını; davacının hisse devrinde herhangi bir bedelin söz konusu olmadığını; bu kapsamda, davalının 12/11/2009 tarihine kadar şirketi tek yetkili müdür sıfatıyla idare ve temsil ettiğini; davalının, müdürlük görevi sırasında kendi menfaatine hukuka aykırı bir şekilde şirketin hesabına geçilmesi gereken paraları zimmete aktardığını; bu nedenle, davacının, davanın hukuka aykırı eylemleri nedeniyle oluşan zararının en az (541.490,62 TLx%35=) 189.171,71 TL olduğunu; davacının bu zararının, hisse devir tarihi olan 16/07/2009 tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte davalı tarafından ödenmesinin gerektiğini; davacının bu alacağını tahsil için davalı aleyhine Kadıköy.. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden icra takibi yaptığını; davalının, icra takibine haksız olarak itiraz ederek takibi durdurduğunu; bu nedenlerle, davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini; talep ve dava etmiş, davacı vekili 24/10/2011 tarihli duruşmadaki ıslah beyanıyla da davaya alacak davası olarak devam ettiklerini beyan etmiştir.
Davalı vekilince verilen davaya cevap dilekçesinde özetle; davalının ortağı olduğu şirketin faaliyet alanının Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olduğu ve kursiyer sayısına göre buradan sertifika izni alındığı için, davalının, davacının iddia ettiği gibi gayriresmi şekilde kursiyer almasının veya buradan gayri resmi ücret almasının söz konusu olmadığını; bu sebeple, resmi kayıtlara ve ticari defterlere aykırı olan davacı tarafın belgelerini kabul etmediklerini; davacının bizzat ortaklığının devam ettiği süre içerisinde şirketin ekonomik olarak kötüye gittiğine şahit olması sebebiyle de davalı ile birlikte 16/07/2009 tarihinde Üsküdar … Noterliği’nin… yevmiyesi ile dava dışı …’a aslında bila bedel, ancak devir sözleşmesi ile hisse bedeli olarak sembolik bir rakama şirketi tüm demirbaşlara aktif ve pasifi ile hukuki ve mali yükümlülükleri ile devrettiğini; davacının, devir sırasında herhangi bir itirazda bulunmadığını; bu nedenlerle, haksız davanın reddine karar verilmesini; talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 19/04/2017 tarih 2014/418 Esas 2017/408 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” … Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davacı tarafça, ortağı olduğu dava dışı limited şirketinin müdürü olan davalının eylemleri ile kendisini zarara uğrattığı iddiasına dayalı olarak açılan işbu davada; varlığı ileri sürülen dolaylı zarar nedeniyle davacı şirket ortağı tarafından yönetici aleyhine açılmış bir sorumluluk davası niteliğinde olması nedeniyle, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK.nun. 556.maddesi atfı ile 309.maddesi uyarınca (6102 sayılı TTK.nun. 644/1-a maddesi uyarınca uygulanması gereken 553. ve 555.maddeleri), limited şirket ortaklarının, “tazminatın şirkete verilmesi” kayıt ve koşulu ile sorumluluk davası açabilmelerinin mümkün bulunduğu, davacının ise tazminatın kendisine verilmesi istemiyle dava açtığı ” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Davalının, müdürlük görevini kötüye kullanarak şirketin hesabına aktarması gereken paraları zimmetine geçirdiğini, bu suretle aslında kâr etmekte olan şirketin zarar eder durumda gösterildiğini,
Müvekkil davacının da, ortağı olduğu şirket sürekli zarar eder gözüktüğünden, sahibi olduğu 175 paydan 170’ini beheri 1 TL sembolik bedel karşılığında 2009 yılında dava dışı …’a devrettiğini, davalının da şirketteki tüm paylarını 2009 yılında devrederek ortaklıktan ayrıldığını ve müdürlük görevinin de sona erdiğini, bunun ardından şirket hesap ve defterlerin incelenmesi neticesinde davalının yaptığı usulsüzlüklerin tespit edildiğini ve toplam 540.490,62 TL’lik kârın şirketten ve ortaklardan kaçırıldığının görüldüğünü,
Söz konusu usulsüzlüklerin varlığının yargılama aşamasında kendileri tarafından kesin delillerle ortaya konduğu gibi, gerek bizzat davalının tanığı …’ın 29.11.2012 tarihli celsede öğrencilerden aldıkları paralar karşılığında tahsilat makbuzu keserek paraları daha sonra davalıya imza karşılığında teslim ettiklerini beyan etmesi, gerekse mahkemece görevlendirilen bilirkişiler Prof. Dr….ten müteşekkil heyetçe tanzim edilen raporlarla sabit olduğunu,
Müvekkilin uğradığı ve istinafa konu dava ile tazminini talep ettiği zararın doğrudan zarar niteliğinde olduğunu, davalının hukuka aykırı eylemi neticesinde şirketin de bir zarara uğradığını, ancak müvekkilin huzurdaki dava ile tazminini talep ettiği zararın, şirketin uğradığı zarardan bağımsız olduğunu, gerçekten, müvekkilin talebinin davalının şirkete aktarması gerekirken zimmetine geçirdiği paraların şirkete ödenmesi ve böylece şirketin uğradığı zararın giderilmesi değil, bu fiil nedeniyle sahip olduğu payları gerçek değerinin çok altında satması nedeniyle uğradığı zararının kendisine ödenmesi olduğunu,
İleri sürerek ; İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/418 Esas- 2017/408 Karar sayılı kararının, bozulmasını ve talepleri doğrultusunda, davanın kabulü yönünde hüküm verilmesini, talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Davacı tarafından açılan dava, dava dışı limited şirket ortağı ve yetkili müdürü olan davalının müdürlük görevi sırasında hukuka aykırı bir şekilde şirketin hesabına geçilmesi gereken paraları zimmete aktardığı iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Somut olaya uygulanması gereken mülga 6762 sayılı TTK’nın 556. maddesi göndermesi nedeniyle aynı kanunun anonim şirketlerin yönetici ve denetçilerinin sorumluluğuna ilişkin hükümleri uyarınca yasa ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmeyen limited şirket müdürleri, bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumludur.
Müdür aleyhine açılacak sorumluluk davasında asıl dava hakkı, ortaklığa aittir. Ancak, yukarıda açıklandığı üzere, zarar gören ortakların da müdür aleyhine dava açma hakkı bulunmaktadır. Dava hakkının kullanılması, ortaklığın dava açma hakkında olduğu gibi, ortaklar kurulu kararına bağlı değildir. Ortakların dava açma hakkı da doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik içerir. Müdürün ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortakların dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira, bu tür tasarruflar payları oranında ortakları da etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. Ancak, ortak TTK’ nın 309 ve 340. maddeleri uyarınca dolaylı zarar nedeniyle açtığı davada hükmedilecek tazminatı kendisi adına değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir. İkinci durum ise, doğrudan zarar halidir. Bu ihtimalde müdürlerin eylemleri sonucunda ortakların ortaklığın zararından müstakil olarak gördükleri zararlar söz konusudur. Anılan zarar türünde ortaklığın zarar görüp görmemesinin bir önemi bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta davalının müdürlük görevi sırasında şirket adına tahsil ettiği ve şirketin hesabına geçilmesi gereken paraları şirketin resmi kayıtlarına geçmeyerek zimmetine geçirdiği iddia edildiğinden, ileri sürülen bu maddi olgular tamamen müdür olan davalının dava dışı şirketinin zararına neden olan eylemlerdir. Başka bir anlatımla, açıklanan zararlar, dava dışı şirketin doğrudan, davacının ise, dolaylı zararı kapsamındadır.
Bu durum karşısında, davacının açtığı davanın mülga 6762 sayılı TTK’nin 309 ve 340. maddeleri kapsamında açılan bir dava olduğu, böyle bir davada hükmedilecek tazminatın ancak dava dışı şirket lehine hüküm altına alınması istemli olarak açabileceği, davacının ise kendi adına tazminatın hüküm altına alınmasını istediği anlaşılmakla; ilk derece mahkemesinin kararı usul ve yasaya uygun olup kamu düzenine de aykırı olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b/1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 85,70 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90 TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 11/04/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.