Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/854 E. 2018/77 K. 31.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2017/854
KARAR NO : 2018/77
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 05/07/2017
DOSYA NUMARASI : 2016/573 Esas – 2017/597 Karar
DAVA : İtirazın İptali ( Tellallık Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 31/01/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ..i) adına …’ın 28.04.2012 tarihinde …/İstanbul adresinde bulunan taşınmazı kiralamak amacıyla müvekkil şirket çalışanı ile söz konusu gayrimenkulde incelemelerde bulunulduğunu ve gayrimenkul görme ve hizmet bedeli sözleşmesi imzaladığını, müvekkil şirket ile yapılan sözleşmede, davalı şirket yetkilisi …..’ın beyanı ile doldurulmuş olup söz konusu sözleşmede şirket ismi olarak …ismi verildiğini, ayrıca davalı tarafın itiraz beyanlarında da şirketin tam Unvanının … Tic. Ltd. Şti. olduğunu ve …. Huzurevi olarak anıldığını, internet üzerinden yapılan araştırmadan da anlaşılacağı üzere davalı şirket … Huzurevi olarak anıldığını, bu nedenle de icra takibinde söz konusu isim sehven yazıldığını, söz konusu sözleşmenin BK 520. maddesinde öngörülen biçimde yapıldığını, davalı işbu bedeli söz konusu gayrimenkulun davalı tarafından kiralanması durumunda müvekkil şirkete kayıtsız ve şartsız ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, bu sözleşmenin akabinde söz konusu gayrimenkulun davalı şirket tarafından kiralanıp halen kiracı sıfatıyla bu gayrimenkulun kullanıldığını, davalı takip borçlusu tarafından icra dosyasına yapılan itirazla davalı şirketin müvekkil emlak şirketi ile herhangi bir ilişkisi bulunmadığını iddia etmiş olsa da ekte yer alan gayrimenkul görme ve hizmet bedeli sözleşmesinden de anlaşılacağı üzere sözleşmede yazılı adreste bulunan taşınmazın davalı şirket ortağı tarafından bizzat gezildiğini ve bu işleme müvekkil şirket çalışanı tarafından refakat edilerek, hizmet verildiğini, gayrimenkul görme ve hizmet bedeli sözleşmesine göre müşteri bu gayrimenkullerden birini kiraladığı takdirde yıllık kira bedelinin % 12′ sini ödeyeceğini kabul ettiğini, ancak davalı işbu sözleşmeye aykırı hareket ederek müvekkile hizmet bedeli sözleşmesi gereği ödemesi gereken tutarı ödememiş ve müvekkilinin zarara uğramasına sebep olduğunu, ödeme yapılmayınca müvekkil şirket tarafından davalı borçlu aleyhine, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün… E sayılı dosyası ile 25.920,00 TL (faiz ve maraflar hariç) üzerinden takip başlatılmış, ancak borçlu borca itiraz ettiğini, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile itirazın iptalini, icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve ücreti vekaleti davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İcra dosyasında borçlunun … Huzurevi gösterildiğini, ancak davanın …aleyhine açıldığını, taraflar arasında herhangi bir sözleşme olmadığını, dava konusu sözleşmeyi … imzalamış olup, bu şahsın şirket yetkilisi olmadığını, bu yönden davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, ayrıca davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte davacı şirketin kiralanan gayrimenkulün sahibi arasında sözleşme bulunmadığını, ve gayrimenkulün görme ve hizmet bedelinin sözleşmede ortak olarak gösterildiği beyan edilen …’a ödendiğini, bu nedenlerle davacı tarafından müvekkil şirket aleyhine açılan haksız davanın reddine, kötü niyet ve haksız olarak takibe girişen davacı aleyhine %20 oranında tazminata hükmedilmesini yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 05/07/2017 tarih ve 2016/573 Esas – 2017/597 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” … taraflar arasındaki ilişki doğrultusunda, kira sözleşmesindeki kira bedelinin aylık 16.500,00 TL olup yıllık kira bedelinin 198.000,00 TL olarak belirlendiği, bunun %12′ sinin davacının talep edebileceği değer olduğu, buna göre komisyo ücreti olarak talep edilebilecek değerin 23.760,00 TL olarak belirlendiğinden davacının talebinin davadaki sunmuş olduğu tüm delil ve dayanaklar ile belgelendiği, davalının ise mahkemece oluşturulan ara karara göre delillerinde sunduğu dayanaklarını dosyaya ibraz etmediği ve bu yönde de açıklama yapmadığı belirlendiğinden, itirazın kısmen iptali ile, alacağın bu koşullar altında yıllık kira bedelinin sözleşme ile sabit olup, hak kazanılacak komisyon tutarının yine sözleşmeye göre hesabının mümkün bulunduğu, ve likit olduğu, … ” gerekçeleri ile;
” 1-Davalının İst…..İcra Müd. … sayılı takibe yönelik itirazının kısmen iptaline, takibin 23.760,00 TL üzerinden devamına, bu bedele takip tarihinden itibaren talep gibi %9 faiz uygulanmasına, fazla talebin reddine,
2-İnkar tazminatının koşulları oluşmadığından bu istemin reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Yerel Mahkemenin öncelikle icra takibi dosyasının borçlusu ile davalının farklı isimler olması itibari ile husumet yönünden davayı reddetmesi gerektiğini, davacı ile davalı müvekkil şirket arasında sözleşme imzalanmadığını, dava konusu sözleşmenin davalı şirketin sadece ortağı olan ancak yetkilisi olmayan dava dışı …tarafından imzalanmış olduğundan davanın davalı müvekkil şirkete yöneltilmesinin yanlış olduğunu,
Dava konusu sözleşmede davacı şirket altında imzası bulunan …’ ün davacı şirket yetkilisi olmayıp davacının dava dilekçesinde ve davalı tanığı olarak ifadesi sırasında kendisinin de beyan ettiği üzere davacı şirket çalışanı olduğunu, bu halde tellalin imzasını taşımayan dava konusu sözleşmenin geçerli olduğundan söz edilemeyeceğini,
Taraflar arasında geçerli bir sözleşme bulunmadığını, zira mezkur icra takibi ve dava konusu 28.04.2012 tarihli gayrimenkul görme ve hizmet bedeli sözleşmesinin davacı ve davalı tarafın temsile yetkili yetkilileri tarafından imzalanıp kaşelenmediğinden yok hükmünde olduğunu,
Davalı müvekkil şirketin sözleşme tarihinde şirketin temsile yetkili müdürünün … olduğunu, temsil yetkisine sahip müdürlerin, şirketi üçüncü kişilere karşı temsil edeceğini, şirket adına hukuki işlemler ( sözleşme ) yapmak ( imzalamak ) yetkisine sahip olduklarını, yaptıkları bu hukuki işlemlerle şirketin bağlı olduğunu, mezkur sözleşmenin şirketin temsile yetkili müdürü … tarafından imzalanmadığı sürece davalı müvekkil şirketin borç altına girmesinin mümkün olmadığını,
İleri sürerek ; yerel mahkemenin 05.07.2017 tarih ve 2016/573 Esas – 2017/597 Karar sayılı davanın kısmen kabulüne yönelik kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın tamamen reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Dava tellallık sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davaya konu icra dosyasının incelenmesinde borçlu olarak tüzel kişiliği olmayan “…Huzurevi”nin gösterildiği anlaşılmıştır.
Bir davanın itirazın iptâli davası olarak nitelendirilebilmesi ve davaya itirazın iptali davası olarak devam edilebilmesi için, borçlu davalı (gerçek temsilci) hakkında geçerli bir icra takibinin bulunması ön koşuldur. İcra takibi tüzel kişiliği bulunan gerçek temsilciye karşı değil de, gerçek temsilcinin tüzel kişiliği bulunmayan bir işletmesine karşı yapılmışsa, ortada geçerli bir icra takibi bulunduğunu kabul etmek mümkün değildir. Bu nedenle ilk derece mahkemesince geçerli bir icra takibine ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın esasının incelenmesi doğru olmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılarak davacının davasının geçerli bir icra takibinin bulunmaması nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davalı ….Tic. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 05/07/2017 tarih ve 2016/573 Esas – 2017/597 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b/2 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak,
1-Davanın, geçerli bir icra takibine ilişkin dava şartı yokluğu nedeni ile USULDEN REDDİNE,
2- İlk derece mahkemesi yönünden Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibari ile alınması gereken 35,90 TL harcın, davacı tarafça peşin olarak yatırılan 442,65 TL harçtan mahsubu ile bakiye 406,75 TL harcın davacı tarafa talebi halinde iadesine,
3- Davacı tarafından İlk Derece Mahkemesi’ nde yapılan yargılama sırasında sarf edilen tüm yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı tarafından İlk Derece Mahkemesi’ nde yapılan yargılama sırasında sarf edildiği UYAP sistemi üzerinden anlaşılan 130,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’ ne göre hesaplanan 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6- İstinaf yönünden; Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden tarafından yatırılan 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 31,40 TL istinaf karar harcının davalı tarafa iadesine,
7-Davalı tarafından istinaf aşamasında yatırılan 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yine istinaf aşamasında sarf edilen 30,00 TL posta giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8- Dosyada artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine,
9-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından, dosyanın taraflarına tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 31/01/2018 tarihinde HMK’ nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.