Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/818 E. 2018/104 K. 21.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2017/818 Esas
KARAR NO : 2018/104 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ :İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2015/370 Esas 2017/677 Karar
TARİH : 11/07/2017
DAVA : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 21/02/2017
İlk derece Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında imzalanan protokolden doğan alacağın ödenmediğini, bu nedenle davalı/borçlu hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden icra takibi yapıldığını, davalının 12/12/2014 tarihinde borca, faize ve ferilerine ve yetkiye itiraz ederek icra takibini durduğunu, borçlunun icra takibine itirazının haksız ve kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davalının, söz konusu takip ile ilgili karşı tarafa her ne nam altında olursa olsun bir borcu bulunmadığını; icra takibine haklı itiraz edildiğini, davalı firmanın, yurtdışındaki gemi donatanlarının Türkiye’deki işlemlerini acente sıfatıyla yaptığını, 11/11/2013 tarihli havuzlama ve bakım onarım işleri sözleşmesinin davalının acentelik hizmeti verdiği Belize Adalarında mukim ..Şirketi’nin … gemisi için imzalandığını, 160.000,00 USD tutarındaki faturanın üzerinde davalının, …. Limited Şirketi” şeklinde yer aldığını, davalının acente olduğundan davada pasif husumet ehliyeti bulunmadığından davanın usulden reddi gerektiğini, hiçbir kabul anlama gelmemek üzere, kendi nam ve hesabına doğmayan borçtan davalı acente şirketin sorumlu tutulmasının hukuka aykırılık teşkil ettiğini savunarak, haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, davalı aleyhine alacak miktarının %20 sinden az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 11/07/2017 tarih 2015/370 Esas 2017/677 sayılı kararında;
“İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, icra takip dosyası ve bilirkişi esas ve ek raporu içeriğine göre;
Taraflar arasında; uyuşmazlık konusu olmayan hiçbir husus bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; 26/12/2013 tanzim tarihli “Ödeme Protokolü” başlıklı belgenin taraflar arasında düzenlenip düzenlenmediği; bu kapsamda davacının, davalı şirketten takip konusu yapılan alacağının bulunup bulunmadığı; varsa alacak miktarının ne olduğu ile davacının alacağını tahsil için davalı hakkında icra takibi yapmakta haklı bulunup bulunmadığı; davacı ile dava dışı …Finansal Kiralama A.Ş. arasında 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu çerçevesinde yapılan Finansal Kiralama Sözleşmesi kapsamında, davalı …. Şti’nin, davacı …ye ödeyeceği hizmet bedellerinin 160.000,00 USD’lik kısmının dava dışı şirkete temlik edilmesi konusunda 26/12/2013 tarihli alacak temlik sözleşmesi ve içeriği kapsamında; davacının, davalıya karşı talep hakkı kalıp kalmadığı; buna göre, davalının hakkındaki icra takibine vaki itirazında haklı bulunup bulunmadığı; noktalarında toplanmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davacı tarafından vermiş olduğu hizmet karşılığı düzenlediği 15/11/2013 tarih ve 003684 nolu 160.000,00 USD tutarındaki faturaya karşılık banka yolu ve nakit yapılan (30/05/2014 tarihinde 3.750,00 USD, 03/06/2014 tarihinde 3.750,00 USD, 06/06/2014 tarihinde 3.750,00 USD ve 10/06/2014 tarihinde 3.750,00 USD) ödemelerin davacının ticari defter kayıtları işlendiği; bu borcun tasfiyesine ilişkin taraflar arasında 26/12/2013 tanzim tarihli “Ödeme Protokolü” düzenlendiği; davacı ile dava dışı … Finansal Kiralama A.Ş. arasında 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu çerçevesinde yapılan Finansal Kiralama Sözleşmesi kapsamında, davalı …. Şti’nin, davacı …ye ödeyeceği hizmet bedellerinin 160.000,00 USD’lik kısmının dava dışı şirkete temlik edilmesi konusunda 26/12/2013 tarihli alacak temlik sözleşmesi düzenlendiği; 05/02/2014 tarihinde ….’ten gönderilen 40.000,00 USD ve 23/05/2014 tarihinde ….’ten gönderilen 25.000,00 USD bedel …ile aralarındaki finansal kiralama sözleşmesinin ödeme planındaki kira bedellerine mahsup edildiği; bu durumda, davalının, dava konusu alacağın davacı tarafından temlik edildiği ve dava açma hakkı kalmadığına yönelik savunması dikkate alındığında; dava konusu alacağın TBK. 184. maddesindeki şekle uygun olarak temlik edildiği; aynı kişilerin, temlikten vazgeçtiklerine ilişkin dosya da bir belge de sunulmadığı; açılan bir davada, tarafların husumet ehliyetine sahip olup olmadıkları mahkemece re’sen gözetilmesi gerektiği; alacağını temlik eden davacının, bu aşamada davacı sıfatının bulunmadığı; bu nedenlerle; davacı tarafından davalı aleyhine açılan işbu davanın aktif husumet ehliyeti eksikliğinden ötürü reddine ve davacının, temlik ettiği alacak için takip yapmakta kötüniyetli olduğu sonucuna varılarak dava değeri üzerinden hesaplanan %20 kötüniyet tazminatı tutarı 37.603,74 TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine…”gerekçesi ile,
Davanın reddine davacının, temlik ettiği alacak için takip yapmakta kötüniyetli olduğu sonucuna varılarak dava değeri üzerinden hesaplanan %20 kötüniyet tazminatı tutarı 37.603,74.TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesi ile,
İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Davacı ile … Finansal Kiralama A.Ş. arasında imzalanan alacağın temliki sözleşmesinin “Teminat Amaçlı Alacağın Temliki” sözleşmesi olduğunu, taraflar arasında imzalanmış olan temlik sözleşmesinin içeriğinden de anlaşıldığı üzere temlik edilen 160.000-USD değerindeki alacağın “… A.Ş.’nin doğmuş ve doğacak olan borçlarına mahsup edilmek / borçlarının teminatı olmak amacıyla…” temlik edildiğini,
….Finansal Kiralama A.Ş.’den gelen 12.08.2016 tarihli müzekkere cevabı ve ekinde yer alan hesap dökümünden açıkça anlaşılacağı üzere; toplam 160.000-USD’lık alacağın temliki sözleşmesi kapsamında 05.02.2014 tarihinde ve 23.05.2014 tarihinde davalı tarafından yapılan ödemeler mevcut olup, bu ödemelere ilişkin dekontların dosyada bulunduğunu, davalının yapmış olduğu ödemeler dışında temlik sözleşmesinde belirtilen hesaba yapılan ödemelerin tamamının müvekkili şirket tarafından yapıldığını, davacının …. Finansal Kiralama A.Ş.’ye olan borcunu ödediğini, ….i Finansal Kiralama A.Ş.’den gelen kayıtlar ile de bu durumun sabit olduğunu,
Dava konusu alacak tutarının alacağın temliki sözleşmesi ile …i Finansal Kiralama A.Ş.’ye temlik ile davacı yönünden alacaklı sıfatının ortadan kalkmasına sebep olmayacağını, alacağın temliki sözleşmesinde yer aldığı şekli ile temlik ilişkisi kurulmasına rağmen temlik edenin, temlik ettiği borca ilişkin yapmış olduğu tahsilatları, temlik alan hesabına yatıracağının anlaşıldığını,
Alacağı temlik alan…. Finansal Kiralama A.Ş. alacağını müvekkili şirketten tahsil ettiğini, müvekkili şirketin davalı taraftan olan alacağını hiçbir şekil ve surette tahsil edemediğini, davalı şirketin, …. Finansal Kiralama A.Ş.’ye ve davacıya yaptığı ödemeler sonrası, müvekkili şirkete 80.000-USD borcu kaldığını, bu durumun dosyaya mübrez faturalar, ödeme protokolü ve bilirkişi raporu ile sabit olduğunu,
Davalının, 160.000-USD tutarındaki temsil ve ilzam yetkilisi tarafından tebliğ alınan faturayı, protokolde yer alan ödeme tarihlerinde ödemeyi kabul ve taahhüt etmiş olduğundan, davanın kabulünün gerektiğini,
İleri sürerek, istinaf başvurusunun kabulü ile, icranın geri bırakılmasına, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına, davanın kabulüne, itirazın iptaline, borçlu aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER :
İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/370 Esas 2017/677 Karar sayılı dosyası kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Davacı yanca taraflar arasında 26/12/2013 tarihli düzenlenen ödeme protokolü uyarınca davalıdan takip konusu alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalının itirazı üzerine itirazın iptali ile inkar tazminatı istemli dava açıldığı, ilk derece mahkemesince yukarıdaki gerekçe ile davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzeni yönüyle yapılan incelemede;
Öncelikle davalı yanca aleyhine başlatılan icra takibine yetki yönünden de itiraz edilmiş olduğu ancak ilk derece mahkemesince dava şartı niteliğindeki bu hususun değerlendirilmediği anlaşılmıştır. Her ne kadar davalı yanca icra takibine yetki yönünden itiraz edilmiş ise de; İİK 50 ve BK 89/1 maddesi kapsamında takip konusunun para alacağı olup, para borçlarında davacı alacaklı adresi itibariyle İstanbul Anadolu İcra Daireleri yetkili olmakla, davalının takibe yönelttiği yetki itirazın yerinde olmadığı anlaşılmış olup, bu husus karar sonucuna etkili olmadığından davacı istinaf nedenleri incelenmiştir.
Alacağın temliki, 6098 sayılı TBK’nın 183-191. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, alacağın temliki ile alacak hakkı bunu devir alan üçüncü kişiye geçer. Alacağı temellük eden alacaklının mümessili değil, bizzat alacaklı olur. Temlik ile temlik eden, borç ilişkisinden çıkar ve onun yerine alacaklı sıfatıyla alacağı devir alan kişi geçer. Bu nedenle temlik alan alacaklı sıfatı ile, temlik edilen alacağın borçlusuna karşı haklarını ileri sürebilir. Aynı şekilde temlik alan, alacağın borçlusunun ileri sürdüğü hakların ve def’ilerin muhatabı olur. Üstelik temlik yalnız alacak hakkını geçirmez. Buna bağlı yan hakları da temlik alana geçirir. Hukuki bir işlem olan alacağın temliki sonrasında alacak, üçüncü kişiye intikal etmektedir. Bu andan itibaren üçüncü kişi, borçlu karşısında alacaklı sıfatını kazanmaktadır. Niteliği itibariyle alacağın temliki, alacaklının tasarruf işlemidir. Temlik, alacağın tamamı için yapılabileceği gibi bir kısmı için de yapılabilir. Tam temlikte alacağın aslı ve fer’ileri temlik alana geçmekte olup, alacaklı borç ilişkisinde taraf olmaktan çıkar. Kısmi temlikte ise, temlik edilen asıl alacak ve bu oranda fer’ilerinin temlik alana geçmesi söz konusudur. Temlik edilmeyen kısım itibariyle borçlunun temlik eden alacaklıya karşı sorumluluğu devam eder. Temlik alan, temliki ve alacağın varlığını ispat ederek borçludan talepte bulunur. Temlik ile birlikte temlik alan, alacağın aslı ve fer’ileriyle birlikte, alacağa bağlı rüçhan hakların da iktisap eder. Dolayısıyla temliğe konu alacak itibariyle dava ve takip hakkı da temlik alana geçer. Alacağın temlikinde esasen borç değişmez, sadece onu talep edecek taraf değişmiş olur.
Bu açıklamalar ışığında ve dosyaya sunulan davacı ve dava dışı ….Finansal Kiralama A.Ş. arasında imzalanan 26/12/2013 tarihli alacağın temlik sözleşmesi incelendiğinde; sözleşmenin 1. Parağrafında “… Şirketi , .. Gemi İnşaa Ve Onarım Sanayi A.Ş arasında akdedilmiş bulunan 11/11/2013 tarihli Havuzlama ve Bakım Onarım İşleri Sözleşmesi ve 26/12/2013 tarihli Ödeme Protokolü uyarınca…Limited Şirketi’nin …Sanayi A.Ş ‘de İstanbul ili, Tuzla İlçesineki tersanesindeki havuz bakım onarım nedeniyle ödeyeceği hizmet bedellerinin toplamı 160.000 USD kadarlık kısmını , Leasing ile … Gemi İnşaa Ve Onarım Sanayi A.Ş arasında aktedilmiş ve bundan sonra akdedilecek olan finansal kiralama sözleşmelerinden … Gemi İnşaa Ve Onarım Sanayi A.Ş’ nin doğmuş ve doğacak olan borçlarına mahsup edilmek/borçlarının teminatı olmak amacıyla bütün tasarruf hakları ile birlikte Leasing’e temlik etmiştir.” şeklinde düzenlendiği, yine sözleşmenin 3.paragrafında “Leasing, birinci maddede belirtilen temliğe konu parayı temellük etmiştir.” şeklinde açıkça düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu düzenlemelere ve davacının alacağa dayanak yaptığı davacı ile davalı arasındaki ödeme protokol hükümleri ile Dava dışı temlik alacaklısı şirketin yargılama aşamasındaki müzekkere cevap içeriği bütün olarak değerlendirildiğinde, imzalanan alacağın temliki sözleşmesinin “Teminat Amaçlı Alacağın Temliki” sözleşmesi niteliğinde kabülü mümkün olmayacaktır. Kaldı ki Davacı vekilince temlik edilen alacak kapsamında, temlik alacaklısına borcun bakiyesinin kendileri tarafından ödendiği ileri sürülmüşse de; ilk derece mahkemesi gerekçesinde de yer verildiği üzere dava konusu alacağın TBK. 184. maddesindeki şekle uygun olarak temlik edildiği; temlik sözleşme taraflarının, temlikten vazgeçtiklerine ilişkin veya davacının bakiye borcu ödemesi üzerine bu kısma ilişkin temlik alacaklısı tarafından kendisine tekrar temlik yapıldığına ilişkin delil de sunulmadığı dikkate alındığında, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir.
Davacı vekilince istinaf dilekçesi verildikten sonra sunulan beyan dilekçesinde davalı şirketin ticaret sicilden terkin edildiği bu itibarla taraf ehliyetinin kalmadığı ileri sürülmüştür. Taraf ehliyeti resen araştırılacak hususlardan olmakla istinaf incelemesi aşamasında davalı şirketin ticaret sicil kaydı uyap sisteminden denetlenmiş, davalı şirketin Ticaret Sicilden tasfiye ve ya resen terkin edildiğine dair kayıt bulunmadığı anlaşılmıştır.
Davacı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde karşılandığı, kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunu HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 85,70.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90.TL harçtan, davacı tarafından yatırılan 31,40.TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 4,50.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 21/02/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.