Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/864 E. 2018/205 K. 14.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/864
KARAR NO : 2018/205
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİH : 11/07/2017
NUMARASI : 2016/76 Esas – 2017/757 Karar
DAVA : İtirazın İptali ( Depolama Sözleşmesinden Kaynaklanan )
KARAR TARİHİ : 14/03/2018
GEREKÇELİ KARARIN
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, Davalının ithal ederek gümrük işlemlerini yaptığı, MA5210 ve GPPS 123 adlı malları için müvekkilinin serbest depolama hizmeti verdiğini, bu sebeple davalı firmaya 20/036/2015 tarihli 6020 nolu 11.152,84 TL bedelli serbest depolama faturasınnı düzenlendiğini, MA5210 ve GPPS 123 adlı malların gümrük işlemlerinin ardından müvekkili şirket deposuna aktarıldığını, 11.152,84 TL tutarındaki serbest depolama hizmetinin müvekkili tarafından sunulduğunu, müvekkili şirketin davalıya söz konusu ödemesi için taleplerde bulunduğunu ancak bir yanıt alamayınca İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyasına takibe geçtiğini, davalı tarafında bu borca itirazda bulunduğunu ileri sürerek, müvekkili şirketin dava konusu alacağın ileride tahsilinin temini için davalı-borçlunun menkul, gayrimenkul malları ve 3. Şahıslardaki hak ve alacaklarının üzerine ihtiyati tedbir kararı vaz edilmesini, icra müdürlüğüne yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalı borçlunun %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı yanın müvekkili şirketten talebi kabil meşru ve haklı herhangi bir alacağı davalının da davacıya herhangi bir surette tediyeyle sorumlu olduğu herhangi bir borcu olmadığını, aksine davacı şirket zimmetindeki emtiaları zayi etmesi sebebiyle müvekkili davalıya borçlu olduğunu, davacı şirketin müvekkil davalıya karşı olan sorumluluklarını ve borçlarını kendince kayden sıfırlamak ve hatta alacaklı hale getirmek amacıyla bir takım karşı faturalar düzenlediğini, davaya konu faturalarında bunlardan bir tanesi olduğunu, huzurdaki davada davacının sözde alacak iddiasının icra takibine de konu ettiği 20.03.2015 tarih 11.152,84 – TL bedelli e-faturaya dayandığını, davacının sözde alacak iddiasında haklı ve samimi olmadığı bahse konu fatura ile birlikte aynı tarihte yani 20.03.2015 tarihinde e-fatura yöntemiyle düzenlediği ve müvekkil şirkete gönderdiği 15.151.20 – TL 2.nci faturadan da belli olduğunu, alacaklı olduğunu iddia eden davacının 20.03.2015 tarihli biri dava konusu 11.152.84 – TL bedelli diğeri ise 15.151,20 – TL bedelli olmak üzere 2 adet e-fatura düzenleyerek e-posta yoluyla gönderdiğini ve bu surette kendince davalı şirkete karşı olan borçlarını sıfırlayıp üstüne üstlük 11.152,84 – TL alacaklı hale getirmeye çalıştığını, müvekkilinin her iki faturaya karşı Kadıköy … Noterliğinin…. yevmiye 27.03.2015 tarihli ihtarnamesiyle itiraz ve iade ettiğini, davalı yanın bu tutum ve girişimlerinin haksız olduğu kadar iyi niyetten tamamen uzak olduğunu savunarak, haksız ve yersiz davanın ve inkar tazminatı dahil tüm taleplerinin reddine, her hangi bir alacağı olmadığını bildiği halde davalı – müvekkil şirket aleyhinde kötü niyetle takip başlatan ve ihtilafın doğmasına sebep olan davacının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 11/07/2017 tarih 2016/76 Esas – 2017/757 Karar sayılı kararı ile,” 6762 sayılı TTK’ nun 84. maddesi gereğince kanuna uygun olarak tutulmuş olan ticari defterlerin münderacatı sahipleri ve halefleri aleyhine delil teşkil edeceğinin Yargıtay yerleşik içtihatlarında da benimsendiğini, bu doğrultuda, davalı tarafça, zayii olan mallar nedeniyle alacaklı olduğu iddia edilmiş ve bir kısım tanık beyanı ile bu iddia doğrulanmışsa da, gerçekleşen bu zarara ilişkin düzenlenmiş herhangi bir faturanın ve bu alacağın defter kayıtlarında olmaması dikkate alınarak tanık beyanlarına itibar edilmediği, serbest depolama hizmeti nedeniyle ücret alınmayacağı konusunda sözlü anlaşmaya varıldığı savunmasının irdelenmesinde ise; 6102 TTK’ nun 20. Maddesinde her tacirin, yapmış olduğu iş ve hizmet nedeniyle ücret isteyeceğinin karine olarak kabul edildiği, bu karinenin aksini iddia eden, tarafın iddiasını ispatla yükümlü olduğu, faturaya konu alacağın, senetle ispat sınırı içinde oluşu, davacının, tanık beyanlarını açıkça kabul etmeyişi dikkate alınarak davalının bu yöndeki savunmasına da itibar edilemayaceği, dosyada mevcut bilgiler doğrultusunda, bilirkişi tarafından ve ayrıca resen yapılan tespit üzerine, faturada belirlenen serbest depolama ücreti makul kabul edilerek davacının, takip tarihi itibariyle faturada yer alan meblağ tutarında alacaklı olduğu ..” gerekçesi ile, Açılan davanın kabulüne, davalının, İstanbul Anadolu 24. İcra Müdürlüğünün 2015/19321 sayılı takip dosyasın ayapmış olduğu itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden aynen devamına, alacağın faturaya dayalı likit olması nedeni ile itirazında haksız olduğu anlaşılan davalıdan hükmedilen meblağ üzerinden hesaplanan % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine, karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf talebinde bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
İlk derece mahkemesince eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya, hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini,
Davanın tarafları arasında hem akdi ilişki hem de takip -dava konusu fatura bedeli, muhteviyatının tümüyle tartışmalı ve ihtilaflı olduğunu,
İlk derece mahkemesince sadece taraf defterleri üzerinde mali müşavir incelemesine ve rapor alınmasına karar verildiğini, mali müşavir bilirkişinin de sadece taraf defterlerine göre bir rapor düzenlediğini,davalının müvekkiline ait kaç ton malı kaç gün serbest depoladığı ve 0,20 Usd x ton x gün hesabına dayalı olduğunu iddia ettiği faturadaki bu rakamın gerçeği yansıtıp yansıtmadığı konusunda bir tespit içermediği,
Hükme dayanak teşkil edilen raporda davacının yerinde yapılan incelemede sunulan bilgi ve belgeler arasında “BGN genel takip tablosu ” adı altında bir belgeden bahsedilmişse de rapor ekinde ve dosyada böyle bir tablo / belge olmadığını,
İspat külfeti kendisinde olan davacının davasını ispatlayamadığını,
Alacaklı olduğunu iddia eden davacı gerek takipte ve gerekse görülen davada; alacağının bahse konu fatura olduğunu belirttiğini, faturanın tek başına akdi ilişkinin ve alacağın ispatına yeterli olmadığını, fatura düzenlenmesiyle serbest depolama hizmetinin sunulduğunun kanıtlanamayacağını,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Dava, serbest depolama ücretinden kaynaklanan fatura alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davalı vekili taraflar arasında akdi ilişkinin kurulmadığını, serbest depolama hizmeti verilmediğini, taraflar arasında serbest depolama ücreti alınmayacağına ilişkin sözlü anlaşma bulunduğunu, kararın eksik incelemeye dayalı olarak verildiği, iddia ederek istinaf konun yoluna başvurmuştur.
Davacı tarafından dava dosyasına sunulan ve davalı tarafça da itiraza uğramayan taraf çalışanları arasındaki e mail yazışmalarına göre ; davalı şirketin talebi üzerine, davacı şirket çalışanı tarafından gönderilen 29/08/2014 tarihli e-mail ‘de davalıya serbest depolama için 0,20 USD x ton x gün üzerinden fiyat teklifi verilmesi ve bu teklifin davalı tarafından kabul edilmediğine ilişkin herhangi bir delilin davalı tarafça dosyaya sunulamamış olması, yine davalı şirket tarafından 28/10/2014 tarihinden 26/01/2015 tarihine kadar davacı şirkete verilen yükleme talimatları ve yüklenen ürünlere ilişkin sevk irsalıyeleri ve duruşmada dinlenen davalı tanığı …’in “davacının, davalıya serbest depolama hizmeti verildiği” yönündeki açık beyanı, yine davalıya ait ürünlerin, davacıya ait depodan bulunurken bir kısmının zayi olduğuna ilişkin davalı iddiası birlikte değerlendirildiğinde; davacının davalıya depolama hizmeti verdiği dosya kapsamına göre kanıtlandığından davalının, taraflar arasında serbest depolama sözleşmesi olmadığı ve hizmet verilmediği yönündeki istinaf sebebi yerinde değildir.
Davalının, taraflar arasında yapılan sözlü anlaşmaya göre ; serbest depolama ücreti alınmayacağına ilişkin istinaf sebebine gelince; davalının bu yöndeki iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerekmekte olup, bu yöndeki iddiasını ispata yarar herhangi bir delil ibraz edemediğinden bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir.
Davacı tarafından davalıya gönderilen e-mail’de serbest depolama ücretinin nasıl hesaplanacağına ilişkin düzenleme olup, bilirkişi tarafından depodaki ürünlerin çıkış tarihleride dikkate alınarak hesaplama yapıldığından davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir.
İlk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine de aykırı olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 85,70 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 761,85 TL harçtan istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 191,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 570,85 TL’ nin davalı taraftan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden taraf üzerinde bırakılmasına,
5- Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
6- Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/03/2018 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.