Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2017/803 E. 2018/28 K. 11.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2017/803
KARAR NO : 2018/28
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME : İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 04/04/2017
DOSYA NUMARASI : 2015/801 Esas – 2017/384 Karar
DAVA : Şirket Müdürlük Görevinin Sona Erdiğinin Tespiti
KARAR TARİHİ : 11/01/2018
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekilinin davalı şirketin ortaklarından ….’e ait hisselerden bir kısmını devir aldığını, Bu devir işlemlerinin 09/06/2006 tarih ve 2006/1 numaralı ortaklar kurulu kararı ile karar bağlandığını ve 14/06/2006 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, aynı gün ve sayılı karar ile şirket ortaklarından…..ve müvekkili …’ın 10 yıl için şirket müdürlüğüne atanarak şirket kaşesi altında atacakları müşterek iki imza ile şirketi temsile yetkili kılındıklarını, müvekkilinin şirkete ortak olduktan sonra şirkette fiilen çalışmadığını şirketle ilgili herhangi bir faaliyette bulunmadığını diğer ortakların fiilen müdürlük görevini yürüttüklerini bir müddet sonra ortaklardan….’un hisselerini müvekkili ve diğer ortak ….’e devir ederek ortaklıktan ayrıldığını,devir ve tescilin yapıldığını, 05/01/2007 tarihli ortaklar kurulu kararıyla müdürlük görevinin müvekkili ile diğer ortak ….r’e verildiğini, daha sonra müvekkilinin hisselerini Beyoğlu .. Noterliği’ nin 05/06/2007 tarih … sayılı hisse devir ve temlik sözleşmesi ile …’e 05/06/2007 tarih ve 15915 sayılı sözleşme ile şirket dışından ….l’ e devir ettiği bu hisse devirinin 22/06/2007 tarihinde Ticaret Sicili’ne tescil edildiği 27/06/2007 tarihli Türkiye Ticaret Sicil’inde ilan edildiğini,bu suretle şirket ortaklığından ayrıldığını aynı gün ortaklar kurulunda şirket ortaklarından ….’ün 10 yıl için şirket müdürlüğüne atanmasına, şirket kaşesi altında atacağı münferit tek imza ile şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındığını,ancak müvekkilinin şirketteki hisselerinin tamamını devir ederek şirketten ayrılmasına ve şirkete yeni bir müdür atanmasına rağmen sehven şirket müdürlüğünün de sona erdiği de belirtilerek karar altına alınmadığından müvekkilinin şirket müdürlüğünün hukuken devam ediyormuş gibi bir durum ortaya çıktığını, bu çelişkili hukuki durumun ileride davacı aleyhine kamu kurum ve kuruluşları karşısında ve ticari ilişkilerinde hukuki ve mali sorumluluklar yaratacağını, İstanbul Ticaret Sicil müdürlüğünün 01/07/2015 tarih ve 73161 sayılı ihtarname yazısında davacıdan şirketin akıbeti ve hali hazır durumu hakkında bilgi talep edildiğini,açıklanan nedenlerle davacının daha büyük hukuki ve mali sorunlarla karşılaşmaması için şirketteki hisselerinin tamamının bütün aktif ve pasifi ile birlikte devir ve temlik ettiği dolayısıyla ortaklıktan ayrıldığı ve yeni bir şirket müdürünün atanması kararının alındığı 06/06/2007 tarihli ortaklar kurulu kararı ve bu kararın tescil ve ilan olunduğu 22/06/2007 tarihinde davacının şirket müdürlüğünün de sona erdiğinin tespitine, tesciline ve sicil gazetesinde ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket adına tebligat yapılmasına rağmen davalı şirket davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 4/04/2017 tarih ve 2015/801 Esas 2017/384 Karar sayılı gerekçeli kararı ile; ” … Davacının, davalı şirketteki ortaklığı ve müdürlük görevinin ayrı ayrı sona erdiği, ticaret sicilinde tescil ve ilan edildiği; buna göre, davacının şirketteki müdürlük görevinin ticaret siciline tescil edilen 22/06/2007 tarihinde sona erdiği, 27/06/2007 tarihli TTSG’de ilan edildiği, bu hususun mahkeme hükmüne gerek olmaksızın ticaret siciline tescil ile resmiyet kazandığı bu tarihte müdürlük görevi sona eren davacının, davalı şirketin kamu borçlarından veya diğer mali ve sosyal yükümlülüklerden kurtulduğu, kendisine yönelik böyle bir sorumluluk doğuran durum ortaya çıktığında resmi nitelikteki ticaret sicil kayıtlarının geçerli olacağı, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden gönderilen ve davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu ihtar yazısının sehven gönderilmiş bir yazı olarak değerlendirilebileceği, kaldı ki davacının müdürlük görevinin ve ortaklığının sona erdiğinin şirket pay defterine işlenmemiş olması veya işlenmiş olmakla birlikte ticaret siciline tescil ve ilan edilmemiş olması hallerinde derhal korunmasını gerektiren bir hukuki menfaatinin bulunduğu kabul edilebilecek ise de gerekli tescil ve ilanların yapılmış olduğu da gözetildiğinde davacının mahkemeden hukuki durumunun tespit edilmesinde güncel bir menfaatinin bulunmadığı anlaşılmakla davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği, … ” gerekçeleri ile; ” 6100 SAYILI HMK 114/1-h, 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine ” karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Mahkeme kararının gerekçe kısmında; ” … Davacının , davalı şirketteki ortaklığı ve müdürlük görevinin ayrı ayrı sona erdiği, ticaret sicilinde tescil ve ilan edildiği; buna göre, davacının şirketteki müdürlük görevinin ticaret siciline tescil edilen 22.06.2007 tarihinde sona erdiği, 27.06.2007 tarihli TTSG’ de ilan edildiği, bu hususun mahkeme hükmüne gerek olmaksızın ticaret siciline tescil ile resmiyet kazandığı, … ” şeklinde devam eden bir tespitte bulunduğunu, ancak mahkemenin bu tespitinden hüküm kısmında hiç bahsetmediği gibi dava şartı yokluğu nedeniyle davayı usulden reddettiğini, Oysa, mahkemenin bu kararının Ticaret Sicil kayıtlarındaki sonucu değiştirmediği gibi, müvekkilinin geriye dönük olarak yapılan bütün işlemlerden müdür sıfatıyla hukuken sorumlu olacağı gerçeğini de değiştirmediğini, dolayısıyla müvekkilinin şirket ortaklığından ayrıldığı tarihte şirket müdürlüğünün de sona erdiğinin ayrı ayrı tescil ve ilanında büyük menfaati olduğunun açık olduğunu,
Mahkemenin kararında, yargılama esnasında İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2016/507 Esas sayılı dosyasıyla açılan ve kesinleşen şirketin ihyası kararıyla ilgili olarak ” İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2015/801 Esas sayılı dosyasına bağlı kalınarak ihyasına ” karar verilmiş olmasına rağmen, hüküm kısmında bu hususun hiç yer almadığını,oysa mahkemenin kararı kesinleştikten sonra davalı şirketin ihyasının kaldırılarak, ticaret sicilinden terkinine ve tesciline şeklinde bir karar verilmesi gerekirken, bunun yapılmamasının bir usul eksikliği olduğunu,bu eksikliğin de istinaf yoluyla giderilerek düzenlenmesinin yasa gereği olduğunu,
İleri sürerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davalarının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE DEĞERLENDİRME:
Davacı tarafından açılan dava davalı Şirket Ortaklığının ve Şirket Müdürlük Görevinin Sona Erdiğinin Tespiti istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince hukuki yarar yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davalı şirketin 05/01/2007 tarih 2007/01 Karar sayılı şirket ortaklar kurulu kararına göre davacı ile birlikte dava dışı ….’ün 10 yıl için şirket müdürlüğüne atandıkları ve şirket kaşesi altında ahzu kabz yetkisi ile atacakları münferit tek imza ile şirketi temsil ve ilzama yetkili kılındıkları, davacı …’ın daha sonra hisselerini Beyoğlu …. Noterliği’ nin 05/06/2007 tarih 15916 sayılı hisse devir ve temlik sözleşmesi ile ….’e, 05/06/2007 tarih ve 15915 sayılı sözleşme ile de şirket dışından ….e devir ettiği, davalı şirketin 06/06/2007 tarih 2007/02 sayılı ortaklar kurulu kararı ile devirlerin kabulüne ve devir hususunun şirket pay defterine işlenmesine ve şirket ortaklarından …ün 10 yıl için şirket müdürlüğüne atanmasına, şirket kaşesi altında atacağı münferit tek imza ile şirketi temsil ve ilzama yetkili kılınmasına karar verildiği, hisse devirinin 22/06/2007 tarihinde tescil edilerek 27/06/2007 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği ancak davacının şirketteki hisselerinin tamamını devir ederek şirketten ayrılmasına ve 05/01/2007 tarih 2007/01 karar sayılı şirket ortaklar kurulu kararına göre davacı ile birlikte 10 yıl için şirket müdürlüğüne atanan …’ün yeniden müdür atanmasına rağmen davacının şirket müdürlüğünün sona erdirildiğine ilişkin ortaklar kurulundan alınmış bir kararın olmadığı ticaret sicil kayıtlarına göre davacının halen şirketin yetkili müdürü olarak göründüğü dosya kapsamına göre sabittir.
6762 sayılı TTK’nın 541. Maddesine ve davalı şirketin ana sözleşmesinin 8.maddesine göre ortak olmayanlardan da müdür atanabilir. Müdürlük yetkisi ancak istifa, azil, ölüm ve görev süresinin sona ermesi gibi nedenlerle kaldırılabilir. Davacı, 05/01/2007 tarih 2007/01 Karar sayılı şirket ortaklar kurulu kararı ile davalı şirkete yetkili müdür olarak atanmıştır. Davalı şirketin 06/06/2007 tarih 2007/02 sayılı ortaklar kurulu kararı ile şirket ortaklarından ….’ün 10 yıl için şirket müdürlüğüne atanmasına, karar verilmiş olup, ayrıca ortaklar genel kurulu kararı ile davacı azledilmemiştir. Müdür olan davacının şirketteki hissesini devretmesi otomatik olarak onun müdürlük görevini sona erdirmeyeceğinden ve davcı da müdürlük görevinden istifa ettiğini iddia ve ispat etmediğinden müdürlük görevi devam etmektedir. Bu itibarla, ilk derece mahkemesince bu gerekçelerle ispatlanamayan davanın esastan reddine karar verilmesi gerekirken: davacının, davalı şirketteki ortaklığı ve müdürlük görevinin ayrı ayrı sona erdiği, bu durumun ticaret sicilinde tescil ve ilan edildiği; buna göre, davacının şirketteki müdürlük görevinin ticaret siciline tescil ille sona erdiği bu tarihte müdürlük görevi sona eren davacının artık dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından; HMK’ nın 353/1-b/2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi red kararının gerekçesinin düzeltilmek suretiyle yeniden esas hakkında aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 04/04/2017 tarih ve 2015/801 Esas – 2017/384 Karar sayılı kararının HMK 353/1-b/2 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA, dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurularak,
1-Davanın esastan REDDİNE,
2- İlk derece mahkemesi yönünden Harçlar Kanunu gereğince karar tarihi itibari ile alınması gereken 35,90 TL harçtan, davacı tarafça peşin olarak yatırılan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,2 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3- Davacı tarafından İlk Derece Mahkemesi’ nde yapılan yargılama sırasında sarf edilen tüm yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı tarafından İlk Derece Mahkemesi’ nde yapılan yargılama sırasında yargılama gideri sarf edilmediğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
5- İstinaf yönünden; Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden tarafından yatırılan 85,70 TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına,
6- İstinaf yönünden; Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 35,90 TL istinaf karar harcından davacı tarafça peşin olarak yatıran 31,40 TL nin mahsubu ile bakiye 4,50 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
7- Verilen kararın niteliğine göre; davacı tarafından istinaf aşamasında yatırılan 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yine istinaf aşamasında sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8- Dosyada artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 11/01/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.