Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/882 E. 2018/245 K. 28.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/882 Esas
KARAR NO : 2018/245 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2013/391 Esas 2017/104 Karar
TARİH : 27/02/2017
KARAR TARİHİ : 28/03/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin … A.Ş.nin hissedarı ve yönetim kurulu üyesi olduğunu, 2013 yılı mayıs ayında yapmak istediği havale işlemi sırasında ….Bankası Elmadağ şubesinin ilgili hesabında işlemi gerçekleştirecek iken parasal karşılığının olmadığını gördüğünü ancak hesapta 300.000,00 TL’den fazla olması gerektiğini bu durumda bankadaki hesabının boşaltıldığını farkettiğini, hesap hareketleri üzerinden yapılan incelemede yapılan talimatların ve buna dayalı ödemelerin sahte olduğunu, imzaların kendi eli mahsulü olmadığını, sahte talimatlarla çekilen paraların kendisine teslim edilmediğini, kendisince de bir başka hesaba yatırılmadığını, yapılan imza incelemesinde de talimatların altındaki imzaların müvekkiline ait olmadığının belirlendiğini, müvekkilinin ortağı bulunduğu şirketin …Bankası Elmadağ’ı şubesi müşteri temsilcisinin ….olup, toplam 362.483,37 TL nin rızası haricinde ödendiğini, bu işlemler yapılırken teyit alınmadığını, bankanın kusurlu hali nedeniyle dolandırıldığını, 3 adet ödeme talimatında da müvekkilinin imzasının kendisine ait olmadığını ayrıca söz konusu tutarında müvekkilinin ortağı olduğu firmanın herhangi bir ticari faaliyetinde kullanılmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla sahte talimatla çekilen tutar neticesinde fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000.TL’nin, müvekkilinin uğradığı maddi zararın reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, masraf ve vekalete hükmedilmesi talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacının iddialarının haksız ve dayanaksız olduğunu, davanın kısmi olarak görülemeyeceğini, incelenen hesap hareketlerinde bu işlemlerden davacının habersiz olmasının mümkün olmadığını, ticari hayatın teamüllerine uygun düşmediğini, yapılan işlemlerin davacının bilgisi dahilinde gerçekleştiğini kaldıkı işlemlerin davacının ortağı olduğu firma bünyesinde çalışan kişi tarafından gerçekleştirilip neredeyse tamamının davacının ortağı olan firmanın hesaplarına girdiğini, bu durumun incelemelerlede denetlenebileceğini, mevcut tutum ve davranışların söz konusu işlemlerden bilgi sahibi olup icazet verdiğini gösterdiğini, davacının ayrıca internet banka kullanıcısı olup sık sık hesap hareketleri ve bakiyeyi internet vasıtasıyla incelediğini, iddiaların gerçek olmayıp ayrıca aynı kişiye verilmiş talimat ile yapılan işlemlerden dolayı davacının bilgi sahibi olup, şayet zarara uğradığını iddia ediyor ise öncelikle bu işlemleri yapan şahıslardan talep etmesi gerektiğini, kaldı ki …., …ve …. in sorumlu oldukları, yine nakit çekilişlerinde….n bulunduğunu, bunlarında gerektiğinde tanık olarak dinletilmelerinde, durumun ortaya çıkacağını, söz konusu bedellerin davacının ortağı olduğu firmaya gönderildiğini, özel amaçlı denetim raporu ve grafolog raporunun banka lehine kullanılamayacağını, şayet ceza dosyası mevcut ise öncelikle bunun bekletici mesele yapılması gerektiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 27/02/2017 tarih 2013/391 Esas 2017/104 sayılı kararında;
“Tüm dosya kapsamı sunulan deliller, izleme olanağı sağlayan bilirkişi raporları ve inceleme kayıtları denetlenmiş, her ne kadar verilen talimatlardaki imzanın davacı eli mahsülü olmadığı yönünde de rapor bulunmuş ise de, davacının uzun süredir devam eden bu işlemlere sessiz kalması, yapılan işlemler sonrası hesap bakiyesine yönelik internet bankacılığı aracılığıyla yapılan kontroller dikkate alındığında icazet olarak değerlendirilmesi gerektiği bu durumda kendi bilgisi dışında söz konusu hesap çekimlerinin yapıldığından bahsedilmesinin ticari hayatın olağan akışı ve insan tabiatına uygun düşmediği ve kaldı ki yazılan talimatların sahte olsada davacının bu işlemlerden daha sonra yapımış olduğu eylemler ile habarder olduğu mahkememizce takdir olunmuş bunun aksinin düşünülmesi hayatının olağan akışına uygun olmayacağı, zira çekilen miktarların az bir miktar olarak belirlenemeyeceği ve bu süre içinde hiç bir bir şeklide itiraz edilmemiş olması, şikayet yoluna gidilmemiş olması neden sonra dava ile savcılık soruşturması ve şikayet yoluna gidildiği, son işlem olan 263,238,17 TL tutarlı işleminde davacının ortağı olduğu şirketin hesabına yatırılmış olması ve bunun dahi internet bankacılık vasıtasıyla takibinin yapıldığı görülmekle, davacının tüm bu işlemlerden haberdar olduğu, bilgisi dahilinde olduğu, talimatdaki imzanın kendisine ait olmaması bu hususu değiştiremeyeceği, ve çekilen en yüksek tutarlı miktarın da şirket hesabına geçmesi, ayrıca daha öncede bir çok kez ödeme yapılan şahsa yapılmış ödemeler ve benzer tutarlarda talimat ile yapılan ödemeler denetlendiğinde basiretli bir tacirden beklenen dikkat ve özenin beklenilmesi, davacının yapılan işlemlere icazet veridiği kanısının mahkemede hasıl olup bu doğrultuda açmış olduğu davasında samimi olmadığı…”gerekçesi ile,
Davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,
Müvekkilinin …. A.Ş.’nin hissedarı ve yönetim kurulu üyesi olduğunu,
Müvekkilinin davalı bankadan tüm hesap hareketlerini istediği şüpheli gördüğü hareketlere ilişkin talimatları da talep ettiğini, davalı bankadan gelen şüpheli işlem hareketleri ile bunlara ait talimatların, şüpheli işlem hareketleri de dahil birçok ödeme talimatının sahte olduğu, imzaların kendi eli mahsulü olmadığı, bu sahte olarak hazırlanmış talimatlardan kendisinin haberdar olmadığı ve çekilen paraların kendisine teslim edilmediği veya kendisine ait başkaca hesaplara yatırılmadığının tespit edildiğini,
Sahte olduğu tespit edilen ödeme talimatlarından birkaç örnek seçilerek bilirkişi mütalaası alındığını, ödeme talimatlarının altındaki imzaların müvekkiline ait olmadığının rapor edildiğini, yargılama sürecinde yaptırılan imza incelemesinde de talimatlardaki imzaların müvekkili eli olmadığının ortaya çıktığını,
Tüm ödeme talimatlarını tetkik eden müvekkilinin ödeme talimatlarının hiçbiri için davalı banka tarafından teyit alınmadığını tespit ettiğini,
Bankanın kusurlu hareketi neticesinde müvekkilinin bilgisi, rızası ve iradesi dışında sahte talimatlarla müvekkili hesaplarından çekilen paraların müvekkilinu dolandırmak için teşekkül oluşturmuş kişilerin eline teslim edildiğini,
Davalı banka tarafından sahte 3 adet ödeme talimatına istinaden toplam 362.483,37.TL ödendiğini,
Mahkemece dosyadan tanzim ettirilen bilirkişi raporuna itibar ederek hüküm oluşturulduğunu, ancak müvekkilinin 23.01.2012 ve 15.06.2012 tarihli ödemeleri sistemden görmüş olduğu ve bundan dolayı bu ödemelerden haberdar olduğu tespitinin yerinde olmadığını, müvekkilinin bu hesaptan internet bankacılığı kullanmadığını, davalı bankanın savunmasında belirttiği görüntülemelerin … A.Ş. hesabı üzerinden gerçekleştiği ve bu görüntülemelerin de müvekkilini dolandıran muhasebe elemanı tarafından gerçekleştiğini, ayrıca 263.238,17.TL tutarındaki sahte talimatla ödeme 15.02.2013 tarihinde gerçekleştiğini, 2012 yılı içerisinde de müvekkili hesap hareketleri incelendiğinde genelde 3 – 4.000.TL’lik işlemler olduğu ve dava konusu işlemlerin diğer işlemlerinden rakamsal olarak çok farklılık arz ettiğini, genelde 3 – 4.000.TL arası işlem yapılan bir hesapta 10 katına çıkan para çekme işlemleri yapıldığında banka çalışanlarının hesap sahibinden teyid almamasının objektif özen borcuna aykırılık doğuracağını ve bankanın sorumluluğunu gerektireceğini,
Müvekkilinin Elmadağ Şubesi 6674579 no’lu hesabından 15.02.2013 tarihinde sahte talimatla saat 14.49’da 263.238,17.-TL para çekildiğini, davalı bankanın iddiasına göre aynı miktar aynı gün içerisinde müvekkilinin ortağı bulunduğu firmanın hesabına başka şubeden ( Ortaklar caddesi şubesi ) saat 14:52 de nakit olarak yatırıldığını, öncelikle parayı çeken şahsın nakit olarak bu parayı Elmadağ’dan Ortaklar Şubesine 3 dakika içerisinde götürüp yatırmasının mümkün olmadığını,
Firmanın muhasebe hareketleri incelendiğinde müvekkilinin hesabından sahte talimatla çekilen paranın …A.Ş’nin kasasına girişi bulunmadığını, dolayısıyla aslında bu paranın kasaya girişi yapılmadan firmanın nakit parası firma kasasından yine firmanın banka hesabına yatırıldığı ve müvekkili hesabından sahte talimatla çekilen 263.238,17.TL’nin müvekkilinin bilgisi haricinde buharlaştığını, yani müvekkilinin hesabından sahte talimatla çekilen paranın müvekkilinin ortağı olduğu … A.Ş. hesabına girmediğini,
Davalı bankanın, imzası sahte talimatla para ödediği, müvekkilinden her hangi bir yolla teyid alma yoluna gitmediği ve objektif özen borcuna uygun şekilde davranmamak suretiyle zararın oluşmasına yol açtığını, basiretli tacir sıfatının gerekliliklerine riayet etmediğini,
Şuç oluşturan bu fiilleri gerçekleştiren firma çalışanları aleyhinde Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu ve 2013/166070 sayılı dosya ile haklarında soruşturma devam ettiğini,
Müvekkiline ait 6674579 no’lu hesapta internet bankacılığı kullanımı mevcut olmadığını, 6676172 no’lu hesapta internet bankacılığı kullanımı mevcut olduğunu,
Davalı Banka tarafından talep üzerine gönderilen ödeme talimatlarını tetkik eden müvekkilinin ödeme talimatlarının hiçbirisi için davalı banka tarafından kendisinden teyit alınmadığını tespit ettiğini,
İtimat kurumu olan bankaların, aldıkları mevduatları sahtecilere karşı özenle korumak zorunda olduğunu, bu konuda objektif özen borcunun gereği olarak hafif kusurlarından dahi sorumlu olduklarını, müvekkilinden ziyade davalı banka adam çalıştıran sıfatıyla da sorumlu olduğunu, bu sorumluluğun bir kusur sorumluluğu olmayıp, olağan sebep sorumluluğu olduğunu, yasa adam çalıştırana genel nitelikte objektif bir özen yükümlülüğü, bir gözetim ödevi yüklediğini, adam çalıştıranın sorumluluğu kendisinin veya emrinde çalışan yardımcı kişinin kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın, kusurdan bağımsız olarak doğmakta olduğunu, sorumluluğun doğması için objektif özen yükümlülüğünün ihlali ile meydana gelen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunmasının yeterli kabul edildiğini,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, icranın geri bırakılmasına, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/391 Esas 2017/104 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Davacı yanca davalı banka şubesi nezdinde bulunan iki ayrı hesaptan bilgisi dışında sahte talimatlarla işlemler yapıldığı, bu şekilde yapılan işlemlerle zarara uğranıldığı, davalı bankanın objektif özen sorumluluğu ve adam çalıştıran sorumluluğu uyarınca zarardan sorumlu olduğu ileri sürülerek açılan alacak davasında, ilk derece mahkemesince yukarıdaki gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Davalı vekilince cevap dilekçesinde sahte talimatla usulsüz para çekme işlemi nedeniyle ceza soruşturması olması halinde sonucunun beklenmesi gerekeceği, yine davacı vekilince istinaf dilekçesinde sahte talimatla para çekme- havale işlemi nedeniyle İstanbul C. Başsavcılığının 2013/166070 Sor. nosunda soruşturma bulunduğunun ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır. İstinaf aşamasında ise bu soruşturma dosyası kapsamında İstanbul 16. Ağır ceza Mahkemesine ceza davası açıldığı ve iddianamenin kabul edilmiş olduğu belirtilerek iddianame örneği ve İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2018/60 E sayılı dosyasına ilişkin tensip tutanağının sunulduğu anlaşılmıştır.
T.B.K. 74. (B.K 53) maddesi hükmü uyarınca hukuk hakimi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile bağlı değil ise de mahkumiyet ve tespit edilen maddi olgularla bağlıdır. İlk derece mahekmesince açılan davada yukarıda yer verilen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş ise de; davacının müşteki sıfatıyla yer aldığı, dava konusu sahte talimatlar ile para çekme- havale işlemleri yaptığı ileri sürülen davalı banka yetkilisi …’in Bilişim Sistemleri Banka veya Kredi Kuramlarını araç olarak kullanmak suretiyle dolandırıcılık suçu işlediği isnadıyla sanık durumunda olduğu anlaşılan İstanbul 16. Ağır ceza Mahkemesi’nin 2018/60 Esasında açılan davada verilecek hüküm sonucu beklenmeksizin hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2018/60 Esasında derdest olduğu anlaşılan ceza yargılaması sonucu verilecek hüküm sonucu eldeki davayı etkileyebileceğinden sonucunun beklenmesi gerekecektir. Buna göre sonucu itibariyle eldeki davanın esasını etkileyecek delil niteliğinde olan İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2018/60 Esasında görülen ceza davası sonucu beklenmeksizin karar verildiği gözetilmekle, ilk derece mahkemesi kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca ortadan kaldırılarak, dava dosyasının mahkemesine geri çevrilmesi gerektiği, sonuca göre ise davacı vekilinin diğer istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığı kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile;
1-İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/02/2017 tarih 2013/391 Esas 2017/104 sayılı kararının HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf yönünden davacı tarafça yatırılan 85,70.TL başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 31,40.TL karar harcının talep halinde iadesine,
3-İstinaf başvuru harcı 85,70.TL ve istinaf posta gideri 50,00.TL toplamı 135,70.TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine,
5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 28/03/2018 tarihinde HMK 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.