Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/813 E. 2018/62 K. 24.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2017/813
KARAR NO : 2018/62
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 31/05/2017
DOSYA NUMARASI : 2016/886 Esas – 2017/494 Karar
DAVA : Tanıma Ve Tenfiz
KARAR TARİHİ : 24/01/2018

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında mevcut olan kredi hattının tanınması hakkında sözleşme ve garanti sözleşmesi kapsamında müvekkili şirketin oluşan ve ödenmeyen alacağının tahsili amacıyla davalı aleyhine Kazakistan Cumhuriyeti Astana şehir mahkemesi nezdinde dava açtıklarını, yapılan yargılama sonucunda müvekkili şirket lehine karar verildiğini, verilen kararın 28/08/2013 tarihinde kesinleştiğini, davalının Türkiye’de ikamet ediyor olması ve mal varlığının da Türkiye’ de bulunması nedeniyle söz konusu kararın tanınması ve tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 31/05/2017 tarih ve 2016/886 Esas 2017/494 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” … Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafından dava konusu yapılan Kazakistan Cumhuriyeti Astane yerel mahkemesine ait alacak davasıyla ilgili davalı aleyhine verilen kararın kesinleştiği, kararın onanmış ve tercüme edilmiş örneklerinin mahkemeye sunulduğu, bu bağlamda davacı tarafın davasının kabulü ile usulüne uygun kesinleşen kararın kamu düzenine de aykırı olmadığı dikkate alınarak MÖHÜK 53 ve 54.maddeleri gereğince tanınması ve tenfizine karar vermek gerektiği, … ” gerekçesi ile; ” Sabit görülen davacının davasının KABULÜNE, Kazakistan Cumhuriyeti Astana Şehri, ESİLSKİY ilçe mahkemesinin 24/06/2013 tarih, 2-941/13 sayılı kararının TANINMASI VE TENFİZİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Davacının Kazakistan vatandaşı olduğunu ve uzun yıllardır … Astana- Kazakistan adresinde ikamet etmekte olduğunu, davacının Türkiye’ de ne fiili ne de resmi bir ikametgahının bulunmadığını, yerel mahkemede dava dosyasında, davalıya tebligat çıkartılan adres olan ” …. İSTANBUL ” adresinin davalının adresi olmayıp bu adreste davalının babası ….’ nun ikamet ettiğini, bu adreste oturan …. ile davalı müvekkilinin ilişkilerinin bozuk olduğunu ve görüşmediklerini, ayrıca … . nun sağlık durumununda bozuk olması nedeniyle postacı tarafından getirilen belgenin mahiyetini anlamasının da mümkün olmadığını, TK 10. maddesine göre; Tebligatın, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılması gerektiğini,davacı tarafından mahkemeye bildirilen adreste yaşayan davalının babasının hem sağlık durumunun bozuk olması hem de oğlu ile görüşmüyor olması nedeniyle gelen evrak ile ilgilenmediğini ve bu nedenle de davalı müvekkilin davadan haberdar olamadığı için kendisine karşı açılmış haksız Tenfiz davasına karşı savunma hakkını kullanamadığını, davalının bu davadan sonradan haricen kardeşinin bilgi vermesi sayesinde haberdar olduğunu, davalının kendisine karşı açılmış Tenfiz davasına karşı söyleyeceği çok şey bulunduğunu, ancak yerel mahkeme tarafından yasaya aykırı tebliğ nedeniyle karar verilmiş olduğundan kendisini savunma hakkını kullanamadığını, davalının yasal savunma hakkını kullanabilmesi için davalıya yasaya ve usule uygun tebliğ yapıldıktan sonra davaya cevap ve delillerini sunma hakkı verilmesi gerektiğini beyanla; yerel mahkemenin Tebligat Kanunu’ na aykırı olan tebligat nedeniyle vermiş olduğu kararın yasaya aykırı tebligat yapılmış olması nedeniyle bozulmasına verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Dava, Kazakistan Cumhuriyeti Astana Şehri Esilskiy ilçe mahkemesinin 24/06/2013 tarih, 2-941/13 sayılı kararının tanınması ve tenfizine ilişkin olup ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı vekilince, müvekkiline dava dilekçesinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği ve savunma hakkınının kullanılamadığı gerekçesiyle istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sırasında dava dilekçesinin davalı adına “…../ İSTANBUL ” adresine tebliğe çıkartıldığı ve çıkartılan tebligatın ” muhatapla birlikte oturan annesi …. ” şerhiyle davacının annesine tebliğ edildiği ve davanın 01/02/2017 tarihinde yapılan duruşmasına tarafların katılmamaması üzerine HMK’ nın 150. maddesi gereğince dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davacı vekilinin yenileme dilekçesi üzerine davalı adına aynı adrese çıkartılan tebligatın “muhatabının belirtilen adreste bulunmadığı” gerekçesiyle iade edildiği, bunun üzerine ilk derece mahkemesince davalının daha önce tebligat yapılan adresine TK 21/2 ve 35 . maddeleri gereğince tebligat yapılmasına karar verildiği ve davalı adına “…STANBUL ” adresine TK 21/2 ve 35.maddeleri gereğince tebligat yapıldığı, yine ilk derece mahkemesinin kararının da TK 35. maddeye göre yapıldığı anlaşılmıştır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/1. maddesi ile “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir” ilkesi benimsenmiştir.
Tebligat Kanunu’ nun 16. maddesi de ” kendisine tebligat yapılacak şahıs adresinde bulunamazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.” hükmünü içermektedir.
Yine, yurt dışında oturan Türk vatandaşlarına yapılacak tebliğler Tebligat Kanunun 25/A, Tebligat Yönetmeliği’ nin 38-41. maddeleri ile 43. maddesinde yer alan hükümlere tabidir.
İlk derece mahkemesince tanınmasına ve tenfizine karar verilen Kazakistan Cumhuriyeti Astana Şehri Esilskiy ilçe mahkemesinin 24/06/2013 tarih, 2-941/13 sayılı kararının içeriği, davalı vekilince dosyaya ibraz edilen vekaletnamelerde gösterilen davalının Yurt dışı adresleri, dosya içerisinde bulunan nufus kayıt örnekleri ve Uyap sistemi üzerinde çıkartılan adres araştırma formlarına göre; davalı adına dava dilekçesinin tebliğ edildiği “… .r/ İSTANBUL” adresinin davalının adresi olmadığı, bu adresin davalının babasına ait mernis adresi olduğu, Dairemizce İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne yazılan yazıya verilen cevapta da dava dilekçesinin ve yenileme dilekçesinin tebliğ edildiği tarihleri de kapsayacak şekil davalının 10/02/2016 tarihinden Türkiye’den çıkış yapıp 12/04/2017 tarihinde Türkiye’ye döndüğü ve 26/04/2017 tarihinde tekrar çıkış yaptığı dolayısıyla davalıya yapılan tebligatların Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olmadığı anlaşılmıştır.
Bu itibarla; Tebligat Kanunu hükümlerine uygun olarak, davalı tarafa dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ ettirilip, dosyada taraf teşkili tamamlandıktan ve savunma ve delillerini bildirme olanağı tanındıktan sonra işin esasına girilip hüküm kurulması gerekirken, taraf teşkili yöntemince tamamlanmadan, hukukî dinlenilme hakkı göz ardı edilerek, davalının savunma ve delillerini bildirmesine olanak tanınmadan, Anayasa ile güvence altına alınan savunma hakkını kısıtlayacak biçimde işin esasına girilerek yazılı biçimde hüküm kurulması doğru olmadığından ilk derece mahkemesinin kararının HMK’ nın 353/1-a/6.maddesi gereğnice kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;
1-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 31/05/2017 tarih 2016/886 Esas – 2017/494 Karar sayılı kararının HMK 353/1a-6. maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine İADESİNE,
2-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf yönünden davalı tarafça yatırılan 85,70 TL başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 31,40 TL karar harcının talep halinde iadesine,
3-İstinaf başvuru harcı 85,70 TL ve istinaf posta gideri 27,30 TL toplamı 113,00 TL’ nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-UYAP sistemi üzerinde yapılan incelemede, istinaf dilekçesinin tebliğ giderlerinin davacı tarafından dava dosyasına depo edilen avanstan sarf edildiği anlaşılmakla; bu giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
5- Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine,
6- Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/01/2018 tarihinde HMK 353/1-a/6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.