Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/834 E. 2018/175 K. 07.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2017/834 Esas
KARAR NO : 2018/175 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2016/61 Esas 2017/794 Karar
TARİH : 20/06/2017
DAVA : Alacak
KARAR TARİHİ : 07/03/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, taraflar arasında 16/06/2014 tarihinde iki iki tarafa borç yükleyen acente sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin bu sözleşme ile sigorta acenteliği faaliyetine başladığını, sözleşmede süresinin 1 yıl olarak kararlaştırıldığını, sürenin bitiminden 15 gün öncesine kadar sigorta şirketi tarafından sözleşmenin uzatılmayacağı yönünde ihtarda bulunulmadığı taktirde sözleşmenin 1 yıl süreyle uzatılacağının belirlendiğini, sözleşmenin bitim tarihi olan 16/06/2015 tarihinden önce müvekkiline bu yönde herhangi bir ihtar yapılmadığı için sözleşmenin 1 yıl süreyle daha uzatıldığını, fakat 05/09/2015 tarihinde müvekkiline bilgi verilmeksizin online bağlantısı kesilerek faaliyetlerinin engelllendiğini, daha sonra da gönderilen ihtarname ile 18/12/2015 tarihinde sözlşemenin feshedildiğinin bildirildiğini, müvekkilinin davalıdan 4.042,00 TL komisyon alacağının bulunduğunu, haksız fesih nedeniyle müvekkilinin ticari itibarının zedelendiğini ve kar mahrumiyetine uğradığını, ayrıca haksız olarak sözleşmenin sona erdirilmesi halinde acentenin sigorta şirketine bıraktığı müşteri çevresi için sigorta şirketinin acenteye uygun bir tazminat ödemesinin hakkaniyet gereği olduğunu ileri sürerek, 4.042,00.TL komisyon alacağının, şimdilik 100,00.TL 1 yıllık kazanç kaybının ve şimdilik 100,00.TL portföy alacağının faizleri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 08/05/2017 tarihli dilekçesi ile kar mahrumiyeti alacağına ilişkin 100,00 TL. lik taleplerini 18.245,35 TL daha arttırarak 18.345,35 TL ye çıkarttıklarını beyan etmiş ve harcını yatırmıştır.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının sözleşmesinin hukuka uygun olarak feshedildiğini, davacı iddialarının hiçbir hukuki ve reel mesnedinin bulunmadığını, sözleşmenin feshi sebebiyle acentenin portföy tazminatı talep etme hakkının olmadığını, davacı acentenin müvekkili şirketten herhangi bir komisyon alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk derece mahkemesi 20/06/2017 tarih ve 2016/61 Esas – 2017/794 sayılı kararı ile;
“Davalı şirketin Üsküdar ..noterliğinde düzenlenen 18/09/2015 tarihli ihbarname ile 06/06/2014 tarihli acentelik sözleşmesinin 10/12/2015 tarihi itibariyle fesh edildiğini bildiren ihbarname gönderdiği, yine Üsküdar ..noterliğinden 18/12/2015 tarihli azilname ile davacı acentenin acente olarak vekaletnamedeki yetkilerinin kaldırıldığı anlaşılmıştır.
Davalı ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun olduğu, 2014 ve 2015 yıllarına ait hesaplara göre davacının düzenlemiş olduğu poliçelerden dolayı, davalı tarafın yapmış olduğu ödemeler düşüldüğünde bakiye 4.042,52 TL. davacıya devir borcu kaldığı anlaşılmıştır.Davalı tarafın kayıtlarında davacıdan almış olduğu 5.000,00 TL. lik teminat mektubuna ek olarak komisyon hesabındaki 4.095,00 TL. lik davacı alacağını da acentelik sözleşmesinin 5/3 maddesine göre teminat hesabına aktardığı anlaşılmaktadır.Ancak davalı tarafın acenteye gönderdiği 18/09/2015 tarihli ihtarname ile sözleşmenin 10/12/2015 tarihi itibariyle fesh edileceğinin bildirdiği anlaşılmakla, fesih tarihinden sonra davacının 4.042,52 TL. lik komisypon alacağını yok ederek teminat hesabına aktarması mümkün değildir, bu nedenle bu miktar komisyon alacağını davacıya ödemesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Sözleşmenin 16/04/2014 tarihinde akdedildiği, 1 yılın sonunda fesih iradesi ortaya konulmadığından sözleşmenin 30.maddeye göre 15/06/2016 tarihine kadar uzamış sayılacağı ve bu durumda fesih tarihi olan 15/12/2015 tarihi ile sözleşmenin uzamış olduğu 15/06/2016 tarihleri arasında mahrum kaldığı komisyon karının talep edildiği anlaşılmaktadır. Bunun ön koşulu sözleşmenin haksız fesh edilmiş olmasıdır.Sözleşmenin 30.maddesine göre acentenin sözleşmede ön görülen yükümlülüklerinden herhangi birini yada birkaçını hiç yada gereği gibi yerine getirmemesi yada sözleşmeye aykırı davranması halinde noter aracılığı ile uyarılarak bu aykırılığın giderilmesinin istenmesi gerektiği ve bir ay içerisinde giderilmemesi halinde sözleşmenin şirket tarafından noter aracılığı ile tek taraflı ve tazminatsız olarak fesh edilebileceği düzenlenmiştir.Ancak davalı tarafın bu prosedüre uymaksızın sözleşmeyi fesh ettiği anlaşılmaktadır.Bu nedenle teknik bilirkişi tarafından yukarıda belirtilen tarihler arası için yapılan hesaplamada davacının geçmişe dönük komisyon net kar ortalaması hesaplanmak suretiyle yapılan hesaplamada, eğer sözleşme fesh edilmeyip süre sonu olan 15/06/2016 tarihine kadar acentelik devam etmiş olsaydı davacının 18.348,35 TL. kar edebilecek ve mahkum kaldığı kar tutarı olarak bumiktarı talep edebileceği kanaatine varılmıştır.
Davacı talepleri arasında portföy tazminatı istemi bulunmaktadır.Bu tazminatın talep edilebilmesi TTK. nunda ve sigortacılık kanununda düzenlenmiştir.Bu tazminatın istenebilmesi için davacının sözleşme ilişkisinin sona ermesinde kusurunun olmaması, acentenin davalıya kazandırdığı müşterilerin yeni ve sürekli olmaları gerekmektedir. Davacının kendisinin acente olmasından önceki yıllarda çalışılan müşterilerden farklı müşteriler getirdiğini net olarak ortaya koyamadığı gibi davacıdan önceki müşterilerin davacının çalıştığı 2015 dönemi içerisindeki düzenlemiş oldukları poliçeler nedeniyle davacı zaten komisyonunu almıştır.Kendisinin 2015 yılında kazandırılmış olabileceği müşterilerinin ancak 2016 yılında yeni bir poliçe düzenlemeleri halinde tazminata hak kazanabileceği düşünülürse, kendisinden önceki dönemin portföy tazminatını tahsil etmiş olan davacının 2015 yılı sonunda fesh edilen sözleşmeden sonra 2016 yılında yapılacak yeni poliçelerden portföy tazminatı istemesi hakkaniyete uygun olmadığı gibi mükerrer tahsilat sonucunuda doğurabilecektir, ayrıca davacı bir yıl için getirmiş olduğu müşterilerin komisyonunun zaten tahsil
etmiş olup, 2016 yılında süresi dolan müşteriler yönünden yeniden poliçeleri yenileyebilmek üzere emek ve mesai harcaması gerektiği halde sözleşme 2015 yılı sonunda fesh edildiğinden davacının 2016 yılında böyle bir emek ve mesaisi de söz konusu değildir, bu nedenle portföy tazminatı isteyemeceği kanaatine varılmıştır.
Dosya kapsamına göre, davacının 18.345,35 TL. kar mahrumiyeti, 4.042,00 TL. Komisyon alacağı toplamı 22.387,35 TL. alacağa hak kazandığı kanaatine varılmakla … ” gerekçesi ile;
Davanın kabulü ile, 22.387,35 TL alacağın dava tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile;
İlk derece mahkemesi kararının TTK, TBK ve HMK ile sigorta mevzuatına aykırı olduğunu,
Davacının sözleşmesinin kanunlar çerçevesinde usule uyularak feshedildiğini,
Bununla birlikte kanun koyucunun 121/1 maddenin birinci cümlesi ile taraflardan her birine üç ay önceden ihbarda bulunmak şartı ile fesetme hakkı verdiğini, bu şekilde gerçekleşecek fesihlerde de taraflara tazminat hakkı öngörülmediğini, aksi halde bu fesih şeklinin anlamı olmayacağını ve kanun koyucunun fuzuli yere hüküm ihdas etmiş olacağını,
Davacının gerçekten zararı olup olmadığı, buna karşın davalının karlı çıkıp çıkmadığının araştırılmadığını, TTK 122/1 maddesindeki sözleşmenin feshi halinde acentenin denkleştirme tazminatı talep edeceği şartların düzenlendiğini, mahkemece bu hususların değerlendirilmediğini,
Bidayet Mahkemesinin davaya konu sözleşmeyi dikkate almadığını, komisyon alacağının sözleşme hükmü uyarınca teminata aktarıldığını,
Ayrıca müddeabihin ıslah edilen kısmı için müstakar Yargıtay içtihatları muvacehesinde ıslah tarihinden faize hükmediliyor olmasına rağmen bidayet mahkemesinin dava tarihinden faize hükmetmesinin de açık bir bozma sebebi olduğunu,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, icranın geri bırakılmasına, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, masraf ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Davacı acente tarafından, sözleşmenin feshi nedeniyle 4.042.TL komisyon alacağı, kar mahrumiyeti nedeniyle şimdilik 100.TL, portföy tazminatı için şimdilik 100.TL ve ayrıca delil tespit için yaptığı harcamanın davalıdan tahsili talep edilmiş, ilk derece mahkemesince yukarıdaki gerekçe ile komisyon alacağı, kar kaybı tazminatı taleplerinin kabulü yönünde hüküm kurulmuş, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Davalı vekilinin istinaf başvuru nedenleri ile kamu düzeni yönüyle yapılan incelemede;
Taraflar arasında 23/06/2014 tarihli yetkili acente sözleşmesi imzalandığı, sözleşmenin 1 yıl süreli olup, sözleşmenin 30 maddesine göre süre bitiminden 15 gün öncesine kadar sözleşmenin uzatılmayacağı yönünde yazılı ihtarda bulunulmadığı takdirde sözleşmenin aynı koşullarla birer yıl sürelerce yenileneceği ihtilafsızdır. Sözleşme ilk yılın sonunda 30. madde uyarınca 1 yıl uzamış olup, davalı yanca 18/09/2015 tarihli noter ihtarnamesiyle sözleşmenin 18/12/2015 tarihi itibariyle fesh edildiği anlaşılmaktadır.
Davalı vekilince TTK 122/1 maddesindeki sözleşmenin feshi halinde acentenin denkleştirme tazminatı talep edeceği şartların düzenlendiğini, mahkemece bu hususların değerlendirilmediği ileri sürülmüş ise de; ilk derece mahkemesi kararında davacının davada talep ettiği denkleştirme (portföy) tazminatı talebinin kabulüne yönelik hüküm bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesince davada talep edilen komisyon alacağı ile kar kaybı tazminatı yönünden dava kabul edilerek hüküm kurulmuştur. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinafı yerinde değildir.
İlk derece mahkemesi gerekçesinde de yer verildiği üzere davacı acente komisyon alacağının sözleşme 5/3 madde hükmü uyarınca teminata aktarıldığı yönünde davalı savurmasının dikkate alınamayacağı, davalı yanca fesh edildiği bildirilen sözleşme uyarınca artık devam etmeyecek olan sözleşme gereğince davacının teminat göstermesi gerekmeyeceğinden, davalı vekilinin bu yöndeki istinafı da yerinde değildir. Yine kazanç (kar ) kaybı yönünden ilk derece mahkemesince bilirkişi rapor içeriğindeki tespitler ışığında ve tarafların kabulündeki sözleşmenin 30. maddesinde düzenlenen fesih maddesi uyarınca, sözleşmenin davalı yanca usule uygun fesih edilmediği, bu itibarla uzayan süre sonuna kadar davacının kazanç (kar) kaybı zararı talep edebileceği anlaşılmakla, davalı vekilinin bu yöndeki istinafı da yerinde değildir.
Davalı vekilince müddeabihin ıslah edilen kısmı yönüden faiz yürütülme tarihi de istinaf konusu yapılmıştır. Davacı yanca kazanç (kar) kaybı nedeniyle belirsiz alacak davası açıldığı, 09/05/2017 tarihli dilekçe ile talebin arttırıldığı anlaşılmaktadır. Belirsiz alacak davasında müddeabihin bu şekilde arttırılması HMK176 vd. maddeleri kapsamında ıslah olmayıp, bedel arttırım dilekçesidir. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinafı da yerinde değildir.
Sonuç olarak ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılması gereken 85,70.TL istinaf başvuru harcının 154,30.TL temyiz yoluna başvuru harcı olarak yatırıldığından bakiye 68,60.TL’nin talep halinde davalıya iadesine,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.529,28.TL harçtan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 382,32.TL’nin mahsubu ile bakiye 1.146,96.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4- İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davalı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın İlk derece Mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 07/03/2018 tarihinde HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.