Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/868 E. 2018/226 K. 21.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/868 Esas
KARAR NO : 2018/226 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2015/538 Esas 2017/179 Karar
TARİH : 02/03/2017
DAVA : Genel Kurul Karar İptali
KARAR TARİHİ : 21/03/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacıların davalı şirketin kurucularından…’nın yasal mirasçıları olduğunu, Davalı şirketin 1995 yılında., … ve … kardeşler önderliğinde kurulduğunu, muris…’nın vefatı ile son halini aldığını, müvekkilleri davalı şirketin esas sermayesi olan 500.000,00-TL’nin 1/10’nu oluşturan azınlık pay sahipleri olduğunu, davalı şirketin aile ortaklığı ile kurulmuş bir şirket olduğu, taraflarına miras şirketlerinin kurucularından müteveffanın ölüm yılı olan 2009’dan günümüze kadar şirketin işleyişine ilişkin hiçbir bilgi verilmediğini, davalı şirketin yetkilileri tarafından taraflarına ibraz edilen bilanço ve mizan kayıtları da gerçeği yansıtmadığını, davalı şirketin tanzim ettiği bilanço ve mizan kayıtları
6702 Sayılı Türk Ticaret Kanunu Madde 75 açıklık ve doğruluk esaslarına tamamen aykırılık yarattığını, azınlık pay sahiplerini tatmin edici tutulmadığı aleni olarak gözüktüğü ilgililerin; işletmenin iktisadi ve mali durumu hakkında mümkün olduğu kadar doğru bir fikir edinebilmeleri için, envanter ve bilançoların ticari esaslar gereğince eksiksiz, açık ve kolay anlaşılır bir şekilde tanzim etmelerinin zaruri olduğunu, Fakat davalı şirketin bilanço ve mizan kayıtlarının afaki olarak kendi menfaatleri doğrultusunda tanzim edildiğini, somut olayda en önemli hususun 06.05.2015 tarihinde yapılacak olan Genel Kurul Kararının gündem maddesi olarak şirketin Tasfiye Haline girecek olması ve Tasfiye Memurunun Seçilmesine İlişkin Gündem Maddesi ekleneceğini, davalı şirketin 06.05.2015 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında iptali istenen kararların görüşülmesi sırasında davalılarca muhalefet edildiğini, muhalefetinin genel kurul toplantı tutanağına işlendiğini, davalı şirketin 2014 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısında almış olduğu kararların dürüstlük kuralının ve eşit işlem yapına ilkesinin ihlali sonucu afaki objektif iyi niyet kurallarına aykırılık yaratacağını, ilgili Genel Kurul Toplantısının davaya konu ettikleri kararlara taraflarınca muhalefet edildiğini ileri sürerek kararlarının iptaline yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı şirket ortakları,…Ş.’nin 15.03.2013 günü yapılan 2009-2010-2011 yılları ertelenmiş Olağan Genel Kurulunda alınan kararların iptali istemiyle İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/119 Esas sayılı davayı ve yine … A.Ş.’nin 18.04.2014 günü yapılan 2012-2013 yılları ertelenmiş olağan genel kurulunda alınan kararların iptali istemiyle ise İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1166 E. sayılı davayı açıldığını, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/119 Esas sayılı dosyada davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, ancak kararın henüz kesinleşmediğini, İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1166 E. sayılı davada ise yargılamanın halen sürdüğünü, Ertelenmiş genel kurul (1) ve (2) sayılı kararları toplantıyı yürütmekle görevli divan kurulunun oluşturulması ve tutanakların imzalanması için divan kuruluna yetki verilmesine ilişkin olduğunu, bunların oyçokluğuyla alınmış usule ilişkin geçerli kararlar olduğunu, Şirket ortakları … ve …’nın divan başkanı ve oy toplayıcı olarak seçildiklerini, öte yandan divan kuruluna seçilecek kişilerin şirket ortağı olması zorunlu değildir. (1) ve (2) sayılı kararların iptali isteminde hukuki yarar da bulunmadığını, … A.Ş. 2014 yılına ilişkin bilanço ve diğer tablolar ile yönetim kurulu faaliyet raporu ve denetçi raporu, genel kurul toplantısından on beş gün önce şirket merkezinde pay sahiplerinin incelemesine hazır tutulduğu, şirkete ait yönetim kurulu faaliyet raporu, bilançolar ile kar/zarar tablolarının birer örneği 31.03.2015 günü yapılan genel kurul toplantısında davacı şirket ortaklarına elden verildiğini, Genel Kurul Toplantısında şirketin 2014 yılı faaliyet raporu, bilanço ve kar-zarar hesapları oyçokluğuyla kabul edilip onaylandığını, dilekçelerinde ayrıntılı olarak açıkladıkları nedenlerle davacı pay sahipleri tarafından ileri sürülen “şirketin kötü yönetildiği” iddiası, gerçeklere aykırı, dayanaksız, haksız ve kötü niyetli olduğunu,….A.Ş. 06.05.2015 günlü ertelenmiş olağan genel kurul toplantısında usule ve yasaya uygun olarak tasfiye kararı alındığı ve şirketin tasfiyeye girdiği ancak şirketin tüzel kişiliği sona ermediği, Bu aşamada ihya isteminin yasal dayanağının bulunmadığını, tasfiye kararı 01.06.2015 tarihinde tescil ve ilan edildiği, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi 08.06.2015 – 15.06.2015 – 22.06.2015 tarihli nüshalarında alacaklılara çağrı ilanları yayınlandığını, Tasfiye kararı ile ilgili yürütmenin durdurulması isteminin hiçbir haklı gerekçesi bulunmadığını, ailenin kurmuş olduğu ilk şirket olması nedeniyle …Ticaret A.Ş. şirket ortakları için manevi bir değer taşıdığı, Salt bu nedenle şirket bugüne değin tasfiye edilmediğini, ancak davacı şirket ortakları tarafından son yıllarda şirkete karşı açılan haksız ve yersiz davalar nedeniyle artık şirket tüzel kişiliğinin sürdürülmesi olanağı kalmadığını, savunarak, haksız ve yersiz davanın reddine, yargılama giderlerinin de davacılara yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 02/03/2017 tarih 2015/538 Esas 2017/179 sayılı kararında;
“Dosyaya celp olunan belge ve bilgiler, toplanan deliller, usul ve yasaya, dosyadaki belge ve bilgilere uygun, itirazlar yerinde bulunmayan, haklı gerekçelere dayanan, karar vermeye yeterli olduğu kabul ve takdir olunan bilirkişi kök ve ek raporu, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davalı şirketin 06/05/2015 tarihli 2014 yılına ait Genel Kurul Toplantı Tutanağı’nda gündemin 1 ve 2. Maddesinde… Toplam (52.000) pay sahibi … ve … olumsuz oy kullanmıştır, 4. Maddesinde (52.000) pay sahibi … ve … aleyhte diğer paydaşların tamamı lehte oy kullanmıştır, 5. Maddesinde (Yönetim Kurulu Üyeleri’nin ibrasında toplam 52.000 pay sahibi ..ya ve … aleyhte oy kullandı. Yönetim kurulu üyeleri kendi ibralarında oy kullanmadı.) 6. Maddesinde (52.000) pay sahibi … ve … aleyhte oy kullandı şeklinde karar alındığı, alınan kararlara karşı davacıların muhalefet şerhleri bulunmadığı, 7. Maddesinde alınan karar ile ilgili yapılan muhalefet şerhi ise gündemin diğer maddelerini ilgilendirmekte ise de alınacak kararlara peşinen muhalefet, sonradan alınacak ya da önceden alınan kararlara esas olması muhtemel bir öneriye karşı olunduğunun belirtilmesi, alınan karara muhalif olunduğu yönünde değerlendirilemeyeceği, muhalefetin görüşülen öneriye değil, alınan karara karşı yapılması gerektiğinden, iptali talep olunan 1-2-4-5-6 nolu kararlara ilişkin usulüne uygun muhalefet şerhi bulunmadığından, 7 nolu karara ilişkin ise davacıların muhalefet şerhi bulunduğu, ancak 7. Maddenin iptal şartlarının gerçekleşmediği anlaşılmakla…”gerekçesi ile,
Davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile,
Yargılama esnasında alınan bilirkişi raporunda; 06.05.2017 tarihli genel kurulda alınan; 1 – 2 – 4 – 5 ve 6 nolu kararlara ilişkin muhalefet şerhi bulunmadığı, bu sebeple davacıların dava açma hakkı olmadığı, 7 nolu genel kurul kararına ilişkin muhalefet şerhi bulunduğundan davacıların dava açma ehliyetinin bulunduğu, ancak bilançoların incelemesi sonucu herhangi bir usulsüzlüğe rastlanmadığı, şirketin kâra geçtiği, şirketin tasfiyesine hukuki anlamda herhangi bir engel olmadığının tespit edildiği, mahkemece bilirkişi raporu dayanak gösterilerek davanın reddedildiğini,
Karar aleyhine oy kullanan pay sahibinin, bunun yanında karara muhalif kaldığını belirtmesine olmadığını, ancak bu hususun toplantı tutanağından anlaşılması gerektiğini, daha açık bir ifadeyle, eğer pay sahibinin, karar aleyhine oy kullandığı toplantı tutanağına yazılıysa, karara muhalif olan pay sahibi, iptal davası açmak için gerekli olan dava açma şartını yerine getirmiş olacağını, bu halde ayrıca bir de muhalefetin toplantı tutanağına geçirilmesine gerek olmadığını,
TTK 446/1-a’da yer alan, iptal davası açmanın muhalefet şerhini tutanağa işletmesi gerektiğine ilişkin düzenlemenin amacının; hangi pay sahiplerinin karara muhalefet ettiğinin anlaşılması açısından önem taşıdığını, genel kurul toplantı tutanağının içeriğini düzenleyen TTK madde 422’ye göre; “tutanak, pay sahiplerini veya temsilcilerini, bunların sahip oldukları payları, gruplarını, sayılarını, itibarî değerlerini, genel kurulda sorulan soruları, verilen cevapları, alınan kararları, her karar için kullanılan olumlu ve olumsuz oyların sayılarını içerir. Tutanak, toplantı başkanlığı ve Bakanlık temsilcisi tarafından imzalanır; aksi halde geçersizdir.”
Düzenleme çerçevesinde sadece kullanılan olumlu ve olumsuz oyların sayılarının belirtilmesi yeterli olduğunu, ancak, olumlu ve olumsuz oyların kimler tarafından kullanıldığının ismen belirtilmesine gerek bulunmadığını, yine Genel Kurul Toplantı Yönetmeliği ekinde yer alan tutanak örneğinde, her gündem maddesi için kaç olumlu kaç olumsuz oyun verildiğinin belirtilmesinin yeterli olduğu ifade edildiğini, kanundaki düzenlemede olduğu gibi örnek tutanak çerçevesinde de, kimlerin olumlu veya olumsuz yahut çekimser kaldığının ismen belirtilmesine gerek olmadığını,
TTK 446/1-a hükmünde yer alan; “muhalefet şerhini tutanağa işleme” şartına, genel kurul kararına olumsuz oy verenlerin tutanaktan anlaşılmaması halinde başvurulması gerektiğini, kanunun dar şekilde yorumlanmaması gerektiğini, kanun koyucunun amacına bakılması gerektiğini, yasanın neye hizmet ettiğinin araştırılması gerektiğini, somut olayda, davacıların karara muhalif oldukları toplantı tutanağından anlaşılmakta olup, işbu davayı açmakta hukuki yararlarının bulunduğu ve olayda herhangi bir dava şartı noksanlığı bulunmadığını,
Mahkemece tesis edilen hükmün;TTK 446/1-a maddesinin amacı itibariyle işbu davada uygulanmasının faydasız olduğunu, gerekçeli kararda da belirtildiği üzere 1 – 2 – 4 – 5 – 6 nolu toplantı maddeleri yönünden davanın esasına girilmediği, haklı davanın usuli şart sebebiyle reddedildiğini, ancak Mahkemece dayanak olarak gösterilen bilirkişi raporu hukuka aykırı bir şekilde tanzim edildiğini, ilgili raporda; 1 – 2 – 4 – 5 – 6 nolu maddeler yönünden dava açma hakkı olmadığı yönünde görüş bildirildiğini, HMK uyarınca; bilirkişinin Mahkemenin görev alanına girmeyen teknik konularda görüş bildirmeli, hukuki konularda takdiri Mahkemeye bırakması gerektiğini, Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunun hukuka aykırı bir şekilde düzenlendiğini, usul hukukunun Mahkemenin mahfuz alanı olduğunu, işbu alanda bilirkişilerce görüş bildirilmesinin usule ve yasalara aykırı olduğunu, bilirkişi heyetinin yetkisini aşarak dava şartı değerlendirmesi yaptığını, dava şartlarını değerlendirmenin bilirkişinin yetki alanı dışı olduğunu, hukuka aykırı biçimde dava şartı hakkında görüş bildiren bilirkişi raporu görüş gösterilerek verilen hükmün hukuka aykırı olduğunu,
Mahkemece, HMK ve Yüksek Yargı İçtihatları uyarınca; delillerin sebepsiz bir şekilde değerlendirmeye alınmadığını ve taleplerin reddedilme sebeplerinin yeterince açıklanmadığını,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/538 Esas 2017/179 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıdaki gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Davacılar vekilince ilk derece mahkemesince hukuka aykırı bir şekilde, teknik konu dışında dava şartı yönünden de değerlendirme yapan bilirkişi raporları gerekçe gösterilerek karar verildiği ileri sürülüp, karar bu yönüyle istinaf edilmiştir. HMK 282 maddesindeki ” Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir” düzenlemesine göre ve ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu gözetildiğinde davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf nedeni yerinde değilidir.
Yine davacılar vekilince TTK 446/1-a maddesindeki iptal davası açabilmek için toplantı tutanağına muhalefet şerhi düşülmesi gerekliliğinin, hangi üyelerin muhalefet ettiğinin daha net belirlenmesi amacı olduğunun kabulü gerekeceği, maddenin amacı itibariyle ilk derece mahkemesince dava konusu 1,2,4,5,6 nolu kararlara ilişkin muhalefet şerhi bulunmadığı gerekçesiyle bu kararlara ilişkin talebin reddi yönünde verilen kararının yerinde olmadığı ileri sürülüp istinaf nedeni yapılmıştır. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/7866 E. 2016/2565 K. 09/03/2016 Tarihli ve yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/8152 E. 2016/3842 K. 07/04/2016 Tarihli emsal karar içerikleri de gözetildiğinde, dava konusu yapılan 1,2,4,5,6 nolu kararlara karşı toplantıya vekilleri ile katılmış olan davacı pay sahiplerinin kararlara olumsuz oy vermekle birlikte usule uygun muhalefet şerhi bulunmadığı genel kurul toplantı tutanağı içeriğinden anlaşılmakla, davacılar vekilinin bu kararlar yönünden istinaf başvuru nedini yerinde değildir.
Davacılar vekilince dava konusu 7 no lu genel kurul kararının iptali talebinin de reddedildiği, ancak davalı şirketin bilançolarında oynamalar yapılıp davacıların zarara uğratıldığına ilişkin açılan davada bu hususun belirlendiği, önceki yıllarda yapılan usulsüzlüklerle davacıların uğradığı zararlar ile mağdur olduklarını, davalı şirketin 7 nolu karar ile tasfiyesine ilişkin karar alındığını, kararın iptal edilmemesi halinde davacılar zararının artacağı ve bu surette uğranılan haksızlıkların üzerinin örtülmüş olacağı ileri sürülüp, bu karar yönünden verilen ilk derece mahkemesi kararı da istinaf edilmiştir. Davacı ortakların önceki dönemde şirket yöneticileri eylem ve işlemleri ile zarara uğratıldığı hususu eldeki genel kurul kararların iptali davasında değerlendirilemeyeceği gibi, davacıların bu nedenle uğradıklarını ileri sürdükleri dolaylı veya doğrudan zararlarının sorumlulardan giderilmesi yönünde yasal başvuru ve dava hakları olmakla, davalı şirketin tasfiyesi yönünde alınan genel kurul kararı ile bu durumun ilgisi bulunmamaktır. İlk derece mahkemesince bilirkişi rapor içeriğindeki tespitlere göre dava konusu 7 nolu genel kurul kararı ile alınan davalı şirketin tasfiyeye sokulması yönündeki kararda TTK 445 maddesi kapsamında yasa, esas sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırılık görülmemesinden ötürü bu karar yönünden de davanın reddi yönündeki kararında, yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacılar tarafından yatırılan 85,70.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90.TL istinaf karar harcından istinaf eden davacılar tarafından yatırılan 31,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50.TL’ nin davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacılar üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 21/03/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

.