Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/888 E. 2018/1371 K. 27.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/888 Esas
KARAR NO : 2018/1371 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2014/815 Esas 2017/145 Karar
TARİH : 07/03/2017
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/12/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin davalı banka ile 07/09/2007 tarihinde “Vadeli Döviz Alım-Satım Çerçeve Sözleşmesi” imzaladığını, sözleşme kapsamında davalı bankanın Kadıköy Şubesi vasıtası ile defalarca döviz alım satım işlemi yapıldığını, sözleşme çerçevesinde 07/02/2008 tarihinde 07/04/2008 vadeli olarak bankaya 1.775.330,00 TL karşılığı 1.000.000 Euro satmayı teklif ettiğini, davalı bankanın da bu teklifi kabul ettiğini ve kabul beyanını talep formuna şerhettiğini, sözleşme gereği hesapta bulunması gereken teminat tutarının 150.000 EURO olduğunu, bunun gibi 11/02/2008 tarihli taleplerinde 07/04/2008 vadeli olarak davalıya 2.705.670 TL karşılığında 1.500.000 EURO satmayı vaat ettiğini, bu teklifinde davalı banka tarafından kabul edildiğini ve teklif formuna şerhedildiğini, teminat miktarının 225.000 EURO olduğunu, davalının daha sonra müvekkilinin hesabında yeterli teminat olmasına rağmen 31/03/2008 tarihinde hesapta yeterli teminat oranının bulunmamasını sebep göstererek müvekkilinin bilgisi ve rızası dışında vadeli döviz işlemlerini iptal ederek ters kapama işlemi yaptığını, hesapta yeterli teminat oranında bloke bulunmasına rağmen davalının yaptığı bu işleminin sözleşmeye aykırı olduğunu ve müvekkilinin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, davalının ters kapama işlemi yaparken de mevzuatı ihlal ettiğini, zira müvekkilinin davalı bankaya döviz satmayı vaat ettiğini, davalının ise haksız şekilde işlemi iptal ederek talimatı yok sayması gerekirken bunu yapmayarak hesapta bulunan parayı alıp müvekkiline döviz sattığını bu işlemi yaparken kur farkından dolayı müvekkilini zarara uğrattığını, ayrıca davalının teminatı artırmak adına müvekkiline ait hesaptan yine bilgi verilmeksizin usulsüz olarak para aktarmak suretiyle müvekkilinin zarara uğramasına sebep olduğunu belirterek belirsiz alacak davalarının kabulü ile 07/02/2008 ve 11/02/2008 tarihli vadeli döviz satış işlemini iptal etmesi ve sonrasında yaptığı usulsüz işlemler nedeniyle müvekkiline verdiği zararın tespitini ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 200.000.TL’nin 31/03/2008 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının hatalı işlem iddialarının haksız ve mesnetsiz olduğunu, müvekkili banka hesapları üzerinde inceleme yapıldığında tüm bu hususların meydana çıkacağını, davacının bankaya vadeli olarak döviz satma talebinde bulunduğunu, vadeli işlem tarihine kadar hesabında %15 oranında teminat tutarını bloke etmesi gerektiğini ancak kurdaki aleyhe gelişme nedeniyle asgari teminat tutarının hesabında bulunmadığını, bunun üzerine işlemin iptal edildiğini, davacının söz konusu işlem nedeniyle zararı bulunmadığını, davacının belirsiz alacak davası açmasının usul kuralları gereği haklı bir yanı olmadığını, çünkü davacının hesapları ile ilgili her türlü bilgiye sahip olduğunu, davacının uğradığını iddia ettiği zararlarları ispat etmesi gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 07/03/2017 tarih 2014/815 Esas 2017/145 sayılı kararında;
“Dosya içerisinde bulunan, taraflar arasındaki vadeli döviz alım satım işlemleri çerçeve sözleşmesi ve döviz alım satım işlemleri talep formlarında; taraflar arasındaki bu sözleşme kapsamında 2 ayrı vadeli döviz alım satım işlemleri talep formunun imzalanmış olduğu, çerçeve sözleşmede; taraflar arasındaki işlemlerin işleyiş esaslarının belirlendiği, bu hükümler içerisinde davalı bankanın davacının hesaplarında belirli koşulların varlığı halinde, davacının izin ve onayını almaksızın tasarrufta bulunma yetkisinin bulunduğu, taraflar arasındaki imzalanmış olan talep formlarına göre yapılan her iki işleme ilişkin uyuşmazlığın, davacının çerçeve sözleşmede ve imzalanmış talep formlarında öngörülen asgari teminat tutarını davacı banka nezdindeki hesapta bulundurup bulundurmadığına ilişkin olduğu,Taraflar arasındaki çerçeve sözleşmenin 8. maddesinde de asgari teminat tutarının hesapta bulunmaması halinde, bankaca uyarı yapılmadan davacıya ek teminat getirme yükümlülüğü yüklenmiş olduğu görülmektedir. Bu madde de taraflar arasındaki uyuşmazlığın konusunu oluşturan başlangıç teminatı ile daha sonra ortaya çıkan fiyat ve piyasa gelişmeleri sonucunda banka müşterilerinin aleyhine bir durum ortaya çıkması halinde yapılması gerekecek ek teminat yada teminat tamamlama işlemi düzenlenmiş, ayrıca sözleşmenin bu maddesinde hesaplamanın formülü ek teminat için kullanılacak bir formül olup, başlangıç teminatının her bir talep formunda ayrı olarak belirlenen maktu tutar olarak kabul edildiği, bu hükümle de maktu olarak belirlenen başlangıç teminatının sürekli olarak korunacağının hükme bağlandığı ve bu şekilde de tarafların bu konunun üzerinde mutabık kalmış oldukları görülmektedir.Taraflar arasındaki çerçeve sözleşme, teminat tutarının azalması durumunda eksik kalan kısmı davalı bankanın bir uyarısı olmaksızın tamamlanması konusunda davacıya sorumluluk yüklemektedir. Bu sorumluluğu da Asgari Teminat Tutarı = Asgari Teminat başlangıcının Kurdaki Değişim Oranı / Asgari Teminat Oranı olarak belirlenmiştir. Ayrıca kurdaki değişim oranı da bankanın internet sitesinde açıklanan Döviz Kuru / Spot Kur olarak belirlenmiştir. Sözleşme aynı zamanda davalı bankaya davacının hesaplarında belirli koşuların varlığı halinde davacının izin ve onayı alınmaksızın tasarrufta bulunma yetkisi de vermiştir. Taraflar arasındaki çerçeve sözleşme ve talep formlarına göre ve aynı zamanda sözleşmedeki formül uygulanarak bilirkişi vasıtası ile yapılan tespit ve hesaplamada davacının fazladan EURO’ya çevrilerek daha sonra TL’ye çevirmek sureti ile 47.389,83 EUR için alışında ve satışında uygulanan kurların farkları dikkate alınarak yapılan hesaplamada, 635,02 TL davacının zararının oluştuğu, davalı bankanın 07/04/2008’de döviz satımında uyguladığı 2,0286 kuru esas alınarak, davacının mahrum kaldığı 115.340,00 EUR’nun TL karşılığı 07/04/2008 itibariyle 233.978,72 TL sebebiyle uğradığı nema kaybının 70.720,07 TL hesaplandığı, öte yandan davacının 07/04/2008 tarihinde 2,0286 kurdan bankadan satın aldığı 115.340,00 EUR’yu 15/05/2009 tarihinde 2,1152 kurundan satması halinde [(2,0286-2,1152) x 115.340,00 EUR =] 9.988,44 TL karlı olacağı dikkate alınarak bu tutarın kayba uğradığı nema tutarından düşülmesi gerektiği; buna göre davacının nema kaybından doğan net zararının (70.720,07 TL – 9.988,44 TL =) 60.731,63 TL olarak hesaplanmış olması nedeniyle bilirkişi raporunun denetime açık bilimsel ve hüküm kurmaya elverişli olması nedeniyle, bilirkişi kurulunun 26/10/2016 tarihli raporundaki tespitler kabul edilerek davacının davasının KISMEN KABULÜNE ve 61.366,65 TL’nin 21/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, davalıdan alınarak davalıya ödenmesine…”gerekçesi ile,
Davanın kısmen kabulüne, 61.366,65.TL’nin 21/10/2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye istemin reddine, karar verilmiş ve karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,
Mahkeme kararına mesnet yapılan bilirkişi raporunun daha önce dosyaya sunulan raporlarla çeliştiğini, raporlar arasındaki bu çelişkiler giderilmeden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ve Yargıtay uygulamasının da bu yönde olduğunu,
Mahkemenin hiçbir ölçüye uymayacak şekilde 21.10.2012 tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Mahkemenin hükmün (ters kapama işleminin haklı kabul edilmesinin) gerekçesini belirtmesi gerektiğini, gerekçesiz olarak verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Davalı bankanın tek taraflı haksız ters kapama yaptığı 31.03.2008 tarihinde ilan ettiği ve uyguladığı kurdan 450.000-Euronun karşılığı 946.840,00TL olduğunu, blokedeki teminat tutarının zaten eksilmediği, tam tersi 777.863,00.TL olması gereken teminat tutarının 946.840.TL arttığını, teminatta bulunan paranın da 988,298,87.TL olduğunu, yani ters kapama yapıldığı tarihte teminatın yeterli olduğunu,
Bilirkişi kurulunun ise 31.03.2008 tarihli iki adet işlemin daha yapıldığını dolayısıyla bunların da teminat hesabında dikkate alındığını ve bu durumda da teminat 32.628,38.TL teminat açığının ortayı çıktığını iddia ettiğini, heyetin 31.03.2008 tarihinde var olduğunu iddia ettiği talep formlarının bankanın tek taraflı olarak yaptığı ters kapamaya dair olanlar olduğunu, bunların yeni işlem olmadığını, davacının talebi üzerine de yapılmadığını, yani bu tarihte müvekkilinin döviz alım/satımı için talepte bulunmadığını, bu talep formlarının başlığı “EK/Vadeli işlemler Talep Formu” olup bankanın yaptığı ters kapama işlemine dair olduğunu, bu talep formunda müvekkilinin imzası olmadığını, dolayısıyla bu talep formuna konu edilen ters kapama işleminin müvekkilinin rızası dışında yapıldığını, dava konusu yapılanın da ters işlem olduğunu, davalının bu ters kapamayı haksız yere yani hesapta yeterli teminat varken yaptığı için dava açıldığını, itirazlara rağmen mahkemenin bu raporu hükme mesnet yapmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Gerekçeli kararda belirtilen teminat hesaplama formülünün sözleşmede yazılı olan formül olmadığını, mahkemece teminat yetersizliği iddialarının doğru olmadığını açıklamaya çalışırken doğrudan nema zararının nasıl hesaplandığını açıklamaya geçtiğini, Mahkeme kararının teminatın yeterliliği konusunda yaptığı açıklamaların doğru olmadığını, 31.03.2008 tarihinde yeni bir işlem yapılmadığı bu tarihte müvekkilinin hesaplarına davalı tarafından teminat yetersizliği gerekçesiyle haksız olarak müdahale edilerek satış işlemi alış ile kapatıldığını, 31.03.2008 tarihinde yapılan işlemler müvekkilinin talebine binaen yapılmadığından teminat hesabı yapılırken 31.03.2008 tarihli ters kapamaya dair işlem miktarının dikkate alınamayacağını, Dosyada bulunan ilk üç bilirkişi raporunda teminatın yeterli olduğu davalının ters kapama yapmasının teminat yetersizliği gerekçesine dayandığından bu gerekçenin doğru olmadığı dolayısıyla davalının ters kapamasının haksız bir müdahale olduğunun belirtildiğini, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını, Davacının talep ettiği maddi tazminata esas tutarı tespit etmek hususunda muktedir olmasına karşın, salt kendi ekonomik yararını dikkate alarak, daha düşük harç ve vekalet ücreti ödemek adına, işbu davayı, kanuni koşulları oluşmadığı halde, belirsiz alacak davası olarak açtığını, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 11.02.2014 tarih 2014/442 E. 2014/2051 K. sayılı kararına göre, davanın, belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yarar yokluğu olması ve bu keyfiyetin dava şartı olması nedeniyle, HMK 115. maddesi uyarınca, yargılamanın her aşamasında, mahkeme tarafından resen göz önünde bulundurulacağı veya taraflarca ileri sürülebileceğini, Davacı ile müvekkili banka arasında akdedilen Vadeli İşlemler Sözleşmeleri uyarınca davacının, müvekkili bankadan taraflarca kararlaştırılan vadelerde ve yine taraflarca kesin olarak kararlaştırılan kurlardan TL-EURO alıp satmayı kabul ettiği; bu taahhüdü kapsamında da hesabında yine belirlenmiş miktarlarda teminat tutarlarını bulundurmayı taahhüt ettiğini, taraflarca belirlenen vade tarihine kadar döviz kurları, davacı aleyhine geliştiği, davacı hesabında nakit teminat bulundurma taahhüdünü ihlal ettiğini, bu nedenle de müvekkili bankanın, taraflar arasındaki sözleşme ile kendisine verilen ters kapama yetkisini kullanarak davacı hesaplarında ters kapama işlemleri yaptığını, döviz kurlarının davacı aleyhine değişmiş olduğu için de davacının kur zararına maruz kaldığını, Davacının asgari teminat miktarını hesaplarında bulundurmadığı ve müvekkilinin yaptığı ters kapama işlemlerinin sözleşme ya da mevzuata aykırı bir yönü bulunmadığı dosyada mübrez ve bir Bankacı, Hukukçu bir öğretim üyesi ve Sermaye Piyasası Kurulu Başuzmanı’ndan oluşan bilirkişi heyetince hazırlanan 25.10.2016 tarihli Bilirkişi Raporu ile de tespit edildiğini, Müvekkili ile davacı arasında birden fazla forward işlemi gerçekleştirildiğini, yargılamanın başından itibaren talep edildiği üzere, davacının tüm forward işlemlerine dair Talep Formları uyarınca gerçekleşen işlemler için, hesabında nakit teminat bulundurmak zorunda olduğunu, bu teminat miktarı hesaplanırken de, sadece ihtilaf konusu olan işlemlerin değil, vadesinde kapanan forward işlemlerinin de dikkate alınması gerektiğini, bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere davacının bahse konu nakit teminat tutarını hesabında bulundurmadığını, dolayısıyla mahkemenin, davacının bu konudaki iddia ve taleplerinin reddine dair kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, Davaya konu işlemlerin yapıldığı davacıya ait 127626-5026 ek nolu katılma hesabında 09.04.2008 tarihinde bulunan tutarın esasında 110.740 EUR olduğunu, söz konusu bakiye katılma hesabında (kar tahakkuk eden vadeli hesap) 15.05.2009 tarihine kadar durduğunu ve 4.651 EUR kar payı tahakkuk ederek, hesap bakiyesinin 115.340 EUR’ya yükseldiğini, söz konusu hesap üzerinde sadece 30.12.2008-08.04.2009 arasında 2.200 EUR bloke bulunduğunu, anılan blokenin …’nun yetkilisi olduğu 596566 hesap nolu– Kardelen Teks. San. firması lehine 26.04.2007 tarihinde verilen 3.850 TL tutarındaki teminat mektubuna teminat olması için alındığını, söz konusu mektubun iade olduğu 08.04.2009 tarihinde hesaptaki 2.200 EUR üzerindeki blokenin de kaldırıldığını, nitekim ilgili hesap hareketleri incelendiğinde görüleceği üzere anılan blokenin açıklamasına “1041536 3.850.-ytl t-m bu için kardelen.” notunun yazılı olduğunu, Dolayısıyla, kararda bahsi geçen 115.340 EURO üzerinde müvekkili banka tarafından uygulanmış herhangi bir bloke ya da kullanım sınırlaması bulunmadığını, davacının dilediği zaman, hesaptaki 2.200 EUR dışındaki bakiyeyi çekebilecek ya da başka dilediği her şekilde tasarruf edebilecek durumda olduğunu, ancak davacının 08.04.2009 tarihine kadar bu bakiyeyi hesaptan çekmediğini, davacının bu ticari kararından müvekkili bankanın sorumlu tutulamayacağı ve davacının kendi rıza ve kararı ile çekmediği bir tutar için müvekkilinin faiz ve sair bir ödeme yapmasının istenemeyeceğini, bu tutarın katılma hesabında bulunduğu için, müvekkili banka tarafından vade süresinde hesaba kar payı da tahakkuk ettirilip ödendiğini, Müvekkilinin davacı hesaplarında yaptığı TL-EURO çevirme işlemlerinin de, belirtildiği üzere taraflar arasındaki sözleşmelerdeki yetkilerine dayanmakta olup, bu işlemlerin ve kur zararları nedeniyle de müvekkilinden tazminat talep edilemeyeceğini, İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin kısmen kabule dair kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, davanın tümüyle reddedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/815 Esas 2017/145 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava opsiyon sözleşmesinden (vadeli döviz satım sözleşmesi) ve bankacılık işleminden kaynaklı tazminat davasıdır.
Davacı 07/09/2007 tarihli “vadeli döviz alım-satım çerçeve sözleşmesi” kapsamında 07/02/2008 ve 11/02/2008 tarihlerinde 07/04/2008 vadeli olarak 1.775.330 TL karşılığında 1.000.000 EURO ve 2.705.670 TL karşılığında 1.500.000 EURO satmayı vaad ettiğini, davalının bunu kabul ettiğini, hesabında sözleşme gereğince yeterli teminat bulunmasına rağmen davalı barkanın haksız olarak ters kapama işlemi yaparak kendisine yüksek kurdan EURO satarak zarara uğramasına neden olduğunu, ayrıca hesabında yeterli teminat bulunmasına rağmen bilgisi dışında teminat hesabına para aktararak ve bu para üzerine bloke koyarak zarara uğramasına neden olduğunu belirterek zararının tespiti ile tazminini talep etmiştir.Davalı ise yapılan ters kapama işleminin sözleşme ve mevzuata uygun olduğunu, yapılan işlem nedeniyle davacının zarara uğramadığını, hesabında bulunan blokenin başka bir taahhüdünden kaynaklı ve kısmi olduğunu bu nedenle davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece opsiyon sözleşmesinin feshi nedeniyle davacının zararı bulunmadığı, davacının Euro hesabına konulan bloke nedeniyle nema kaybı zararı ile hesabında bulunan TL’nin önce Euro’ya sonra yeniden TL’ye çevrilmesi nedeniyle uğradığı kur farkı zararının tazminine karar verilmiş, bu karara karşı taraf vekilleri yukarıda belirtilen sebeplerle istinaf başvurusunda bulunmuştur.Opsiyon sözleşmesi, iki taraf arasında yapılan ve alıcıya, ödeyeceği belli bir tutar (opsiyon primi) karşılığında, belirli bir vadeye kadar (veya belirli bir vadede), bugünden belirlenen bir fiyat (kullanım fiyatı) üzerinden opsiyona dayanak teşkil eden bir malı, kıymeti veya finansal göstergeyi satın alma veya satma hakkı tanıyan, satıcıya da alıcının bu sözleşmeden doğan hakkını kullanması durumunda sözleşmeye dayanak teşkil eden malı, kıymeti, veya finansal göstergeyi satma veya alma yükümlülüğü getiren sözleşmedir. Taraflar arasında 07/09/2007 tarihli “Vadeli Döviz Alım- Satım İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi” imzalanmıştır. Bu sözleşmenin tanımlar başlıklı 2. maddesinde işlem, belirli bir döviz tutarının işlem tarihinde taraflarca kararlaştırılan diğer bir döviz tutarı karşılığında vade tarihinde satılması ya da alınmasına veya abritrajına ilişkin her bir spesifik vadeli döviz işlemini, vadeli fiyat, döviz alım veya satım işleminin gerçekleştirilmek istendiği kuru, pozisyon, her bir işlemde müşterinin belirlenen vadede, işleme konu dövizi belirlenen kurdan ve belirlenen miktarda alma/satma yükümlülüğü, pozisyon kapama (Ters İşlem) müşterinin döviz kurlarındaki aleyhe gelişmeler nedeniyle oluşan açık pozisyonunun müşteri talebi veya bankaca resen yapılacak aynı vadeli ve mevcut pozisyonunun tersi bir işlemle kapatılmasını ifade etmektedir şeklinde tanımlanmıştır. 4. maddede döviz alım satım işlemlerinin genel işleyişine ilişkin hükümlere yer verilmiş, 5. maddede işlem yapılacak para birimleri, 6. maddede vergi, masraf ve komisyonlar, 7. maddede sözleşme süresi belirlenmiş, 8. maddede teminatlar ve bankanın yetkileri düzenlenmiştir. Bu maddeye göre “müşteri ‘ek vadeli döviz alım-satım/ abritraj işlemleri talep formu’ndaki asgari teminat başlangıç tutarını bankanın belirleyeceği hesabına yatıracak ve kurlarda meydana gelebilecek değişiklikler neticesinde aşağıdaki hesaplama yöntemini kullanarak işlemi devam ettirebilmek için asgari teminat tutarını sürekli olarak gerekli miktarın altına düşürmeyecek, bu tutar vade sonuna kadar banka tarafından bloke edilecektir.” denilerek örnek hesaplama yöntemi düzenlenmiştir. İhtilaf davalı bankanın ters kapama işlemi yaptığı tarihte davacının hesabında yeterli miktarda teminatın bulunup bulunmadığından kaynaklanmaktadır.Somut olayda, dosyada bulunan 07/02/2008 tarihli Ek/vadeli döviz alım-satım/abritraj işlemleri talep formuna göre davacı, davalı bankaya 07/04/2008 vadeli olarak 1.775.330 TL karşılığında 1.000.000 EURO satmayı teklif etmiş, davalı bankada bu teklifi kabul etmiştir, teklife göre vadeli kur fiyatı 1.77533 EURO/TL olarak belirlenmiştir. Yine davacı 11/02/2008 tarihli talep formunda yine 07/04/2008 vadeli olarak davalı bankaya 2.705.670 TL karşılığında 1.500.000 EURO satmayı teklif etmiş, davalı bu teklifi kabul etmiştir, vadeli kur fiyatı olarak 1.80378 EURO/TL belirlenmiştir.
Sözleşmelere göre asgari teminat bloke oranı %15’dir. yani davacı söz konusu işlemler nedeniyle hesabında asgari olarak işlem bedelinin %15 oranında bir parayı bloke edecektir.
Davacının işlemi döviz satış işlemi olduğundan davacının sözleşme süresince hesabında teminat olarak blokeli tutması gereken miktar işlem miktarları olan 1.000.000 EURO ve 1.500.000 EURO toplamı 2.500.000 EURO’nun %15’i olan 375.000 EURO’dur. davacı hesabında TL olarak bloke bulunduğundan kurdaki değişime göre hesapta bulunan TL’nin vade tarihi boyunca 375.000 EURO’nun altına düşmemesi gerekmektedir.
Olayımızda davalı bankanın ters kapama işlemi yaptığı tarihte davacının yeterli miktarda teminatının bulunup bulunmadığına yani davalının ters kapama işlemi yapmasının haklı olup olmadığının incelenmesinde, sözleşmelerde hesapta bulunması gereken teminat oranı %15 olarak belirlenmiştir. Bankanın çerçeve sözleşmesinde örnek olarak verdiği hesaplama olayımıza uygulandığında davacının hesabında bulundurması gereken teminat miktarı 1. işlem için 53.190 EURO ikinci işlem için 39.150 EURO’dur. Söz konusu örnek hesaplama yöntemi döviz alım taahhütleri için düzenlenmiş olup bu hesaplama yönteminin olayımıza aynen uygulanması halinde davacı döviz satım taahhüdünde bulunduğundan döviz kurundaki yükseliş karşısında teminatın ters orantılı olarak düşmesi gerekecektir. Oysa taraflar arasında yapılan sözleşmenin ruhuna uygun yorumlama yapıldığında döviz kurundaki artış durumunda teminat oranınında aynı şekilde yükselmesi gerekir. Bunun için bilirkişiler raporlarında asgari teminat tutarını işlem türü olan EURO üzerinden belirlemişler ve ters kapama işlem tarihi itibarıyla EURO/TL oranı belirlenerek hesapta teminat olarak bulunması gereken TL miktarını belirlemişlerdir. Buna göre ters kapama işlemi tarihinde davacının döviz satış taahhütleri (dava konusu yapılmayan işlem de dahil olmak üzere) üzerinden hesaplanan teminat tutarı 946.840,50 TL olarak bulunmuştur. Aynı tarihte davacının 2762601031 nolu hesabında bulunan miktar ise 976,198,87 TL olup teminat miktarını karşıladığı görülmüştür. Buna göre davalı bankanın ters kapama işlemi yapması sözleşme hükümlerine aykırı olmuştur. Davalı banka ters kapama işlemi yapılması konusunda davacının talimatı olduğunu ispatlayamamıştır. Aksine işlemin bankaca resen yapıldığı bunun nedeninin de bankaca hesapta yeterli teminat bulunmaması olarak gösterildiği davalı savunmasından anlaşılmaktadır. Bankaca haksız olarak yapılan ters kapama işlemi nedeniyle davacının zarara uğrayıp uğramadığına ilişkin değerlendirmeye gelince, ters kapama işlemi yapıldığı tarihte davalı banka davacının talebi olmamasına rağmen davacıya döviz satmıştır. Uyguladığı kur ise 1 EURO = 2.10963 TL ve 2.09717 TL’dir. Opsiyon işlemlerinin vade tarihi olan 07/04/2008 tarihinde ise döviz kuru 1 EURO = 2,0075 TL ve 2,0188 TL olarak gerçekleşmiştir.
Vade tarihinde EURO kuru daha düşük oluştuğundan ters kapama işlemi yapılmasa idi davacı daha düşük kurdan EURO temin ederek davalı bankaya satabilecek idi. Bu durumda davalı bankanın ters kapama işlemi yaparak davacının zararına sebep olduğu anlaşılmaktadır. Dairemizce duruşmalı inceleme aşamasında seçilen bilirkişi tarafından düzenlenen ve dairemizce denetlenip benimsenen dosyada mübrez 06/11/2018 tarihli bilirkişi ek raporundaki hesaplamaya göre zarar miktarı 189.590,07 TL’dir. (bilirkişi bankanın vade tarihi EURO kurunu yapılan işlem kuru ve bildirilen kur ortalamasını alarak hesaplamıştır.) Bilirkişice hesaplanan ve davalı bankanın haksız ters kapama işlemi nedeniyle davacının uğradığı zarar miktarı olan 189.590,07 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili gerekmektedir.
Mahkeme kararında hükmedilen davacının 127626-5026 ek nolu katılma hesabında bloke bulunması nedeniyle bu hesabın nemasından faydalanamama nedeniyle uğranılan zararın tazmini talebine gelince, davacı söz konusu EURO hesabında bloke olduğunu ispatlayamamıştır. Davalı söz konusu hesapta 30/12/2008-08/04/2009 tarihleri arasında sadece davacının taahhüdü nedeniyle 2.200 EURO üzerinde bloke bulunduğunu bunun haricinde bloke konulmadığını savunmuştur. Davacı da savunmanın aksine tüm hesap üzerinde davalı banka blokesi bulunduğunu ispatlayamamıştır. Bu nedenle mahkemece her ne kadar hesap üzerinde bloke bulunduğundan bahisle nema hesabı yapılarak bundan mahrum kaldığından bahisle davacının bu işlem nedeniyle zararının tazminine karar verilmiş ise de söz konusu karar hatalı olmuştur.
Davalı bankanın vade sonunda davacının EURO hesabına 127626-1031 nolu TL hesabından 320.358,20 TL karşılığında 157.915,39 EURO satışı yapılarak, aynı gün bu paranın 47.389,83 EURO’sunun yeniden TL’ye çevrilerek 95.500 TL olarak yeniden TL hesabına aktarılması işlemi nedeniyle davacının uğradığı kur farkı zararı 635,02 TL’dir. Davalı banka bu işlemin davacı talimatı sonucunda gerçekleştiğini kanıtlayamamıştır. Davalı bankanın talimat olmaksızın davacının TL hesabından para çekerek döviz satması ve sonra yeniden dövizin TL’ye çevrilmesi nedeniyle uğranılan zarar miktarı 635,02 TL’nin davalıdan tahsili gerekmektedir.
Davacının davalıya, davaya konu zararlarının tahsili için Kadıköy … Noterliğinde … yevmiye 06/09/2012 tarihli ihtarnameyi düzenleyerek gönderdiği, ihtarnamede zararların karşılanması için davalıya 5 iş günü süre tanındığı, ihtarnamenin 10/09/2012 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, davalının sözleşmeye aykırılıktan kaynaklanan zararlardan 18/09/2012 temerrüt tarihi itibariyle sorumlu olduğu kabul edilmiştir.
Dava, HMK’nun 107.maddesi hükümlerine göre belirsiz alacak davası olarak açılmıştır. Uyuşmazlık, taraflar arasında düzenlenen 07/09/2007 tarihli ‘vadeli döviz alım satım çerçeve’ sözleşmesi hükümlerine birden çok aykırılık iddiasına dayalı olarak tazminat talebinden kaynaklanmaktadır. Söz konusu uyuşmazlığın çözümü ve zararların belirlenmesi, ancak bu konuda uzman kişi veya kişilerce banka kayıtları incelenmesi ile mümkün olup, HMK 107.md. hükümleri uyarınca, davacı tarafın dava tarihinde zarar miktarlarının tam ve kesin olarak belirlemesi beklenemeyeceğinden, davanın belirsiz alacak davası olarak açılıp görülmesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur. Davalının aksi yöndeki istinaf nedeni açıklanan nedenle yerinde görülmemiştir. Davacı her ne kadar istinaf aşamasında verdiği 07/12/2018 tarihli dilekçesi ile talep sonucunu arttırmış ise de; HMK’nun 107/2.maddesinde, karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda talebin artırılabileceğinin düzenlendiği, İDM’deki yargılamada davalı tarafça uyuşmazlığın giderilmesi için gerekli bilgi ve belgelerin sunulduğu gibi bilirkişi raporlarının da alındığı halde davacı tarafça ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında bedel artırım dilekçesi verilmemesi, HMK’nun 177/1.maddesinde yer alan ve taraflara bu konuda daha geniş haklar tanıyan ıslahın ancak tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceğine dair düzenlemenin yer alması ve HMK’nun 357/1. maddesinde de, istinaf aşamasında davanın ıslahı yapılamayacağı gibi ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddiaların dinlenemeyeceğine dair hükümler nedeniyle davacının bedel artırım talebi dairemizce yerinde görülmediğinden dikkate alınmamıştır.Bu nedenlerle; taraf vekillerinin istinaf başvurularının kısmen kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, davacının hesabına bloke konulduğundan bahisle talep ettiği tazminatın hesabına bloke konulduğunu ispatlayamaması nedeniyle reddine, davalı bankanın davacının hesabında yeterli teminat bulunmasına rağmen taraflar arasında akdedilen opsiyon sözleşmelerini vadesinden önce ters kapama işlemi yaparak feshetmesi sözleşmeye aykırı olmakla bu işlem nedeniyle davacının uğradığı kur farkı zararı olan ve bilirkişice hesaplanan 189.590,07 TL zarar ile yine davalı bankaca davacının talimatı olmaksızın 127626-1031 nolu hesabında bulunan TL’nin önce Euro’ye çevrilmesi sonra bu paranın bir kısmının tekrar TL’ye çevrilmesi ile oluşan kur farkı zararı 635,02 TL olmak üzere toplam 190.225,09 TL zararın davalıdan tahsili gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Taraf vekillerinin istinaf taleplerinin KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE,
İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/03/2017 tarih 2014/815 Esas 2017/145 Karar sayılı ilamının HMK 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILARAK,
DAVANIN KISMEN KABUL KISMEN REDDİNE,
1-Davacının nemadan mahrum kalma tazminat talebinin reddine,
2-Davacının ters kapama işleminden kaynaklanan 189.590,07.TL ile kur farkından kaynaklanan zararı olan 635,02.TL olmak üzere toplam 190.225,09.TL tazminatın temerrüt tarihi olan 18/09/2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,
3-Fazlaya ilişkin davacı talebinin reddine,
İLK DERECE YÖNÜNDEN:
4-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 12.994,28.TL harçtan, davacı tarafından dava açılırken peşin olarak yatırılan 3.415,50.TL harcın mahsubu ile bakiye 9.578,78.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 3.415,50.TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından sarfedilen 4.500,00.TL bilirkişi gideri, 809,40.TL posta / tebligat gideri ile 24,30.TL dava başvurma harcı gideri olmak üzere toplam 5.333,70.TL yargılama giderinin kabul ve red oranına göre (% 95 kabul) 5.067,01.TL’lik kısmının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı taraça sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesaplanan 17.363,51.TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Red edilen kısım yönünden davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre hesaplanan 2.725,00.TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN:
10-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 85,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 31,40.TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde istinaf talep eden davacı tarafa iadesine,
11-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 85,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 1.047,75.TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde istinaf talep eden davalı tarafa iadesine,
12-İstinaf aşamasında ve dairemizce yapılan yargılama sırasında davacı tarafından sarf edilen 85,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 500,00.TL bilirkişi gideri ile 24,00.TL dosyanın istinafa gönderim gideri olmak üzere toplam 609,70.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
13-İstinaf aşamasında ve dairemizce yapılan yargılama sırasında davalı tarafından sarf edilen 85.70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 500,00.TL bilirkişi gideri ile 56,00.TL tebligat gideri olmak üzere toplam 641,70.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
14-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 2018 yılı AAÜT/ İkinci Kısım, İkinci Bölüm 17/b maddesine göre takdir olunan 2.180,00.TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
15-Red edilen kısım yönünden davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 2018 yılı AAÜT/ İkinci Kısım, İkinci Bölüm 17/b maddesine göre takdir olunan 2.180,00.TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
16-Dosyada artan gider avansı bulunması halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair olarak, açık yargılama sonunda gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere taraf vekillerinin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/12/2018