Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/867 E. 2018/216 K. 21.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/867 Esas
KARAR NO : 2018/216 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2015/1200 Esas 2017/648 Karar
TARİH : 16/06/2017
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ : 21/03/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili sigorta şirketi tarafından … nolu Nakliyat Emtea Sigorta Poliçesi ile “…. A.Ş.’nin sigortalattığı ve … A.Ş’den alınan 1 adet Analog Kontrolör cinsi emtia, davalı …Ş adli nakliyesi firma sorumluluğunda alıcı firmanın Hadımköy deposundan Mardin Santrali’ye sevk edilmek üzere 14.10.2014 tarihinde …s Kargo’nun Hadımköy Şubesine teslim edildiğini, daha sonra sigortalı 16.10.2014 tarihinde alıcı firma yetkilisinin davalının Kızıltepe şubesinden gönderiyi teslim almak üzere yapmış olduğu incelemede konu emtiada hasar olduğunun görüldüğünü ve bu hususta firma yetkilisinin de imzasının bulunduğu ekli Hasar Tutanağının düzenlendiğini, …’nin yapılan incelemede analog ibrenin hareketi tam yapamamıs, scala sisteminin yerinden çıkması, arka kablo bağlantı soketinin yerinden oynaması ve oynayan yerlerde kopmaların meydana gelmesi nedeniyle emtianın kullanılamayacak halde olduğu tespit edildiğini, davalı davaya konu emtianın sert elleçleme veya araç içerisinde düşürülmesi ve üzerine daha ağır yük konulmasından dolayı hasarlanmasına neden olduğunu, davalı taşıma şirketi sağlam şekilde teslim aldığı emteayı aynı şekilde teslim etmesi gerektiğinden hasarın meydana gelmesinde tamamen kusurlu olduğunu, hasarlı emtia üzerinde yaptırılan ekspertiz çalışması sonunda tespit edilen 3.806,73 TL hasar bedeli, 02.12.2014 tarihinde sigortalı şirkete ödediğini, davalının bugüne kadar herhangi bir ödeme girişimi olmadığını, bunun üzerine iş bu davanın açıldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak üzere 3.806,73.TL rücuen tazminat alacağının hak sahibine ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı tarafından, dava konusu malzemelerin müvekkil şirkete tam ve hasarsız olarak teslim edildiğinin kesin delillerle ispatı gerektiğini, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemekle birlikte, gönderici, ürün teslimi sırasında gönderilenin cinsi, miktarı, niteliği gibi hususları tam ve doğru olarak bildirmekle yükümlüğü olduğunu, kargonun taşıma esnasında arar gördüğünü kabul manasına gelmemekle birlikte taşınan ürün müvekkil şirket tarafından paketlenmediğini ve müvekkil şirketin ambalaj nedeniyle oluşan zarardan sorumluluğu bulunmadığını, hiçbir şekilde şirketin sorumluluğunun bulunduğu manasına gelmemek üzere öncelikle talep konusu edilen zarar tutarının ve daha sonra kusur ve kusur ile zarar arasındaki illiyet bağının ispatı gerektiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacı tarafça süresinde hasar bildirimi yapılmadığını, müvekkil şirketin dava konusu kargo taşıması ile ilgili meydana geldiği iddia edilen hasar ve varsa zarardan müvekkil şirketin sorumluluğu bulunmadığını, bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz iş bu davanın reddini, haksız ve mesnetsiz iddialara dayanılarak açılan iş bu davanın usul ve esas yönünden reddini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 16/06/2017 tarih 2015/1200 Esas 2017/648 sayılı kararında;
“Dava, yurtiçi taşıma esnasında zarar gördüğü iddia edilen malın bedelinin davalı taraftan tahsili istemine ilişkin olup, taşıma işi 6102 sayılı TTK.nun yürürlüğünden sonra 14.10.2014 tarihinde yapılmıştır. Bu durumda davalı taşıyıcının sorumluluğunun 6102 sayılı yasanın 850 ve devamı maddelerine göre belirlenmesi gerekir. TTK 850 maddesi uyarınca taşıyıcı taşıma sözleşmesi ile eşyayı varma yerine götürmeyi ve orada gönderilene teslim etmeyi borçlanmıştır. Kanunun 875 maddesinde ise taşıyıcının ziya veya hasar ile gecikmeden doğan zarardan sorumluluğu düzenlenmiş olup, taşıyıcı eşyanın taşınmak üzere teslim alınmasından teslim edilmesine kadar geçecek süre içinde eşyanın ziyanından, hasarından ve teslimindeki gecikmeden doğan zararlardan sorumludur. Ziya, hasar ve gecikme taşıyıcının en yüksek özeni göstermesine rağmen kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği sebeplerden meydana gelmiş ise taşıyıcının sorumluluktan kurtulacağı Kanunun 876 maddesinde kabul edilmiştir. 878 maddesinde ise özel haller düzenlenmiş olup, hasarın bu maddede gösterilen hallerden birine bağlanabilmesi halinde de taşıyıcı sorumluluktan kurtulabilecektir. Bu maddeler kapsamında değerlendirme yapıldığında; taşınan emtianın davalı şirket tarafından yüke ve ambalajına herhangi bir çekince koyulmadan teslim alındığı, ancak alıcısı emrine çekincesiz teslim edilemediği, hasar tutanağı olduğundan davacının yazılı ihbar yapmasına gerek olmadığı, davalının kusurlu olduğu, davalı taşıyıcı, yasanın aradığı en yüksek özeni göstermediği gibi TTK 878 maddesinde sayılan özel hallerden herhangi bir tanesinin de olayda gerçekleşmediği, bu durumda davacının rü’cuen talep edebileceği tutarın TTK 880. maddesine göre belirlenmesi gerektiği, davalının malı çekincesiz teslim edemediğinden kendisini mesuliyetten kurtarabilecek beyyinelerden istifade edemeyecek durumlarda 6102 sayılı TTK’nın 880/1-2 maddesi uyarınca; eşyanın gönderilene teslim edileceği yerde hasardan önceki değeri ile hasardan sonraki değeri arasındaki mevcut farka göre belirlenmesi gerektiği, ancak TTK’nın 882. Maddesine göre taşıyıcının ödeyeceği tazminat tutarının hasarlı teslim edilen malın brüt ağırlığının her bir kg için 8,33 özel çekme hakkını (SDR’yi) karşılayan tutar ile sınırlı olduğu, bilirkişi tarafından söz konusu hesaplamanın 197,62 TL (yük ağırlığı: 7 kg, SDR: 8,33, 7×8,33= 58,31 SDR, SDR’nin yükün alıcıya teslim edildiği tarih olan 14/10/2014 tarihindeki değeri: 3,3891, 3,3891 x 58,31 = 197,62 TL) olarak tespit edildiği ve bu miktarın mahkememizce de uygun görüldüğü …”gerekçesi ile,
Davanın kısmen kabul, kısmen reddine, 197,62 TL’nin 02.12.2014 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 2/2 maddesi uyarınca avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla talebin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,
İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Hasar gören emtea üzerinde yapılan ekspertiz incelemesi sonucu toplamda 3.806,73.TL hasar bedeli tespit edildiği, tespit edilen bedelin tamamının müvekkili tarafından 02/12/2014 tarihinde sigortalısına ödendiğini,
Davalının malı teslim alırken hiçbir çekince ileri sürmemesine, kırılabileceği konusunda bilgisi olmasına, uyarı yapıştırmış ve teslim sırasında paketleme yetersizliğinden bahsetmemesine rağmen, yargılama sırasında hasardan sonra paketleme yetersizliğinden bahsetmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, kırılabilir uyarısı yapıştı, kırılacak bir şey var içinde var ise, davalının kontrol edip, eğer paketleme yeterli değilse taşıyıcı olarak göndereni uyarması gerektiğini, bunu yapmayarak malı kırdıktan sonra paketleme sığınmasının hukuken mümkün olmadığını,
Dosyada, taşımanın davalı tarafından yapıldığı, malın sağlam olarak teslim edildiği, malın kırabilir bir eşya olduğu uyarısı yapıldığı ve bu nedenle de taşınırken özel ihtimam gerekeceğinden kırılabilir uyarısı yapıştırıldığı, taşıma sonunda malın kırık olarak teslim edildiği, dolayısıyla malın taşıma sırasında ve taşıyıcının sorumluluğundayken kırıldığının açıkça tespit edildiğini,
Bilirkişi raporunda da sigortalı emteanın davalının sorumluluğunda taşıması sırasında hasarlanarak zarara uğradığının net olarak ortaya koyulduğunu,
Ancak bilirkişi raporunda TTK 882 nolu maddesine atıf yapılarak, kg başı 8,33 SDR üzerinden hesap yapıldığı ve hasarın 197,62.TL sinden davalının sorumluğu olması gerektiğinin belirtildiğini, ancak TTK 882.maddesinde sorumluluk sınırı çizildikten sonra aynı kanunun 88.maddesinde bu sınırın kaybolması halinin de düzenlendiğini,
Madde hükmünde net olarak sadece kasıt değil taşıyıcının ihmal ve zararın meydana geme ihtimalinin bilinciyle işlemiş olduğu fiilin de sorumluluk sınırını kaldırır bir hal olarak sayıldığını,
Bilirkişinin emsal olarak raporunda yer verdiği Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2003/11-756 E. 2013/743 K. sayılı kararında tanımlanan ağır kusur hali gibi olduğunu,
Dava konusu olayda, üzerinde kırılacak eşya olduğu uyarısı da yapıştırılmış olan bir eşyanın, taşıma sırasında düşme, çarpma veya daha ağır bir yük konulması sonucu hasarlandığını, bu durumda taşıyıcının ağır kusuru veya ihmalinin olduğunu,
Bilirkişinin raporuna eklediği Yargıtay kararı ile de açıkça belirtildiği üzere, sağlam teslim edilen ancak hasarlı şekilde teslim alınan bir malın, taşıyıcının ağır kusuru veya ihmali ile hasarlanmadığını ispat etmek davalının yükümlülüğünde olduğunu,
Meydana gelen olayda davalı taşıyıcının sağlam şekilde teslim aldığı emteayı hasarlı şekilde teslim ettiğini, kasten böyle yapıldığı iddialarının da olmadığını, ancak gereken özenin gösterilmediği ve ihmalin var olduğunu,
Davalının TTK 886 maddesi hükmü gereği sorumluluk sınırından faydalanamayacağı ve hasarın tamamından sorumlu olması gerektiğini,
Nakliyecinin gözetiminde yapılan emtea teslimine ve ambalajlamasına, emteanın taşınmak üzere kendisine teslim edilmesi sırasında hiçbir itirazının olmamasının da emteanın nakliyeciye teslimi sırasında sağlam olduğunu ve taşıma esnasında hasarlandığını açıkça kanıtladığını,
Taşıyıcının özen yükümlülüğünü yerine getirseydi, dikkatsiz ve tedbirsiz davranmasaydı, zararın hiç meydana gelmeyeceği ve emteanın alıcısına sağlam olarak teslim edileceğini,
Davalı taşıyıcının kendi gözetiminde meydana gelen hasarın tamamından sorumlu olduğunu,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, icranın geri bırakılmasına, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1200 Esas 2017/648 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Davacı vekilince, nakliyat sigorta poliçesi teminatından dava dışı sigortalıya ödenen hasar tazminatından zarar sorumlusu olduğunu ileri sürdüğü davalı taşıyandan TTK 1472 maddesi uyarınca rücuen tahsili istimli açılan davada, ilk derece mahkemesince davalının TTK 882 maddesi uyarınca zarardan sınırlı sorumlu olduğu benimsenerek davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın davacı vekilince istinaf edildiği anlaşılmaktadır.
Davacı vekilince ilk derece mahkemesince davalı taşıyıcının TTK 882 maddesi uyarınca hasardan sınırlı sorumluluğuna karar verilmesinin TTK 886 maddesi kapsamında yerinde olmadığı ileri sürülerek karar istinaf edilmiştir.
Yargılama sürecinde alınan bilirkişi rapor içeriğinde de dikkat çekildiği üzere somut olayda; davalı taşıyıcının teslim aldığı gönderiyi, çekincesiz olarak alıcısına teslim edebilmek için, taşımasını üstlendiği emtianın zarar görmesini önleyebilmek için gerekli olan özeni göstermemiş olmasından öte; taşımak üzere teslim aldığı emtianın zarar görebileceğine hiç aldırmadan, bilinçli olarak yaptığı pervasızca bir eyleminin neden olduğu belirlenmemiştir. Bu durumda davalının TTK 886 maddesine göre sorumluluk sınırından yararlanamayacağı yönündeki davacı istinafı yerinde değildir.
İlk derece mahkemesinin bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler ışığında kurduğu hüküm ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 85,70.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90.TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 4,50.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/03/2018 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.