Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/823 E. 2018/45 K. 17.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2017/823
KARAR NO : 2018/45

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 03/05/2017
DOSYA NUMARASI : 2014/1171 Esas – 2017/386 Karar
DAVA : Ticari Şirketin Tasfiyesi ve Tazminat
DAVA TARİHİ : 02/10/2014
KARAR TARİHİ : 17/01/2018

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalının …. Limited Şirketi’ne eşit hisse ile ortak olduğunu, davalı tarafın isteği ve baskıları üzerine şirketin “müdürlük” görevinin …’a verildiğini, davalı tarafça şirketin ilk kurulum ve başlangıç masraflarının hiçbir şekilde karşılanmadığını müvekkilince iş bu davayı açma sürecine kadar kendi cebinden harcamalar yaptığını, davalı tarafından şirkete lazım olduğuna dair çeşitli bahanelerle müvekkilinden para istediğini, sürekli olarak ortağının veya şirketin hesabına para harcayan müvekilinin şüphelenmeye başlamasıyla şirketin ve ortağının durumunu sorgulamaya başladığını, ortağından habersizce inceleme yapan müvekkilinin davalı tarafın sürekli olarak şirket hesabından kendi hesabına para transferleri gerçekleştirğini kazanılan paraların müvekkilinden saklandığını, davalının, ödediğini iddia ettiği hiç bir SSK ve Vergi borcunu ödemediğini, aslında olmayan borçları var gibi gösterip şirketi borçlandırdığını belirterek 100.000 TL alacağının tespiti ile müvekkiline ödenmesine, müvekkilinin uğramış olduğu 10.000 TL zararın davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine ayrıca şirketin tasfiyesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görevsiz mahkeme açıldığını, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu, davacının talep ettiği alacağı ortağı olduğu şirketten talep etmesi gerektiğini, şirket ortağı olan müvekkiline husumet yönetilemeyeceğini, davacının tüm iddia ve bayanlarının dayanaksız olduğunu, şirket hesapları ve muhasebesinin çok şeffaf tutulduğunu, tüm bilgilerin davalıya verildiğini, davacının yasal denetim hakkının olduğunu, davacının varsa kar payını almak için tüm yasal haklara sahip olduğunu, şirketin büyümesi için herhangi bir çabanın davacı tarafça verilmediğini, şirket için harcamalarının müvekkilinin kredi kartından yada şahsi parasından ödendiğini, davalı adına kayıtlı olan aracın şirket parasıyla alındığını, … plaka sayılı aracın halen davacıda olduğunu ve davacı tarafından kullandığını, şirketin vergi borçları, SGK prim borçları v.s.kamu kurumlarına olana borçlarının mevcut olduğunu, son çıkan yasadan faydalanmak için borçları yeniden yapılandırdığını ve ödemeleri de kendi şahsi parasından yaptığını, davacı tarafın şirketle ilgili hesap yapmaya ve ibralaşmaya yanaşmadığını, davalı tarafın şirketle ilgili hiçbir iş ve işlem yapmadığını ve şirketin atıl kalarak borca batık duruma düşmesine neden olduğunu belirterek öncelikle iş bölümü ve husumet itirazının kabulü ile davanın usulden reddine, olmadığı takdirde davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 03/05/2017 tarih ve 2014/1171 Esas 2017/386 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; davacıyla davalının eşit oranda hissedar oldukları dava konusu ….Limited Şirketi’nin müdürünün davalı olduğunu, şirketin davanın açıldığı tarih itibariyle gayri faal olduğu, şirketle ilgili dosyaya sunulan belge ve kayıtlar kapsamında bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen rapor, dinlenen tanıklar ve Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/12844 Sor. Sayılı evrakı hep birlikte değerlendirildiğinde şirket ortakları arasında güvensizliğin meydana geldiği, şirketin faaliyetini mevcut koşullar itibariyle sürdürme imkanının bulunmadığı, şirketin gayri faal olduğu da dikkate alınarak şirketin fesih ve tasfiyesi dışında duruma uygun düşen ve kabul edilebilir başka bir çözümünde söz konusu olmadığı dikkate alınarak tarafların ortağı olduğu dava konusu şirketin 636/3 maddesi gereğince fesih ve tasfiyesine, tasfiye memuru olarak aynı zamanda şirketin mali müşaviri olan …..’un görevlendirilmesine, davacı tarafın talep etmiş olduğu zararın kendisi yönünden dolaylı şirket yönünden doğrudan zarar olduğu dikkate alınarak münhasıran iş bu zararın kendisi tarafından talep edilemeyeceği, mevcudiyeti kanıtlanan zararın ancak şirket adına istenilebileceği dikkate alınarak bu yöndeki talebin reddine karar vermek gerektiği, … ” gerekçesi ile;
” 1-Davacı tarafından açılan şirketin feshi ve tasfiyesine yönelik davanın kabulü ile, İstanbul Ticaret Sicil Md nün 439795 sicil numarasında kayıtlı …. LİMİTED ŞİRKETİ ‘ nin TTK nın 636/3 md gereğince FESİH VE TASFİYESİNE,
2-Tasfiye memuru olarak aynı zamanda şirketin mali müşaviri olan Hüseyin KAYGUSUZ’un görevlendirilmesine,
3-Davacı tarafın tazminat talebi subuta ermediğinden REDDİNE, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Davanın tazminat istemlerine ilişkin olduğunu, ancak dava açarken UYAP sistemi üzerinde başka seçenek olmadığı için ” şirket ortaklık payı alacağının tahsili kaynaklı” seçeneğini seçmek zorunda kaldıklarını,
Davalı tarafın bilerek ve isteyerek şirketi zarara uğrattığının ve şirketi gayri faal hale getirdiğinin bilirkişi incelemesi ile sabit olduğunu, bu sebeple de müvekkili tarafından alacağının tahsil edilemeyeceği bir halin kasten yaratıldığını, davalının yanlış yönetimi sebebiyle şirketi zarara uğratmadığını tam tersine kar eden şirketin içini kendi şahsı adına boşaltarak şirketi zarar ettirdiğini ve şirketi gayri faal hale getirdiğini, bu sebeple müvekkilinin doğrudan zararının mevcut olup, mahkeme tarafından tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini,
Delillerinin toplanmadığını, mahkemeye bildirilen delillerin sunulması için 09.12.2016 tarihli duruşmada ara karar oluşturulduğunu v bu aşama tamamlandıktan sonra ek rapor alınması için dava dosyasının bilirkişiye tevdine karar verilmiş olmasına rağmen talepleri doğrultusunda delillerinin celp edilmediğini ve ara karardan dönüldüğüne dair bir karar dahi verilmeden dava dosyasının karara bağlandığını beyanla;
İleri sürerek ilk derece mahkemesi tarafından verilen 2014/1171 Esas – 2017/386 Karar sayılı ve 03/05/2017 tarihli kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmesini, bu mümkün değilse hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden karar verilmek üzere Yerel Mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Davacı yanın işbu davayı ” alacak davası ” olarak açtığını ve harca esas değeri de 100.000,00 TL olarak gösterdiğini, davacının bu yöndeki taleplerinin yerel mahkemece reddedildiğini, kendilerine hükmedilen vekalet ücretinin nispi değil, hukuka aykırı olarak maktu vekalet ücreti olarak hükmedildiğini, kendilerine hükmedilen vekalet ücretinin dava değeri üzerinden nispi olarak hükmedilmesi gerektiğini, aksi yönde verilecek olan her türlü kararın hukuka ve yasaya aykırı olacağını, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, dava değeri üzerinden hesaplanacak olan nispi vekalet ücretinin lehlerine hükmedilerek, ilamın bu yönde düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerektiğini,
İleri sürerek ilk derece mahkemesince verilen hükümde lehlerine hükmedilen vekalet ücretinin kaldırılarak; hükmedilecek vekalet ücretinin Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, dava değeri üzerinden nispi olarak hesaplanmasına ve yerel mahkeme ilamının talepleri yönünde düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Davacı tarafından açılan dava, tarafların eşit hisse ile ortak oldukları …. Şirketi’nin TTK nın 636/3 md gereğince FESİH VE TASFİYESİNE, karar verilmesi, ayrıca davalı şirket müdürünün şirketin içini boşaltarak şirketi zarar ettirdiği ve şirketi gayri faal hale getirdiği iddiasıyla müvekkilinin uğramış olduğu zararların tazmini istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince şirketin fesih ve tasfiyesine ilişkin talebin kabulüne, tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş ve verilen karara karşı; davacı vekili tarafından tazminat taleplerinin reddine ilişkin karar yönünden, davalı vekili tarafından da vekalet ücreti yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Şirket yöneticilerinin ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve anasözleşme hükümlerine aykırı davranışlarının, ortaklar ve alacaklıların dolaylı zarar görmesine yol açacağı, zira, bu tür tasarrufların payları oranında ortakları etkileyeceği, başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların dolaylı zararı olarak sonuç doğuracağı, ancak 6102 sayılı TTK’ nın 644/1-a maddesi uyarınca limited şirketlerde de uygulanacak TTK’nın 553. ve 555. maddeleri uyarınca dolaylı zarar nedeniyle ortaklar tarafından açılacak davada, hükmedilecek tazminatın kendisi adına değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunulabileceği, somut olayda, davacının iddiası, davalının şirketi iyi yönetememesi sebebiyle şirketi zarara uğrattığına yönelik olup, böyle bir davada dava sonunda hükmedilecek tazminatın şirket yararına istenmesi gerekir iken davacının kendisine ödenmesinin istendiği anlaşılmakla ilk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekilince ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde değildir.
Davalı vekilinin istinaf sebeplerine gelince; davacı tarafından açılan davada davalıdan tazminat da talep edildiği, harca esas değerin 100.000 TL olarak gösterildiği dolayısıyla tazminat talebinin reddedilmesi nedeniyle davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’ nın 353/1-b/2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak dairemizce yeniden hüküm kurulması gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A-Davacı …’ in istinaf başvurusunun HMK 353/1-b/1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
B-Davalı …’ ın istinaf başvurusunun KABULÜ ile Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 03/05/2017 tarih ve 2014/1171 Esas – 2017/386 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b/2 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak,
1-Davacı tarafından açılan şirketin feshi ve tasfiyesine yönelik davanın kabulü ile, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ nün 439795 sicil numarasında kayıtlı …. LİMİTED ŞİRKETİ ‘ nin TTK nın 636/3 md gereğince FESİH VE TASFİYESİNE,
2-Tasfiye memuru olarak aynı zamanda şirketin mali müşaviri olan …’ un görevlendirilmesine,
3-Davacı tarafın tazminat talebinin subuta ermediğinden REDDİNE,
4-Kararın bir örneğinin İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’na gönderilmesine,
5- İlk derece mahkemesi yönünden alınması gereken 31,40 TL harcın peşin alınan 1.707,75 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.676,35 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iade edilmesine,
6-İlk derece mahkemesi yönünden ve davanın kabul edilen kısmı bakımından; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 1.980,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine,
7-İlk derece mahkemesi yönünden ve davanın reddedilen kısmı bakımından; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 10.750,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine,
8-İlk derece mahkemesi yönünden artan gider avansının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iade edilmesine,
9- İstinaf yönünden davalı ve davacı tarafından yatırılan 85,70’er TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
10- İstinaf yönünden harçlar kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 35,90 TL karar harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL nin mahsubu ile bakiye 4,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
11- Davalı taraftan istinaf aşamasında yatırılan 31,40 TL istinaf peşin karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
12-Davalı tarafından yatırılan 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede istinaf aşamasında davalı avansından sarf edildiği anlaşılan dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi’ ne gidiş – dönüş masrafı 30,80 TL ile 33,00 TL tebligat masrafı olmak üzere; toplam 149,5 TL’ nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
13- İstinaf yönünden artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/ 1. maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 17/01/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

.