Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/827 E. 2018/152 K. 28.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2017/827 Esas
KARAR NO : 2018/152 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2013/385 Esas 2016/696 Karar
TARİH : 26/12/2016
DAVA : Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 28/02/2018
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı şirketin 30/09/2013 tarihinde … Ltd. Şti, aracılığıyla Amerika New York eyaletine gönderilmek üzere taşıyan ….Ticaret A.Ş. ‘ye 42 adet gömlek numunesi bulunan … DHL nolu bir paketin teslim edildiğini, bu numunelerin davacının söz konusu müşteriden sipariş alabilmesi için bin bir emekle hazırlanmış bir koleksiyondan oluştuğunu, numunelerin teslim edileceği müşteriyle görüşmek ve gönderilen bu 42 adet numuneden sipariş almak üzere davacı şirketin yetkilisi ….’nün aylar önceden planladığı şekilde aynı tarihlerde Amerika’ya gittiğini, ancak tüm hazırlıklara rağmen ertesi gün teslim edilmesi gereken paketin davalıların ihmali sonucu müvekkili şirketin Amerika’daki müşterisi olan …i’nin eline geçmediğini, davacının gönderi hakkında bilgi edinmek istediği zaman davalı ACS’nin diğer davalı …. DHL den araştırma bilgisi beklediklerini söylediğini, 10 gün boyunca kargo yetkilileri tarafından oyalanmış ve kendisine gönderi ile ilgili bilgi verilmediğini, yapılan sayısız mail ve telefon görüşmeleri sonucunda 05/10/2013 tarihinde paketin kaybolduğu bilgisinin verildiğini, 14/10/2013 tarihinde davalılardan kargonun bulunduğu bilgisinin geldiğini, ancak davacının hem davalıların ihmali ve ilgisizliği sebebiyle vakit kaybettiğini, davacı şirketin teslimi gereken eşyanın gecikmesinden dolayı müşterisini kaybettiğini ve zarara uğradığını, davacı şirketin 42 adet gömlek numunesinin bulunduğu paketi ASC aracı duruma teslim ettiğini, ASC firması da paket fiili taşıyan DHL firmasına teslim ettiğini, her ne kadar geç ulaşmasına sebep olan firma DHL ise de TTK 888. madde uyarınca ACS ve DHL firmaları müteselsil sorumlu olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000,00.TL ‘nin ihtar tarihinden itibaren işletilecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, 10.000,00.TL manevi zararın ihtar tarihden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talebine ilişkindir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davalılardan… Tic AŞ vekili mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesi ile, somut olayda davacı tarafın Beyoğlu 37. Noterliğinin 06/11/2013 tarih ve 25612 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile dava konusu taşımadan kaynaklı zararın 110.850,00 TL olduğunu ihtar ettiğini ve bu zararın 7 gün içinde ödenmesini talep ettiğini, davalı şirketin bütün taşımalarını konşimentomaların arka yüzünde yazılı bulunan “Deyimler ve Şartlar Anlaşması”na ve Uluslararası Hava Taşımalarını düzenleyen Montreal Sözleşmesi ile Türk Ticaret Kanunu ve Türk Sivil Havacılık Kanunu’nun sözleşmeye aykırı olmayan hükümlerine göre yapıldığını, uluslararası sözleşmeler ve ilgili maddeleri ile Yargıtay İçtihatları gereğince havayolu taşıması kapsamında meydana gelen gecikme, kaybolma, hasar gibi durumlarda sınırlı sorumluluk kuralının geçerli olduğunu, bu nedenle davacının sorumluluk sınırları aşan maddi ve manevi tazminat taleplerinin geçerli bir hukuki dayanağı olmadığını, Montreal sözleşmesi kapsamında taşıyıcı sınırlı sorumlu olup munzam zarar, manevi zarar, itibar kaybı gibi zarar kalemlerinin taşıyıcıdan talep edemeyeceğini, söz konusu teslim edilen paket kaybolmamış daha sonra davacı yana teslim edildiğini savunarak, öncelikle zarar kalemlerinin belli olduğu hallerde kısmi dava açılamayacağından davanın dava şartı yokluğundan dolayı davanın reddine, davalı şirketin sorumluluk sınırının 266 SDR’yi aşamayacağından haksız ve yersiz açılan işbu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 26/12/2016 tarih 2013/385 Esas 2016/696 sayılı kararında;
“Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalı… Tic AŞ vekilinin beyanları, aldırılan bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı dikkate alındığında; davacı tarafın … Tic Ltd Şti aracılığıyla Amerika New York eyaletinde bulunan müşterisine gönderilmek üzere …Tic AŞnin taşımasını yaptığı koliyi Amerika’ya gönderilmek üzere teslim ettiği, ancak söz konusu kolinin taşıma sırasında kaybolduğu ve ilgilisine geç teslim edildiği, her ne kadar davacı tarafça söz konusu gönderilen ürünlerin 42 adet gömlek numunesine ilişkin olduğu, bu numunelerin zamanında ulaşmaması sebebiyle söz konusu işi alamadığı, bu nedenle maddi ve manevi zararlarının olduğu iddiasında bulunulmuşsa da, bu iddiaların davacının iddiası dışında somut delillerle desteklenmediği, kaldı ki hava taşımacılığında sorumluluğun sınırlı olduğu ve kilogram başına 19SDR olduğu, gönderilen kolinin miktarının 14 kilogram olduğu ve davacı tarafın toplam talep edebileceği tazminat miktarının 266 SDR olduğu, hüküm tarihine yakın SDR kuru dikkate alındığında 266 SDRnin 1.251,18TL olduğu anlaşıldığından, davalılardan . …Ltd Şti’nin ana taşıyan …’nin ise bizzat taşıma işlerini yapan şirket olarak bu zarar bedelinden sorumlu olduğu anlaşıldığından, 266 SDR karşılığı 1.251,18TLnin her iki davalıdan birlikte tahsilde mükerrer olmamak şartı ile müteselsilen tahsiline karar vermek gerekmiş, davacı taraf bundan dolayı manevi zarar gördüğünü iddia etmiş ise de, bu manevi zararını ispatlayamadığı gibi, fazlaya ilişkin maddi tazminat istemleri yönünden de davalıların sorumluluğunun 266 SDR ile sınırlı olması sebebiyle maddi tazminatın kalan kısmının ve manevi tazminatın reddine karar vermek gerekmiş…”gerekçesi ile,
Davacının davasının kısmen kabul- kısmen reddi ile, Maddi tazminat yönünden 266 SDR x 4.7037=1.251,18TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsilde mükerrer olmamak şartı ile müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısımlar ve manevi tazminat davası isteminin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,
İlk derece mahkemesi nezdinde görülen davanın, davalının ilgisizliği, ağır ihmali, gerekli iletişim ve denetimi yapmaması sebebiyle müvekkilinin uğradığı maddi zarar ve müşteri/rakipler nezdinde uğranılan itibar kaybı nedeniyle müvekkili şirketin uğradığı maddi zarar yanında manevi zararı da içerdiğini,
Her ne kadar maddi tazminata ilişkin bazı hususlar Montreal Konvansiyonunda düzenlenmiş ise de kar kaybının, yapılan masraflara ilişkin zararlar gibi maddi tazminat ve manevi tazminat hususunun düzenlenmediğini, hal böyle olunca zarar tiplerinin tek tek incelemesi gerekirken mahkemenin bu durumu göz ardı etmiş olmasının kabul edilemez olduğunu,
Mahkemenin maddi ve manevi zararların somut verilerle desteklenmediğine dair gerekçesinin de yerinde olmadığını, dosya nazarında zararı ispat eder delillerin mevcut olduğunu, dosyada alınan ve hükme dayanak teşkil edilen bilirkişi raporunda da müvekkili şirketin davalılar tarafından taşıma yapılması neticesinde gerçekleşen gecikme sonucunda potansiyel müşteri kaybının olduğunun belirtildiğini, bu durum da bizzat müvekkili şirketin kar kaybı olduğunu gösterdiğini, her ne kadar raporda bu konuya ilişkin hesaplama yapılmamışsa da müvekkilinin şirketin kar kaybının olduğunun sabit hale geldiğini,
Bilirkişinin müvekkili şirketin potansiyel müşteri kaybı dışında, yapılan masraflara dair alacağının olduğunu ve itibar kaybı nedeniyle de manevi zarara uğradığı sonucuna vardığını, her ne kadar bilirkişi herhangi bir hesaplama yapmamış olsa da müvekkili şirketin masraflara ilişkin maddi zararının ve itibar kaybı nedeni ile manevi zararının olduğunun sabit hale geldiğini, mahkeme kararının eksik inceleme sonucu kurulduğunu,
Müvekkili şirketin mağduriyetinin iki türlü olduğunu, birincisinin, müvekkili şirketin, sipariş almak istediği müşteri …’i kaybettiğini, bu müşterinin gecikmeden sonra müvekkili şirket ile çalışamayacağını belirttiğini, böyle olunca müvekkili şirketin, önemli bir müşterisini kaybettiği ve kar kaybı da dâhil olmak üzere büyük zararlara uğradığını, müvekkili şirketin sadece kar kaybına uğramadığını, ayrıca bu müşteriye gönderilecek mallar için masraflar yaptığını, bu masrafların da müvekkilinin uğradığı zararlardan olduğunu, ikincisinin ise müvekkilinin yaşamış olduğu itibar kaybı olduğunu, taşıma eyleminde gerçekleşen gecikme dolayısıyla müvekkilinin şirket hem müşterisi hem de muhtemel müşteriler gözünde ve piyasada itibarının zedelendiğini, yani müvekkilinin hem maddi hem de manevi zararları ortaya çıktığını,
Mahkemece kararda bu hususları göz ardı ederek yalnızca Montreal Konvansiyonu ile sınırlı kalarak hatalı inceleme yaparak hatalı karar verdiğini, mahkemece bu konvansiyonda yer almayan durumlar için ulusal hukukumuzun incelenmesi gerektiğini, bilirkişi raporunda, müvekkili şirketin, itibar kaybının olduğu ve bu sebeple zarara uğradığı sabit hale geldiğinin açık olduğunu, itibar kaybının da hukukumuzda manevi zarar olduğunun bilindiğini, bu kapsamda tüzel kişiliklerin de manevi zararı olacağının kabul edilmekte olduğunu, Yargıtay’ın da tüzel kişiliklerin manevi zarara uğradığı yönünde kararları bulunduğunu, (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2001/4164 E. 2001/8421 K. 24.9.2001 tarihli kararı)
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/385 Esas 2016/696 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Davacı vekilince müvekkili şirketçe 30.09.2013 tarihinde davalı …Ltd. Şti. aracılığıyla Amerika’ya gönderilmek üzere fiili taşıyıcı olan diğer davalı ….. A.Ş.’ye teslim edilen 42 adet kolleksiyon niteliğinde özel hazırlanmış gömlek numunesinin ertesi gün teslim edilmesi gerekirken teslim edilmediğini, davacı çalışanının sipariş alıp görüşme için aynı tarihte uçakla ABD’ye gönderildiğini ancak geri dönmek zorunda kaldığını, bu yönden de masraf yapıldığını, daha sonra paketin kaybolduğu ve sonrasında 14.10.2013 tarihinde bulunduğunun bildirildiğini, teslimi gereken emtianın gecikmesinden ötürü müvekkilinin müşterisini kaybettiğini ve zarara uğradığını, her iki davalının zarardan müteselsilen sorumlu olacağını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, müvekkilinin sipariş kaybı, yaptığı masraflar nedeniyle 10.000.TL maddi ve ticari itibar kaybı nedeniyle 10.000.TL manevi tazminatın davalılardan tahsili talepli dava açıldığı, ilk derece mahkemesince yukarıdaki gerekçe ile davalıların sınırlı sorumluluğu esasıyla hüküm kurulduğu ve davacı vekilince karara karşı istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin istinaf başvuru nedenleri ile kamu düzeni yönüyle yapılan incelemede;
Dava, hava yolu ile yapılan taşımada davalıların, malı alıcısına geç teslim etmesi nedeniyle davacının uğradığı zararın tazmini istemine ilişkindir. Uyuşmazlığın çözümünde iç hukuk düzenlemesi haline gelen Montreal Konvansiyonu hükümleri uygulanacaktır. Somut olayda Varşova Konvansiyonu, 4 sayılı Montreal Protokolü ile yapılan değişiklikten sonra yük taşımalarında 25. maddesindeki koşullarda dahi taşıyıcının sorumluluğunun sınırsız olması mümkün değildir. Başka bir deyişle, yük taşımalarında, taşıyıcının veya adamlarının zarar verme kastıyla hareket veya ihmal sonucunda zarar doğmuş olsa bile taşıyıcının sorumluluğu sınırlı olup, somut olayda sorumluluk sınırını ortadan kaldıran bir anlaşmanın varlığının da ileri sürülmemiş olmasına göre, Varşova Konvansiyonu’nun 1975 tarihli 4 sayılı Montreal Protokolü ile değişik 22. maddesi uyarınca taşıyıcının sorumluluğunun kg başına 19 özel çekme hakkı ile sınırlı olması nedeniyle karar tarihine en yakın SDR kuruna göre sorumluluk sınırının belirlenerek hüküm kurulmasında yasaya aykırılık yoktur.
Hava taşıma sözleşmesinden kaynaklanan gecikme ve hasarlarda manevi tazminata hükmedilmesi için geç teslim veya hasarın, M.K. 24 maddesi ve TBK 58. maddesi anlamında davacının kişilik haklarını zedeleyici nitelikte olması gereklidir. Dava tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesinde gösterilen koşulların somut olayda oluştuğundan söz edilemez. Somut olayda, sadece emtianın geç teslimi nedeniyle kişilik haklarının ihlal edildiği sonucuna varılamaz. Bu itibarla davacının manevi tazminat isteminin reddi yönündeki ilk derece mahkemesi kararında da yasaya aykırılık yoktur.
İlk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf nedenlerinin HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 85,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90.TL harçtan, davacı tarafından yatırılan 31,40.TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 4,50.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 28/02/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.