Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/957 E. 2018/247 K. 28.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/957
KARAR NO : 2018/247
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 18/07/2017
DOSYA NUMARASI : 2014/992 Esas – 2017/694 Karar
DAVA : Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan Rücuen Alacak
KARAR TARİHİ : 28/03/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin lojistik ve kargo sektöründe faaliyet gösteren şirketlerden biri olduğunu, müvekkil şirketin … Tic. Ltd. Şti. vasıtasıyla davalılardan …’ a ait ticari araç ile müvekkilin müşterisi .. Gıda’ya ait ürünlerin taşınması hususunda anlaştıklarını, anlaşmaya göre söz konusu ürünlerin eksiksiz ve zamanında alıcısına teslim edilmesi ve ürünlerde meydana gelebilecek her türlü hasar, kayıp vb zararları tazmin edeceği hususu yer alan 20/04/2013 tarihli ”taşıma senedi” imzalandığını, davalı …’a ait aracın sürücüsü diğer Davalı …’ ın malı teslim alarak nakliyeye başladığını, ancak taşıma sırasında meydana gelen kazada müvekkilin müşterisine ait ürünlerde toplam 116.327,27 TL zarar meydana geldiğini ve bu zararın müvekkili şirket tarafından karşılandığını, müvekkilin davalılardan …’a hitaben hasar tanzim faturası düzenleyerek kendisine ulaştırdığını ve zararın karşılanmasını talep ettiğini, ancak müvekkile herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalı … Sigortanın sigorta poliçesi kapsamında sorumlu olduğunu, kaza yeri incelemesi ve yapılan ölçümler neticesinde davalı …’ in söz konusu kazada kusurlu olduğunu bu nedenlerle; dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte 116.327,27 TL’ nin davalılar müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazada müvekkilinin kusuru bulunmadığını, bu hususta kusur incelemesi yapılmasını, kazanın olduğu günün meteoroloji şartlarının, karayolunun fiziki durumu gibi hususların araştırılmasını, müvekkilinin basiretli bir tacir olduğunu ve işlerini sistematik bir şekilde yürüttüğünü, daha önce bu şekilde şikayetin kendisine ulaşmadığını, davacının maddi zararının karşılanmasını taraflarından istemesinin hukuka aykırı olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilin aracın sürücüsü olduğunu, seyir halinde iken aracın sağ ön lastiğinin aniden patlaması sonucu direksiyon hakimiyetini kaybettiğini ve frene basarak direksiyonu kontrol etmeye çalışırken aracın sol şeride savrulduğunu, müvekkilinin çekici ile birlikte takla atarak karşı şeride geçtiğini ve bariyerlere çarparak durduğunu, dava konusu kazada müvekilinin kusuru bulunmadığını, davacı şirketin iddia ettiği gibi malların hepsinin zarar görmediğini, davacı şirektin elemanlarının malların aktarımı sırasında malları dağıttını, parçaladıkları malları paketleyerek kendi nakliye arabalarına aktardıklarını, zararın artamasına bizzat kendilerinin neden olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde bahsi geçen çekicinin müvekkili şirket nezdinde sigortalı olduğunu, aracın dorsesinde taşınan yükte meydana gelen zararların ZMMS genel şartlarında yer alan A-3/d fıkrası ve KTK’ nın 92/e bendi uyarınca poliçe teminatı içinde yer almadığından bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 18/07/2017 tarih 2014/992 Esas – 2017/694 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” … talebin taşıtana ödenen zararın rücuan tazmini talebi olduğu, davacı tarafça; davalıların sigortacısı ve sürücüsü ve sahibi olduğu aracın karıştığı trafik kazası neticesinde araçta taşınan eşyaların zayi olduğundan bahisle doğan zararının tazmini talep ettiği, dosyamı kapsamına alınan 13/05/2016 tarihli bilirkişi heyet raporunda da belirtildiği üzere; davacı tarafça hak sahibi ile olan ticari ilişkileri kapsamında istenilen bedelin alacak olarak kaydediliği ve bu suretle kayden ödendiği ve davacının talep hakkını kazandığı, davalılardan Ramazan’ın hasara uğrayan emtiayı taşıyan fiili ve son taşıyıcı olduğu, davalı …’in emtianın hasarlanmasına neden olan kazaya karışan sürücü ve davalı … şirketinin de kazaya karışan aracın sigortacısı olduğu, davalı … şirketinin, davalının hasara uğradığı beyan edilen emtiayı taşıyan aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu, KTK’nın 92.maddesinde zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışında olan hususların düzenlendiği ve (e) bendinde “Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar” ın teminat kapsamında olduğunun düzenlendiği anlaşılmakla davalı … şirketi bakımından davanın reddine karar vermek gerektiği, davalı …’ın fiili ve son taşıyıcı olduğu, bu nedenle TTK’ nın 875. maddesinde taşıyıcının sorumluluğunun düzenlendiği ve 1. Fırkasında “Taşıyıcı, eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde, eşyanın zıyaından, hasarından veya teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur.” düzenlemesine yer verildiğini, devamı maddelerde ise taşıyıcının sorumluluktan kurtulma halleri düzenlenmekle birlikte eldeki dava bakımından davalı tarafça sorumluluktan kurtulabileceği hallerin varlığının ispatlanamadığı, araçtaki emtianın tek taraflı olarak meydana gelen trafik kazası neticesinde hasara uğradığı, davalının doğan zarardan sorumlu olduğu, bilirkişi tarafından hesaplanan azami sorumluluk miktarının dava değerinin üzerinde olduğu anlaşılmakla davalı yönünden davanın kabulüne karar vermek gerektiği, davalı …’in araç sürücü olduğu, emtianın hasarlanmasına neden olan trafik kazasının tek taraflı olduğu, dolayısıyla bu davalının kazanın meydana gelmesinde kusurlu olduğu, bu hali ile de haksız fiili nedeniyle KTK ve TBK kapsamında doğan zarardan sorumlu olduğu … ” gerekçeleri ile; Davalı … aleyhine açılan davanın REDDİNE,
Davalılar … ve … aleyhine açılan davanın KABULÜ ile 116.327,27 TL nin dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalılar … vekili ile … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle;
İdari aşamada/ emniyet/ kolluk birimlerinin tutmuş olduğu kaza tespit tutanağında müvekkili … seyir halinde sevk ve idaresinde aracın sağ ön lastiğinin aniden patlaması neticesinde direksiyon hakimiyetini kaybettiğini ve aracı kontrol etmeye çalışarak sol şeride savrulduğunu, yarı römorkun ise orta refüje yan yattığını, çekici ile birlikte takla atarak karşı şeride geçtiğini ve bu ifadeden de kendisine izafe edilecek asli kusur olduğu şeklinde ise de aslında kusuru bulunmadığını, bu konunun raporda da davada da tartışılmadığını,
Davayı kabul anlamına gelmemek üzere kaza yapan araçtaki davaya konu yükün yalnızca iki veya üç paketinin kısmen çok az zarar gördüğünü, diğer kolilerin ise hiçbirinin zarar görmediği gibi paketlerinden dahi açılmadığını, araçtaki yükü alan davacı şirketin Adana sorumlularının yan yatan römorktaki yükleri indiremeyeceklerini söylemeleri üzerine çekici vinç vasıtası ile yan yatan römorku kaldırdıkları bu esnada da bir kısım malın zarar görmüş olabileceğini, ancak bu durumda dahi müvekkil sürücü …’ a kusur izafe edilemeyeceği,
Davacının yargılama konusu edinilmesi gereken asıl konusunun zarardan daha önemli taşınan yükün ne kadarının trafik kazasında hasara uğradığı, bu hasarın malın esasına mı yoksa paketine mi zarar verdiği, devrilen römorkun vinç yardımıyla düzeltilmesi esnasında yükün diğer bir kısmı zarar görmüş ise bu kısmın ne olduğu tartışılmadan zarar tespitinde bulunulmuş olmasının hatalı olduğunu, bundan daha vahimi ise dosyadaki ve rapordaki taşınan yükün tamamının güvenli gıda olma vasfını yitirdiği cümlesi ile imha ettirildiği ifadesi olduğunu, ancak dosyada güvenli gıda olma vasfını yitirdiğine dair hiçbir kayıt/belge bulunmadığını, davacı tarafın kendiliğinden taşınan yükü güvenli gıda olma vasfını yitirdiğine ilişkin resmi olarak elinde herhangi bir belge olmadığı, taşınan yükü imha etmiş olması sorumluluğunun davalılara diğer bir ifade ile müvekkil davalı sürücüye yükletilemeyeceğini,
Yasanın açık hükmünde hasar gören ve telef olan ürüne ilişkin davayı kabul ve ikrar anlamına gelmemek üzere, sorumlulara rücu edebileceğinin düzenlendiğini, dosyadaki bilgi ve belgelerden kaza sonrası taşınan yükte meydana gelen hasarın şekli, hasar ve ziyanın miktarı ve buna bağlı olarak hasar ve ziyan bedelinin belirlenmesi gerektiğini,
Davacı şirket elemanlarının olay sonrası hasar tutanağını kendilerinin düzenlediğini ve müvekkile bir suretini vermeden malları yükleyip olay yerinden ayrıldıklarını,
Davayı kabul ve ikrar anlamına gelmemek üzere üst taşıyıcının söz konusu hasarı kime ve nasıl bir şekilde ödediğinin tespitinin yapılmadığını, trafik sigortacısının mesuliyetinin doğmadığına ilişkin tespitinin ise hangi tür gerekçe ile ( hukuki ve somut olay ) sorumluluğun bulunmadığının açıklanmadığını,
İleri sürerek; İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2014/992 Esas – 2017/694 Karar sayılı kararın tehir- i icra talepli olarak istinaf başvurularının kabulü ile hükmün kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini, bu mümkün değilse yeniden bir karar verilmek üzere mahalli mahkemesine gönderilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle;
İlk derece mahkemesinde yapılan yargılamada yaşanan olayla ilgili olarak kusurun kimde ve hangi oranda olduğuna dair somut veri bulunmadığı halde, davacının neye dayanarak 116.327,27- TL’ lik zarar talebinde bulunduğunun somut ve objektif bir şekilde illiyet bağı da belirlenerek ortaya konmamış olduğunu, davacının bu bedeli müşterisine neden ödediğinin ve bunun dava konusu olayla somut bağının ve bağlantısının kurulamadığını, tüm bu hususlar bu derece belirsizken ilk derece mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve hakkaniyete aykırı olduğunu,
Davacı şirket tarafından araca yüklenen ürünlerin yine bizzat davacı tarafından yeterli özen gösterilerek paketlenip paketlenmediği, yeterli özen gösterilerek yüklenip yüklenmediği, doğru istifleme ve ambalajlama yapılıp yapılmadığının da ilk derece mahkemesince açıklığa kavuşturulmadan karar verildiğini, böylece iddia edilen zararın oluşmasında müvekkiline herhangi bir kusur atfedilemezken, davacının, somut verilere dayanmayan davasının izaha ve ispata muhtaç olduğunu, işbu dava konusu olayın gerçekleşmesinde asıl ve tek kusurlu yanın bizzat hatalı istifleme ve ambalajlama yapan davacı taraf olup müvekkile atfedilebilecek herhangi bir kusur veya ihmal bulunmadığını,
Yasal mevzuat gereği istifleme ve ambalajlamanın gönderenin/ davacının yetki ve sorumluluğunda olup buna aykırılık hallerinde müvekkile kusur izafe edilemeyecek ve müvekkilden herhangi bir isim adı altında bedel talep edilemeyeceğini ve davacı yanın usulüne uygun şekilde istifleme ve ambalajlama yapmamış olduğunu, ancak yerel mahkemece bu konuda da yeterli araştırma ve değerlendirme yapılmadan karar verildiğini,
Yine zararın tazmini bağlamında eşyanın taşınmak üzere teslim alındığı yer ve zamandaki değerine göre hesaplanması gerektiğini, davacı tarafça ileri sürülen 116.327,27- TL tutarındaki zarar iddiasının soyut ve afakî olduğunu, ayrıca neye göre hesaplandığının da belirsiz olduğunu, bu yöndeki beyan ve itirazlarının da ilk derece mahkemesince dikkate alınmadığını,
İlk derece mahkemesince aldırılan ve karara esas teşkil eden bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, diğer davalı … isimli şoför tarafından kaza öncesinde aracın lastiğinin patladığı beyan edilmesine rağmen dosyadan alınan bilirkişi raporunda araç lastiğinin patlaması hususunun mücbir sebep değil, beklenmedik bir olay olduğunun ve bu halde dahi sorumluluğun ortadan kalkmadığının beyan edildiğini, lastik patlamasının beklenmedik hal veya teknik arıza olarak değil aksine tam bir mücbir sebep olarak kabul edilmesi gerektiğini,
Somut olayın ciddi bir yargılama ve tespiti gerektirmekteyken davacı yanın dava dışı …Gıda firmasının istediği zarar kalemini hiçbir araştırma, hesaplattırma ve tespit yaptırmadan, gerçekliliğini tespit ettirmeden, derhal ödemiş olmasının da kabul edilebilir bir şey olmadığını, dosya içeriğinden davacı yanın böyle bir araştırma veya hesaplattırma/tespit yaptırmadığının anlaşıldığını,
İddia edilen zarar ile zararın varlığına ve ödemeye delil olarak gösterilen faturalar arasında tam bir bütünlük, illiyet bağı ve netlik bulunmadığını,
İleri sürerek; İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 18/07/2017 tarih ve 2014/992 Esas – 2017/694 Karar sayılı ilamının kaldırılarak, davalı müvekkil yönünden davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davacı yana yükletilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Dava, davacı şirketin taşınmasını üstlendiği ….Gıda’ya ait ürünleri alt taşıyıcı olarak taşıyan davalı …’ın aracının diğer davalı …’ın sevk ve idaresindeyken aracın tek taraflı kazada taşınan emtiaların zarar görmesi nedeniyle davacının dava dışı şirkete yaptığı ödemenin rücuen davalılardan tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davalı … şirketi hakkındaki davanın reddine, davalılar … ve … hakkındaki davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karara karşı davalılar … ve … vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davacının üst taşıyıcı olarak taşıma sorumluluğunu üstlendiği, dava dışı …Gıda’ ya ait ürünlerin Gebze’ den Kahramanmaraş ‘ ta faaliyet gösteren … ya ve Gaziantep’ te faaliyet gösteren…’ ya kadar fiili taşıma işinin ifası için 20.04.2013 tarihinde davalı …’ ın maliki ve işleteni olduğu … (Çekici) , … ( Dorse ) plakalı araç sürücüsü olan … ‘ a teslim edildiği, aracın davalı …’ ın sevk ve idaresinde iken tek taraflı olarak meydana gelen trafik kazasında emtiaların bir kısmının hasar gördüğü, yapılan ekspertiz incelemesi ve uygunsuzluk raporu doğrultusunda bir kısım ürünlerin zayi olduğunun tespit edildiği ve bu ürünlerin 21.05.2013 tarihli tutanakla imha edildiği, davacı şirketin taşınan emtianın sahibi olan…Gıda’ ya hasar bedelini taraflar arasındaki alacak/ borç ilişkisinin tasfiyesi sonucu ödediği anlaşılmıştır.
6102 sayılı TTK’ nun 875/1. maddesi ” Taşıyıcı eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından, teslim edilmesine kadar geçecek süre içerisinde , eşyanın ziyaından , hasarından veya teslimdeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur ” hükmü mevcut olup, bu hükme göre , taşıyıcı teslim aldığı ürünleri aynı şekilde teslim etmek zorundadır. Ancak; toplanan delillere göre , davalı …’ a ait araç sürücüsü olan … ‘ ın seyir halinde iken tek taraflı yaptığı kaza sonucu araçta bulunan emtiaların bir kısmının hasarlandığı, kazanın tek taraflı olması sebebiyle araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu, ayrıca davalı araç sürücüsü tarafından kazanın aracın tekerleğinin patlaması sonucu meydana geldiği savunması ileri sürülmüş ise de; olayın hemen akabinde düzenlenen polis tutanağında aracın tekerleğinin patladığından hiç bahsedilmediği, kaldı ki böyle bir şey olsa bile bu durumun davalıların sorumluluklarını ortadan kaldırmadığı, taşımacının aracını yol şartlarına hazır halde bulundurmak zorunda olduğu, lastik patlamasının mücbir sebep olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, bu durumun sürücü ve araç malikinin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağından bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde değildir.
Yapılan ekspertiz incelemesi ve uygunsuzluk raporuna göre, ürünlerin bir kısmının hasar görmediğinin tespit edildiği ve hasar miktarı da zarar gören ürün miktarlarına göre tespit edildiğinden bu yöndeki istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
Bilirkişi heyetince davacının hasar bedelini, dava dışı…’ya, …’ dan olan alacağından mahsuplaşma yapılmak suretiyle ödediği tespit edildiğinden, davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri de yerinde değildir.
İlk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup kamu düzenine de aykırı olmadığından davalılar … ve … vekillerinin istinaf başvurularının reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b/1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraflarca yatırılan 85,70′ er TL istinaf başvuru harçlarının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 7.946,32 TL harçtan istinaf eden davalı … tarafından peşin olarak yatırılan 1.955,18 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.991,14 TL’ nin davalı …’ dan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 7.946,32 TL harçtan istinaf eden davalı … tarafından peşin olarak yatırılan 1.986,58TL(31,40 TL + 1.955,18 TL) harcın mahsubu ile bakiye 5.959,74 TL’ nin davalı …’ dan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 28/03/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.