Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/870 E. 2018/169 K. 07.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/870
KARAR NO : 2018/169
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİH : 08/06/2017
NUMARASI : 2015/57 Esas – 2017/514 Karar
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ : 07/03/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı şirket tarafından nakliyat emtia sigortasıyla sigortalı dava dışı .. Tarafından Almanya’dan Türkiye’ye ithal edilen, brüt ağırlığı 1.700 kg ve fatura değeri 17.938,40-EURO olan kağıt kesme makinesinin İstanbul Bağcılar adresindeki sigortalı adresinden Ankara’ ya nakliye işini 2 numaralı davalıya ait ….plakalı kamyonla 1 numaralı davalı şirket üstlendiğini, taşınan emtianın 21/01/2014 tarihinde Ankara’da alıcısına teslimi esnasında, makinenin nakliye esnasında kamyon içinde devrildiği ve çalışmaz biçimde hasar gördüğünü, durumun sevk irsaliyelerine şerh edildiği, ayrıca araç sürücüsünün imzasını havi bir tutanakla belgelendiğini, eksper raporuna göre de hasarın nedeninin araç içine sabitlenen makinenin yola ve niteliğine uygun olarak sabitlenmemesi ve devrilmesi olarak belirlendiği, sovtaj bedeli ve muafiyet düşüldükten sonra 9.825,58-EURO olarak belirlenen tazminat miktarının 10/06/2014 tarihinde sigortalıya ödendiğini ileri sürerek, 9.825,58 Euro alacağın 10/06/2014 tarihinden itibaren dövize uygulanacak en yüksek bir yıllık banka faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …. vekili cevap dilekçesi ile, mahkemenin yetkisiz olduğunu, davanın ……’ya ihbar edilmesi gerektiğini, davalı şirkete kusur izafe edilmeyeceğini, az bir maliyetle çalışır hale getirilen emtianın kullanılmaz hale gelmiş gibi fatura değerinin tamamı üzerinden sözde zarar tazmin edilmesini kabul etmediklerini, ayrıca gümrük bedelinin zarara dahil edilmesinin hukuki temeli bulunmadığını, dava konusu olayda 60 günlük depolarda bekleme süresi aışldığını, böyle durumlarda underwater’a bildirilmesi gerektiğini, hasarın poilçe kapsamı dışında olduğunu, ibranemeye göre davacı şirket sigortalısına 9.255,00-EURO ödediği halde işbu davada 9.825,58-Euro isteminin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 08/06/2017 tarih 2015/57Esas 2017/514 sayılı kararı ile,
” Somut olayda her ne kadar hasar gören emtea Almanya’dan İstanbul’a oradan da Ankara’ya götürülmüş ise de, taşımanın bir bütün halinde yapılmadığı, sigortalı tarafından ithal edilerek İstanbul’a getirilen makinenin daha sonra başka bir kişiye satılması nedeni ile Ankara iline taşınmasının uluslararası taşımadan bağımsız olarak davalılarca üstlenildiği, Bu durumda uyuşmazlığa CMR Konvansiyon’unun değil TTK.’ nın taşımaya ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Fiili taşıyıcının 2’nolu davalı ..l olduğu, diğer davalının da taşıma işinin organize etmesi nedeni ile TTK.’nın 875/1 maddesi gereğince meydana gelen zarardan sorumluluğu olduğu, TTK.’nın 863 maddesinin “sözleşmede, durumun gereğinden veya ticari teamülden aksi anlaşılmayınca; gönderen; eşyayı, taşıma güvenliğine uygun biçimde araca uygulayarak, istifleyerek, bağlayarak, sabitleyerek yüklemek ve aynı şekilde boşaltmak zorundadır. Taşıyıcı ayrıca yüklemenin işletme güvenliğine uygun olmasını sağlamak ile yükümlüdür” Hükmünün bulunduğu, bu durumda yükleme ve istiflemenin gönderinin yükümlülüğünde olduğu, ancak taşınan eşyanın yükleme kurallarına tam uyulmaması nedeni ile araç içerisinde hasarlandığı, basiretli bir tacir gibi davranması gereken taşıyıcının yüklemeye ve istife nezaret etmesi, yüklemeye ilişkin hatalı bir durumun tespiti halinde bu konuda gönderinin uyarması gerekmektedir. Somut olayda her ne kadar hasar, yükleme ve istifleme hatasından meydana gelmiş ise de taşıyıcının buna ilişkin hükümlülüğünü yerine getirdiğini kanıtlamadığından tarafların müterafik kusurlu olduğu ve kusur oranın denetime elverişli bilirkişi raporunda belirlendiği üzere %50’şer olarak kabul edilmesi gerektiği sonucuna varıldığı..” gerekçesi ile; Davacının davasının kısmen kabulü ile; 4.627,50-EURO alacağın dava tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca EURO cinsin 1 yıllık vadeli mevduata devlet bankalarınca uygulanan en yüksek faiz ile birlikte davalı tarafından tahsili ile davacı tarafa ödenmesine” karar verilmiş, karara karşı davacı vekili ve davalı .. Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı .. vekili istinaf dilekçesi ile,
İlk derece mahkemesinin gerekçesinde bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm tesis ettiğini,
Ancak dava konusu olayda müvekkili davalı .. şirketinin fiili taşımacısı diğer davalı ..’ın dava konusu emtia özel antrepo/gönderici tarafından kamyona yüklendikten sonra yükü ayrıca spanzet ile bağlamak suretiyle TK 876/1 anlamında alabileceği tedbiri aldığını, fiili taşımacının başkaca alabileceği bir tedbir bulunmadığı gibi tamamen kendi kontrol ve insiyatifleri ile kendi iş makinaları ve personeli ile yükleme yapan göndericiye müdahale etmesi ve/veya yüklemenin tekniğine müdahale etmesi gibi bir durum söz konusu olamayacağını,
Ayrıca somut olayda emtia sabitlenmeden ve ambalajsız olarak yüklendiğini,
Tüm bu hususların ve davalı şirketin iddia olunan hasardın meydana gelmesinde bir kusurunun bulunmadığının ilk derece mahkemesince dikkate alınmadan hüküm tesis edildiğini,
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ve ekspertiz raporunda hasarlanan emtianın çalışır vaziyette olduğu tespit edildiği halde hurda değerinin emtianın yarısı olarak tespit edilmesine, ayrıca çalışır vaziyette olduğu tespit edilen emtianın değiştirmek yerine tamir edilmemesine yönelik itirazların ilk derece mahkemesi tarafından dikkate alınmadığını,
Ayrıca ilk derece mahkemesi tarafından TTK 855/3.maddesi uyarınca davacı tarafından rücu için 3 aylık süre içinde ihbarda bulunulmamasına yönelik itirazların da dikkate alınmadığını,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,
İlk derece mahkemesi kararına dayanak olan bilirkişi raporunun tamamen hatalı olduğunu,
Karara dayanak raporda davalıların zarardan sorumlu olduğu tespitinin yerinde olduğunu, fakat %50 oranında kusurun gönderene ait olmasını kabul etmediklerini, bilirkişiler tarafından taşınan malların ambalajlanmayacak nitelikte ve büyüklükte bir makine olduğunu raporda kabul edilmekte iken bir takım varsayımlara dayalı ekstra önemlerle zararın önüne geçebileceğini ileri sürmenin birbirleriyle çelişkili olduğunu,
Ekspertiz raporu incelendiğinde taşınan makinenin ahşap palet üzerine sabitlendiği ve üzeri naylon ile örtüldüğü spanzetle sabitlendiği ve brandanın kapatıldığının görüleceğini, normal koşullarda taşıma esnasında alınacak başka önlem olmadığını,
Kamyona istifleme ve sabitleme işi taşıyıcı tarafından yapıldığında varsa alınacak ektra önlemlerinde taşıyıcı tarafından alınması veya gönderilenin uyarılması gerektiğini,
Bilirkişilerin hasarlanan makinenin davalı fiili taşıyıcı tarafından yüklendiği ve istiflendiğine dair belgenin dosyada mevcut olmadığını beyan ettiklerini, sunulan belgelerden hasarlanan makinenin davalı fiili taşıyıcı tarafından yüklendiğinin açık olduğunu,
Zararın asıl ve birincil nedeninin davalı şirket gergi kayışının kopması olduğunu, yani zararın davalının kullandığı bir materyalin kopmasından meydana geldiğini, yükleme ve istifleme ve ambalajlamanın gönderende olduğu durumlarda dahi bahsedilen süreçte gerekli gözetimi yapmayan nakliyecinin %25 kusurlu bulunurken yükleme ve sabitlemeninde üstlenildiği bir süreçte nakliyeceye ait materyelin kopması ile zarar gören mallar sebebi ile nakliyecinin sadece %50 oranında kusurlu bulunmasının hukuk mantığı hak ve nesafet ile izah edilecek bir durum olmadığını,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Davacı tarafından açılan dava, davacı sigorta şirketi tarafından Nakliyat Sigorta Poliçesi ile sigortalanan emtianın davalı tarafça taşınması sırasında emtianın hasarlanması nedenine dayalı rücüen tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekili ile davalı şirket vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davacı sigorta şirketinin sigortalısı ile davalı taraf arasında taşıma sözleşmesi bulunduğu,davalı şirketin akdi taşıyıcı, davalı gerçek kişinin ise fiili taşıyıcı olduğu, taşıma konusu emtianın İstanbul’dan Ankaraya taşınması hususunda anlaşıldığı ve taşıma sonrasında eşyanın hasarlı olduğuna ilişkin tutanak tutulduğu ve tutanakta araç sürücüsününde imzasının bulunduğu dosya kapsamına göre sabittir.
Araç sürücüsünün imzasını taşıyan hasar tutanağı hasar ihbarı niteliğinde olduğundan davalı şirket vekilinin 3 aylık süre içerisinde ihbarda bulunulmadığı yönündeki istinaf sebebi yerinde değildir.
Ekspertiz raporuna ve ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporuna göre; sigortalı kağıt kesme makinesinin pek çok parçasında hasar oluştuğu ayrıca mekinenin gövdesinin tedarikçi firma tarafından üretilmemesi sebebiyle gövde değişikliğinin mümkün olmadığı tespit edildiğinden makinenin gerçek değerine göre bilirkişi tarafından hesaplanan miktarın hükme esas alınmasında da bir isabetsizlik yoktur.
TTK’ nın 863. maddesi ” Sözleşmeden, durumun gereğinden veya ticari teamülden aksi anlaşılmadıkça; gönderen eşyayı, taşıma güvenliğine uygun biçimde araca koyarak, istifleyerek,bağlayarak,sabitleyerek yüklemek ve aynı şekilde boşaltmak zorundadır.Taşıyıcı da yüklemenin işletme güvenliğine uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür” hükmünü içermektedir.
TTK’ nın 863. maddesi hükmü ve hasar gören makinenin 1.700 KG olduğu düşünüldüğünde araç şöförünün tek başına 1.700 KG lik bir makineyi araca yüklemesinin sözkonusu olamayacağı, dolayısıyla yüklemenin gönderen veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişiler tarafından yapıldığının kabulünde zorunluluk bulunduğu, ancak taşıyanın şöförününde yükleme ve istife nezaret etmesi ve hatalı durumda göndereni uyarması gerektiği, ancak göndereni uyardığını iddia ve ispat edemediği ve teknik bilirkişi raporuna göre de hasarın yükleme hatasından kaynaklandığı ve her iki tarafın % 50 oranında kusurlu oldukları ve dosya kapsamına göre de bilirkişi raporu hükme esas alınmaya elverişli olduğundan istinaf eden taraf vekillerinin kusur oranlarına ilişkin istinaf sebepleride yerinde değildir.
İlk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup kamu düzenine de aykırı olmadığından davacı vekili ile davalı şirket vekilinin istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekili ile davalı şirket vekilinin istinaf başvurularının HMK 353/1-b/1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2- Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90 TL istinaf karar harcından, istinaf aşamasında davacı tarafından yatırılan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50 TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3- Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 856,64 TL istinaf karar harcından, istinaf aşamasında davalı şirket tarafından yatırılan 215,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 641,64 TL’ nin davalı şirketten tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4- Harçlar Kanunu gereğince davacı ve davalı şirket tarafından yatırılan 85,70′ er TL istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına,
5-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden taraflar üzerinde bırakılmasına,
6-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
7-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 07/03/2018 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.