Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/816 E. 2018/76 K. 31.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2017/816
KARAR NO : 2018/76
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 17/05/2017
DOSYA NUMARASI : 2014/859 Esas – 2017/520 Karar
DAVA :Tazminat( Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 31/01/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı …’ın 2012 yılından beri müvekkili şirketin ihracat işlemlerini sigortaladığını, Almanya da mukim müşterisi … ile arasındaki ticari satış sözleşmesini … ‘ a sigortalatan müvekkiline 04.04.2012 tarihinde geçerlilik süresi başlayan bir sigorta limiti sağlandığını (birinci limit), 25.06.2013 tarihinde …in borç ödemesini ertelemesi sebebiyle, birinci limitin 05.07.2013 tarihi itibariyle davalı tarafından iptal edildiğini, ancak … in ricaları ve ertelediği borcunun ilk taksidini ödemesi üzerine müvekkilinin ….den sigorta limitinin yükseltilmesi talebinde bulunduğunu, …. ve müvekkili arasında 16.07.2013 tarihinde konuyla ilgili yapılan telefon görüşmesinde… Bank’ın, müvekkilinden ne kadarlık daha mal yükleyeceğini sorduğunu ve müvekkilinin hali hazırda yüklenen mallara ek olarak 450.000,00 Euro’luk daha mal yüklemesi gerektiğini belirttiğini, bunun üzerine …den 16.07.2014 tarihinde 450.000,00 Euro tutarındaki limit onay yazısı (ikinci limit) geldiğini,müvekkilinin …n firmasının mali durumundaki bozulmalar sebebiyle 29.07.2013 tarihinde …..’ e yaptığı yazılı başvuruda 352.555,00 Euro’luk malı yüklediğini,yüklenecek 97.445,00 Euro’luk daha mal olduğunu ve bunu yükleyip yükleyemeyeceğini sorduğunu, 30.07.2013 tarihinde …’den gelen yazılı bildirimde daha fazla mal yüklenmemesi gerektiğine dair cevap alındığını, ancak müvekkilinin açıkça 450.000,00 Euro limiti olduğu İçin 352.555,00 Euro’luk mal yüklemesi yapmış olduğunu belirtmesine rağmen, ….. sağlamış olduğu eksik limit sebebiyle sadece 200,000,00 Euro tutarında limiti kalan müvekkiline kendi nezdinde toplam alıcı limiti olarak hesapladığı 450.000,00 Euro’yu aşan bu yüklemeyle ilgili herhangi bir bilgi verilmediğini, davalının söz konusu işlemi zımnen kabul ettiğini, 250.000,00 Euro tutarındaki ilk limit ve 450.000,00 Euro tutarındaki ikinci limit toplamı olan 700.000,00 Euro limit üzerinden %90 olarak hesaplanması gereken 630.000,00 Euro tutarındaki meblağın ödenmemesi sebebiyle müvekkilinin 225.000,00 Euro zarara uğradığını, iki limitin …. nezdinde birleştirilmediğini,iki limitin birbirinden ayrı algılandığı da …’in 18.12.2013 tarihli tazminat hesaplama özet tablosundan da anlaşıldığını, bu tabloda ilk limit süresinde sevkiyata konu olmuş 3 fatura görüldüğünü, ilk faturanın bedelinin 230.117,90 Euro olduğu ve taraflarına Olsen tarafından 179.295,55 ödendiğinden zarara esas tutar olarak 53,822,35 Euro belirtildiğini, bu durumun taraflarına….. çalışanı davalı tarafından açıklandığını, 05.07.2013 tarihli faturanın miktarından 9.675,06 Euro’luk kısım zarara esas tutarın dışında bırakıldığım, bu durumun yine davalı tarafından söz konusu dışarıda bırakılan tutarın 250.000,00 Euro olan ilk limiti aşması sebebiyle dışarıda bırakıldığının açıklandığını, müvekkilinin müşterisi …. ile yaptığı tüm işlemlerde ve …’e yolladığı tazminat talebindeki tüm belgelerde kullanılan döviz kuru Euro olmasına rağmen müvekkilinin kendisine yapılacak ödemelerin Türk parası olarak yapılacağını kabul ettiğini, alıcı limit onayları yazılarında da sigorta limitlerinin Euro üzerinden belirtildiğini, sadece parantez içinde o gün ki ABD Doları karşılıkları yazıldığını, bunun dışında ABD Doları döviz kuru ile ilgili herhangi bir ibare bulunmadığını, müvekkilinin tazminat talebinde bulunduktan sonra ….’den gelen belgelerde tazminat bedellerinin alıcı limitlerinin parantez içinde belirtilen ABD Dolar bedeli üzerinden hesaplandığının görüldüğünü, müvekkilinin hiçbir işleminde ABD Dolan döviz kurunu kullanmaması bir yana Alıcı Limit onayı yazılarının yollandığı tarihlerde geçerli olan poliçede söz konusu limitlerin ABD Doları olarak belirtilen bedel olduğuna dair örtülü veya açık bir ibare bulunmadığını, bu poliçenin 01.08.2013 tarihinden başlayarak bîr takım değişikliklere uğradığını, özellikle ABD Dolar kuru ile ilgili yeni eklemeler söz konusu olduğunu, işbu değişikliklerin müvekkili aleyhine geriye doğru uygulanmaması gerektiğinin tartışmaya konu olmayacak kadar açık olduğunu, buna rağmen …’den 11.12.2013 tarihinde gelen belgelerde sınırın 586.710,00 ABD Doları olduğuna dair bir takım ifadelere yer verildiğini, konuyla ilgili değişiklik talebinde bulunulamayacağının da taraflarına …. tarafından bildirildiğini, müvekkilinin 700.000,00 Euro tutannda talep etmiş olduğu limiti 586.710,00 ABD Doları olarak kabul etmek zorunda bırakıldığını, düşük limit ile ilgili talebinin kabul edilmemesi üzerine müvekkilinin en azından …..’e temlik edilen bedelin düşürülmesi için bir toplantı talebinde bulunduğunu, 31.12.2014 tarihinde yapılan görüşmelerde ise müvekkilinin temlik edilen miktara denk gelen faturalardan birini tazminat talebinden çıkarma talebinde bulunduğunu, bunun üzerine …’in bu faturanın çıkarılması ile kendi nezdinde ikinci limit olan 258.135,00 Amerikan Dolarına ulaşılmaması sebebiyle limitin daha da düşüp 582.111,65 Amerikan Dolan olacağını belirttiğini, tüm görüşmelerde konuşulan döviz kurunun Euro olması ve Alıcı Limit Onayı yazılarındaki parantez dışında bulunan esas limitin Euro olarak ifade edilmesi, müvekkilinin bütün işlemlerini Euro üzerinden yapması ve …. ile Euro bedeli üzerinden anlaşması bir yana, böyle manasız küsuratları bulunan bir tutarı limit olarak talep etmemiş olduğunun da açık olduğunu, söz konusu 586.710,00 Amerikan Doları olan toplam limitin zarar tazminatı ihbarname belgelerinin ilk düzenlendiği tarihteki (11.12.2013) ABD Doları karşılığı 620.325,00 olduğunu, müvekkilinin bu bağlamda 33.615,00 ABD Dolar tutarında bir zararı olduğunu, 31.12.2013 tarihli toplantıda ….’in tüm sigortaladığı işlemleri …. isimli, Almanya merkezli bir sigorta şirketinden sigortalamakta olduğunun öğrenildiğini, taraflarından temlik edilen 457.121,05 Euro miktarındaki tüm bedelin, aynen Euro döviz kuru üzerinden söz konusu şirketten temin edileceğini, fakat müvekkiline bu bedelin sadece 2013 Aralık ayı Amerikan Dolar kur bedeli üzerinden hesaplanan 1.057.088,17 TL tutarındaki meblağın verildiğini, iş bu bedelin davacıya ödenen 15.01.2014 tarihindeki Euro-TL kuru üzerinden hesaplandığında 354.252,05 Euro’ya tekabül ettiğini, ancak ödenmesi gereken bedelin 450.000,00 Euro’nun, davacı ve davalı arasındaki anlaşmadan kaynaklanan ve toplam limitin %90’ı olan 405.000,00 Euro olması gerektiğini, …..’in müvekkiline bu İşlemden alması gereken tüm bedeli ödemediğini ve müvekkilinin bu sebeple 50.747,95 Euro tutannda zarara uğradığını ve …’in bu işlem sayesinde aynı miktarda haksız kazanç elde ettiğini, bu nedenle müvekkilinin davalı ….’den, ….’in yaptığı işlemler sebebiyle uğradığı zarara denk gelen 275.747,95 Euro ve 33.615,00 Amerikan Doları olan alacağının Merkez Bankasının Euro ve ABD Dolarına uyguladığı en yüksek faiz oranı üzerinden hesaplanacak faiz ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkilinin Kısa Vadeli ihracat Kredi Sigortası Programı ile ihracatçılann 1 yıl içinde gerçekleştirecekleri tüm ihracatın tek bir poliçe (Kısa Vadeli İhracat Kredi Sigortası Genel Poliçesi) ile sigorta kapsamına alındığını, bu poliçenin taraflar arasındaki sigorta sözleşmesinin genel hükümlerini düzenlediğini, poliçe ile birlikte sigorta sözleşmesinin aynlmaz parçalarından birini teşkil eden kabul formu ile de ihracatçının 1 yıl içinde yapacağı çeşitli ihracatlar nedeniyle doğabilecek zararlara karşı müvekkilinin ödeyeceği azami sigorta bedeli tutan olan Azami Tazminat Ödeme Sınırı ile birlikte sigorta sözleşmesinin diğer özel hükümlerinin tespit edildiğini, bununla birlikte müvekkilinin poliçe kapsamında sorumluluğunun doğabilmesi için ihracatçının her bir alıcısı ile ilgili olarak alıcı limiti talep etmesi ve müvekkilinin de bu limiti tespit ederek ihracatçıya bildirim yapması gerektiğini, tespit edilen limitin müvekkilinin poliçe kapsamında o alıcı ile ilgili olarak yüklendiği azami riski belirlediğini, davacının 26.03.2012 tarihli teklifnamesi çerçevesinde düzenlenen kabul formu uyarınca davacının poliçesi için azami tazminat ödeme tutarının 1.500.000,00 ABD Doları olarak belirlendiğini, kabul formunda yer alan açıklamadan da anlaşılabileceği üzere mezkûr tutarın müvekkilinin azami sorumluluk tutarını ifade ettiğini, davacının dava konusu sevkiyatların yapıldığı Almanya da mukim …..KG (Oisen) firması için alıcı limit onayı talebinde bulunduğunu ve 04.04.2012-31.03.2014 tarihleri arasında geçerli olmak üzere 250.000,00 Euro tutarında 120 gün vadeli alıcı limit onayı verildiğini, bahse konu alıcı limit onayı alıcıya ilişkin vadesi geçmiş alacak bildirimi olması hasebiyle 25.06.2013 tarihinde iptal edildiğini ve 05.07.2013 tarihi itibariyle hükümsüz kılındığını, davacı yanın daha sonra tekrar Alıcı Limiti talebinde bulunması sonrası yine … ile ilgili olmak ve 16.07.2013 – 30.06.2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere 450.000,00 Euro tutarında 120 gün vadeli Alıcı Limit Onayı verildiğini, fakat alıcı kaynaklı muhtemel ödeme problemlerinin öngörülmesi nedeniyle bahse konu alıcı limit onayının 26.07.2013 tarihinde iptal edildiğini ve 05.08,2013 tarihi İtibariyle hükümsüz kılındığım, davacının ….firmasına yapılan sevkiyatlar ile ilgili olarak düzenleme tarihleri 13.06.2013, 12.07.2013 ve 31.07.2013 olan aylık sevkiyat bildirim formları ile müvekkiline bildirimde bulunduğunu, davacının 25.06.2013 tarihli Vadesi Geçmiş Alacaklar Aylık Bildirim Formu dâhilinde 10.05.2013 tarih 114024 sayılı ve 22.05.2033 tarih ve 89462 sayılı gümrük beyannameleri çerçevesinde gerçekleştirilen sevkıyatlara konu ödemelere yönelik olarak vade uzatımı talep ettiğini, davacının bu talebi uygun bulunarak kendisine 03.07.2013 tarihinde bildirildiğini, davacının bu sefer …..’in vade uzatımına konu borcun ilk taksitini erken ödediğini belirterek bahse konu firmanın yeniden sigorta kapsamına alınmasını 15.07.2013 tarihli yazısı ile istediğini, bu talep doğrultusunda …. ile ilgili olarak davacının vade uzatım talebi ile iptal edilen alıcı limit onayı yerine yeniden alıcı limit onayı verildiğini, davacının 29.07.2013 tarihinde bir kısım yüklemede bulunduğunu ve yüklenecek bir kısım mal daha bulunduğunu ve bunların yüklenip yüklenemeyeceği hususunda müvekkiline yazılı olarak başvurduğunu, bu talebin değerlendirilmesi neticesinde olumsuz görüş bildiren 30.07.2013 tarihli müvekkilinin yazısının davacıya gönderildiğini, davacının daha sonra 31.07.2013 tarihli Vadesi Geçmiş Alacaklar Aylık Bildirim Formu ile vadesi geçmiş alacaklarını müvekkiline bildirdiğini, alıcı … ile ilgili müvekkilince yapılan araştırma neticesinde firmanın 26.07.2013 tarihi itibariyle iflas işlemine konu edildiği ve iflas müdürü atandığı, davacının alacaklarının kayyum nezdinde iflas masasına kaydettirildîği ve davacının 28.06.2013 tarihinde 21.704,20 Euro, 11,07.2013 tarihinde 154.591,35 Euro, 25.07.2013 tarihinde 13.331,25 Euro ve son olarak da 03.12.2013 tarihinde 13.331,25 Euro tahsilât aldığının tespit edildiğini, davacının 31,07.2013 tarihli Vadesi Geçmiş Alacak Bildirimi ve 24.09,2013 tarihli Tazminat Talep Formu’na ilişkin olarak yapılan dosya incelemesinde 11.12.2013 tarihinde davacıya ihbarname gönderdiğini, daha sonra yine davacıya 31.12.2013 tarihli ikinci ihbarname gönderildiğini, davacı ile süreç içerisinde ödemeye İlişkin olarak yapılan yazışmalar da bulunduğunu, tazminat hususunda alıcı limit onayın da gösterilen meblağ olan 587.710,00 USD’nin esas alındığını,ilk ihbarnamede 17.07.2013 tarih 179402 gümrük beyannamesi çerçevesinde gerçekleştirilen sevkiyat tutarını karşılayan 259.505,10 Euro (338.109,19 USD) karşılığı İki fatura tazminata konu ödeme tutan hesaplamasında dikkate alınmışken ikinci ihbarnamede davacının talebi üzerine 194.594,10 Euro (253.536,65 USD) tutarında tek faturanın dikkate alındığını, davacının 225.000,00 Euro limitten kaynaklı zararı bulunduğunu belirtmesinin mesnetsiz olduğunu, davacıya önce 250.000,00 Euro tutarında bir limit tanımlandığını, ilk limit sadece iptal öncesi ve limit için geçerli tarihlerde poliçe hükümlerine uygun şekilde yapılan sevkiyatlar için hüküm doğuracağını,dava dilekçesinde davacının her ne kadar 450.000,00 Euro’yu aşan sevkıyatlarına karşılık müvekkilinin susmak suretiyle aşkın sevkıyatları zımnen kabul ettiğini iddia etse ve her ne kadar sigorta sözleşmeleri şekil şartına tabi değilse de (TTK m. 1405) taraflar arasında imzalanmış olan sigorta poliçesi bulunmakla birlikte bu poliçe doğrultusunda Alıcı Limit Onayının tanımlandığını, tarafların tacir olduğu {TTK m,18/2) ve yapılan işlemlerin kayıt altına alındığı göz önünde bulundurulduğunda (TTK 64 vd.) müvekkilinin hali hazırda yazılı poliçe ve alıcı limit onayı varken susma yoluyla anlaşma yapması veyahut vaki bir anlaşmayı tadıl etmesinin söz konusu olmayacağını, sınırlandırılmış bir limite dayalı poliçede işbu limiti aşkın sevkıyat yapıp bu eylem karşısında sigortacının susmuş olmasını müvekkilince tanzim edilmiş alıcı limit onayında aksi belirtilmiş olmasına rağmen zımnî kabul olarak addetmek ticari hayatın olağan akışına ve müvekkiliinin poliçeyi tanzim ile kendisine atfedilen “sınırlı sorumluluk” hükmüne uygun olmadığını, davacının iddiasında iki limitin birlikte kullanılmadığını beyan etmekte ise de, her iki alıcı limit onayı dönemi içerisinde sevkiyatlar olduğu gibi, işbu sevkiyatlara yönelik alıcı firma tarafından ödemeler de bulunduğunu, -230.117,90 Euro’luk sevkiyata ilişkin olarak 154.591,35 Euro ve 21.704,20 Euro olmak üzere iki ayrı ödeme alındığından zarara esas tutarın 53.822,35 Euro olduğunu,-107.935,60 Euro’luk sevkiyata ilişkin olarak ise e posta yazışmasında belirtildiği üzere poliçenin 28.maddesi mucibince 9.675,06 Euro fazla temlik almak suretiyle zarara esas tutarın 98.260,54 Euro olduğunu, İkinci limite ilişkin yapılan sevkiyatla ilgili olarak, davacı yanın beyanı üzerine zarara esas tutar olarak 194.594,10 Euro meblağ kullanıldığını, davacı yanın dilekçesinde 405,000 Euro yerine 354.252,05 Euro ödeme yapıldığını, işbu eksik ödemeden kaynaklı olarak zarara uğradığını belirtmekte ise de bu hususun hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, poliçenin 17.maddesinin (a) fıkrasında “sevkiyata ilişkin bildirimin yapıldığı aydan bir önceki ayın son İşgünü geçerli olan ABD Dolan(USD) satış kuru” nun esas alınacağı ve takip eden (b) fıkrasında İse … tarafından Sigortalıya yazılı ihbarın yapıldığı ayın ilk işgünü geçerli olan TC Merkez Bankası döviz alış kuru” nun esas alınacağının belirtildiğini, bu nedenle ilk tablonun 3.sevkiyatı (98.260,54 Euro – 128.023,65 USD) ile 2.tablodaki sevkiyat (194.594,10 Euro – 253,536,65 USD) Temmuz 2013 içerisinde bildirildiğini ve poliçeye göre 28.06.2013 tarihli Euro-USD Merkez Bankası paritesi (o tarihteki çapraz kur : 1,2973) esas alınarak bahse konu meblağların Amerikan Dolan(USD) cinsinden %90’ı nın tazminata konu edildiğini, kalan (53.822,35 Euro – 69.823,73 USD) ve (100.769,00 Euro – 130.727,62 USD) tutarındaki sevkiyatlann 13.06.2013 tarihinde bildirildiğini (poliçeye göre 31.05.2013 tarihli çapraz kurun esas alındığını ve poliçenin 17.maddesi uyarınca bu kur üzerinden Euro para biriminden Amerikan Dolan(USD)’na çevrilip %90 tazminata konu edildiğini, müvekkilince 31.12.2013 tarihinde ihbarname gönderildiğini, poliçenin 17-b maddesine göre, Aralık 2013 ilk iş günü USD-TL kuru esas alınarak ödeme yapıldığını, kurun 2,0174 olarak sabitlendiğini (Merkez Bankası alış kuru), ve tazminata konu rakamın 1.057.088,14 TL olduğunu, işbu işlemin poliçeye uygun olarak yapıldığını, davacının ise ödemenin yapıldığı 15-01.2014 tarihi itibariyle geçerli olan Euro üzerinden hesap yapmakla zararının olduğunu belirttiğini davacı yanın kur artmasından kaynaklı olan zararını bankaya tahmil etmeye çalıştığını, fakat hangi tarihlerdeki döviz kurlarının tazminat ödemesine konu alınacağının poliçede sarih olduğunu, müvekkilinin 450.000,00 Euro’nun %90’ı ile ilgili sorumluluğunun üst limit sorumluluğu olduğunu, buradan çıkan anlamın müvekkilinin davacı yanın ne kadar zarar ettiğine ve poliçedeki düzenlemelere bakmaksızın 405.000,00 Euro ödeyeceği anlamını taşımadığını, davacı yanın dilekçesinde 354.252,05 Euro ödeme yapıldığını belirtmekle birlikte tazminat miktarının 405.000,00 Euro olması gerektiğini iddia ettiğini, yukarıda belirtildiği üzere poliçede sevkiyat ve ihbarname doğrultusunda elde edilen tarihlere göre kurlar sabitlenmekte ve bu sabit kurlar üzerinden ödeme yapıldığını, poliçenin işbu maddesinin davacı yanca kabul edildiğini ve müvekkilinin tüm eylemlerinin de poliçeye uygun gerçekleştirildiğini, davacı yanın bu iddiasının MK.,2 ve 3/2 bağlamında iyi niyet kaidelerine aykırılık teşkil edeceğini, davacının iddialarının sözleşmeye bağlılık (Ahde vefa) İlkesi ile de bağdaşmadığını, davacının basiretli bir tacir olarak poliçe ve kabul formunu imza ile kendisini sözleşme ile bağlı kıldığını, poliçe hükümleri ve bilhassa Ödemeye yönelik kurun davacı açısından ifasının mümkün olmayacak hale gelmediğini, davacı yanın parite farkından kaynaklı olarak 33.615,00 USD istemekte ise de davacı yanın poliçe ile bağlı olduğu, poliçenin 17.maddesi ise hesaplamada Amerikan Dolar’nın esas alınacağının belirtildiğini, dolayısıyla kur farkından kaynaklı bir zarar iddiasının yersiz olduğunu, davacı yan “zarar” ibaresini kullanmış ise de bunun “‘yoksun kalınan kar'” olduğunun anlaşıldığını ve yine davacının istemlerinin müspet zarar iddiası karşılığında istendiğini, dolayısıyla Borçlar Kanunu 112 vd, maddeleri gereği ortada bir zarar olmadığını, tüm bu eylemlerin poliçe kapsamında tesis edildiğini beliterek haksız ve yersiz olan davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 17/05/2017 tarih ve 2014/859 Esas – 2017/520 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” … Bilirkişi heyeti aracılığıyla rapor ve ek raporda her iki şirketin ticari defter ve kayıtlarında yapılan incelemeler sonucu lehlerine delil vasfında bulunduğu, davacı kayıtlarına göre yapılan hesaplama sonucu davacı şirketin ithalatçı Olsen’den dava tarihi itibariyle 676.032,25 TL tutarında alacaklı olduğu belirlenmiş, taraflar arasındaki sözleşmeye bağlı olarak ayrı ayrı tarafların sunmuş oldukları defter, kayıt ve belgelere göre alıcı limit onayları ve iptalleri, ikinci limit onayları ve iptalleri, aylık sevkiyat bildirim formları, vadesi geçmiş alacaklar, aylık bildirim formu ve yapılan ödemelere ilişkin hesap dökümü çıkarılmıştır; taraflar arasındaki sözleşmenin temel amacı ihracat kredi sigortası ile ihracatçının mal gönderdiği yabancı ülkelerdeki müşterilerinin ödeme yeteneklerini kaybetmeleri veya politik nedenlerle ödemede bulunamamaları halinde meydana gelecek kayıtları güvence altına almaktır. Taraflar arasında yapılan sigorta sözleşmesine bağlı olarak 01/05/2013-30/04/2014 dönemi için sigorta poliçesi düzenlenmiş ve poliçede azami tazminat sınırı da belirlenmiştir. Taraflar arasındaki kısa vadeli ihracat kredi sigorta genel poliçesi kredi sigortası genel şartlarına bağlıdır. Somut olayda davacı tarafın dava konusu yaptığı tazminat alacağının dayanağı toplam 700.000,00 EURO bedelli sigorta sözleşmesi sözleşmenin taraflar açısından yürürlükte kaldığı süre içerisinde davacının Almanya’da faaliyet gösteren … ünvanlı şirkete ihraç ettiği ürünlerin mal bedelinin sözleşmenin 7.maddesine göre Euro Dolar paritesi ile hesaplanan karşılığının ödememe rizikosundan kaynaklanan zararının %90’ını tazmin tarihindeki merkez bankası tarafından ilan edilen kur ile TL üzerinden telafisi, bir başka ifadeyle güvenceye alınması amaçlanmıştır. Davacı yan dilekçesinde Alman firması …Fashion’in mali durumundaki bozulmalar nedeniyle 29/07/2013 tarihinde …. yaptığı yazılı başvuruda 352,555 EURO’luk malı yüklediğini, yüklenecek 97,445 TL’lik malın daha olduğunu ve bunun sigorta kapsamında gönderilip gönderilemeyeceğinin davalı yana sorulduğunu, ayrıca önceden alınan siparişler kapsamında 102,000 EURO civarında yüklenmesi gereken mallarında bulunduğunun davalı yana bildirildiğini, davalı ….’den 30/07/2013 tarihinde gönderilen yazılı bildirimde daha fazla mal yüklenmemesine dair cevap verildiğini, oysa limit 450.000 EURO olduğu için farkın davalı yanca tazmin edilmesi gerektiğini belirtmiş ve dava konusu yapmış ise de taraflar arasında düzenlenen kısa vadeli ihracat kredi sigortası sözleşmesinin 8/a fıkrasına göre “sigortalının zararın önlenmesi ve azaltılması için gereken dikkat, özen ve basireti göstermesi ve her türlü tedbiri alması gerektiğine ” dair düzenlemeye davalı yan atıf yaparak davacı yanın bu yönlü talebine olumlu yanıt vermediği, bir başka ifadeyle sözleşme kapsamında mutabakatı aşan talep ve davaya konu tazminat için davalı yanın itirazlarının yerinde olduğu ; ayrıca davalı yanın taraflar arasındaki sigorta sözleşmesinin devam ettiği dönemde toplam 1.057.088,14 TL’yi davacıya ödediği, bu anlamda davacı adına sözleşmeye göre sağladığı teminat limiti dahilinde kalan sorumluluklarını yerine getirmiş olduğu; ayrıca sigorta sözleşmesinde davacının kur farkı nedeniyle uğrayacağı zararın sigorta himayesine alınmadığı, TL cinsinden ödemenin yapılması ve yapılan ödemelerin USD kuru üzerinden sabitlenmesinin tarafların dayanağı sigorta sözleşmesinin 7.maddesindeki düzenlemeye uygun olduğu tarafların dayanağı tüm deliller, bilirkişi heyetince sunulan rapor, ek rapor ve tüm dosya kapsamıyla anlaşılmakla yasal koşulları oluşmayan davanın reddine karar vermek gerektiği , … ” gerekçeleri ile; ” Davacı yanın alacak talebi ile açtığı davanın yasal koşulları oluşmadığından REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
İlk derece mahkemesinin kararının yalnızca bilirkişi raporuna dayandırıldığını, ancak karara esas alınan bilirkişi raporunun hukuken yanlış ve dava konusundan uzak olduğundan, taleplerinin hukuka uygun olarak karara bağlanmasının mümkün olmadığını, dosya içerisinde bulunan bilirkişi raporlarına karşı itirazlarında da bilirkişilerin davanın temel noktası olan sözleşme sayısını dahi tespit edemediklerinin görüleceğini, taraf defterlerini incelemeksizin rapor hazırladıklarını ve mahkemenin de herhangi bir değerlendirme yapmaksızın hüküm oluşturduğunu, yeni bir bilirkişi raporu talep ettikleri halde mahkemece bu taleplerinin reddedildiğini,
Davalı tarafın iddia ettiği gibi müvekkilin sigortalının zararın önlenmesi ve azaltılması için gereken dikkat, özen ve basireti göstermediği iddiasının gerçeği yansıtmamakta olup, bu beyan üzerinden hüküm oluşturmanın hukuka aykırı olacağını,
Mahkeme tarafından, davacı şirketin ithalatçı …’ den dava tarih itibariyle 676.032,25 TL tutarında alacaklı olduğu belirlenmişse de bu durumun herhangi bir hesaplamaya dayanmadığını,
Davalı tarafından yapılan ödemenin USD kuru üzerinden sabitlenmesi ve TL karşılığının ödenmesinin hukuka aykırılık oluşturmakta olduğunu, kur farkı sebebiyle uğranılan zararlara ilişkin iddianın, müvekkilinin esas talebini teşkil etmediğini,
Davalı tarafın sözleşmeye göre sağladığı teminat limiti dahilinde sorumluluğunun 1.500.000 ABD Doları olduğunu, 1.500.000 USD ödeme sınırının sözleşmede bulunmasının, bu tutara ulaşılabilmesi için birden fazla limitin geçerli olması gerektiğini gösterir nitelikte olduğunu, tüm bu hususlar dikkate alınmaksızın davalı tarafın ilgili zarar kalemlerini Euro üzerinden TL’ ye değil de, önce dolara, sonra TL’ ye çevirerek kar elde etmeye çalışması ve müvekkilini halihazırda mevcut olan zararını arttırmaya yönelik tutumunun kötü niyetini ortaya koyar nitelikte olduğunu, bu sebeple müvekkili İstanbul Triko’ nun davalı …’tan, … ın yaptığı işlemler sebebiyle uğradığı zarara denk gelen 275.747,95 Euro ve 33.615,00 ABD Doları olan alacağını talep etme zorunluluğu hasıl olduğunu beyanla; İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 17/05/2017 tarih ve 2014/859 Esas – 2017/520 Karar sayılı kararının istinaf incelemesi neticesinde bozularak kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Davacı tarafından açılan dava; Kısa Vadeli İhracat Sigortasından kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Taraflar arasında imzalanan kısa vadeli ihracat kredi sigortası sözleşmesinin 8/a fıkrası ” sigortalının zararın önlenmesi ve azaltılması için gereken dikkat, özen ve basireti göstermesi ve her türlü tedbiri alması gerektiğine ” ilişkin olup, bu hüküm tarafları bağlar.
Davacı vekili, davalının eksik ödeme yaptığını iddia etmiş ve bu iddiasınıda davalı şirkete gönderdikleri 29/07/2013 tarihli yeni sevkiyata onay verilmesine yönelik yazılarına dayandırmış isede; davalı tarafın 30/07/2013 tarihli yazısı ile ” Almanya’da bulunan alıcı firmanın ekonomik durumunun kötü olduğu gerekçesiyle bu sevkiyatlara onay vermediği, davalının onay vermemesine rağmen davacının ekonomik durumu iyi olmayan ve sonradan iflas eden şirkete yaptığı sevkiyatlara ilişkin talebinin taraflar arasındaki sözleşmenin 8. maddesine uygun olmadığı, bu kapsamda ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporundaki tespitler ve dosya kapsamına göre; davalı tarafın yaptığı ödemelerin sözleşmeye uygun ve yeterli olduğu, yine davalı tarafından yapılan ödemelerin USD bazında yapılmasının taraflar arasındaki sözleşmenin 17. maddesine uygun olduğu anlaşılmakla ilk derece mahkemesi usul ve yasaya uygun olup, kamu düzenine de aykırı olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 85,70 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90 TL karar harcından peşin olarak yatırılan 31,40 TL’ nin mahsubu ile bakiye 4,50 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 31/01/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.