Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/838 E. 2018/178 K. 07.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2017/838 Esas
KARAR NO : 2018/178 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2015/182 Esas 2017/346 Karar
TARİH : 11/04/2017
DAVA : Tazminat
KARAR TARİHİ : 07/03/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacılar vekili dava dilekçesi ile; davalının, davacıya ait işyerinde üst düzey pozisyonda satış şefi olarak çalıştığını; 15/01/2013 tarihinde satış müdürü … ile davalı satış şefi … kendilerine iş kurduklarını söz konusu yaptıkları işi artık kendi adlarına yapacaklarını belirtmek sureti ile işyerinden ayrıldığını; davalı şirket ile davalı ve arkadaşı … arasında akdedilen iş sözleşmesinin personelin sadakat borcu, rekabet etmeme, sır saklama yükümlülüğü ve eğitim giderlerine katılma başlıklı 10. maddesinde işçinin iş sözleşmesi süresince işverenin faaliyet gösterdiği İstanbul sınırları içerisinde işveren nezdinde yapmış olduğunu; yapılmakta olan iş veya işlerle ilgili olarak ve aynı zamanda madeni yağlar ve üretim sektöründe işverenin işleri ile alakalı başka bir gerçek ya da tüzel kişi işveren nezdinde hizmet akdine dayalı olarak veya doğrudan yada dolaylı ortaklık tesisi, vasıta kullanmak suretiyle işverenin faaliyet gösterdiği sektörde ve madeni yağ ve üretim sektöründe çalışamayacağını; işverene karşı haksız rekabet teşkil edecek bir çalışma içinde olamayacağını; anılı rekabet etmeme yükümlülüğüne aykırılık teşkil eder nitelikte davranışta bulunduğunun işveren tarafından tespit edilmesi halinde hiçbir ihtar ve hükme gerek kalmaksızın 30.000,00
USD tutarındaki cezai şartı ilk talep anında nakden ve defaten işverene ödeyeceğini; işveren in işçinin iş sözleşmesini, derhal ve tazminatsız fesih hakkı bulunduğunu hususunda da tarafların mutabık kaldığının belirlendiğini, işçinin iş sözleşmesi süresince işverenin faaliyet gösterdiği davalı ve arkadaşının davacı işyerinde en üst düzeyde çalışırken rekabet etmeme ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığını ileri sürerek, sözleşmede yer alan cezai şartın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davalının, davacı firmada çalışmaya başlamadan önce de bu işi yapmakta olduğunu; kendisi … A.Ş.’de çalışmakta olduğunu, davalının iş akdinin devam ettiği süreçte bağlılığını ve sadakatini sonuna kadar ispat ettiğini, davalının iş sözleşmesi süresince rekabete aykırı bir davranışta bulunmadığını savunarak, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini; talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 11/04/2017 tarih 2015/182 Esas 2017/346 sayılı kararında;
“İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmaları ile bilirkişi raporu içeriğine göre;
Taraflar arasında; davacı/ iş veren ile davalı/çalışan arasında 02/01/2010 tarihli yazılı iş sözleşmesi düzenlendiği; davalının, davacı uhdesindeki çalışmasının 13/01/2013 tarihi itibariyle sonlandığı hususunda uyuşmazlık; bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalının, davacı şirkette çalışırken edindiği bilgi, portföy ve know-how bilgilerini kullanarak, davacının iş yaptığı birçok bayiden sipariş alarak bu siparişleri iş yerinden ayrılmadan önce ortak olduğu şirkete yönlendirmek suretiyle taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 10.maddesinde yazılı rekabet yasağına aykırı davranıp davranmadığı; buna göre, davacının, davalıdan cezai şart talep etme koşullarının oluşup oluşmadığı; noktalarında toplanmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davalıya ait istifa dilekçesinin 15/01/2013 tarihini taşıdığı; davacı yanın, davalının söz konusu bu tarihten önce 03/01/2013 tarihinde aynı sektörde faaliyet gösteren … Şirketi’nin hisselerini devralmış olduğu; davalının, aynı günlerde davacı şirketin müşterilerini arayarak muadil parçaları daha ucuza temin etmek vaadi ile sipariş almaya başladığını iddiası ile işbu davanın açıldığı; ancak, dosyaya sunulu ticaret sicil kaydına göre davalı yanın 03/01/2013 tarihinde pay alımı yapmak suretiyle dava dışı … Tic. Ltd. Şti’ne ortak olduğu; bu verilere göre, davalı yanın iş sözleşmesi devam ederken bir başka şirkete ortak olduğu; ancak, davalı yanın cevap dilekçesi ekinde yer alan davacı şirket yönetim kurulu başkan yardımcısı … tarafından davalıya gönderilen 03/01/2013 tarihli e-posta mesajından ve davacı şirket yöneticisi … tarafından düzenlenen 15/01/2013 tarihli yazıda yer alan “… Sn…. 2013 yılı itibariyle …. Ticaret A.Ş’deki görevlerinden kendi arzuları ile ayrılmaya karar vermişlerdir. Her ikisi de 15/01/2013 tarihi itibariyle .. Holding bünyesinden ayrılmış ve şirketimiz ile ilişkileri kesilmiş olacaktır.” şeklindeki ifadeden davalı yanın, 01/01/2013 tarihi itibariyle davacı şirketten ayrılma yönündeki ifadesini davacı şirkete bildirildiğinin anlaşıldığı; davalı yanın, bu bildirimi yaptıktan sonra 03/01/2013 tarihinde dava dışı şirkete ortak olduğu; dosya kapsamında, davalı yanın, bu şirketin ortağı olduktan sonra, davacının müşterilerine daha ucuz fiyattan mal satma teklifine bulunduğuna ilişkin somut bir delilin dosyada yer almadığı; aksine, davalı delilleri arasında yer alan 27/12/2012 tarihli faturalar incelendiğinde; davalı yanın davacı şirket adına satışlara devam ederek TBK.m.396 düzenlenen borcuna uygun davrandığı; bu kapsamda, davalının, TBK.m.396’da düzenlenen sadakat ve özen borcuna aykırı davrandığına ilişkin davacı iddiasının kabule şayan görülmediği…”gerekçesi ile,
Davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,
Dosyada bulunan iş sözleşmesi, İTO kayıtları ve İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/114 Esas sayılı dosyasına ilişkin karar gereğince davalının rekabet yasağına aykırı davrandığı ortadayken, davanın reddine ilişkin kararın kabulünün mümkün olmadığını,
Davalının TBK 396.maddesi gereğince özen ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davranmadığına ilişkin yapılan değerlendirmenin kabulünün mümkün olmadığını,
Dosya kapsamındaki beyanlar, müvekkili şirket kayıtları, davalının iş sözleşmesi hükümleri, İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/114 Esas sayılı kararı, İTO kayıtları ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde, davalının müvekkili nezdinde çalışırken müvekkilinin izni ve bilgisi olmaksızın davalının hissesini devraldığı ve müvekkilinden edindiği tüm bilgi ve portföyünü ve know-how bilgilerini kullandığı, müvekkili ile haksız rekabet ettiği, rekabet etmeme yasağına aykırı davrandığı, kendi nam ve hesabına, iş gücü ve emeğini kullanarak kesintisiz hatta iç içe fiili iş hayatına devam ettiği hususları delillerle sabit olmakla birlikte. davalının gerek MK ‘deki dürüstlük kuralına, gerek BK’nın 396. maddesine gerek iş sözleşmesinin 10. maddesine aykırı davrandığı açık olup, sözleşmede yer alan cezai şartın tahsiline karar verilmesi gerektiğini,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, icranın geri bırakılmasına, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/182 Esas 2017/346 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Somut uyuşmazlıkta, davacı yanca gerek dava dilekçesinde gerekse istinaf dilekçesinde açıkça dayanıldığı üzere; davalının hizmet süresi devam ederken TBK 396 maddesinde düzenlenen ” İşçinin özen ve sadakat borcuna” ve davalı ile akdedilen iş sözleşmesinin 10. Maddesine aykırı hareket ettiğin belirterek sözleşmenin 10. Maddesinde yer alan cezai şartın şimdilik 35.000 TL sinin davalıdan tahsilinin talep edildiği, ilk derece mahkemesince yukarıdaki gerekçe ile davanın reddine karar verildiği ve kararın davacı vekilince istinaf edildiği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında davaya dayanak 02/01/2010 tarihli iş sözleşmesi imzalandığı, davalının 15/01/2013 tarihinde istifa ile davacı şirketten ayrıldığı, sözleşmenin 10 maddesinde “personelin sadakat borcu, rekabet etmeme sır saklama yükümlülüğü ve eğitim giderlerine katılma” husususun hüküm altına alındığı, buna göre “işçi işbu sözleşme süresince işverenin faaliyet gösterdiği İstanbul ili sınırları içerisinde işveren nezdinde yapmış olduğu ve yapılmakta olan iş veya işlerle ilgili olarak , işverenin verdiği hizmet kapsamında madeni yağlar satış ve üretim sektöründe işverenin işleri ile alakalı başka bir gerçek ya da tüzel kişi işveren nezdinde hizmet akdine dayalı olarak veya doğrudan ya da dolaylı ortaklık tesisi veyahut da bizzat ya da vasıta kullanmak suretiyle işverenin faaliyet gösterdiği madeni yağlar satış ve üretim sektöründe çalışamaz ve gizlilik mükellefiyeti gereği sır saklama yükümlülüğüne ve iyiniyet kurallarına aykırı olarak işçi işverene karşı haksız rekabet teşkil edecek bir çalışma içinde olamaz….” şeklinde düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Davacı yanın gerek yargılama aşamasında gerekse istinaf dilekçesinde emsal karar olarak ileri sürdüğü, davacı tarafından benzer iddialarla bir başka davalı ( Hüseyin Özpek) hakkında açılan dava sonucu verilen İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/114 E.
2015/921 K. 17/11/2015 tarihli kararının temyizi üzerine Yargıtay 11. HD. 2016/3279 E. 2017/5611 K. 23/10/2017 tarihli bozma ilamı içeriği de dikkate alındığında;
Dava dosyasındaki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve dava dilekçesindeki iddia ve maddi vakıaların ileri sürülüş biçimine göre, iş akdinin devam ettiği süreçte yapılan haksız rekabete ilişkin olarak davanın görülmesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
Dava, iş akdi devam ederken işçinin rekabet yasağı sözleşmesine aykırı davranmasından kaynaklı cezai şartın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, yukarıda özetlendiği gibi, davanın reddine karar verilmiştir. Alınan bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler, ticaret sicil kayıtları, mail yazıları kapsamında ilk derece mahkemesi gerekçesinde de yer verildiği üzere; davalıya ait istifa dilekçesinin 15/01/2013 tarihini taşıdığı; dosyaya sunulu ticaret sicil kaydına göre davalı yanın 03/01/2013 tarihinde pay alımı yapmak suretiyle dava dışı … Tic. Ltd. Şti’ne ortak olduğu; bu verilere göre, davalı yanın iş sözleşmesi devam ederken bir başka şirkete ortak olduğu; ancak, davalı yanın cevap dilekçesi ekinde yer alan davacı şirket yönetim kurulu başkan yardımcısı … tarafından davalıya gönderilen ve davalının … Tic. Ltd. Şti.’ne ortak olduğu tarihle aynı tarihli olan 03/01/2013 tarihli e-posta mesajından ve davacı şirket yöneticisi … tarafından düzenlenen 15/01/2013 tarihli yazıda yer alan “… Sn…. 2013 yılı itibariyle …Ticaret A.Ş.’deki görevlerinden kendi arzuları ile ayrılmaya karar vermişlerdir…” şeklindeki ifadeden davalı yanın, 2013 yılbaşı itibariyle ayrılma kararı alıp, davacı şirketten ayrılma yönündeki iradesini davacı şirkete bildirildiği ve bu hususun davacı şirketçe bilindiğinin anlaşıldığı; davalı yanın, bu bildirimi yaptıktan sonra 03/01/2013 tarihinde dava dışı şirkete ortak olduğu sonucuna ulaşılmakla; ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 85,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90.TL harcın, davacı tarafından yatırılan 597,75.TL istinaf karar harcından mahsubu ile bakiye 561,85.TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 07/03/2018 tarihine oy birliği ile karar verildi.